hakan günday eseridir. kinyas ve kayra dan sonra okunduğu vakit küçük çaplı bir hayal kırıklığı yaşatsa da yine de güzel eserdir. okunmaya değerdir.
"kimsenin birbirine bakmadığı, yalan, ihanet, şiddet, tecavüz ve acımasızlıkla yoğrulmuş, yalnızca hayallerin göz göze geldiği bir hayattan intikam almanın en iyi yolu yaşamaktır. anlam aramak boşunadır ve her şeyin "hiç"e dönüşmesi gerekir. henüz on ikisinde berlinde dört kişinin tecavüzüne uğrayan zargana, bu olaydan sonra kendini insan sınıfından sıyırır. ne var ki insan olmaktan uzaklaşıp "hiç"e yaklaştıkça kendisine döner; aşık olur. parçalanmış benliğini onarmak için, başkalarının oynadığı bir "hayat oyunu"nu sahnelemeye koyulur...türk edebiyatında şimdiden farklılığını kanıtlamış olan hakan günday, zarganada bunca karmaşık bir öykünün altından yalın ve duru bir anlatımla kalkıyor. hayat, varlık, hiçlik, oyun, zeka, kudret ve acizlik arasında gidip gelen bir metin."
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?