vantrologun fransizcasi.
(bkz: vantrilok)
huseyin nihal atsiza ait olan bir siir uzun ama okuyunca keyif verir.
butun turk gecligine
i
yer bulmasin gonlunde ne ihtiras, ne haset.
sen butun varliginla yurdumuzun malisin.
sen bir insan degilsin; ne kemiksin ne de et;
tunctan bir heykel gibi ebedi kalmalisin.
iztirap cek inleme... ses cikarmadan asin.
bir damlacik aksa da bir acizdir goz yasin;
yari yolda olse de en yurekten yoldasin,
tek basina dilege dogru at salmalisin.
ezilmekten cekinme... gerilemekten sakin!
iradenle olmali butun uzaklar yakin,
dolu dizgin yaparken ulkune dogru akin,
atese atilmali, denize dalmalisin.
olumlerden sakinma, meyus olmaktan utan!
bir kere dusun nedir seni dunyada tutan?
mefkuresinden baska her varligi unutan,
kahramanlar gibi sen ebedi kalmalisin...
ii
sen ne elde ve dilde gezen billur bir sagrak,
ne de siska bir gogse takilan bir ciceksin;
senin de bu dunyada nasibin var savasmak!...
kayalarla guresip daglarda oleceksin.
yoldaslik ederekten gokte gunesle, ayla,
asarsin tepe, irmak; yurursun ova, yayla...
hayata ne bicimde geldinse bir borayla
daha sert bir kasirga icinde biteceksin.
kizil elma ugruna kilic cekince kindan,
bahtiyarlik denen sey artik gecmez yakindan.
mesut olup gulmeyi sok, cikar hatirindan.
belki oldukten sonra bir parca guleceksin.
yuz paralik kursunla gider hayat dedigin;
tanri yolu uzaktir; erken kalk siki giyin.
yazik, butun omrunce o kadar ozledigin
guzel kizil elmana varmadan oleceksin.
iii
belki bir gun collerde kaybedersin esini,
belki bir gun aglarsin kacti diye karina.
isiksiz kulubende boranin esisini
dinleyerek cikarsin bir umitsiz yarina.
gun olur ki mertligin ugrar kahpe bir hinca;
namert bir el arkandan seni vurur kadinca;
bir gun sabrin tukenir... silahini kapinca
haykirarak cikarsin yurdunun daglarina...
hayatin kamcisiyla sizar derinden kanlar,
senin buyuk derdinden baskalari ne anlar?
vicdanini parise, moskovaya satanlar,
kufur diye bakarlar senin dualarina.
hey arkadas!... bu yolda ben de coskun bir selim,
beraberiz seninle, iste elinde elim.
seninle bu hayatin gel beraber gulelim,
olumune, gamina, tipisine, karina...
iv
atandan kalmis olan kilici iyi bile,
onu butun gucunle vuracaksin caginda.
savas... bunun tadini ey turk sen bulamazsin,
ne sevgili yaninda, ne baba ocaginda...
savasmaktan kacinir, kim varsa alni kara,
kan dokmeyi bilenler hukmeder topraklara...
kazanmanin sirrini bilmiyorsan git, ara
canakkale ufkunda, sakarya topraginda.
siyasette muhabbet... hepsi yalan, palavra...
dogru sozu kul tegin kitabesinde ara...
leninden bahsederse karsinda bir maskara,
bir tebessum belirsin sadece dudaginda.
yataginda olmeyi hatirindan sok, cikar!
dosegin kara toprak, yorganindir belki kar...
sen gurbette kalirsan, ben olursem ne cikar?
ruhlarimiz bulusur elbet tanridaginda...
v
mukadderat isterse seni yoldan cevirsin,
sen hele bu yollarda yipranarak asin da,
varsin butun omrunce bir an nasip olmasin,
yorgunlugu gidermek serin bir su basinda.
bir gulusten ne cikar, ne cikar aglamaktan?
kullar kanciklik eder, bela bulursun haktan.
gun olur ki bir yudum su ararsin bataktan,
gun olur ki bir tutam tuz bulunmaz asinda.
bir cig gibi yurursun bir lahza durmaksizin,
bir ilahi kaynaktan geliyor cunku hizin.
duygularin olmustur... tapinilan bir kizin,
bir fusun bulamazsin gozlerinde, kasinda.
istirabi kanina kat da goz kirpmadan ic!
varsin gulsun ardindan, ne cikar, bir iki pic...
bu varlik dunyasinda yalniz senin hic mi hic,
bir seyin olmayacak hatta mezar tasinda...
butun turk gecligine
i
yer bulmasin gonlunde ne ihtiras, ne haset.
sen butun varliginla yurdumuzun malisin.
sen bir insan degilsin; ne kemiksin ne de et;
tunctan bir heykel gibi ebedi kalmalisin.
iztirap cek inleme... ses cikarmadan asin.
bir damlacik aksa da bir acizdir goz yasin;
yari yolda olse de en yurekten yoldasin,
tek basina dilege dogru at salmalisin.
ezilmekten cekinme... gerilemekten sakin!
iradenle olmali butun uzaklar yakin,
dolu dizgin yaparken ulkune dogru akin,
atese atilmali, denize dalmalisin.
olumlerden sakinma, meyus olmaktan utan!
bir kere dusun nedir seni dunyada tutan?
mefkuresinden baska her varligi unutan,
kahramanlar gibi sen ebedi kalmalisin...
ii
sen ne elde ve dilde gezen billur bir sagrak,
ne de siska bir gogse takilan bir ciceksin;
senin de bu dunyada nasibin var savasmak!...
kayalarla guresip daglarda oleceksin.
yoldaslik ederekten gokte gunesle, ayla,
asarsin tepe, irmak; yurursun ova, yayla...
hayata ne bicimde geldinse bir borayla
daha sert bir kasirga icinde biteceksin.
kizil elma ugruna kilic cekince kindan,
bahtiyarlik denen sey artik gecmez yakindan.
mesut olup gulmeyi sok, cikar hatirindan.
belki oldukten sonra bir parca guleceksin.
yuz paralik kursunla gider hayat dedigin;
tanri yolu uzaktir; erken kalk siki giyin.
yazik, butun omrunce o kadar ozledigin
guzel kizil elmana varmadan oleceksin.
iii
belki bir gun collerde kaybedersin esini,
belki bir gun aglarsin kacti diye karina.
isiksiz kulubende boranin esisini
dinleyerek cikarsin bir umitsiz yarina.
gun olur ki mertligin ugrar kahpe bir hinca;
namert bir el arkandan seni vurur kadinca;
bir gun sabrin tukenir... silahini kapinca
haykirarak cikarsin yurdunun daglarina...
hayatin kamcisiyla sizar derinden kanlar,
senin buyuk derdinden baskalari ne anlar?
vicdanini parise, moskovaya satanlar,
kufur diye bakarlar senin dualarina.
hey arkadas!... bu yolda ben de coskun bir selim,
beraberiz seninle, iste elinde elim.
seninle bu hayatin gel beraber gulelim,
olumune, gamina, tipisine, karina...
iv
atandan kalmis olan kilici iyi bile,
onu butun gucunle vuracaksin caginda.
savas... bunun tadini ey turk sen bulamazsin,
ne sevgili yaninda, ne baba ocaginda...
savasmaktan kacinir, kim varsa alni kara,
kan dokmeyi bilenler hukmeder topraklara...
kazanmanin sirrini bilmiyorsan git, ara
canakkale ufkunda, sakarya topraginda.
siyasette muhabbet... hepsi yalan, palavra...
dogru sozu kul tegin kitabesinde ara...
leninden bahsederse karsinda bir maskara,
bir tebessum belirsin sadece dudaginda.
yataginda olmeyi hatirindan sok, cikar!
dosegin kara toprak, yorganindir belki kar...
sen gurbette kalirsan, ben olursem ne cikar?
ruhlarimiz bulusur elbet tanridaginda...
v
mukadderat isterse seni yoldan cevirsin,
sen hele bu yollarda yipranarak asin da,
varsin butun omrunce bir an nasip olmasin,
yorgunlugu gidermek serin bir su basinda.
bir gulusten ne cikar, ne cikar aglamaktan?
kullar kanciklik eder, bela bulursun haktan.
gun olur ki bir yudum su ararsin bataktan,
gun olur ki bir tutam tuz bulunmaz asinda.
bir cig gibi yurursun bir lahza durmaksizin,
bir ilahi kaynaktan geliyor cunku hizin.
duygularin olmustur... tapinilan bir kizin,
bir fusun bulamazsin gozlerinde, kasinda.
istirabi kanina kat da goz kirpmadan ic!
varsin gulsun ardindan, ne cikar, bir iki pic...
bu varlik dunyasinda yalniz senin hic mi hic,
bir seyin olmayacak hatta mezar tasinda...
