confessions
  1. toplam entry 6645
  2. takipçi 1
  3. puan 118000

tv unutulmazları

imgoindeeperunderground
9 kasim 2003 gunu milliyet gazetesinde yazilanlar sunlar:

1) guner umit’in kadin kiliginda turnike sunmasi...
2) fatma girik’in soz fato’da programinda ilk tukurusu...
3) medyum memis’in medyum keto’ya giristigi saniyeler...
4) yildo’nun supermen kiliginda turnike sunmasi... (yakismisti da!)
5) sadettin teksoy’un kutuplarda kibleyi arayip namaz kilmasi...
6) kaan yakuphan’in haber sundugu sirada arkasindaki panonun kafasina dusmesi...
7) tolga garipoglu’nun hugo yarismacisi kucuk bir cocuktan kufur yemesi...
8) sevda demirel’in hande ataizi’ne tokatla dalmasi...
9) kenan ercetingoz’un magazin forever tanitiminda cartel uyelerinin arasinda rap yapmasi...
10) reha muhtar’in tavanda yuruyen sirk cambazi ile konusurken ekranda kendi goruntusunu ters cevirtmesi ve roportaji 2-3 dakika boyunca bas asagi yapmasi...

cezmi ersöz gibi yazabilme rehberi

imgoindeeperunderground
- evet sevgili (sevgiliye sevgili demek cok onemlidir, bir klasiktir. "sevgilim" denmez, aidiyet asla konmaz. bir cezmi ersoz yazisi en basta bu "sevgili" ile rahatlikla taninabilir)

- ben sende butun asklarimi temize cekecekken kalemim bitti("ben sende butun asklarimi temize cektim" cumlesi murathan mungan’in yalniz bir opera siirinde gecmistir ancak bu cumle begenilmistir ve sonunu daha umitsiz hale getirerek onu kendi cumlen haline getirmek seni gelecek kusaklarin cezmi ersoz’u yapabilecektir. yeter ki sen bir baskasina ait guzel bir cumle bul, onu once devir, sonra biraz degistir ve hemen ardindan sonuna daha da umitsiz bir vaka haline getirecek bir seyler ekle)

- ve dizlerimdeki cimen lekeleri anladim ki cocuklugumdan kalan pihtilasmamis kan taneleriydi. (cocukluk - dizlerde kanama - cocuklugun fena gecmis oldugu hissiyati verilerek damara saplanmaya calisilan igne..)

-senin gozlerin bana yoksul kadinlarin ellerindeki nasirlar gibi geldi, her oksadigi yeri kanatti, arkasinda cizikler, izler ve kimsesiz tinerci cocuklar birakti.(yoksul kadinlar muhakkak deginilmesi gereken bir mevzudur, ellerindeki nasirlar kadinlarin nasil caliskan oldugu vurgusunu ve yazarimizin buna onem verdigini, sevgilinin gozlerinin nasirli el etkisi ise adamin hem duyarli hem duygusal yanini super ortaya koyar. bu sekilde sosyalist romantik tavri vazgecilmezlerin basinda gelir, her yazi boyle yazilmalidir. tinerci cocuklar yazi icinde bir kac sefer daha vurgulanir, onlara da onem verildigi boylece anlatilir. sosyalistiz ya..)

- bu ulke gibiydin sen de sevgili, senin gozlerinde de bir yakadan digerine gecemeyen ama istanbul’da yasayan ve yine de mutlu olmaya calisan fakir insanlar vardi. (bu ulkeye deginmek sartlardan biridir, ulke kisisellestirilir, fakir oldugu vurgulanir, yazara bu fakirlik dokunmaktadir, yazar dedigin taksiye binmez, arabasi olmaz, mutlu olmaya calisir olamaz..)

- benim evim senin gibi kokardi sevgili. o koku ki baska kimsede yoktu, sadece sana aitti. duvar onunde bekleyen liseli kizlarin kokusu gibiydi senin kokun, sen gittikten sonra mecburen hep okul onlerinde o duvarlari bekledim ben. (buarada sapik hisleri ortaya cikmaya calisir, bastirilmak icin "senin kokuna benziyordu liseli kizlarin kokusu, ondan kokladim onlari yoksa serefsizim koklamazsim" susu verilir.)

- evet sevgili, cumartesi annelerinden biri olmak gerekirdi belki onlarin nasil ozledigini anlamak icin, neler cektigini yasamak icin. tabanlarima vuran falakayi bilmen gerekirdi belki, neler cektigimi anlamak icin. ve donup ardina bakman gerekirdi sevgili, bu ulke gibi, bu ulkenin butun evsiz cocuklari gibi beni oksuz biraktigini anlamak icin. (ulke ve sokak cocuklari mevzularina son kez deginilir, "sevgili"ye selam yollanir, yazi biter, gozler yaslidir, en azindan okuyucu oyle sanir.)

(yazi bana ait cezmi ersoz’e degil, ama bir ornek teskil etmesi acisindan son derece faydali olabilir.)

çocukken büyük olan babanın büyüyünce kuculmesi

imgoindeeperunderground
cocuk zihninde babanin yerinin onem ve buyuklugunu anlatmak uzerine kuruludur. baba uzunca bir sure herkesi dover, her konuyu en iyi bilir, bir cesit harika ve hatta mukkemmel bir insandir. daha sonrasinda cocuk ergenlik yaslarina geldiginde babasinin da hatalar yaptigini fark eder, bu bir miktar hayal kirikligi olarak bunyeye doner. yas daha ilerleyip genc olununca, ergenlige tam giris yapinca, babayla her konuda catismaya baslanilir, cunku baba her seyi yanlis bilmektedir. geride kalmistir, o caglar artik bitmistir. daha sonra bu catismalar son bulur ve cocuk kisi yeniden "aslinda babam hakliymis" demeye baslar, en azindan bazi konularda. babanin tecrubesine durduk yere karsi cikilmayip, gerceklik paylari kabul edilir. ancak buarada baba manen yeniden gozde buyumekteyken bedenen kuculmektedir, ya da bize oyle gelir.

kucukken babam elimi tuttugunda, kocaman elleri vardi ve o eller beni bu dunyanin butun kotuluklerinden kurtarabilirdi. sanki..

buyudugumde babam elimden tutmaz oldu ve elleri de zaten o kadar buyuk degildi..sanki..

yaslandikca ya elleri giderek kuculdu, boyu kisaldi ya da zaten hep oyleydi, bana oyle geldi..sanki.

iste cocukken kocaman olan babanin buyuyunce kuculmesi de benim cocuk algimin sicisinin gostergesi idi. boyle daha mi iyi oldu, burasi da ayri..

bir baska versiyonu icin okuyunuz;
(bkz: cocukken buyuk olan bahcenin buyuyunce kuculmesi)
111 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol