aello

yer, toprak.

çok kötüdür, soğuktur. sabahattin ali, mustafa suphi ve nazım hikmet gibi isimler burada yatmıştır zamanında. 1999 yılında müzeye dönüştürülmüştür.

#848536

telefonla yapılması çok komik sahnelere yol açabilir.
misal, bir pizzacı aranır, konuşma şöyle ilerler ;

- merhaba, benim bugün sevgilimin doğum günü de ona üstünde iyi ki doğdun mert yazan bir pasta almak kadar basit bir şey yapmak istemiyorum. faha farklı bir şey yapmak istiyorum. acaba pizzanın üzerine zeytinlerle 12 punto büyüklüğünde iyi ki doğdun mert yazmanız mümkün mü?
- hanfendi o nasıl olacak? yok biz yapmıyoruz öyle.
- nasıl yapmıyosunuz ya? evime yolladığınız reklam broşüründe pizzamızı nasıl istersek öyle yapabileceğimiz yazılmış. yalan mı söylediniz bana şimdi ??
- yok abla hani sosisi sucuğu falan istediğiniz kibi karıştırabiliyosunuz o bakımdan yani.
- ben sosis mosis istemem. dediğimi çevrede yapabilecek başka pizzacı var mı?
- bilmiyorum ki...
- neyse neyse. iyi günler.

biraz büyüdükten sonra bu işlere son verilir, eğlenilecek başka şeyler bulunur.

ilginçtir.

piyasanın yeni aşkı. kızlar ona hayran, toplum kızlara derman. ne biçim iş.

yüzeysel kız haykırışı:
-aaaayy çok taaaaaşşşşş!!!

küçükken korktuğum yaratıklar.

teletubbylerin yaptığı şeydi bir zamanlar.

(bkz: oturma)

edit: belediyenin boyanmış banklarında yazar. bzk de ordan gelmektedir.

(bkz: mantı)

’hiçbir şeyi istemem, seni istediğim kadar’ diyen muhteşem şarkı.
sözleri şöyle,


there are no unlockable doors
there are no unwinable wars
there are no unrightable wrongs
or unsignable songs

there are no unbeatable odds
there are no believable gods
there are no unnameable names
shall i say it again, yeah

there are no impossible dreams
there are no invisible seams
each night when the day is through
i dont ask much

i just want you
i just want you

there are no uncriminal crimes
there are no unrhymable rhymes
there are no identical twins or
forgivable sins

there are no incurable ills
there are no unkillable thrills
one thing and you know its true,
i dont ask much

i just want you
i just want you
i just want you
i just want you

im sick and tired of bein sick and tired
i used to go to bed so high and wired, yeah - yeah, yeah, yeah
i think ill buy myself some plastic water
i guess i should have married lennons daughter, yeah - yeah, yeah, yeah

there are no unachievable goals
there are no unsaveable souls
no legitimate kings or queens, do
you know what i mean? yeah

there are no indisputable truths
and there aint no fountain of youth
each night when the day is through,
i dont ask much

i just want you
i just want you
i just want you
i just want you
i just want you
i just want you.
yeah, yeah, yeah
i just want you
i just want you,
hey, yeah
i just want you.
yeah, yeah, yeah
i just want you, hey
i just want you
i just want you

uykumu getiren şarkı. hele saksofon solo atarken gözlerim kapanır resmen. yine de çok güzel şarkı.

ölünecekse aynı anda ölünsün ki eşit olsun dedirten cümle. ya da kimse olmasın kardeş kardeş yaşasın herkes.

şiiri çok güzeldir, o ayrı.

(bkz: hellsing)

basmadığı bir okullar kaldı dedirten 3 nokta(...).

reina/#856787

(bkz: turn the page)

yeni bir yazar, hosgelmis. sozlukte iyi vakit gecirmesini dilemekteyiz.

tavuklara aci cektirerek oldurmeleri nedeniyle amerikadaki vejeteryanlarin hedef noktasi olmustur. protestolar yapilir imzalar falan toplanir okullarda bu fastfood sirketi kapatilsin diye. bosuna cirpindiklarinin farkinda degildirler, kapatilsa zaten simdiye coktan kapatilirdi. mal bu insanlar. git baska seyle ugras ya, ne bileyim evsizlerin hayrina calis, annesiz kalmis zavalli sokak kopeklerine ilgi sevgi falan goster...

eğer girilen yer, kıyafetli insanların kalabalık oluşturduğu yerse, çekinilebilir neden bilmiyorum. ama eğlencelidir. herkes size bakar "napıyo bu manyaklar" diye, siz de onlara bakarsınız "ne bakıyo bu manyaklar" diye.

bir de kimse yokken, tepede de dolun ay varken, maksimum 2, minimum yine 2 kişiyle girilen vardır. o çok güzeldir, romantiktir.

dale don dale şarkısından esinlenerek, 2 yıl kadar önce bu söz, ankaramızın güzide tunalı hilmi caddesi üzerinde bir takım kıro insanların laf atarken kullandığı bir sözdü.
aynen şöyle gelişti olaylar;
kız yola yürür. her şey normal. yanına motorla biri yaklaşır, ağzını açabildiği kadar açar, gözler fal taşıdır, veee...

- daleeeeeewuraauuuaaağğrrr!!!! şeklinde böğürür.

bu durumla karşı karşıya kalan kız, gülsem mi kaçsam mı diye düşünür. adamın suratına kahkaha atmayı seçer.