o büyük bir hayal yalnızca. polisler de katılır joplarıyla..
günün yorgunluğu üzerindeyken, yeterli performansı gösteremeyeceğinden korkan kişi söylemi.
insanlar duygu sahibi oldukları sürece, dünyada mutlak barışın ve mutlak özgürlüğün var olamayacağını hatırlatan film.
sevgililer günü sendromunu sözlüğe kusarak bastırmaya çalışmakta .
black falan dinlemesin, kasar. daha eğlenceli şeyler lazım.
black falan dinlemesin, kasar. daha eğlenceli şeyler lazım.
yazın yetişmesine rağmen, istanbulda yaz mevsiminde yalnızca büyük süpermarketlerde bulunabilen sebze.
dipnot: pipişik ot diyor ama o sebze!
dipnot: pipişik ot diyor ama o sebze!
muğla yatağan ağzında: börek yapılan bir çeşit ot.
egenin genelinde salata yapılır bu ottan. haşlanıp yenir.
egenin genelinde salata yapılır bu ottan. haşlanıp yenir.
tdkda yer almayan ot. egede haşlayıp salata niyetine yerler bunu. öyle bi şey.
manisa, turgutlu ağzında lahana filizi demekmiş. tdk dedi.
haşlarsın bunu, tuzlar, yağlar, limonlarsın! deli gibi yersin, doyamazsın.
haşlarsın bunu, tuzlar, yağlar, limonlarsın! deli gibi yersin, doyamazsın.
harikâydı herkes...
teşekkürler: gelenlere.
bi dahakine gelmeyen gaydir! ona göre...
teşekkürler: gelenlere.
bi dahakine gelmeyen gaydir! ona göre...
dramdan çok trajedidir bu. güldük biz de çok. iyi de arkadaşım, niye kimse sormuyor "bu öğrenciler niye ders anlatıyor", "madem minicik veletler ders anlatacak, öğretmen ne için maaş alıyor", "on dakikalık teneffüs yetmedi mi hocam". sonra sınıf başkanının ve yardımcısının dramı olur tabi.
bir de öğretmenleri çekmiş sanırsam videoyu, marifetmiş gibi..
bir de öğretmenleri çekmiş sanırsam videoyu, marifetmiş gibi..
kendisinden beklenilen seviyedeki okulu bitirememiş insanın okuduğunu idda ettiği hayali okul. sanki okula gidenler yaşamıyor, okul haricinde hiçbir şeyi öğrenmiyor gibi. biz de okuyoruz hayat okulunda aloo! ama gereken okula da gidiyoruz, okumak için çalışıp para da kazanıyoruz..
insana hayatı zindan edendir. bütün sınıf tepenizde oturuyormuş gibi bir ağırlık hissedersiniz. zaten onlar da tepenize çıkıp tepinmek için can atmaktadırlar. sınav bitene kadar milletin ilgisinden çok kendinizinkini dağıtırsınız; öksürmemeye çalışırken bozulan soluk alıp verme mekanizmanız, etraftan size bakan sinirli gözler var mı diye bakınmaya çalışırken kağıttan sık sık ayrılan gözleriniz, etrafa baktığınızda kopya çektiğinizi sanarsa diye korka korka görevliyi takip etmeye çalışmanız...
o sınavdan hayır gelmez artık.
o sınavdan hayır gelmez artık.
kısa boylu ve "yakışıklı karşıtı" (kelime bulamıyorum bu nitelik için) görüntüsüne rağmen, ’yeterli’ zekâsı ile büyük bir kitleyi hayran edinmiş kimse..
(’yeterli’ koyu yani bold olacaktı ya; her neyse...)
(’yeterli’ koyu yani bold olacaktı ya; her neyse...)
"like a true nature’s child
we were born, born to be wild
we can climb so high
i never wanna die" bölümüyle zıpır zıpır zıplayan, hareketli parçadır!
mutlaka bi yerlerde duymuşsunuzdur, yapmayın..
we were born, born to be wild
we can climb so high
i never wanna die" bölümüyle zıpır zıpır zıplayan, hareketli parçadır!
mutlaka bi yerlerde duymuşsunuzdur, yapmayın..
çevirisi:
beni sevdiğini asla itiraf etmeyeceksin
ve bu yüzden, nasıl bilebilirim?
sen sadece bana "belki, belki, belki" diyorsun
bir milyon kez sordum sana,
ve sonra yine soruyorum
sen sadece "belki, belki, belki" diyorsun
eğer kararını veremiyorsan
biz asla başlayamayız
ve kalbi kırılmış olarak ayrılmak istemiyorum
bu yüzden eğer beni gerçekten seviyorsan
evet de, ama sevmiyorsan sevgilim, itiraf et
ve lütfen " belki, belki, belki" deme
eğer kararını veremiyorsan
biz asla başlayamayız
ve kalbi kırılmış olarak ayrılmak istemiyorum
bu yüzden eğer beni gerçekten seviyorsan
evet de ,ama sevmiyorsan sevgilim,itiraf et
ve lütfen bana ,
"belki, belki, belki"
"belki, belki, belki"
"belki, belki, belki" deme
şeklinde olan parça..
beni sevdiğini asla itiraf etmeyeceksin
ve bu yüzden, nasıl bilebilirim?
sen sadece bana "belki, belki, belki" diyorsun
bir milyon kez sordum sana,
ve sonra yine soruyorum
sen sadece "belki, belki, belki" diyorsun
eğer kararını veremiyorsan
biz asla başlayamayız
ve kalbi kırılmış olarak ayrılmak istemiyorum
bu yüzden eğer beni gerçekten seviyorsan
evet de, ama sevmiyorsan sevgilim, itiraf et
ve lütfen " belki, belki, belki" deme
eğer kararını veremiyorsan
biz asla başlayamayız
ve kalbi kırılmış olarak ayrılmak istemiyorum
bu yüzden eğer beni gerçekten seviyorsan
evet de ,ama sevmiyorsan sevgilim,itiraf et
ve lütfen bana ,
"belki, belki, belki"
"belki, belki, belki"
"belki, belki, belki" deme
şeklinde olan parça..
bir gün (gündüz) kar yağmaktadır; çok önemli bir sınavınıza (önemli bir dersinizin finaline) yetişmektesinizdir, dört-beş gün kadardır majör depresyondasınızdır ve fakültenin köşesinde, ormana bakan o güzel (orada olmasının hiçbir amacı olmayan) otobüs durağında karın yağışını izlersiniz(yalnızca bu parça eşliğinde bütün eylemler).
ebenizi ziker!
ebenizi ziker!
çevirisi şu şerkilde olan michael pitt parçasıdır:
olgundan
çürümüşe
yaşamak için
fazla gerçek
yerde uzanmalı mıyım,
yoksa ayağa kalıp
etrafta mı dolanmalıyım ?
gözlerim sonunda sonuna kadar açık
gözlerim sonunda sonuna kadar kapalı
gözyaşlarımın dokunuşunu duyan sesin
çeşmesini bulmak için
harcağıdığımız şeylerin tadının kokusu (bile)
diğerlerini doyurabilirdi
ama biz birbirmizi nektar(?) ile boğarız
ve ekşiyi buruşturur
acı-tatlı bir hava
ağaçlarımızdan eser
denizlerimizden yüzer
uçar bu dünyada son kalan nefesimizden
bu uzun ve yalnız bir yolculuk, ölümden doğuma
bu uzun ve yalnız bir yolculuk, ölümden doğuma
bu uzun ve yalnız bir yolculuk, ölümden doğuma
bu uzun ve yalnız bir yolculuk, ölümden doğuma
yine mi ölmeliyim ?
ölüp ölüp durmalı mıyım ?
sorunun darbeleri
boşlukta dönüyor
biliyorum asla bilemeyeceğim
karşıya karşıya gelmeden
kendi kendimin
kendi kendimin
kendi kendimin
kendi kendimin soğuk ölü yüzüyle
kendi kendimin tabutuyla...
bu uzun ve yalnız bir yolculuk, ölümden doğuma
bu uzun ve yalnız bir yolculuk, ölümden doğuma
olgundan
çürümüşe
yaşamak için
fazla gerçek
yerde uzanmalı mıyım,
yoksa ayağa kalıp
etrafta mı dolanmalıyım ?
gözlerim sonunda sonuna kadar açık
gözlerim sonunda sonuna kadar kapalı
gözyaşlarımın dokunuşunu duyan sesin
çeşmesini bulmak için
harcağıdığımız şeylerin tadının kokusu (bile)
diğerlerini doyurabilirdi
ama biz birbirmizi nektar(?) ile boğarız
ve ekşiyi buruşturur
acı-tatlı bir hava
ağaçlarımızdan eser
denizlerimizden yüzer
uçar bu dünyada son kalan nefesimizden
bu uzun ve yalnız bir yolculuk, ölümden doğuma
bu uzun ve yalnız bir yolculuk, ölümden doğuma
bu uzun ve yalnız bir yolculuk, ölümden doğuma
bu uzun ve yalnız bir yolculuk, ölümden doğuma
yine mi ölmeliyim ?
ölüp ölüp durmalı mıyım ?
sorunun darbeleri
boşlukta dönüyor
biliyorum asla bilemeyeceğim
karşıya karşıya gelmeden
kendi kendimin
kendi kendimin
kendi kendimin
kendi kendimin soğuk ölü yüzüyle
kendi kendimin tabutuyla...
bu uzun ve yalnız bir yolculuk, ölümden doğuma
bu uzun ve yalnız bir yolculuk, ölümden doğuma
"in my dreams i can see you
i can tell you how i feel
in my dreams i can hold you
and it feels so real"
bölümüyle "özlem" sözcüğünü tam anlamıyla anlatabilen ve
"i still feel the pain
i still feel your love
i still feel the pain
i still feel your love"
bölümüyle aşk acısını tanımlayan
"i wished, i wished you could have stayed" bölümüyle son arzularını belirten parçadır.
i can tell you how i feel
in my dreams i can hold you
and it feels so real"
bölümüyle "özlem" sözcüğünü tam anlamıyla anlatabilen ve
"i still feel the pain
i still feel your love
i still feel the pain
i still feel your love"
bölümüyle aşk acısını tanımlayan
"i wished, i wished you could have stayed" bölümüyle son arzularını belirten parçadır.
bilgiçler için verdigi muhte$em oyu adedi veya verdigi eh i$te oyu adedinden daha az ise yazarın egoistliğine ve hatta narsistliğine kadar dayanabilecek şey.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?