gözlüklü ve çilli bir insan olmak

independence
gozluklu ve cilli bir insan olmaktir.

bakma oyle, $i$man ve sivilceli bir insan olmak ba$ligi olsaydi ona da "$i$man ve sivilceli bir insan olmaktir" diye entry yazardim. nesini ayirtetmek lazim hic bilemedim.
blackrons
ilkokulda en önde oturmaktır, sümükleri aktığında annesinin cebine koyduğu çiçek desenli mendile burnunu silen çocuktur bu, diğer çocukların çilli horoz diye dalga geçtiği, hatta benim gibi mahlukatların çillerini saydığı çocuk.

hatırlıyorum da bir çocuk da 28 tane çil saymıştım, sırtımda daha çok var deyince aç göreceğim diye yalvarmıştım, sınıfta çilli ve gözlüklü olmak aynı zamanda çok göz önünde bulunmaktı hep, saçlarıda turuncu olursa havuç ya da kızıl kafalı diye çağırılırdı doğal olarak, popüler olmasına rağmen çok dalga geçilirdi çilli çocukla, belki de popülerliği bu yüzden gelmekte idi...

öğretmen bile kıllık yapardı bu çocuğa, normalde konuşan birini uyaran öğretmen çilli konuştuğunda basardı tokadı, çillerinin verdiği uyuzluktan olsa gerek, herkes vurmayı pek severdi çilliye, gözlükleride şişe dibi, tam dayaklık hani, ama suçsuz yere olunca, çilli de olsa kötü olurdu hep.
ağlarken gözlükleri buhar olur, göz yaşı çillerin üstünden ter ile birlikte pislik bir biçimde akardı, simsiyah yanakları ağzına kadar inmiş sümüğü ile daha bir itici olurdu çilli çocuk...

yıllar geçtikçe ortaokul lise derken boy atan karizmatik bir hal aldı bu çilli, gözlükleri çıkardı, atık burnu akarsa diye yanında selpak mendil taşıdı, hemde halka değil filler olanından, basketbol da oynuyordu ama hala etraftan turuncu seslerini duyuyor, popüler dalga geçme seansları vakitlerini aksatmadan sürüyordu, çilli birgün hepinizin amına koycam! edasıyla bakıyor, içimize korku salıyordu, şaka tabi bir bok sardığı yoktu, halla taşşak geçiyor, umarsızca gülüyor, karşısına geçip bugs bunny gibi havuç çıtlatıyorduk!

seneler sonra yolda gördüm çilliyi bir kolunda değme mankenlere taş çıkartacak güzellikte sarışın bir hatun, motosikletine gidiyordu, beni görünce kafasını çevirdi, sinirlenmiştim, sen kimdin ki bana bakmıyordun? yüzsüz bir şekilde yanına yaklaştım, naber lan horoz dedim? tanıyamadım, dedi.. ben yanında oturuyordum ya lavuk, dedim. hee tamam naber dostum ya dedi kafa tokuşturdu, iyiyim dedim, ne iş yapıyorsun? oooo manken oldum işte, kızlar mızlar, arabalar motorlar takılıyoruz, ya sen? dedi... evde oturuyorum dedim, işim gücüm yok... ikiside gülmeye başladılar, zengin piçler gibi, aile şerefindeki piç oktay’ın bakışları gibi baktılar, o an başımdan kaynar aşağıya sular dökülmüştü, yıllarca taşşak geçilmiş çilli horoz bünyemi kızın yanında yerle bir etmiş, adeta yere çukur açıp içine tıkmıştı beni...

ağlamak üzereydim, görüşürüz diyerek yanlarından ayrıldım, ertesi günü bakkal rıfat, kahvedeki hasan, sokak çocukları ve mahallenin delisi ile birlikte boş gezenin boş kalfaları olarak çilliyi gördüğüm yere gittik!
çilliden alacağım intikam ona çocukluğunu hatırlatmaktan başka bişey olmayacaktı! hatırlatacaktım ki ona yapılanları anlasın ve başkalarına yapmasındı! hatırlatacaktım ki çilleri olduğu halde artist tavırlar takınmasındı!

- horooooooooz! çilliiiiiii!!! lan tavuk!
- sümüklüüüüüüüüüü!
- ahaha ağzına vereyim çilliiiiiiiiiii!
- çilli bom bom bom!
- ahh çilli!
- yarın olmaz şimdi!
- lan ne şimdisi sittin sene olmaz bununla sıfata bak ehehe!

çilli ve gözlüklü olmak böyle birşeydi işte, içimizdeki çocugun hepsini üzerine kustuk çillinin, hem çilli hem gözlüklü olup benimle dalga geçmişti, çilli bunu çoktan haketmişti...

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol