esther

annemin "eh kızım artık büyüdün.okudun.adam oldun.ee ne çektin bakalım izleyelim" demesine neden olan;bütün okul hayatım boyunca söylediğim cümle.

(bkz: anne ben büyünce guy ritchie olucam) dememe sebebiyet veren;paralel kurgusu muhteşem; lock,stock and two smoking barrels - snatch - revolver filmlerinin yönetmenidir kendileri.

rüzgar isimli grubun sizi alıp yerlere vurduğu parçadır.
sözleri...
"bak yine uyku yok gözümde
zifiriyim bir yerlerde
dur geri döndür beni sen de
ölüm olsan götür beni de

içtiğim şaraptı(biraydı)hayalin
yakar bir cigara biterim
dumanında yitip giderim
içime seni çekerim

sensiz kötüyüm beterim
çıkmaz sokağın biriyim
öksüz kaldım yetimim ben...
sönmüş ateşin külüyüm
zindan oldum hapisim ben..

ismin dilimde ki ilk hecem"

istediğinde ben gelmiyorum diyebildiğin bir yerde çalıştığında dünyanın en tatlı eylemi olarak değerlendirilebilir.

neyimegereknick

bir nevi türkiye’nin avrupa birliği’ne girmesi.

"kişi kendinden bilir işi" cümlesiyle daha bir edebi hale getirilmiştir.

ilk duyduğumda eti yine ne ürün çıkardı dememe neden olan ankara semti.

annemden sıkça duyduğum "o kaşıkla yemek alma altı çizilecek" cümlesiyle kendisinden tiksindiğim mutfak eşyası.

bu izleri görünce hep gökyüzünde uzayıp giden bir pamuk şeker hayal ederim.

tamer karadağlı’nın sadece poz vermesi gerektiğine beni kesinlikle inandıran,demet evgar’ı işte bu işte bu diyerek izlediğim filmdir kendileri.

hayatın her alanında en az bir kez başınıza gelebilecek ve ben böyle
ilişkilerin içine edeyim diyip kendinizi insanlardan uzaklaştırmanıza sebebiyet verebilecek eylem.

türkiye; dünya kupası’nda üçüncü olduğunda ilk kez şahit olduğum olay.

peygamber zamanında çatal yoktu diye yemeği elle yemek gibi bir şey...

"eveeeett tuna sen boş zamanlarınla arkadaşlarınla toplaşıyormuşsun kısa kısacık filmler çekiyormuşsun biz onlardan buulllduuuuukkkk..haddi bakalım izleyelim..."
cümlesiyle beni dumura uğratmış kişi.olayın aslını daha sonra öğrendim tabi..
programına konuk olan tuna kiremitçi için süpriz yapma girişimine girişen çalışanları tuna kiremitçi’nin kısa filmlerini bulurlar ve gülben’e böyle böyle derler..gülben "nasıl yani kısa film kısa film mi olurmuş" der...ve çalışanlarını şoka uğratır.ve bu olay yayına bu cümleyle yansır..

"aaa o kadar küçük müsün? hiç yaşını göstermiyorsun.." cümlesiyle de bütün moralinizin bozulabileceği cümle.

sankiye dönüştürmenin daha iyi olduğunu düşünmüşümdür hep.

doğan tv center içinde dprodoctions’tan gitmek için uzun bir yol katedilmesi gereken..şirket için de "hayır sen git ben gitmem" "hayır ben de gitmem" gibi diyaloglara sebebiyet veren insanı canından bezdiren yer..

"kaybetmenin tiryakisi bir çocuk gibi..
sustum,kendime kızdım..
kırıldı ayna paramparça .."

bu cümlelerin üstüne cümle kurulamayacak kadar güzel ve anlamlı, bağımlılık yaratan parça.

asker olan babanın her tanıştığı erkek arkadaşa "askere de gitmemiştir bu herif." düşüncesiyle sorduğu soru.