recep tayyip erdoğan

10 /
veni vidi vici
turgut özaldan sonra halkin icerisinden cikmis onlar gibi konusan ikinci cumhurbaskani.. sanirim önümüzdeki yedi yilin cumhurbaskani, üstelik kasimpasali , aradabir agzinin uckuru kaciyor
westkhan
şeyhinin dibinde kedi gibi kıvrılarak oturan böylece kedi karikatürünü haklı çıkartan malasef başbakanımız olan abd yardakçısı politik şahsiyet birde cumhurbaşkanı olmak istiyor halkın 100de 75i onun cumhurbaşkanı olmasını istemiyor ona burda türkcellin meşhur repliğiyle cevap vermek istiyorum ee tayyip aldın cevabı.
nick nicki nickince
söyledikleri tarzında gelen bir powerpoint sunumunu buraya kopyalamaktan bir zarar görmüyorum:

belediye başkanlığı döneminde:

“elhamdülillah şeriatçıyız” (21.11.1994 milliyet)

“yılbaşına karşıyım” (19.12.1994 sabah)

“ben tekkeye değil dergaha gittim” (22.1.1997 gözcü)

“ata’ya saygı duruşunda sap gibi ayakta durmaya gerek yok” (12.5.1994 hürriyet)

“her 10 kasım’da yaygara kopartılıyor” (14.11.1994 hürriyet)

“içki yasaklansın” (1.5.1996 hürriyet)

istanbul’u medine yapacağız” (akis)

“bütün okullar imam hatip yapılacak” (17.9.1994 cumhuriyet)

“sarık operasyonu çok komik” (15.5.1995 sabah)

“yeşil (kaldırım rengi) medeniyettir” (25.6.1994)

“sadece imamlar resmi nikah kıysın” (9.5.1995 milliyet)

“ben millet meclisi’nin de dua ile açılmasından yanayım” (8.1.1996 milliyet)(belediye başkanlığı döneminde belediye meclisinin her açılışı istiklal marşı yerine kuran okunarak yapılmıştır. yine böyle bir dualı açılıştan sonra bunu söylüyor.)

“ben istanbul’un imamıyım” (8.1.1995 hürriyet)

“mayo reklamı şehvet sömürüsüdür” (6.3.1996 hürriyet)

“milli piyango zulümdür” (29.9.1994 hürriyet)

“taksim’deki caminin temelini inşallah atacağız” (1.7.1994)

cumhurbaşkanı’nın imam hatipli olacağı günler yakındır” (5.2.1996 akit)

“türkiye kendine din olarak kemalizmi almış ve başka hiçbir dine hayat hakkı tanımayarak kitlelere zorla dikte ettirmiştir...”

“türkiye’nin yarınında artık kemalizme ve kemalizm benzeri rejimlere, sistemlere yer yoktur. kemalizmin yeniden kendini üretmesi söz konusu değildir. bizim için en üst belirleyici, islam’ın etkileridir. her şey ona göre belirlenir.”

“camiler kışla, minareler süngü, kubbeler miğfer, müminler askerimizdir.”

“demokrasi bizim için bir amaç değil, araçtır. amacımıza ulaşana kadar demokrasiye bağlıyız.”

demokrasi bizim için bir tramvaydır. istediğimiz durağa gelince ineriz.”

dinci bir miting sırasında halka sesleniyor:
“yolumuzun ortasında inek oturmuş, yolumuzu kapatıyor, menzile ulaşmamızı engelliyor.
ineği yolumuzdan önce lafla, usul usul, sonra evvelallah sizlerin yardımıyla, artık nasıl olursa, nasıl denk gelirse kaldıracağız.”
(inek olarak laik cumhuriyeti ve atatürk devrimlerini kastediyor.)

o dönem yanında olduğu erbakan hocasının
“kanlı mı olacak, kansız mı” söylemini bir başka şekilde seslendiriyor.

“türkiye’yi eyaletlere bölmek lazım. merkezi yönetimin bir takım yetkileri bunlara verilmelidir. belediye başkanları da bu konuda en yetkili olmalıdırlar. o bölgelerdeki her türlü eğitimde bunlara bırakılmalıdır.”
(pkk gibi bölücülerle aynı söylem)

“hem laik, hem müslüman olunmaz. ya müslüman olacaksın, ya laik. ikisi birarada olunca ters mıknatıslanma yapar. mümkün değil, ikisi birarada olamaz.”

“referansımız islamdır. tek hedefimiz islam devletidir.”

“sen “ne mutlu türküm diyene” dersen, onun da
“ne mutlu kürdüm diyene” deme hakkı vardır.”

oğlunun nikah davetiyesindeki tarih:
“29 zilkade 1421”
(nikah tarihi olarak arap takvimindeki tarihi kullanıyor)

“1.5 milyarlık islam alemi, müslüman milletimizin ayağa kalkmasını sabırsızlıkla bekliyor. kalkacağız, bu ayaklanma başlayacak.”

egemenlik kayıtsız şartsız milletindir lafı koskoca bir yalan, egemenlik kayıtsız şartsız allahındır.”

başbakan olduktan sonra:

“türkiye’yi pazarlıyorum. bizim için verilecek para önemlidir. her şeyi pazarlar satarız, parayı veren düdüğü çalar.”

“bir tutturmuşlar laiklik elden gidiyor diye, millet isterse tabii ki gidecek be.”

“kadın nereye isterse oturur, sana ne yaa! ayıp yaa!”
(kars’ta akp toplantısında kadınlarla erkeklerin
ayrı yerlerde oturtulmasını eleştiren gazeteciye)

“bana verilen maaş çok düşük, yetmiyor. sen ne kadar maaş alıyorsun?”
(almanya başbakanı’na)

“türkiye’de kürt sorunu vardır. bunu türkiyelilik kavramıyla çözmeliyiz. türkiyeli kimliği her vatandaşın üst kimliği olmalı,
türk kavramı da alt kimlik olarak değerlendirilmelidir. isteyen isterse yine ben türküm derse desin.”
(diyarbakır’da halka yaptığı konuşmada alt üst kimlik tartışmasıyla türk kimliğini de ermeni, rum, kürt gibi alt kimlik olarak gösteriyor.) pkk ile aynı söyleme giriyor.

“pkk’nın cenaze töreninde bayrağını açması da, f-16’ların alçaktan uçuş yapması da yanlış. iki tarafında yaptığı yanlış”
pkk terör örgütü ile türk silahlı kuvvetleri’ni aynı kefeye koyuyor, kendince her iki tarafa da eşit yaklaşıyor.

“suriye’yi lübnan’dan çıkardıkları gibi, bizi de kıbrıs’tan çıkartırlar. birileri bize çık der, kuzu kuzu çıkarız.”

“ben müslümanım diyenin aynı zamanda laikim demesi mümkün değil”

“fazla içmedin değil mi? ağzın içki kokuyor.”
(avusturya’nın ankara büyükelçisi’ne)

“dur dinle be!.. dur dinle!.. 9 ay 10 gün be!..”
(seçim konuşmaları sırasında vatandaşa)

“yahu, bu millet yatıp kalkıp size mi çalışacak.”
(erzurum’da çiftçilere sesleniyor)

“sana mı kaldı türban konusunda karar vermek, bu
ulemanın işidir. ulema ne diyorsa o olur.”
(avrupa insan hakları mahkemesi’ne, danıştay’ın türban kararı konusunda)

“efendi sen kim oluyorsun, buna mecelle (şeriat hukuku) karar verir”
(bir kaç hafta sonra işareti alan şeriatçı bir terörist danıştay’ı bastı ve türban kararı veren danıştay üyelerini silahla taradı, danıştay üyesi bir hakimi öldürdü.)

“sallamaa.., elini kolunu sallamaa.., her yerin oynuyor be!” (muhalefet milletvekiline)

“abd’de özgürlük anlayışı var ama benim ülkemde yok” (benim ülkem özgür değil diye, abd gezisinde ülkesini amerikalılara şikayet ediyor.)

“ulan terbiyesizlik yapma! artistlik yapma ulan!
hadi ananı da al git burdan”
(mersin’de bir vatandaşa)

cumhurbaşkanı tarafından onaylanmayan yüzlerce
atamanın vekaletlerle yürütülmesi konusunda:
“biz hukuka aykırı bir şey yapmıyoruz. mecelle’de
(şeriat hukuku) böyle bir kaide var.”

askerlik yan gelip yatma yeri değil
( şehit yakınlarına)

ne konuşacam ben o kadınla yahu!”
(şehit annesine)

“söyleyin şu sahtekâra ne istiyormuş”
(almanya’da bir gurbetçi için söylüyor)
bu lafı söylediği toplantıda salondaki vatandaşlara türkiye cumhuriyeti’nin büyükelçisi’ni yuhalatıyor.

“burası (kafasını göstererek) basmıyor. hayatında iki koyun gütmediği için bunu kavrayamıyor.”
(yök başkanı prof.dr. erdoğan teziç’e)

“kendisine kefilim, babam gibi güvenirim,
ona kendime inandığım gibi inanıyorum.”
(birleşmiş milletler tarafından tüm dünyada
terörist ilan edilen ve aranan el kadı hakkında)

“onları hoplatacağım.”
(terörist el kadı’yı eleştiren muhalefet üyeleri
ve gazetecilere)

pkk ateşkes kararı verince:
“biz de durduk yerde onlara operasyon yapmayız”
(pkk’yı muhatap alıyor ve ateşkes kararlarına jest yaparak karşılık veriyor.)

“neyseki, yaşına başına saygı duyuyorum. ağzı olan konuşuyor be!”
(kıbrıs davasının 50 yıllık lideri rauf denktaş’a)

“ulusalmış, milliyetçiymiş, ne milliyetçisi yahu, bunlardan olsa olsa saman milliyetçisi olur.”

“sanki maçta gibi bağırıp çağırıyorlar,
(türkiye laiktir, laik kalacak) diye, bunlar hoş şeyler değil.”
(akp genel kongresinde)

ve diğerleri;
. şerefsizler
. bizim çocuklar aç mı kalsın be!
. kes ulan sesini
. sana üç nokta koyarım
. otur ulan oturduğun yerde, herşeye burnunu sokma

2002 seçimlerinden hemen önce ve başbakan olunca:
ben gelişerek değiştim.”

başbakanlığının 4. yılında:
ben hiçbir zaman değişmedim. islami fikirler değişmez.”

ve henüz 1980’li yıllarda recep tayyip erdoğan’ın atatürk ve cumhuriyet rejimine karşı etmiş olduğu yemin:
"ben muhammed müslüman ümmetindenim. türkiye dinsiz, laik bir memleket haline gelmiştir. hayatımı mustafa kemal dinsizliği ile savaşa adayacağıma, türkiye’yi bir din ve şeriat devleti haline getirmek için mücadele edeceğime, kemal paşa zamanında çıkarılan dinsiz kanunların tatbikini önleyeceğime, kısa zamanda ümmet esasına dayanan, şeriat devletinin kurulması için çalışacağıma, dinim, allahım ve bütün mukaddesatım üzerine yemin ve kasem ederim." recep tayyib erdoğan

recep tayyip erdoğan’ın son 12 yılda hem belediye
başkanlığı döneminde, hem de başbakanlığı sırasında söylediği yukarıdaki laflarına bakınca;
1980’li yıllarda yaptığı yeminine harfiyen sadık kaldığını ve yeminini gerçekleştirme yolunda tüm gücüyle çalıştığını görmemek için herhalde ya kör olmak, ya da türkiye cumhuriyeti düşmanı olmak gerekiyor.

“cumhurbaşkanı’nın imam hatipli olacağı günler yakındır.”
(5.2.1996 akit)

bu adam türkiye cumhuriyeti’ne layık mı?
bu adam atatürk’ün çankayası’na layık mı?
hem laik değil, hem layık değil.
mustafa kemal atatürk “laiklik adam olmaktır” demiş, o zaman bu adam, adam değildir.
adam olmayan biri ve partisi atatürk’ün kurduğu bu ülkede yine de %20 oy alabiliyorsa yazıklar olsun.
yazıklar olsun, ona ve partisine oy veren ülke ve cumhuriyet nankörlerine...

gelen sunum burada bitiyor, ve akıllarda binlerce soru işareti yanında şu kalıyor:

(bkz: tehlikenin farkında mısınız)
bgat
cumhurbaşkanlığı seçimleri için aday olmaması gereken siyasetçi. şu anda üzerinde asılı duran siyasi kimliğinden dolayı henüz türkiye’deki her kesimden vatandaştan onay alamayacak bir konumdadır. cumhurbaşkanlığı için gerekli olan olgunluk, bütünleştirici bir etki ve gerekli olan güvenoyuna sahip değildir. zaten siyasi geçmişine bakılırsa da bu özelliklere sahip olması biraz zor görünüyor. erdoğan’ın sahip olduğu siyasi geçmişe ve kimliğe bir bakalım. kendisini başbakan yapan seçmen kitlesine bir bakalım. sonra da türkiye’de tartışılan laiklik kavramına dönelim. başbakan olmadan ve olduktan sonra kendisi hakkında kopan fırtınalara bakacak olursak, türkiye cumhuriyetinin en yetkili makamına geçmesi halinde doğacak tedirginliği de anlamak çok kolaydır. peki bunu vatandaş bilmiyor mu? bence biliyorlar. ama cumhurbaşkanlığı makamının nasıl bir ağırlığı olduğunun farkında değiller. cumhurbaşkanı olabilecek kişinin ak ya da koyu tüm partiler tarafından uygun görülebilmesinin öneminin de ne kadar büyük olduğunu söylemeye gerek yok. bir kere, bu isim geçmişte belli bir çalkantılı siyasi geçmişe sahip de olsa, bir zaman sonra herkes tarafından kabul görebilecek bir mantaliteye ulaştığını hissettirebildiğinde bu makama aday olmalıdır. erdoğan için ise bunları söylemek mümkün değil. ne tüm siyasi görüşlere aynı mesafede durabileceği söylenebilir ne de alacağı kararları kendisini cumhurbaşkanlığa kadar getirebilecek partinin çizgisinde vermeyeceğini hissettirebilir. biz bunları düşünebiliyoruz da erdoğan düşünemiyor mu? düşünüyordur herhalde. o halde neden bu makam için bu kadar istekli. gerek iktidarda gerekse cumhurbaşkanlığında da kendi partisinden kişilerin olması türk halkına çok şey mi kazandıracak. hiç sanmıyorum ve bu durum çoğunluk türk vatandaşını endişeyle düşündürüyor.
sirinsem gunahim ne
danışmanı kendisinin hz musa soyundan geldiğini iddia etmiş.herhalde kendisinden izinsiz böyle bir şey yazamaz danışman.böyle bir saçmalığa izin verdiğine göre iyice hitler’e sardı başbakanımız,müstalbel cumhurbaşkanımız.

hadi hayırlı uğurlu olsun.
10 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol