confessions

xerxes

- Yazar -

  1. toplam entry 3647
  2. takipçi 1
  3. puan 84815

muque

xerxes
kendisine yapılan en ufak bir eleştiriden rahatsız olan bir yapısı vardı müqüe’nin. nitekim daha önce de eleştirildiğinde de "gidiyorum" deyip, sonra geri gelmişti. bir insan, hayatta her zaman kendisi hakkında olumlu düşünceler beklentisi içinde olmamalıdır kanımca. eleştirildiği zaman da bu eleştirileri olgunlukla karşılayabilmelidir. üstelik bu eleştiriler yapıcı eleştiriler ise bunun önemi daha da artmaktadır. işte bu yapıcı eleştirilerden yola çıkarak hatalarını düzeltmelidir. kendisine güzel ve keyifli bir yaşam diliyorum. umarım bundan sonraki hayatında kendisine yöneltilecek eleştirileri olgunlukla karşılayabilecek düşünce tarzına erişir.

bahtın açık olsun...

17 mayıs 2006 danıştay a yapılan saldırı

xerxes
türkiye’deki irticai faaliyetlerin ne kadar had safhada olduğunu, şeriat özlemiyle yanıp tutuşanların sayıca ne kadar çok olduğunu, aradan 83 küsur yıl geçmesine rağmen hâlâ bu irticai faaliyetlerden kurtulamadığımızı belgeleyen olaydır.

onlar cesaretlidir ve bu cesaretleriyle memleketin danıştay’ına bile saldıracak kadar cesaret sahibidirler.

o halde, laik cumhuriyet’e, atatürk’e gönül verenler de cesaretli olmak zorundadır.

sadece kınamakla, tepki göstermekle iş bitmiyor. bu irticanın başını ezmek şart...

zeki üngör

xerxes
kesinlikle doğru dürüst söylenemeyen, hele özellikle stadyumlarda söylendigi zaman her kafadan farklı farklı sesler çıkan, bizim yani türk müziğinin yapısıyla asla bağdaşmayan istiklâl marşının bestecisi. çünkü:

"korkmaaa sööönmeeez bu şafaaaak laaardaa yüüüzeeen al sancaaak, sönmeden yuuurdumun üstünde tüteeen en son ocak o be!"

şeklinde bir marş okunamaz. çünkü türk milleti böyle konuşmaz. iste zeki üngör böylesine saçma bir besteyi yaparak o istiklâl marşının anlamının, sözlerindeki derinliğinin kaybolmasına neden olmuştur. çünkü yaptığı beste klâsik batı müziğinden esinlenilmiş bir bestedir, yani bize ait değildir. çünkü bu marşın bestesinde müzik egitimi alan insanların çok iyi bileceği bir müzik terimi olan prozodi hatası vardır. yani zeki üngör bu marşı bestelerken prozodi hatası yapmıştır. yani belli bir sisteme göre bestelememistir istiklâl marşını bestelerken. bestede sistematik bir hata vardır.

erkin koray üstat da bu konuda benimle aynı fikirdedir zaten. kendisi zaman zaman roportajlarında istiklâl marşının yanlış bestelendiğini, zeki üngör’ün hatalı bestelediğini, yeniden bestelenmesi gerektiğini söylemistir ve demistir ki: "istiklâl marşını bana versinler, ben yeniden besteleyeyim."

yine bir başka bir üstat, cinuçen tanrıkorur hoca da bu konuda çok keskin tespitleri vardır ve zeki üngör’ün, marşı yanlış bestelediğini söylemiştir.

ama bu saatten sonra zeki üngör’ün bestesini degiştirip, istiklâl marşını yeniden besteletmek zor bir şey olsa gerek...

kıskanıyorum

xerxes
o siyah boyali saclarina, kasina, biyigina ve o altin zincirli kolyesine, kunyesine kurban olunasi saygideger abimiz hakki bulut’un yazdigi en mukemmel sarki. hakki bulut’un en cok bilinen ve sanirim en sevilen sarkisi bana gore. ayrica acisiz arabeske ornek teskil edilebilecek sarkilardan biri.

gunesten golgeden esen yellerden
bastigin topragin her zerresinden
boynuna taktigin beyaz inciden
sana selam verip gecen birinden
ne bileyim iste kiskaniyorum
seni elalemden kiskaniyorum
kiskaniyorum
kiskaniyorum

kiskanmak askin kanununda var
gercek seven kalbi bu duygu sarar
henuz uc yasinda bir kardesim var
seni ondan bile kiskaniyorum
kiskaniyorum
kiskaniyorum
kiskaniyorum

guller arasinda gulden guzelsin
tanri kullarinin incisi sensin
gorunme gozlere nazar degmesin
seni kem gozlerden kiskaniyorum
seni elalemden kiskaniyorum
kiskaniyorum
kiskaniyorum
seni kendimden bile kiskaniyorum
kiskaniyorum
kiskaniyorum

kiskanmak askin kanununda var
gercek seven kalbi bu duygu sarar
henuz uc yasinda bir kardesim var
seni ondan bile kiskaniyorum
kiskaniyorum
kiskaniyorum

not: bu entryi "henuz uc yasinda bir kardesim var" nickli sozluk yazarina armagan ediyorum...

seni hiç o anlamda düşünmedim

xerxes
- seni hic o anlamda dusunmedim hakan!
- niye hayatim, ne oldu ki?
- cunku biz konjekturel olgular baglaminda reel politik kritikler ve bunlarin dogurdugu acmazin ayirdina varamiyor yadsinamaz bir etimolojik ve epistemolojik yanilsamalara sublime gibi orantisal ve uzantisal eregin geregine aldaniyoruz.
- eeeeeh be! hay senin gibi entel takilan kizin agzina sicayim.
- sen bir hayvansin hakan.
- hayvanim ulan hayvanim. maymun ettin beni, omrumu yedin lan!...

mustafa kemal atatürk

xerxes
"...artik durumu duzeltmek, hayat bulmak, insan olmak icin mutlaka avrupa’dan nasihat almak, butun isleri avrupa’nin emellerine uygun yurutmek, butun dersleri avrupa’dan almak gibi bir takim zihniyetler cikti. oysa, hangi istiklâl vardir ki, yabancilarin nasihatleriyle, yabancilarin planlariyla yukselebilsin. tarih boyle bir olay kaydetmemistir. tarihte boyle bir olayi yaratmaya kalkisanlar zehirli sonuclarla karsilasmislardir."

ah atam ah, o yattigin yerden bir kalkta gor, nelerle karsilasiyoruz...

leyla zana

xerxes
eger turkiye cumhuriyeti parcalanirsa bunun bas aktorlerinden bir olacagi asikar kisilerden biridir. avrupa birligini arkasina alarak demokrasi ve insan haklari adi altinda boluculuk faaliyetlerine tam gaz devam eden kisidir. tbmm’de ettigi kurtce yemini unutmadik. gene kurtce yemin edecegi gunu beklemektedir. kendisini ailece zevkle izliyoruz...

fikrine saygı duyarım ama ağzına da sıçarım

xerxes
genellikle seviyeli giden muhabbetin birdenbire catismaya ve seviyesizlesme durumuna gelmesi durumunda soylenmesi muhtemel cumle. mesela asagidaki muhabbet buna ornek olabilir.

- simdi serdar bey, kuresellesme aslinda amerika’nin dunya’yi tek kutuplu hale getirmek icin yapmis oldugu, ortaya attigi bir kavramdir. disardan dolu gibi gorunur ama ici bos bir kavramdir.
- hayir altan bey, size katilmiyorum. kuresellesme sayesinde, artik dunyadaki tum ulkeler birbiriyle diyalog icine girdi. butun kulturler bir potada eridi. bakin ulkemiz ne kadar gelisme gosteriyor. ab kapisindayiz, abd siyasi muttefikimiz. daha ne istiyorsunuz anlamiyorum. ilerde bu soylediklerinizin yanlis oldugunu anlayacaksiniz...
- hmm, fikrine saygi duyarim ama agzina da sicarim serdar bey. cunku sen yavsak bir insansin, satilmis, asagilik bi herifsin!
- ne diyecegimi bilemiyorum. ne kadar seviyesizsiniz altan bey.
- al sana seviye (cotark!!!), (yumruk atti)...

halk böyle istiyor

xerxes
son yıllarda duyuduğum en rezil cümlelerden biri. türk medyasının, türk televizyonculuğunun nasıl içler acısı bir halde olduğunu adeta suratımıza bir tokat gibi patlatan cümledir kanımca.

nedir bu "halk böyle istiyor" zırvası?

açıklayalım o halde...

son yıllarda türk medyasında ve özellikle televizyonlarda apaçık bir yozlaşmanın olduğunu görmekteyiz.

haber niteliği taşımayan haberlerin "haber" yapılması, iki lafı bir araya getirmekten aciz insanların televizyonlarda program yapması, televoleler, popstar yarışmaları, bbg evleri, gelin-kaynana yarışmaları, dans yarışmaları, ve daha benim aklıma gelmeyen ve insanın midesini bulandıracak seviyedeki programlar...

güya diyorlar ki, bu programlar reyting denen o aşağılık ölçüm sistemi sayesinde çok izleniyor, talep görüyor, yenileri isteniyor...

ve medya patronları, program yapımcıları bir de hiç utanmadan "eee ne yapalım, halk böyle istiyor, biz de yayınlıyoruz" diyorlar...

hem de o programlara gelen onca tepkilere rağmen...

sizce halk böyle mi istiyor?

hayır halk böyle istemiyor!!!

siz topluma ne verirseniz toplum onu alır. bunun istekle alakası yoktur...

topluma, toplumun ufkunu açacak, bilinçlendirecek, ciddiyeti olan programlar sunarsanız toplumun kültür seviyesi artar...

yok böyle sıradan programlar verirseniz halka, halk da bunu kabul eder.

ey medya patronları, ey gereksiz program yapımcıları...

sakın bana "halk böyle istiyor" demeyin...

bu memleketi sizler bu hale getirdiniz...

bu memleketin insanlarını sizler tüketim manyağı yaptınız...

bu memleketi vahşi kapitalizme oyuncak ettiniz...

artık çıkın gidin ülkemden...

halk böyle istemiyor!!!

rus kızları

xerxes
bu entry herhangi bir amac icin yazilmamistir, sadece sergey isimli yazar arkadasimin rus dili ve edebiyati bolumunde okumasindan esinlenerek yazilmistir ve bu entryi ozellikle ona ithaf ediyorum.

konumuz rus kizlari ama ben bu konuya baska bir acidan yaklasacagim. isteyen istedigi yazabilir bu konu hakkinda. neyse konumuza gecelim.

şimdi evvelâ rus kızlarına kesinlikle bir cinsel obje olarak bakmamak gerektiği düşüncesindeyim, çünkü rus kızlari bana göre içimde kabarmış merhamet duygusundan olsa gerek, dünyanın en zavallı, en acınası ve de en çok korumaya ihtiyaç duyan insanlarıdır kanımca.

neden mi böyle düsünüyorum? ona da geleceğim...

malumunuz 1989 yılında sscb cumhurbaşkani mihail gorbaçov o ünlü "perestroyka" cümlesini söylediğinde ve abd’nin basini çektigi bir takim bizans oyunlari sayesinde sscb parçalanmıştı. ve gerçekler tüm çıplaklığıyla ortaya çıkmıştı. demirperde ülkesi, komunizm ülkesi dediğimiz sscb meğerse sefalet içerisinde yaşıyordu, insanlar yoksullukla mücadele ediyor, bir lokma ekmeğe muhtaç halde yaşıyorlardı. insanlar ekmek bulabilmek uğruna en degerli eşyalarını, kimbilir kendileri için ne kadar anlam ifade eden antikalarını satıyorlardı. o yıllarda zaten türkiye’de yoğun bir rus malı ticareti baş göstermişti.

hadi bunları bir kenara bırakalım. artık olan olmuştu. ama bilmediğimiz bir şey vardı. o rus halkı, dünya sanat tarihine isimlerini altın harflerle kazımış insanların torunlarıydılar. dostoyevski, turgenyev, gogol, tschaikowsky, gorki gibi daha benim aklıma gelmeyen yüzlerce değerli rus sanatçıların torunlarıydılar. tabii durum böyle olunca rusya’nın bilim ve kültür alanında dünya’nın en önde gelen ülkelerinden biri olması kaçınılamazdı. en değerli yazarlar, en değerli sanatçılar, en değerli balerinler, en değerli besteciler rusya’dan çıktı o dönemlerde.

iste ruslar böylesine muazzam seviyede olan bir kültür hazinesinin mirasçılarıydı. dünya’ya "sosyalizm" ve onun bir başka versiyonu olan "komünizm" fikrini onlar öğrettiler. tabii böylesine gurur verici bir kültür hazinesinin mirasçılari olmak güzeldi. o yıllarda rusya’da özellikle eğitime, kültüre, sanata önem veriliyordu. bu imkandan oradaki rus kızları da yararlanıyordu. her rus kızı mutlaka bir üniversiteye gidiyordu. çok sayıda rus kızı özellikle konservatuara bale eğitimi almaya gidiyordu anna pavlova’nin mirasini devam ettirebilmek için...

