balık bölümü de vardır buranın orayı tercih etmek gerekir. zira kebapları pek de güzel değildir ama balığı süperdir. rakı balık için idealdir.
fethullah gülen beraat ettirilince düşünüyorum ki bu lavuğu da serbest bırakacaklar ve fethullah gülen ile apo karşılıklı siyaset yapacaklar. o günler de gelecek. ah benim güzel ülkeler bu günleri de mi göreceksin...
maalesef ki kaybettiğimiz büyük üstad. tanrı rahmet eylesin.
(bkz: yaramyan)
einstein ile yakın dost olmuş kişidir birbirleriyle sık sık düşünceleri hakkında mektuplaşmışlardır.
atatürkün selanikteki evindeki ziyaretçi defterinde akp iktidarının atatürkçülüğe karşı icraatlar yaptığı yazan bir ziyaretçi notunu yırtmış adamdır. yazıyı yazan adam "ben atamla dertleşirim ve şikayetlerimi de oraya yazarım senelerdir" gibisinden bir şey demiştir ancak eleştiriye tahammülü sıfır olan insan ve de başbakan olmuş olan rte kişisi bunu yırtmıştır. yok artık daha neler diyeceğim kendisine ve de şunu da söylemek isterim ki bu ülke senin gibi çok gördü hadi yavaştan yaylan...
(bkz: porno dergi)
ömer çavuşoğlu ile kapışmaları ve şakalaşmaları gülmekten yaran adam.
yaptığı propagandalara ve istismarcı konuşmalara bir çok inanan saf insan olduğunu üzülerek gördüğüm bir adet irticacı. hayatı amerikaya sırt dayayıp iş yapmak oldu bu adamın. soğuk savaş döneminde doğu blokuna karşı abdnin destek verdiği islamcıların başında geliyordu, hala da öyle. yakında türkiyeye getirilip siyasete sokulmasından korkmaktayım bu irticacının.
mükemmel bir yusuf hayaloğlu şiiri en son şekli ve yusuf hayaloğlunun seslendirdiği şekli şudur ;
çocukluğum çıraklıkta geçti,
kir-pas içinde.
gençliğim korsan yürüyüşlerde, mitinglerde.
hapse erken düştüm,
copla erken tanıştım,
küçük voltalardan bıktım usandım!
şimdi uçsuz bucaksız ovalarda,
adımlarımı saymadan,
geriye dönüp bakmadan,
usanmadan, bıkmadan,
deli taylar gibi koşmak istiyorum!ve görüyorsun ki;
aşkı beceremiyorum...
beni kendi halime bırak, yavrucuğum,
ben yolumu nasıl olsa bulurum...upuzun çayırlarda,
yalınayak koşmak istiyorum.
saçlarım rüzgâra konuk,
yüzüm dağlara dönük...
göğsümün çeperini,
ölümle sınayan esaret,
ve yüreğimi yararcasına zorlayan cesaret;
kıyasıya vuruşsun istiyorum!
koşmak... koşmak istiyorum, sevgilim
dönemezsem, affet...
firari gecelerin azmanı olmuşum,
bütün istasyonlarda afişim durur.
beni bir çocuk bile bulur...
dokunma bana, çıldırırsın!
dokunma bana, ellerin tutuşur!koşmak istiyorum;
eksozların, molozların,
yağmaların kıyısından.
onca insafsızlıkların,
onca haksızlıkların,
manzarasızlıkların, parasızlıkların,
allahsızlıkların kıyısından...
kimseye ve hiçbir şeye değmeden,
ciğerlerimi yok edercesine koşmak istiyorum!
koşmak istiyorum;
şiirimin ve yumruğumun namusuyla...
kavgaya karışmadan, tutuklanmadan
ve küfür etmeden
kafamı kırarcasına koşmak istiyorum!.avucunu son bir defa,
ağlamadan tutmak istiyorum;
gözlerim yüzüne küskün,
sazım sevgine suskun...
saati ayrılığa kurmuşum,
olmaz teslimiyet!
ziyan aklımı senle bozmuşum,
içerim felâket!.
kurşunlara geleyim istiyorum,
ölmek... ölmek istiyorum, sevgilim
sağ kalırsam, affet!..
firari acıların uzmanı olmuşum,
bütün telsizlerde adım okunur;
beni bir korkak bile vurur...
dokunma bana, fişlenirsin!.
dokunma bana, sen de yanarsın!..
"avucunu son bir defa ağlamadan tutmak istiyorum" mısrasıyla insanı gerçekten dağıtır.
çocukluğum çıraklıkta geçti,
kir-pas içinde.
gençliğim korsan yürüyüşlerde, mitinglerde.
hapse erken düştüm,
copla erken tanıştım,
küçük voltalardan bıktım usandım!
şimdi uçsuz bucaksız ovalarda,
adımlarımı saymadan,
geriye dönüp bakmadan,
usanmadan, bıkmadan,
deli taylar gibi koşmak istiyorum!ve görüyorsun ki;
aşkı beceremiyorum...
beni kendi halime bırak, yavrucuğum,
ben yolumu nasıl olsa bulurum...upuzun çayırlarda,
yalınayak koşmak istiyorum.
saçlarım rüzgâra konuk,
yüzüm dağlara dönük...
göğsümün çeperini,
ölümle sınayan esaret,
ve yüreğimi yararcasına zorlayan cesaret;
kıyasıya vuruşsun istiyorum!
koşmak... koşmak istiyorum, sevgilim
dönemezsem, affet...
firari gecelerin azmanı olmuşum,
bütün istasyonlarda afişim durur.
beni bir çocuk bile bulur...
dokunma bana, çıldırırsın!
dokunma bana, ellerin tutuşur!koşmak istiyorum;
eksozların, molozların,
yağmaların kıyısından.
onca insafsızlıkların,
onca haksızlıkların,
manzarasızlıkların, parasızlıkların,
allahsızlıkların kıyısından...
kimseye ve hiçbir şeye değmeden,
ciğerlerimi yok edercesine koşmak istiyorum!
koşmak istiyorum;
şiirimin ve yumruğumun namusuyla...
kavgaya karışmadan, tutuklanmadan
ve küfür etmeden
kafamı kırarcasına koşmak istiyorum!.avucunu son bir defa,
ağlamadan tutmak istiyorum;
gözlerim yüzüne küskün,
sazım sevgine suskun...
saati ayrılığa kurmuşum,
olmaz teslimiyet!
ziyan aklımı senle bozmuşum,
içerim felâket!.
kurşunlara geleyim istiyorum,
ölmek... ölmek istiyorum, sevgilim
sağ kalırsam, affet!..
firari acıların uzmanı olmuşum,
bütün telsizlerde adım okunur;
beni bir korkak bile vurur...
dokunma bana, fişlenirsin!.
dokunma bana, sen de yanarsın!..
"avucunu son bir defa ağlamadan tutmak istiyorum" mısrasıyla insanı gerçekten dağıtır.
fatih altaylı gibi bir insan çirkini ile nasıl evlenebilmiş dedirten güzel insan.
bu adamın alnında bir yarık vardır zamanında sarıyersporun taraftar grubu olan korsanlar şiş aracılığı ile yapılmıştır.
hayatı başkalarının tezahüratını çalmaktan başka bir şey olmayan fenerbahçe tribünlerine en sonunda verilmesi gereken ayarı vermiş olan slogandır.
gerçekten kendisine yetişemediğim için büyük bir üzüntü içindeyim nedendir bilinmez. entrylerine bakınca gülmekten koltuktan düşüyor olmamın yanında keşke bizi daha çok aydınlatabilseymiş derin bilgileri hakkında.
senelerce arkadan almış bir insanın istemsiz bir şekilde çok farklı durumlarda salması kadar doğal bir durum olamaz heralde. ancak bu bülent ersyo osuruğu apayrı bir şey adeta. nağmeli çıkmış bir de böyle "si" den okunmuş gibi sanki. helal valla diva osuruğu bu.
ümit özdağ asamın başındayken iyi bir stratejistti ama nedense her şeyi amerikaya endekslerde. yok pentagondan gelen haberler şöyle, beyaz sarayda şunlar konuşuluyor gibisinden. sanki muhabir gibi. ancak başkanlığı bıraktıktan sonra mhp başkanlığına aday olmaya kalkışınca pek iyi olmadı. başkanlık uğruna o düşüncelerini heba etti.
bu arada en türkiye kupasını gören fenerliler için şuraya bakmak gerekir.
http://img109.imageshack.us/my.php?image=sonlar7tx.jpg
http://img109.imageshack.us/my.php?image=sonlar7tx.jpg
ayrıca maç lig tvden daha güzel anlatılmış ve daha kaliteli yayınlanmıştır. ercan taner ve musta denizli ikilisi mükemmel sunmuşlardır maçı. keşke mustafa denizli hep yorumcu olsa dedirtmiş böyle bir maç yorumcusuna ihtiyacımız vardı.
tümer metininin artık fenerin kocası olduğu iyice tescillenmiş oldu bu maçla beraber.
3-2 aldı beşiktaş
3-2 aldı beşiktaş
fenerbahçenin ikinci yarıda bala göte iki gol bulduğu maç olmuştur. doğaldır zaten başka türlü gol atamazlar ki...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?