confessions

viticulteur

- Yazar -

  1. toplam entry 63
  2. takipçi 1
  3. puan 6704

eti puf

viticulteur
önce eti puf jelatini açılır. kişiden kişiye değişen yeme metodlarıyla yenir. ardından üstünden dökülen parçacıkları dilimizle ıslatılan sağ işaret parmağı aracılığıyla toplanılıp ağıza atılır.

ama asıl önemlisi hepsini yedikten sonra jelatini tamamen soyup atıldıktan sonra kabının karşılıklı köşelerinden işaret parmakları arasında hafif sıkıştırarak üstten üflenerek çevirilir ve çocukça gülümseme yüze yerleşir.

girdiğim entry’den de anlaşılacağı üzere işaret parmağı olmayan biri için çok sıkıcı geçecek bi eti puf yeme faslı vardır.

sen git aşk bana kalsın

viticulteur
şimdi çektiğim acı aşk acısı olamaz
çünkü sen giderken aşkı da aldın elimden.
ne bir sevgi ibaresi kaldı içimde ne de başka bir olgu.
çektiğim acı özlemekten olsa gerek başka ne olur ki.


şişelerle dost oldum sen dönmeyeli.
sigaramı sarıyorum gittin gideli.
hiç dönmeyeceğini bile bile bekliyorum.
yokluğundan beri gün be gün eriyorum.


şimdi başkası var gözlerinin içinde.
başkası okşuyor şimdi saçlarını.
aklına gelmiyorum belki hiç.
ya da gelince nefretle anıyosun beni.

çok uzun zaman oldu sen gideli.
sana kısa bana uzun gelen biz zaman dilimi.
sen başkasıyla eleleyken bilmiyosun zamanın nasıl geçtiğini.
bense dört gözle bekliyorum ecelimin gelmesini.


şedde

viticulteur
benim bilgi sözlük ailesine katılmamı tavsiye eden bilgiçtir. kendisi çok sıcakkanlı ve insanlarla anlaşmada oldukça başarılı olarak gördüğüm bir bireydir ayrıca. buraya gelmemi tavsiye ettiği için teşekkürlerimi sunuyorum.

flört

viticulteur
geçmişten günümüze terimlerim anlamları ne çok dejenere oluyor bilmem farkediyomusunuz.

aslında flört 2 insanın sevgili olmadan önce birbirini tanımak için birlikte geçirdikleri süreye verilen ad. "flört dönemi"

diğer dejenere olan terim de ; "sevişmek"

türk filimlerinden sizler de hatılarsınız.

(kız ile babası arasında geçen diyalog)
eskiden>>
kız: babacım biz feritle sevişiyoruz. izdivacımız için sizden müsade istiyorum.
baba: nolmaz kızım o fakir bir delikanlı, oysa bize bak, arabana, köşkümüze ,giydiklerine yediklerine bak. o sana bunları verebilir mi.
kız: nama olsun babacım biz birbirimizi seviyoruz
.
.
.


günümüz>>

kız: babacım biz feritle sevişiyoruz.
baba: neeeee. seni şıllıııık. defol evimden. sen de anan gibi orospu mu olacan başıma. şlaaaak...

ağlamamayi öğrenmek

viticulteur
marur tavrından ödün vermemek namına insanlara karşı başını dik tutarsın ve kuytu bi yer bulup ağlarsın ve bunun iyi bişey olduğunu sanarsın. halbuki o kuytuda döktüğün gözyaşları dışarıya değil aksine içine tekrardan akmakta ve orda biyerlerde birikmektedir. ne zaman ki bi dostunun, yarinin omzunda ağlamaya öğrendiyse insan işte o zaman onların gömleğine, bluzuna akıttığın gözyaşları dışarı akmış sayılır.
2 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol