sürekli yüksek hızda konuşmanın zeka belirtisi olduğunu düşünen bir röportajcıya göre çok zeki bir kadındır. kilolarıyla mutlu olur elbet insan, fakat bu tutum moda, magazin yazan biri için garip bir tavırdır.
the big lebowski filmiyle açılışını yapan odtü nün ilk ücretsiz, öğrenci sinemasıdır.
sistemde bu kadar çark varken, okan bayülgene kolay kolay sıra gelmeyeceğini düşünmekteyim. ama biliyorum hepimizin az daha muhtelif, muhalif medya kahramanlarına ihtiyacı var. zaten zoru seçti adam, otistik annesi örneğinde de gördük ki çok şey ondan sorulur oldu... neden?..
medya zaten bir numaralı yönetim aygıtır. bunun üzerinden çok farklı şeyler beklenmesi, özellikle okan bayülgen’in bütün o güruhun içine sokulması benim için üzücüdür, ama ağlatıcı değildir.
medya zaten bir numaralı yönetim aygıtır. bunun üzerinden çok farklı şeyler beklenmesi, özellikle okan bayülgen’in bütün o güruhun içine sokulması benim için üzücüdür, ama ağlatıcı değildir.
zorda kalınan bir durumda son hamleleri yapmaya çalışarak durumu kurtarmaya çalışmaktır.
iç kimyanın bozulması ya da dış uyaranlarla maddenin şekil değiştirmiş halidir. insan da yerkürede hacmi olan bir maddedir bir yerde. (bkz: ezik insan)
talep edildiğinde verilendir.
bizi rahatsız etmeye gelmiş.
(bkz: geleceği varsa göreceği de var)
(bkz: geleceği varsa göreceği de var)
el değmeden üretilmişlerinden kaçınınız.
türkiye’ nin en iyi fotoğrafçılarından biridir.
mutlaka bakınız:
http://www.cerkeskaradag.com/
mutlaka bakınız:
http://www.cerkeskaradag.com/
reddetmenin ters köşesinde olmayandır. gıcıktır gıcık.
yaşıyor gibi çırpınıyorum işte
sesimi sordum insana...
belli ki o da unutmuş,
bir sesim olabileceğini...
halen şaşkın,
bakıp duruyor aynama...
hayatımı sordum hayata...
öğrendiklerimin ağırlığı,
o çığlığı;
önümde yürüyen gölgeyi,
o acıtan cümleyi...
koklamadı bile.
burun kıvıran bir it gibi,
bakıp solgun yüzüme,
yürüdü gitti...
ne kaldı geriye?
üstünü kirletmeyen bir çocuk gibi,
bekliyorum insanı işte...
savaşsız, sınıfsız, dinsiz, ırksız,
bir iyimserliğin avucuna koyup
çelimsiz bedenimi;
yaşıyor gibi çırpınıyorum işte...
sesimi sordum insana...
belli ki o da unutmuş,
bir sesim olabileceğini...
halen şaşkın,
bakıp duruyor aynama...
hayatımı sordum hayata...
öğrendiklerimin ağırlığı,
o çığlığı;
önümde yürüyen gölgeyi,
o acıtan cümleyi...
koklamadı bile.
burun kıvıran bir it gibi,
bakıp solgun yüzüme,
yürüdü gitti...
ne kaldı geriye?
üstünü kirletmeyen bir çocuk gibi,
bekliyorum insanı işte...
savaşsız, sınıfsız, dinsiz, ırksız,
bir iyimserliğin avucuna koyup
çelimsiz bedenimi;
yaşıyor gibi çırpınıyorum işte...
başlığa birşey yazılmadığını görünce yanlış yazdığımı düşünüp defalarca kontrol etmeme vesile olan şairin adıdır.
der ki:
iyidir rakı ey fani,
içmesini bilene şifadır.
der ki:
iyidir rakı ey fani,
içmesini bilene şifadır.
bu renk dokunulacak olsa ılık ılık olur. yoğun olur. hafif kokar. rahatlatır.
iyidir iyi...
iyidir iyi...
en sağlam öğrenci evi, içinde ideal olmak istemeyen öğrencilerin yaşadığıdır.
oğuz atay’ ın oyunlarla yaşayanlar adlı güzide eserindeki reklam ve tiyaro oyuncusunun adıdır. orda bir repliği vardır... der ki: burada kalmanı sağlayacak bir sanat yok mu...
bir sanatçıya der.
öyle der sanatçıya.
sanatçı susar hep.
bilir misiniz?..
bir sanatçıya der.
öyle der sanatçıya.
sanatçı susar hep.
bilir misiniz?..
gören gözün kusurudur.
efendim bir japon televizyonu vatandaşın birine şaka yapar, şakadan silahları patlatır, şakadan arkadaşları ölür, şakadan kapı kilitlidir adam hiçbiryere kaçamaz. vatandaşın can korkusu halleri yayınlanır tabi. dünya ayağa kalkar. özellikle amerika falan.
çünkü efendim, nedir o:
abd mizahın beşiğidir!..böyle şeyler orda olur.
çünkü efendim, nedir o:
abd mizahın beşiğidir!..böyle şeyler orda olur.
(bkz: japon şakası)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?