sanat sanat icindir, sanat salak icin degildir diyerek bizleri yarmis sahsiyet.ne de guzel demis gercekten.
valla bu sehir sogugu ve universiteleri ile unludur.ozellikle eskisehirde okuyorum diyenlere direkt olarak anadolu universitesinde mi okuyorsun diye sorarlar..bu yuzden biz osmangazi universiteliler biraz ezik elemanlarizdir.
hani bunlarin fuck the system adli bi sarkilara var ya,aynen onlara soyle iade edilir:fuck the system of a down..
benim çok samimi bi arkadaşımın konuyla alakalı olarak, tamamen kendi fikirlerini yazdığı bir yazı:
işte yine o! o klasik, söyledikçe tükenmeyen, yazdıkça bitmeyen, konuştukça sonlanmayan söz; "arkadaş kalmak". biten bir ilişki için değil, başlamamış bir ilişki için söyleniyor bu kez. ama, sonuçları açısından farklı olduğu söylenemez. her durumda, "hayır" kelimesinin kibar bir karşılığı oluyor. hayır! seninle olmaz! artık olmaz! hiç olmaz!
"lütfen üzülme! niye üzüldün ki şimdi?"
niye mi üzüldüm? hiiç, bakır üretimimiz azalmış bu yıl, aklıma geldi birden ona üzüldüm. başka neye üzülebilirim ki? senin bir başkası için güleceğine, bir başkası için üzüleceğine üzülüyorum. benimle bunları hiç yapmayacak olmana üzülüyorum. beni, gelecekte hayatına girecek erkeğe tercih etmemiş olmana üzülüyorum. bir başkasını, kendin için daha iyi bulmuş olmana üzülüyorum. sana hiç sarılamayacak olmama üzülüyorum. seninle yaşayamadıklarımız beni üzen. yaşayabileceklerimiz. yapabileceklerimiz. ve tüm bunları, yani hayalini benim kurduğum şeyleri şu an senden haberdar bile olmayan biriyle gelecekte yapacağını bilmek. o birinin gelip benim kurduğum hayalleri sahipleneceğini, yaşayacağını bilmek. bir süre sonra senin için arada bir hatırlanıp aranacak kişi haline geleceğimi, en mutlu anlarında beni aklına bile getirmeyeceğini bilmek. o anlarında yanında olamayacağımı, sana sarılıp saçlarını okşayamayacağımı, en önemlisi o mutlu anları yaşatan kişinin ben olamayacağımı bilmek.
daha ne dememi istiyorsun? neye üzülüyor olabilirim?
"... ama bir de şöyle düşün, dost olarak da pek çok şeyi paylaşabiliriz."
doğru! paylaşabiliriz elbette, ama sadece "pek çok şeyi". her şeyi değil. oysa ki ben her şeyi paylaşmak istiyorum seninle, hiçbir şey eksik kalmasın istiyorum, yaşanacak ne varsa yaşamak istiyorum, çünkü sen buna değecek birisin. tüm bunları yaşamak için seçtiğim çok özel birisin sen. dostum değil, sevgilim olmalıydın. canım sıkkın olduğunda kucağına kıvrılabileceğim, beni avutmasını isteyebileceğim, neşeli olduğumda keyifle sarılacağım ve uzun uzun öpeceğim, elinden tutup başka kimse yokmuş gibi şehirde sonsuza dek dolanacağım kişi olmalıydın. dostunla yapamazsın bunları. dostunla ne yaparsın biliyor musun? uzun uzun konuşursun. bazen sevgiline bile anlatmayacağın şeyleri anlatırsın. canın sıkkın olduğu zaman şımartılmayı da istersin, hafif iltifatlar almayı da, hatta belki arkadaşça flört etmeyi dahi, ama hepsi o kadar. tüm bunlar, diğeriyle karşılaştırıldığında çok zavallı bir teselli oluyor. dostunla konuşursun. arkadaşlarını anlatırsın. hayatındaki diğer erkekleri anlatırsın. seni nasıl üzdüklerini, nasıl sevindirdiklerini... ve o dostun, arkadaş kalamamışsa seninle, yani yüreğinin derinliklerinde bir yerde hala seviyorsa seni, tarif edilemez bir acıyla dinler sadece. diyecek bir şey de bulamaz. senin nasıl ciğeri beş para etmez serserilerle birlikte olduğunu, niye o kişiyi sana tercih ettiğini, seni nasıl mutlu edebileceğini düşünür durur. o yüzden ileride sevgililerinle, yani gelip hayallerimi çalacak hırsızlarla yaşayacağın problemleri anlatırken bana, gözlerimde sessiz bir isyan görürsen şaşırma. ve bil ki, hala dostum değilsin sen benim. hala sevgilimsin. öpemediğim, sarılamadığım ve dokunamadığım sevgilim. hala içimde bir yerde yaşıyorsun demek ki. ve hep orada kalacak bir kısmın... yaşanamayanlar listesinde ömrümün sonuna dek duracaksın. liste çok kabarık... ama sen en üstte olacaksın, ta ki senden sonra biri çıkıp aynı acıları yaşatana kadar.
"... seninle konuşmak çok hoş, üstelik eğlencelisin de, ama..."
ama bir şekilde olmuyor işte. bir şekilde sana uygun değilim. seni güldürebilirim, şımartabilirim, kendini iyi hissetmeni sağlayabilirim, hatta "fazla ileri gitmeden" flört bile edebilirim, ama sana asla dokunamam. buna izin vermezsin. sana bir şekilde daha uygun ve seni illa ki daha çok üzebilecek birini bekliyorsun, biliyorum. erkekler de kadınlar da hiçbir zaman kendilerine uygun birileriyle beraber olmaz çünkü. mutlu olabileceğini hissettiği ilişkiden kaçar. kendisini daha fazla üzebilecek birini bekliyordur çünkü. ona daha fazla acı yaşatacak, kaprislerini çekmeyecek, ağlatacak birini. biliyorum, çünkü ben de öyleyim. şimdiye kadar bana uygun ilişkilerden kaçıp beni daha çok üzeceklere yönelmedim mi sanıyorsun. şu nefret ettiğim, "arkadaş kalalım" lafını benim bile söylediğim oldu. o yüzden anlıyorum seni. bu üzülmemi engellemiyor. bir yanımın senden nefret etmesini de. ama anlıyorum işte. allah kahretsin ki, anlıyorum. anlamasam belki daha kolay olacaktı.
"...yani..."
arkadaş kalalım. biliyorum, ama biz en iyisi arkadaş kalmayalım. sen arkadaşım olarak kal istersen, ama ben bir yönümle hep seveceğim seni. seninle yaşanamamış bir sürü şeyim var çünkü. o şeyleri yaşamadan seni unutmam mümkün değil işte. işin komiği ne biliyor musun? tüm bunları yaşamış olsaydık, belki de "evet." diyecektim sana ve bunda samimi olacaktım. çünkü hayallerimi tüketmiş, çoğunun sadece hayal olduğunu anlamış olacaktım. ama bunları yaşayamadan "evet" dememi bekleme benden. hiç aklımdan çıkmayacaklar çünkü. hep içimde yaşayacaklar. gerçeğinden daha güzel olarak hem de. onları tüketmeden seninle arkadaş olamam ki... yine de "evet." diyorum sana. seni tamamen kaybetmeyi göze alamıyorum çünkü. sonunda daha kötü olacak, biliyorum. seni sevmiyormuş gibi yapmak rollerin en zoru, ama deneyeceğim. en azından gittiği yere kadar. hayatımdan çıkmanı istemiyorum çünkü. bir gün "evet" diyebileceğinin umudunu yitirmek istemiyorum. bu yüzden, ben daha fazla rol yapamaz olduğumda, beni çok suçlama. seni sonsuza dek yitirmek istemiyordum çünkü. bir şekilde yanımda olmanı istiyordum. o zavallı teselliyi kabullenmeye çalışmak, senin başka kişilere yaşayacağın acılara, sevinçlere katlanmak ve seni umarsızca sevmek...
kızma bana. birgün daha fazla rol yapamayacağım çünkü, biliyorum. o gün geldiğinde, suçlama beni yeter. elimden geleni yaptım çünkü....
işte yine o! o klasik, söyledikçe tükenmeyen, yazdıkça bitmeyen, konuştukça sonlanmayan söz; "arkadaş kalmak". biten bir ilişki için değil, başlamamış bir ilişki için söyleniyor bu kez. ama, sonuçları açısından farklı olduğu söylenemez. her durumda, "hayır" kelimesinin kibar bir karşılığı oluyor. hayır! seninle olmaz! artık olmaz! hiç olmaz!
"lütfen üzülme! niye üzüldün ki şimdi?"
niye mi üzüldüm? hiiç, bakır üretimimiz azalmış bu yıl, aklıma geldi birden ona üzüldüm. başka neye üzülebilirim ki? senin bir başkası için güleceğine, bir başkası için üzüleceğine üzülüyorum. benimle bunları hiç yapmayacak olmana üzülüyorum. beni, gelecekte hayatına girecek erkeğe tercih etmemiş olmana üzülüyorum. bir başkasını, kendin için daha iyi bulmuş olmana üzülüyorum. sana hiç sarılamayacak olmama üzülüyorum. seninle yaşayamadıklarımız beni üzen. yaşayabileceklerimiz. yapabileceklerimiz. ve tüm bunları, yani hayalini benim kurduğum şeyleri şu an senden haberdar bile olmayan biriyle gelecekte yapacağını bilmek. o birinin gelip benim kurduğum hayalleri sahipleneceğini, yaşayacağını bilmek. bir süre sonra senin için arada bir hatırlanıp aranacak kişi haline geleceğimi, en mutlu anlarında beni aklına bile getirmeyeceğini bilmek. o anlarında yanında olamayacağımı, sana sarılıp saçlarını okşayamayacağımı, en önemlisi o mutlu anları yaşatan kişinin ben olamayacağımı bilmek.
daha ne dememi istiyorsun? neye üzülüyor olabilirim?
"... ama bir de şöyle düşün, dost olarak da pek çok şeyi paylaşabiliriz."
doğru! paylaşabiliriz elbette, ama sadece "pek çok şeyi". her şeyi değil. oysa ki ben her şeyi paylaşmak istiyorum seninle, hiçbir şey eksik kalmasın istiyorum, yaşanacak ne varsa yaşamak istiyorum, çünkü sen buna değecek birisin. tüm bunları yaşamak için seçtiğim çok özel birisin sen. dostum değil, sevgilim olmalıydın. canım sıkkın olduğunda kucağına kıvrılabileceğim, beni avutmasını isteyebileceğim, neşeli olduğumda keyifle sarılacağım ve uzun uzun öpeceğim, elinden tutup başka kimse yokmuş gibi şehirde sonsuza dek dolanacağım kişi olmalıydın. dostunla yapamazsın bunları. dostunla ne yaparsın biliyor musun? uzun uzun konuşursun. bazen sevgiline bile anlatmayacağın şeyleri anlatırsın. canın sıkkın olduğu zaman şımartılmayı da istersin, hafif iltifatlar almayı da, hatta belki arkadaşça flört etmeyi dahi, ama hepsi o kadar. tüm bunlar, diğeriyle karşılaştırıldığında çok zavallı bir teselli oluyor. dostunla konuşursun. arkadaşlarını anlatırsın. hayatındaki diğer erkekleri anlatırsın. seni nasıl üzdüklerini, nasıl sevindirdiklerini... ve o dostun, arkadaş kalamamışsa seninle, yani yüreğinin derinliklerinde bir yerde hala seviyorsa seni, tarif edilemez bir acıyla dinler sadece. diyecek bir şey de bulamaz. senin nasıl ciğeri beş para etmez serserilerle birlikte olduğunu, niye o kişiyi sana tercih ettiğini, seni nasıl mutlu edebileceğini düşünür durur. o yüzden ileride sevgililerinle, yani gelip hayallerimi çalacak hırsızlarla yaşayacağın problemleri anlatırken bana, gözlerimde sessiz bir isyan görürsen şaşırma. ve bil ki, hala dostum değilsin sen benim. hala sevgilimsin. öpemediğim, sarılamadığım ve dokunamadığım sevgilim. hala içimde bir yerde yaşıyorsun demek ki. ve hep orada kalacak bir kısmın... yaşanamayanlar listesinde ömrümün sonuna dek duracaksın. liste çok kabarık... ama sen en üstte olacaksın, ta ki senden sonra biri çıkıp aynı acıları yaşatana kadar.
"... seninle konuşmak çok hoş, üstelik eğlencelisin de, ama..."
ama bir şekilde olmuyor işte. bir şekilde sana uygun değilim. seni güldürebilirim, şımartabilirim, kendini iyi hissetmeni sağlayabilirim, hatta "fazla ileri gitmeden" flört bile edebilirim, ama sana asla dokunamam. buna izin vermezsin. sana bir şekilde daha uygun ve seni illa ki daha çok üzebilecek birini bekliyorsun, biliyorum. erkekler de kadınlar da hiçbir zaman kendilerine uygun birileriyle beraber olmaz çünkü. mutlu olabileceğini hissettiği ilişkiden kaçar. kendisini daha fazla üzebilecek birini bekliyordur çünkü. ona daha fazla acı yaşatacak, kaprislerini çekmeyecek, ağlatacak birini. biliyorum, çünkü ben de öyleyim. şimdiye kadar bana uygun ilişkilerden kaçıp beni daha çok üzeceklere yönelmedim mi sanıyorsun. şu nefret ettiğim, "arkadaş kalalım" lafını benim bile söylediğim oldu. o yüzden anlıyorum seni. bu üzülmemi engellemiyor. bir yanımın senden nefret etmesini de. ama anlıyorum işte. allah kahretsin ki, anlıyorum. anlamasam belki daha kolay olacaktı.
"...yani..."
arkadaş kalalım. biliyorum, ama biz en iyisi arkadaş kalmayalım. sen arkadaşım olarak kal istersen, ama ben bir yönümle hep seveceğim seni. seninle yaşanamamış bir sürü şeyim var çünkü. o şeyleri yaşamadan seni unutmam mümkün değil işte. işin komiği ne biliyor musun? tüm bunları yaşamış olsaydık, belki de "evet." diyecektim sana ve bunda samimi olacaktım. çünkü hayallerimi tüketmiş, çoğunun sadece hayal olduğunu anlamış olacaktım. ama bunları yaşayamadan "evet" dememi bekleme benden. hiç aklımdan çıkmayacaklar çünkü. hep içimde yaşayacaklar. gerçeğinden daha güzel olarak hem de. onları tüketmeden seninle arkadaş olamam ki... yine de "evet." diyorum sana. seni tamamen kaybetmeyi göze alamıyorum çünkü. sonunda daha kötü olacak, biliyorum. seni sevmiyormuş gibi yapmak rollerin en zoru, ama deneyeceğim. en azından gittiği yere kadar. hayatımdan çıkmanı istemiyorum çünkü. bir gün "evet" diyebileceğinin umudunu yitirmek istemiyorum. bu yüzden, ben daha fazla rol yapamaz olduğumda, beni çok suçlama. seni sonsuza dek yitirmek istemiyordum çünkü. bir şekilde yanımda olmanı istiyordum. o zavallı teselliyi kabullenmeye çalışmak, senin başka kişilere yaşayacağın acılara, sevinçlere katlanmak ve seni umarsızca sevmek...
kızma bana. birgün daha fazla rol yapamayacağım çünkü, biliyorum. o gün geldiğinde, suçlama beni yeter. elimden geleni yaptım çünkü....
guzel sesli solisti ve kaliteli muzikleri ile aldiklari her odulu sonuna kadar hak eden amerikali punk grubu. size feda olsun oduller!!!.
takma adi ibranicede 7 anlamina gelen shevydir(forma numarasi 7 oldugu icin)..ayrica kendisine sheva da denir.
belki ben bir kerede anlamıyorum!
(bkz: öğrenci yalanları).
(bkz: öğrenci yalanları).
başlıkta salak gibi notabook yazmışım
edit: notebook tabi ki.
edit: notebook tabi ki.
suphesiz bu filmin en iyi oyuncusu ejderhadir.
cinsel kimliği ne olursa olsun süper sese sahip placebo vokalisti..bir de oğlu vardır..ismi codydir..uzun zamandır takıldığı sevgilisinin adı da helena bergtir....
karizma, yakışıklılık/güzellik, kıvrak zeka, güzel şarkı sözü yazma, yetenek, aşmış besteler yapma ve sevimlilik gibi süper özelliklerin bir arada olduğu belçika/brüksel doğumlu, kendi tabiriyle yarı amerikan yarı ingiliz olan ve ingiliz müzik grubu placebonun solisti bir tanecik insan..
severiz sayarız kendisini..ayrıca güçlü bir aurası da vardır bu adamın..
karizma, yakışıklılık/güzellik, kıvrak zeka, güzel şarkı sözü yazma, yetenek, aşmış besteler yapma ve sevimlilik gibi süper özelliklerin bir arada olduğu belçika/brüksel doğumlu, kendi tabiriyle yarı amerikan yarı ingiliz olan ve ingiliz müzik grubu placebonun solisti bir tanecik insan..
severiz sayarız kendisini..ayrıca güçlü bir aurası da vardır bu adamın..
alisanin benli hali.
gece yarisindan sonra o cekik gozleri ve alinmaktan(yolunmaktan)kalmamis kaslari ile zap yaparken kral tv ekraninda rastladigim ve ruyama girecek diye korktugum, akabinde de besmele cektigim,allahim sen bizi seygillerden koru yarabbim repligini bana soylettiren ve evlerden irak olmasi gereken sey(yasam formu).
bu elemanin klonlanmis hali bizim okulda var.osmangazi universitesi
tamamen gise yapmaya yonelik, esprileri bi halta benzemeyen dangalak bi film oldugu kulaktan kulaga yayiliyor.
nazan oncelin tuvalette kabizlik sorunu cekerken yazdigi ve gokhan ozen gibi kaliteli(!)bir sarkiciya verdigi sarki.
darren hayes in burcudur :).
avustralyali bayan sarkici.kendisi brian mcfadden adli sahsiyet ile de duet yapmistir.
westlife adli gruptan ayrilarak solo takilan ezik eleman.
paralel evren(ler) olarak turkce’ye cevrilebilir.sarkinin sozleri anthony kiedis’e aittir.
nukhet duru-cenk eren.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?