"yatalim" yerine kullanilan koy agizi bir kelimedir.
ornek: "hadi kak de yatak"
anlatilmak istenen: "hadi kalk da yatalim"
yazilan yazilarin gorunmemesini saglar ve bu sebeple matrix themein en buyuk kusurudur. yazilani okumak icin kicinizi yirtsaniz fayda etmez..
en yapilmamasi gereken davranislardan bir tanesidir. neticede daha buyuk bir kavgaya sebep olur ve insanin cani daha cok sikilir. istedigin kadar "o an konusmamak daha mantikliydi, ikimiz de cok sinirliydik" diye anlatmaya calisin, netice degismez, kavga cikar, buyur.
dogasinda ar duygusu agir basmakta olup, neye utanacagini bilmediginden her seye utanmayi cozum bellemis kizlardir. cok seker olurlar ama "elimi tuttu hamile kalir miyim guzin abla" sorusu genellikle bu kizlardan cikar. nitekim yillar icerisinde hayat ile piser ve utandiklari seyleri yapmaya baslarlar, boylece yuzleri daha az kizarir. hangisi daha iyi orasi elbette tartisilir.
islam âlimlerinin en buyuklerindendir. ismi muhammed bin muhammed bin muhammed bin ahmed’dir. kunyesi ebu hâmid, lakabi huccet-ul-islam ve zeyneddin’dir. gazali nisbesiyle meshurdur. muctehiddi. ictihadi, safii mezhebine uygun oldu.
egitimine islam dunyasinin bilinen en iyi hocalarinin yaninda baslamis, ardindan nisabur’da tahsilini tamamlayinca, buyuk bir ilim ve edebiyat hâmisi olan selcuklu veziri ustun devlet adami nizamulmulk’un daveti uzerine bagdat’a gitti. nizamulmulk’un topladigi ilim meclisinde bulunan zamanin âlimleri, imam-i gazali hazretlerinin ilminin derinligine ve meseleleri izah etmekteki ustun kabiliyetine hayran kaldiklarini itiraf ettiler.
bu sirada otuz dort yasinda bulunan imam-i gazali hazretlerinin islamiyet’e yaptigi buyuk hizmetleri goren selcuklu veziri nizamulmulk, simdiki tabirle, onu nizamiye universitesi rektorlugune tayin etti. bu universitenin basina gecen imam-i gazali hazretleri, uc yuz seckin talebeye luzumlu olan butun ilimleri ogretti.
nizamiye universitesinde bulundugu yillarda, kitabu’l-basit fil-furu, kitab-ul-vesit, el-veciz, meahiz-ul-hilâf adli kitaplarini yazdi.
ayrica ismailiyye adindaki orgutun goruslerini curutmek icin kitabu fedâihil-bâtiniyye ve fedâil-il-mustehzariyye adli eserini yazdi. yine bu sirada rumcayi ogrenerek felsefecilerin yanlis goruslerini ortaya koymak icin eski yunan ve latin filozoflarinin kitaplarinin asli ustunde uc sene titizlikle incelemeler yapti. bu incelemeleri esnasinda ve neticesinde felsefecilerin maksatlarini aciklayan mekâsid-ul felâsife kitabi ile felsefecilerin goruslerini reddeden tehâfut-ul-felâsife kitabini yazdi.
avrupali filozoflar, o asirda dunyanin tepsi gibi duz oldugunu iddia ederek, ilimlerini ve felsefelerini boyle yanlis bilgiler ustune kurarken, imam-i gazali dunyanin yuvarlak oldugunu, karacigerde kanin zehir ve mikroplardan temizlenip tazelendigini, safra ve lenfle zararli madde eriyiklerinin burada kandan ayrildigini bu iste dalagin, bobreklerin ve safra kesesinin rollerini, kanin madde miktarlarindaki oranin degismesi ile sihhatin bozulacagini, bugunku fizyoloji kitaplarinda yazdigi gibi, delillerle ispat etti.
bu calismalarindan dolayi gazaliyi bir felsefeci olarak goren ya da kabul edenler olmustur. bunun sebebi, felsefe ile tefekkur arasindaki muhim farki bilmemek olabilir. kendisi filozof degil mutefekkurdur.
sozlerinden bazilari:
belaya sukretmek lazimdir. cunku kufur ve gunahlardan baska bela yoktur ki, icinde senin bilmedigin bir iyilik olmasin! allah, senin iyiligini senden iyi bilir.
bir sozu soyleyecegin zaman dusun! eger o sozu soylemedigin zaman mesul olacaksan soyle. yoksa sus!
sabir insana mahsustur. hayvanlarda sabir yoktur. meleklerin ise sabra ihtiyaci yoktur.
akli olan kimse nefsine demelidir ki: benim sermayem, yalniz omrumdur. baska bir seyim yoktur. bu sermaye, o kadar kiymetlidir ki, her cikan nefes hicbir seyle tekrar ele gecmez ve nefesler sayilidir, azalmaktadir. o halde bu gunu elden kacirmamak bunu saadete kavusmak icin kullanmamaktan daha buyuk ziyan olur mu? yarin olecekmis gibi butun âzâlarini haramdan koru.
eserlerinden bazilari:
ihyâu-ulumiddin,
kimyâ-i seâdet,
cevahir-ul-kur’ân,
kavâid-ul-akâid,
kitab-ul-iktisâd fil itikad,
ilcâm-ul-avâm an ilm il-kelam,
mizân-ul-amel,
durret-ul-fahire,
eyyuh-el-veled,
kistâs ul-mustekim,
tehâfet-ul-felâsife,
mekâsid-ul-felâsife,
el-munkizu aniddalâl,
el-fetâvâ, hulâsât-ut-tasnif fit-tesavvuf.
egitimine islam dunyasinin bilinen en iyi hocalarinin yaninda baslamis, ardindan nisabur’da tahsilini tamamlayinca, buyuk bir ilim ve edebiyat hâmisi olan selcuklu veziri ustun devlet adami nizamulmulk’un daveti uzerine bagdat’a gitti. nizamulmulk’un topladigi ilim meclisinde bulunan zamanin âlimleri, imam-i gazali hazretlerinin ilminin derinligine ve meseleleri izah etmekteki ustun kabiliyetine hayran kaldiklarini itiraf ettiler.
bu sirada otuz dort yasinda bulunan imam-i gazali hazretlerinin islamiyet’e yaptigi buyuk hizmetleri goren selcuklu veziri nizamulmulk, simdiki tabirle, onu nizamiye universitesi rektorlugune tayin etti. bu universitenin basina gecen imam-i gazali hazretleri, uc yuz seckin talebeye luzumlu olan butun ilimleri ogretti.
nizamiye universitesinde bulundugu yillarda, kitabu’l-basit fil-furu, kitab-ul-vesit, el-veciz, meahiz-ul-hilâf adli kitaplarini yazdi.
ayrica ismailiyye adindaki orgutun goruslerini curutmek icin kitabu fedâihil-bâtiniyye ve fedâil-il-mustehzariyye adli eserini yazdi. yine bu sirada rumcayi ogrenerek felsefecilerin yanlis goruslerini ortaya koymak icin eski yunan ve latin filozoflarinin kitaplarinin asli ustunde uc sene titizlikle incelemeler yapti. bu incelemeleri esnasinda ve neticesinde felsefecilerin maksatlarini aciklayan mekâsid-ul felâsife kitabi ile felsefecilerin goruslerini reddeden tehâfut-ul-felâsife kitabini yazdi.
avrupali filozoflar, o asirda dunyanin tepsi gibi duz oldugunu iddia ederek, ilimlerini ve felsefelerini boyle yanlis bilgiler ustune kurarken, imam-i gazali dunyanin yuvarlak oldugunu, karacigerde kanin zehir ve mikroplardan temizlenip tazelendigini, safra ve lenfle zararli madde eriyiklerinin burada kandan ayrildigini bu iste dalagin, bobreklerin ve safra kesesinin rollerini, kanin madde miktarlarindaki oranin degismesi ile sihhatin bozulacagini, bugunku fizyoloji kitaplarinda yazdigi gibi, delillerle ispat etti.
bu calismalarindan dolayi gazaliyi bir felsefeci olarak goren ya da kabul edenler olmustur. bunun sebebi, felsefe ile tefekkur arasindaki muhim farki bilmemek olabilir. kendisi filozof degil mutefekkurdur.
sozlerinden bazilari:
belaya sukretmek lazimdir. cunku kufur ve gunahlardan baska bela yoktur ki, icinde senin bilmedigin bir iyilik olmasin! allah, senin iyiligini senden iyi bilir.
bir sozu soyleyecegin zaman dusun! eger o sozu soylemedigin zaman mesul olacaksan soyle. yoksa sus!
sabir insana mahsustur. hayvanlarda sabir yoktur. meleklerin ise sabra ihtiyaci yoktur.
akli olan kimse nefsine demelidir ki: benim sermayem, yalniz omrumdur. baska bir seyim yoktur. bu sermaye, o kadar kiymetlidir ki, her cikan nefes hicbir seyle tekrar ele gecmez ve nefesler sayilidir, azalmaktadir. o halde bu gunu elden kacirmamak bunu saadete kavusmak icin kullanmamaktan daha buyuk ziyan olur mu? yarin olecekmis gibi butun âzâlarini haramdan koru.
eserlerinden bazilari:
ihyâu-ulumiddin,
kimyâ-i seâdet,
cevahir-ul-kur’ân,
kavâid-ul-akâid,
kitab-ul-iktisâd fil itikad,
ilcâm-ul-avâm an ilm il-kelam,
mizân-ul-amel,
durret-ul-fahire,
eyyuh-el-veled,
kistâs ul-mustekim,
tehâfet-ul-felâsife,
mekâsid-ul-felâsife,
el-munkizu aniddalâl,
el-fetâvâ, hulâsât-ut-tasnif fit-tesavvuf.
(bkz: imam i muhammed gazali)
ankarada, kucukesatta bulunan, ankaranin en temiz lisesi, ossde en yuksek dil puanlari alinan lisesi gibi ozellikleri olan ayni zamanda basketbol takimiyla da isim yapmis olan, hem cok guzel hem de cok kotu gunlerimin gectigi lisem. egitim anlayisini takdir ettigim ogretmenlerinin arasinda yesil sahalarda gormek istemedigimiz hareketleri yapan ogretmenleri birarada tutan, belki de butun liseler gibi bir lise..
buyuk ihtimalle "kimmis acaba" diye giden samuraylarin, tom cruise oldugunu gorunce cok sinirlenmesine sebep olan filmdir. kendisi samuraylarin yandan yemisi gibi bir filmde ya da bir samurayin ask hayatinda daha basarili olabilir. ama son samuray zor..cekik gozlu abileri gorev basina davet etmek, aralarindan bir samuray secmek daha uygun olur gibi geldi bana hep..
malesef erdal ozun gulunun soldugu aksam adli eserinden birebir alindigi sanilmis ancak pek de oyle olmadigi hem kitabi okuyan hem de filmi seyredenler tarafindan anlasilmistir. nitekim hollywood filmlerinde sik rastlanan mevzuya bir de ask katalim ki filmi herkes izlesin yanilgisi aynen bu filmde de vuku bulmus, deniz gezmis benim okudugum hic bir kaynakta rastlamadigim bir sey yapip, onca derdin tasanin ve davanin icinde, isi gucu birakip, odtunun altindaki tunellerde kiz kovalamistir. kendisinin muhakkak sevgilisi olmustur ama erdal oz boyle bir seyden bahsetmez.. haklarinda tutulmus olan mahkeme dosyasi (thko dosyasi) konu icin essiz bir kaynak olup, kendi basina cok yeterli bir hikayeyi anlatir. bence arasina bir de ask hikayesi sokmaya calismak,esas mevzuyu anlayamamaktan ibarettir. nitekim donemi beraber yasamis kisilerce film reddedilmis, hakkinda buyuk tartismalar cikmistir bu sebeplerle..
(bkz: radiohead)
ac gozluluk yapmak.
ing:to slave after.
ing:to slave after.
(bkz: tamah etmek)
elindekiyle yetinmeyi bilmeyenin cok icin yalaka olmak zorunda kalacagini, ac gozluluk yapacagini anlatir bilirkisi sozu.
"next generation" olarak tanimlanmis jenerasyonun felsefesini yansitan pepsi mottosu. aslinda bir jenerasyon degil "dejenerasyon" simgelemekte olup, asla sahip olduklari ile yetinmeyen, hep kendinde olmayani isteyen, sahip olduklarinin kiymetini bilmediginden genel olarak mutsuz olan bir kusak cizmekte olup, "aslinda hayat boyle bir sey degil abi yaa" inlemelerine sebep olmustur. buyuklerimizin dedigi azla yetinmeyen coga tamah edermis sozu, buna muhtesem bir cevap teskil edip, ne varsa eskilerde var cumlesini de yeninden dogrular. ya sevdiklerine sahip ol ya da sahip olduklarini sev de yine buna karsilik super bir cumle niteligindedir.
yillar icerisinde edinilen sutten agzi yanma durumlarinin artmasi sonucu ayrani mecburen ufleyerek icme halidir ve hic de tatli degildir. insan ister ki tecrube denen sey silinsin, kaybolsun, yok olsun. tekrar her sey saf ve inanilasi olsun, bilindik oyunlar bilinmez olsun, yeniden kanasin insanyn ici, uyuyamasin.. ama olmaz, ask perisinin buyusu bir bozuldu mu dikis tutmaz. bahar gelir, insan asik olmak ister, ask tatli bir hayal olarak kalir..
gelinim olur musun yarismasindan sonra yaptirdigi cagrisim sebebiyle bir miktar gozden dusse de her zaman benimle cikar misinin en muhtesem alternatifi olarak kalplerde ve hafizalarda yerini korur.
gunumuze yerlesen "bir sey soylemeye ya da sormaya gerek yok, durum ortada" hallerinden once, durum ne kadar ortada olursa olsun boyle bir tatlilik vardi. bir heyecan sebebiydi hem duymak hem de cevaplamak.. benim kafama atilmis bir kagit parcasinda yaziyordu bu mesela ve onu kimin attigini bulmak icin harcadigim caba bile yeterince guzeldi. bu konuda da geldigim nokta nerede o eski gunler oldu..
gunumuze yerlesen "bir sey soylemeye ya da sormaya gerek yok, durum ortada" hallerinden once, durum ne kadar ortada olursa olsun boyle bir tatlilik vardi. bir heyecan sebebiydi hem duymak hem de cevaplamak.. benim kafama atilmis bir kagit parcasinda yaziyordu bu mesela ve onu kimin attigini bulmak icin harcadigim caba bile yeterince guzeldi. bu konuda da geldigim nokta nerede o eski gunler oldu..
fake plastic trees isimli radiohead sarkisindan bir cumle olup beni vaktinde agactan dusmuse cevirmistir (sagolsun..)
simdi soyledir ki bu cumlenin hafizalarda kan izlerine sebep olmasinin sebebi; "senin istedigin kisi olabilseydim", hem kendim kaldim hem de pismanim demektir. bir nevi simdi ozgurum o kadar mutsuzum ki anlamini yuklenir. sizden istendigi gibi biri olabilmek icin, sevgi ugruna ya da sevgi adi altinda cabalar durursunuz. dostlariniz "gulusun bile degisti" derken, bu ve benzeri butun degisimlerin "iyi yonde" olduguna hem kendinizi hem de etrafinizdakileri inandirmaya calisirsiniz. ama olmaz, cunku yetmez. cunku aslinda bu beden icinde bir baska insan istenmektedir. ve siz ne kadar degisseniz de karsinizdaki daha fazlasini iste diyen pepsi reklamini felsefe edinmis gibi davranir.
ve hikayenin sonu; "yeter artik" diyene kadar cabalandiktan sonra, kimse eremez muradina, tak sepeti koluna, herkes kendi yoluna.
ama: daha iyisi hayatiniza girmedigi surece iste bu radiohead sarkisi soyle bir gecerken kulaktan, tirmalar beyni, "keske onun istedigi gibi olabilseydim" der insan, dusunur, cikamaz isin icinden.
the end.
simdi soyledir ki bu cumlenin hafizalarda kan izlerine sebep olmasinin sebebi; "senin istedigin kisi olabilseydim", hem kendim kaldim hem de pismanim demektir. bir nevi simdi ozgurum o kadar mutsuzum ki anlamini yuklenir. sizden istendigi gibi biri olabilmek icin, sevgi ugruna ya da sevgi adi altinda cabalar durursunuz. dostlariniz "gulusun bile degisti" derken, bu ve benzeri butun degisimlerin "iyi yonde" olduguna hem kendinizi hem de etrafinizdakileri inandirmaya calisirsiniz. ama olmaz, cunku yetmez. cunku aslinda bu beden icinde bir baska insan istenmektedir. ve siz ne kadar degisseniz de karsinizdaki daha fazlasini iste diyen pepsi reklamini felsefe edinmis gibi davranir.
ve hikayenin sonu; "yeter artik" diyene kadar cabalandiktan sonra, kimse eremez muradina, tak sepeti koluna, herkes kendi yoluna.
ama: daha iyisi hayatiniza girmedigi surece iste bu radiohead sarkisi soyle bir gecerken kulaktan, tirmalar beyni, "keske onun istedigi gibi olabilseydim" der insan, dusunur, cikamaz isin icinden.
the end.
(bkz: if i could be who you wanted)
eski halinden farkli hale gelmek anlamindaki kelime.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?