fakat ne olduysa o "perestroyka" yıkımından sonra oldu. sscb parçalanınca insanlar çaresiz kaldi. işte o zavallı rus kızlari bir lokma ekmek bulabilmek, bir sıcak çorba içebilmek için göç etmek zorunda kaldılar. büyük bir çoğunlugu da türkiye’ye göç etti. fakat ne yapacaklardı türkiye’de hayatta kalabilmek için? ne yazık ki dünyanın en eski meslegi olan fahişelik meslegini yapmak zorunda kaldılar. o körpe bedenlerini, o savunmasız bedenlerini yurdum abazan türk erkeklerine sundular ve hâlâ sunmaktalar. fakat onları bu işe yapmaya zorlayan kendileri değildi, sistemin kendisiydi.

bugün rus kızlarına dikkatlice bakın ve düşünün. %80’i mutlak surette bir üniversite okumuştur ya da üniversite’den terktir. çoğunun yabanci dil seviyeleri üst düzeydedir. kimisi iktisat okumuştur, kimisi konservatuar okumuştur. ama ülkelerindeki bu zor durumdan olsa gerek bedenlerini satmak zorunda kalmışlardır üç otuz paraya...

akıllara şunu da getırmek lazım tabii. o rus kızlarının mavi gözlerine bir bakın. o gözlere baktığınız zaman çaresizliği, kimsesizliği, parasızlığı, umutsuzluğu ve hayattaki ideallerini gerçekleştirememenin düş kırıklıklarını göreceksiniz...

paran varsa sen hürsün, paran varsa sen adamsın. istediğin kadar kültür seviyen, eğitim seviyen yüksek olsun, paran yoksa hiç bir işe yaramaz. kahrolsun insanı insana kulluk ettiren sistem! kahrolsun insanı paraya tanrı diye taptıran sistem!

hadi şimdi gidin ve o zavallı kızlara bir de bu gözle bakın, ne demek istediğimi anlayacaksınız...

kızların efendi yerine piç tercihi

xerxes
tamamen kızların karakter yapıları, aldığı eğitim, kültür seviyesi ve asaleti ile alakalı bir durumdur.

kız dediğin taktın mı koluna yakışacak, sevdin mi kraliçen hatta tanrıçan olacak.

eğer bahsi geçen kızlar böyle piçlerle takılmayı tercih ediyorlarsa bu onların tercihidir, zavallılığıdır, basitliğidir. demek ki asil değillerdir bu kızlar. bu kızlardan mümkün mertebe uzak durulmalıdır.

eğer böyle bir kızla çıkıyorsanız ve tercihlerinde piç tercihi de varsa hemen onunla olan muhabbetinizi kesmenizi öneririm. yoksa ilerde çok acı çekebilirsiniz. hatta tıpkı benim gibi bir daha kimseden aşk dilenmemeye yemin etmiş bir insan evladı da olabilirsiniz.

lütfen basit, sıradan, asilliğini-kimliğini kaybetmiş, özenti kızlardan uzak durun.

bunları sevmeye değmez,

uğruna bir ömür vermeye değmez,

onlara bir beddua etmeye değmez,

o yalan aşklarına kanmaya değmez...


not: bu entry aşka, sevgiye yürekten inanmış bir arkadaşa ithafen yazıldı...

çanakkale kahramanları 1917 yili yemek listesi

xerxes
1917 yılı yemek listesi

--------------------------------------------------------------------------------

çanakkale kahramanları.

43-ncü alay 1nci p.tb. 1nci bölük
1917 yılı yemek listesi


gün ------- sabah ------- öğlen ----akşam - ----------------ekmek
15 haziran - üzüm hoşafı ---yok ------yağlı buğday çorbası -------tam
26 haziran - yok----------- yok ------üzüm hoşafı -------------- tam
18 temmuz-üzüm hoşafı ----yok ------yok ----------------------yarım
8 ağustos - yarım ekmek ---yok ------şekersiz üzüm hoşafı-------yok



not: 21 temmuz 1917’den itibaren başlayarak ordu emriyle ekmek istihkakı 500 grama indirilmiştir çünkü un ve ekmek kalmamıştır.


anlayana...

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol