"peruksuz cikmam" diyen sanatci...
(bkz: kel)...
(bkz: peruk)...
itinayla yenir, yiyenler televole ve pazar keyfinde mal gibi izlenir...
istenmemesi yapilmamasinin onune gecemeyen olay...
"gule yada deveye diken..." diye baslayan bi cumle hatirima geldi ama hem cok yalnis hem de cok ayip... kadini sevmesini bilen, deger veren open koklayan, simsiki sarilan, guzel sozlerle onurlandiran, cicekler bezeyip grururlandiran ve her daim yaninda olan, olmasa bile manen olmasini bilen, sacinin bir teline dokundugunda ici titreyen, gozunun icine baktiginda kalbinin atisindan baska hic bir sey duymayan bir erkek mutlu eder... sevgiyi, saygisiyla verebilen erkek...hatta varliginin onun varligindan oldugunun bilinciyle kadinina sarilan, o narin elini gonluyle tutan ve ayni saygi ve sevgiyle anasinin elini opmeyi bilen durust, sadik bir erkek mutlu eder...
bi zamanlar olusturulasi sey...
kucuk seyler... erkeklerrin cogunlugu mutlu etmeye sartlanmis cocuk ruhlu varliklar olduklarindan emin olun ufacik dusunce kokan her seyden mutlu olurlar... yeter ki siz koksun, size gercekten ait olsun yeter... ornek: sevgi, sevkat...
zeberced adli kahramanin yerinde olamayan ruhsal durumu uzerine yapilmis temelde yalnizlik ogeli turk sinemasinin kultlerinden biri...
(bkz: gacamak yaptim yer misin)
(bkz: gacamak yaptim yer misin)
"yok yana kay..." cevapli anayurt oteli adli filmin unutulmaz repligi...
kaos teorisi deterministik teoriyi kapsar ama determinizm sadece kaos teorisinin kullandigi parametrelerden biridir aynen paradoks teorisi gibi... tek basina deterministik yaklasim kaos teorisini anlatmaya ve aciklamaya yetmez...
deterministik teori derki "tarihte olanlar mevcut durumlarin zorunlu sonuclari deterministik teori ile aciklanabilir"...
bazen sesi... bazen sadece nefesi... ama hepsinden onemlisi gozune bakinca, hizla atmaya baslayan kalbinin sesi...
hincal ve ocal uluc kardesler, savas ve baris ismine nazire yaparcasina vardirlar ama ikiz degildirler o ayri... cocuklarina bu iki derin manali adi verenler, ikizleri olsaydi kesin savas ve baris ismini vermeyi akillarindan gecirirdi diye dusunmeden edemiyor insan...
bir bes ilave olursa, amerikan filmlerinde kullanilan repliklerde telefon kodu olan sayinin ikisi bir aradasi...
cok eskiden soguk havalarda kurtlarin indigi soylenen ve genelde orta gelirli vatandaslarin ikamet ettigi, simdilerde ise cade, sokak, bahce, bayir her yerinde kurtlarin bizzat dolastigi ve parayi bulanin soluklandigi semt...
turkcesi cephane...
sozde demokrat, insan haklarinin taviz vermez savunucusu, modern dunya ulkesi ozde irkci, somurgeci, baskici, onalara dokunmayan yilan bin yasasin zihniyetinde ki ve alttan alta her turlu pislikte eli olan ingiltere ve esteslerinin her zaman ki igrenc, mide bulendirici tavrinin sasirtmaz ornegi... primitif alt beyinli zihniyetlerinin mahsulu olan bu dusunce sonucu fantastik edebiyatin en goz de eserlerinden biri olan bu eseri kendi dusunce ve karalama cikarlari cercevesinde kullanma cabasi, hatta kirletmesi... gercekten mide bulandirici bir yaklasim... artik herkes gozunu acmali... bu insanlar bizim hos gorumuzu yeterince somurduler... sevdigim bir eserden nefret etmemi saglamaksa amac bu boyle olmayacak ama sevmedigim bu ve benzeri zihniyetten daha cok nefret etmemi saglayacak o kadar... ama sunu cok iyi biliyorum ki buna dur demek sadece karsi tavir alarak olmaz... onlara bagimli olmamak icin cok calismayala, karsi durmak icin edebiyat ve sanatin her yonunde kuvvetli eserler cikartarak, bilime ve teknoljiye onem vermenin otesinde calismalar yaparak, ureterek ve en onemlisi buyuk bir bilincle kenetlenip karakterli bir tavir sergileyerek olur... ancak bunlar saglanir ne zaman edebiyat, sanatta soz sahibi bir ulke oluruz ve nez aman onlara ve baska ulkelere teknoloji satariz vede bilim platformlarinda adimiz gecer iste o zaman hem dur der, hem de akilli ol mesaji verebiliriz... bunun aksi halinde ne dumur olmamiz, ne de hayir boyle diyemezsiniz dememizin hic bir anlami ve etkisi olmaz... bu nedenle ulkemize, bu topralarin getirisi olan kerakterimizin ve ilerlemeye yonelik callismalar yapmamizin elzem oldunun ve icten ice yikilmaya calisilan bir kale oldugumuzun bilinciyle kalin...
http://www.milliyet.com.tr/2005/07/07/dunya/adun.html
http://www.milliyet.com.tr/2005/07/07/dunya/adun.html
sessiz kalma hakina sahibim diyen, kisisel bilincine ermis bir insani gaza getirmek amacli atilan slogan...
buna cevap, neden konusayim ki... konusunca ne degisiyor... bosa kurek cekmektense susarim daha iyi... hem bir seyler yapmaya calisarak bir yere varamiyorsam hic bir sey yapmam, oldugum yerde sus pus kalirim daha iyi diyerek taocu bir yaklasimda bulunmus olur...
buna cevap, neden konusayim ki... konusunca ne degisiyor... bosa kurek cekmektense susarim daha iyi... hem bir seyler yapmaya calisarak bir yere varamiyorsam hic bir sey yapmam, oldugum yerde sus pus kalirim daha iyi diyerek taocu bir yaklasimda bulunmus olur...
gunumuzde her askerden kacmaya calisan yeni mezun universitelinin yapmak istedigi olay... eger hakki verilerek, yani "gercekten istenerek yapan insanlarin, bilim ve irfan askiyla kostuklari, calistiklari bir olgu olsaydi ortaya boyle bir turkiye cikarmiydi ?" sorusunu beraberinde getiren eylem... tabiki cikmazdi... universite egitimi daha kaliteli, ogrenciler daha bilincli ve daha istekli olurlardi ogrenmeye, kendilerini gelistirmeye... egitmenlerini zorlar, daha yaratici ve daha uretken bir egitim agi olusturmaya mecbur kilarlardi... ve bu ag sonucta ulkemizi simsiki sarar, sarmalardi... korkunun ecele cagresi yoktur... yuksek lisans yapar, askerden kacarim diyenler kart askerler olarak vatani gorevlerini yapmaktadirlar ve yapmis olanlarda oldukca coktur... ve orada her defasinda kafasinda simsek gibi carpan "ne isim var benim burada" sorusunu sorarak kendini bunaltmaktadir... bunyeye zarar... eger yuksek lisan ve doktororayi gercekten akademik kariyer ve akademik calismalar yapmak istemiyor, sadece bunu bir ila yarim senelik bir olayi uzatmak icin yapmaya calisiyorsaniz, nacizae tavsiyem bir an evvel gidin yapin... hem boylece yuksek lisans yapmayai gercekten isteyen, amaci akademisyen olmak isteyen adaylarin onune gecmemis olursunuz, hemde vakit kaybetememis olursunuz... dondugunuzde de hayatiniz yeniden baslar, onunuze bakar yolunuza devam edersiniz...
insan oglunun kendinden daha zayif, cagresiz her tur varliga yapilan zulumleri gorunce akla gelen ilk soru... ayrica kisinin sik sik kendine sormasi geren bir soru... evet cevabi yetersizdir... ilgililere duyrulur...
kacilabilen ve istenirse yapilan bi olay... danisikli dogus olayinin biraz abartilmis hali ama sonunda "olsun buna deydi" dedirtiyor insana...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?