sanatlar içinde müzikten anlamadığı aşikar olan şahsiyet.
19 mart 2007 tarihli yayınında tarih dersinin nasıl olması gerektiğine güzel bir örnek oluşturmaktadır.
yazar alımını kapatacağına çömezlik evresini uzatıp belki de bir çok yazarını çömezliğe indirgedikten sonra yazar nasıl olmalı? sorusunu bünyesinde bulundurduğu ve kalemine inandığı yazarlarıyla göstermesi gereken sözlük böyle bir taktik daha mantıklıdır hem kazanmak hem zenginleştirmek açısından. ama bu ne yazık ki mümkün değildir burası interaktif bir zemindir kişisel hak ve özgürlükler çiğnenmediği sürece her yol mübahtır.
neredeyse iki haftada bir bir şeyler yapılıp ilgi odağı haline getirilmeye çalışılan sözlük için başka bir adım olduğu düşünülmektedir.
osmanlı kapıkulu teşkilatı bünyesinde yer alan ve görevi padişahın muhafızlığını yapmak olan koruma görevlisi.
şehremaneti teşkilatının başında olan kişi.
padişah annesi. padişah tahta çıkınca anasıda valide sultan ünvanını alır ve eski saraydan bir tören ile topkapı sarayındaki özel dairesine taşınırdı.
osmanlı saraylarında harem dairelerindeki hadım edilmiş harem ağası.
ana su isale hattının kollara ayrıldığı yer.
zeytinyağı ile kireç karışımından dövülerek yapılan bir çeşit sızdırmazlık macunu örneğin muslukların takılmasında ve su künklerinin birleşme yerlerinde suyun sızmaması için kullanılır.
kutsal kitaplarda sözedilen "insanın çamurdan yaratıldığı" fikri, kutsal kitapların ortaya atılmasından çok daha önceki çağlarda yaşayan insanların eserlerinde ve efsanelerinde görülmüştür. bu durum, kutsal kitapların içine bu eser ve efsanelerden alıntı yapıldığının, kutsal kitaplarin bir tanrı/allah tarafından değil, kendilerine peygamber adını veren zamanının toplum lideri olabilecek kabiliyette insanlar tarafından yazıldığının iddiasına yol açmıştır.
bu efsane ve kutsal kitapların ifadeleri şu şekildedir:
1) gılgamış destanı: "ellerimi yıkadım. bir parça çamur koparıp yazıya attım. ve bu yazıda ,kahraman engidu’yu yarattım."
2) sümerlilerin enuma eliş destanı: "bunun üzerine ben de ea’nın yardımını istedim. toprağı, kingu’nun kanıyla yoğurdum. ilk insanı meydana getirdim."
3) çin efsanelerinden: "bunun üzerine tanrıça ngüho yengeç elleriyle gökyüzünü yukarıya kaldırdı, denizleri yeniden sınırlarına itti. ve çamurdan yeni bir insan türü yarattı."
4) mısır’da luxor tapınağı’nda bulunan kabartma bir resim: "kral amonhotap iii olarak betimlenen tanrı khnemu çömlekçi çarkında erkek ve dişi iki insanı yaratıyor."
5) hesiodos destanı: "namlı, şanlı hephaisdos’u çağırdım hemen. ’bir parça topral al, suyla karıştır’ dedim. ’içine insan sesi koy, insan gücü koy."
6) yunan efsaneleri’nden: "gözyaşlarımla toprağı çamur haline getirdim ve yoğurdum (prometheus anlatıyor.) bir insan heykeli yaptım. sonra bu heykele ruh verdim. ilk ölümlü yaratıklar oluştu böylece.)
7) tevrat’tan: "ve rab allah yerin toprağından adam’ı yaptı ve onun burnuna hayat nefesini üfledi ve adam yaşayan can oldu."
8) kur an, mü’minün 12-16: "and olsun ki biz insanı süzme çamurdan yarattık."
9) kur an, es-safaat 11: "hakikat biz onları cıvık bir çamurdan yarattık."
10) kur an, sad 71-76: "ben muhakkak çamurdan bir insan yaratacağım. artık onu tamamlayıp içerisine de ruhumdan üfürdüğüm zaman kendisi için derhal ona secdeye kapanın."
bu efsane ve kutsal kitapların ifadeleri şu şekildedir:
1) gılgamış destanı: "ellerimi yıkadım. bir parça çamur koparıp yazıya attım. ve bu yazıda ,kahraman engidu’yu yarattım."
2) sümerlilerin enuma eliş destanı: "bunun üzerine ben de ea’nın yardımını istedim. toprağı, kingu’nun kanıyla yoğurdum. ilk insanı meydana getirdim."
3) çin efsanelerinden: "bunun üzerine tanrıça ngüho yengeç elleriyle gökyüzünü yukarıya kaldırdı, denizleri yeniden sınırlarına itti. ve çamurdan yeni bir insan türü yarattı."
4) mısır’da luxor tapınağı’nda bulunan kabartma bir resim: "kral amonhotap iii olarak betimlenen tanrı khnemu çömlekçi çarkında erkek ve dişi iki insanı yaratıyor."
5) hesiodos destanı: "namlı, şanlı hephaisdos’u çağırdım hemen. ’bir parça topral al, suyla karıştır’ dedim. ’içine insan sesi koy, insan gücü koy."
6) yunan efsaneleri’nden: "gözyaşlarımla toprağı çamur haline getirdim ve yoğurdum (prometheus anlatıyor.) bir insan heykeli yaptım. sonra bu heykele ruh verdim. ilk ölümlü yaratıklar oluştu böylece.)
7) tevrat’tan: "ve rab allah yerin toprağından adam’ı yaptı ve onun burnuna hayat nefesini üfledi ve adam yaşayan can oldu."
8) kur an, mü’minün 12-16: "and olsun ki biz insanı süzme çamurdan yarattık."
9) kur an, es-safaat 11: "hakikat biz onları cıvık bir çamurdan yarattık."
10) kur an, sad 71-76: "ben muhakkak çamurdan bir insan yaratacağım. artık onu tamamlayıp içerisine de ruhumdan üfürdüğüm zaman kendisi için derhal ona secdeye kapanın."
son adam olma özentisinden başka bir şey değildir, bırakalımda kendi peygamberi son görevinde kendi papasını kendisi islama davet etsindir.
soru işaretlerinin istilası sonucu ortaya çıktığını varsaydığım problem.
dinlendiğinde ancak bir serüvencinin yaratabileceğini düşüneceğiniz parça tuncay akdoğan yaratıcılığını ortaya sermektedir.
bir varmış bir yokmuş.
varlığı önemliymiş de yokluğu çabuk unutulurmuş
bilgeler zamanından yürüyüşler taşımış
yüreği yürekmiş ama
korkusuzca atılmış ateşlerin göğsüne
kocaman yüreğinde insanın aşkını asırlarca taşımış
bir volkan gibi susmuş patlamış susmuş patlamış
sütü kesilmiş yağmur içmiş ihanetleri bala çevirmiş
sevgisi tohummuş aşkı rüzgar
savurmuş inancını doğurgan toprağa
serüvenci! ateş topluyor
serüvenci! ateş topluyor
yürürdün geceleri yüreğindeki ışıkla
aşardın karanlığı elele yıldızlarla
bir tutkudan bir tutkuya ısıtırdın gökyüzünü
rüzgarlara yoldaş olup ölümsüz aşklar arardın
şimdi durgun bir göl sanki o çılgın güzel düşün
ateş olmuş yüreğinde sana yol gösteriyor
haydi serüvenci durdur kirlenen zamanı
çıkarıp tozlu göllerden aşkını sun çürüyen zamana
haydi serüvenci topla yağmur bulutlarını
çıkar yüreğini kınından düşlerini savur toprağa
ışıksız kalan hayatın güneşi ol yeniden sevginle
ölümsüz aşklar ardında yeniden düşelim yollara
(bkz: serüvenciler)
bir varmış bir yokmuş.
varlığı önemliymiş de yokluğu çabuk unutulurmuş
bilgeler zamanından yürüyüşler taşımış
yüreği yürekmiş ama
korkusuzca atılmış ateşlerin göğsüne
kocaman yüreğinde insanın aşkını asırlarca taşımış
bir volkan gibi susmuş patlamış susmuş patlamış
sütü kesilmiş yağmur içmiş ihanetleri bala çevirmiş
sevgisi tohummuş aşkı rüzgar
savurmuş inancını doğurgan toprağa
serüvenci! ateş topluyor
serüvenci! ateş topluyor
yürürdün geceleri yüreğindeki ışıkla
aşardın karanlığı elele yıldızlarla
bir tutkudan bir tutkuya ısıtırdın gökyüzünü
rüzgarlara yoldaş olup ölümsüz aşklar arardın
şimdi durgun bir göl sanki o çılgın güzel düşün
ateş olmuş yüreğinde sana yol gösteriyor
haydi serüvenci durdur kirlenen zamanı
çıkarıp tozlu göllerden aşkını sun çürüyen zamana
haydi serüvenci topla yağmur bulutlarını
çıkar yüreğini kınından düşlerini savur toprağa
ışıksız kalan hayatın güneşi ol yeniden sevginle
ölümsüz aşklar ardında yeniden düşelim yollara
(bkz: serüvenciler)
düğümlenen dilinizin ve dizlerinizin çözülmesine yardımcı olan atamadığınız adımlara yol olup dillendiremediğiniz sözcükleri damağınıza dizen ilkay akkaya’nın kadife sesinde şarap etkisi yapan kızılırmak eseridir. söylenmesi zor kelimelerin ve gidilmesi uzak zamanların yol arkadaşıdır. gitmek ya da kalmak, sessizlik ya da ses olmak arasında sıkışıp kalabildiğimizi hatırlatır.
beni bırak beni bırak çünkü seni seviyorum
beni bırak beni bırak çünkü ben...
ışığa koşan ışıkta kırılan bir pervaneyim
ömrüm bir damla su aşklarda yanan hayata
aşklar alır beni acılar getirir
çiçeklerin balında böcekler yaşar beni
aşklar alır beni acılar getirir
gözlerde yağmurum şarkılarda hüzün
yanık bir orman oldu türkülerim
bataklıklarda açan çiçeklerde bul beni
acılar ki kanat takar hayata
acılarla yeşeren aşklarda bul beni
beni bırak beni bırak
çünkü ben...
beni bırak beni bırak çünkü seni seviyorum
beni bırak beni bırak çünkü ben...
ışığa koşan ışıkta kırılan bir pervaneyim
ömrüm bir damla su aşklarda yanan hayata
aşklar alır beni acılar getirir
çiçeklerin balında böcekler yaşar beni
aşklar alır beni acılar getirir
gözlerde yağmurum şarkılarda hüzün
yanık bir orman oldu türkülerim
bataklıklarda açan çiçeklerde bul beni
acılar ki kanat takar hayata
acılarla yeşeren aşklarda bul beni
beni bırak beni bırak
çünkü ben...
uçmaktan ziyade düşmeyi öğretecek insan evladı.
zülfü livanelininde bestelediği refik durbaş şiiridir.
elim sanata düşer usta
dilim küfre, yüreğim acıya
ölüm hep bana
bana mı düşer usta?
sevda ne yana düşer usta
hicran ne yana
yalnızlık hep bana
bana mı düşer usta?
gurbet ne yana düşer usta
sıla ne yana
hasret hep bana
bana mı düşer usta?
elim sanata düşer usta
dilim küfre, yüreğim acıya
ölüm hep bana
bana mı düşer usta?
sevda ne yana düşer usta
hicran ne yana
yalnızlık hep bana
bana mı düşer usta?
gurbet ne yana düşer usta
sıla ne yana
hasret hep bana
bana mı düşer usta?
eksi oy vermek bir sözlük yazarı için iş manasına gelmemeli öncelikle ki beğenilerimiz sadece kendimizi ilgilendirir söz konusu yazar nasıl sözlüğe houstondan mesaj atıp "ben bu entry i yazıyorum" demiyorsa oylayacak yazarda her hangi bir açıklama yapmak zorunda değildir, ismi geçen yazarın tarafımdan muhteşem oylanmış entryleri de mevcuttur girilen entry belki bir nevi mesaj içeriyordur bu da kendisini ilgilendirip şahsımı bağlayacaktır. gereksiz içi boş gündem yaratmanın alemi yok, hareket yapmak istersem elimi veya kolumu kullanacağımdır.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?