(bkz: butun turk gencligine)
huseyin nihal atsiz (atsiz), 12 ocak 1905’te istanbul’da kadikoy’de dogdu. babasi bahriye (deniz) subayi nail bey, annesi fatma zehra hanimdir. askeri terbiye’ye yazildi. bu okulun 3.sinifinda iken, arap asilli bir subaya selam vermeyi reddettigi icin okuldan cikarildi. daha sonra istanbul darulfununu (universitesi) edebiyat fakultesi’ne yazildi. zeki velidi (togan) beyin turk dil kurultayi’nda maruz kaldigi hucumlara tepki olarak cektigi telgraf sebebiyle asistanliktan cikarildi (1933).
atsiz, once malatya ortaokulu’nda turkce, daha sonra edirne lisesi’nde edebiyat hocaligina tayin edildi. edirne’de iken orhun dergisini yayimladi (1933-1934). bu dergi, daha once yine kendisinin yayimladigi atsiz mecmua’nin (1931-1932) devami niteligindeydi. her iki dergi de turkculuk ulkusunu guclendirmek ve yayginlastirmak amaciyla cikarilmisti. ancak dil, edebiyat, tarih, halkbilim, yazim konularindaki yazilar ve siirler de bu dergilerde yer aliyordu. orhun’un 9.sayisindaki, resmi tarih tezini elestiren bir yazi sebebiyle dergi kapatildi. atsiz da bakanlik emrine alindi.
nihal atsiz, bundan sonra dort yil kadar deniz gedikli hazirlama okulu’nda turkce ogretmenligi yapti. 1938’de bu isinden de uzaklastirildi. kendisine resmi hizmet kapisi kapaninca ozel yuca ulke ve bogazici liseleri gibi okullarda ogretmenlik yapti. “turk tarihi uzerinde toplamalar” ve “turk edebiyati tarihi” adli ilmi kitaplarin yani sira bircok brosur yayimladi. o donemin sol dusuncesine karsi siddetli bir fikir mucadelesine giristi. tanridag, cinaralti gibi milliyetci dergilerde yazilar yazdi. 1943’te orhun’u yeniden yayimladi. bu derginin 15-16. sayilarinda donemin basbakani sukru saracoglu’na hitaben yayimladigi acik mektuplarda, milli egitim bakani hasah-ali yucel’in istifasini istedi.
atsiz’in yucel’i elestirisinin sebebi ise “milli egitim bakanligi’nda tek tarafli bir kadrolasma”dir. bu yazilarin bazilarinda muarizlarina sert elestirilerde bulunan atsiz, sonunda sabahattin ali’nin actigi hakaret davasiyla yargilanmaya baslar. ve yine bu davayla birlikte orhun dergisi kapatilir. atsiz-sabahattin ali davasi buyuk yankilar uyandirir. ogrenci olaylari ve gosteriler basgosterir bunun hemen akabinde de atsiz ve 22 arkadasi hakkinda “hukumet darbesine tesebbus” suclamasi ile yargilandi. askeri mahkeme, turkculerin bircogunu cesitli cezalara carptirdi. atsiz da 6 yil 6 ay hapis cezasina carptirildi. ancak, askeri yargitay bu kararlari bozdu. yeniden gorulen dava sonucunda butun turkculer ve bu arada atsiz da beraat ettiler. ancak, atsiz, uzun sure ogretmenlik meslegine donemedi. turkiye yayinevi’nde calisti ve onemli osmanli tarihlerinin nesirlerini hazirladi.
tek parti iktidarinin son yillarinda, fakulteden sinif arkadasi prof dr.tahsin banguoglu’nun milli egitim bakanligi zamaninda yeniden ogretmenlige tayin edildi. fakat, kendisine ogretmenlik hakki taninmadi ve suleymaniye kutuphanesi’nde uzman olarak gorevlendirildi.
1950-1951 ogretim yilinin basinda haydarpasa lisesi edebiyat ogretmenligine getirilen atsiz, burada iki yil gorev yapti. bu defa da, 3 mayis’in kutlanmasi icin ankara’da verdigi bir konferans nedeniyle ogretmenlikten alindi ve suleymaniye kutuphanesi’ndeki gorevine iade edildi (1952). burada 17 yil calistiktan sonra 1969’da emekliye ayrildi. atsiz, 11 aralik 1975’te vefat etti.
atsiz, once malatya ortaokulu’nda turkce, daha sonra edirne lisesi’nde edebiyat hocaligina tayin edildi. edirne’de iken orhun dergisini yayimladi (1933-1934). bu dergi, daha once yine kendisinin yayimladigi atsiz mecmua’nin (1931-1932) devami niteligindeydi. her iki dergi de turkculuk ulkusunu guclendirmek ve yayginlastirmak amaciyla cikarilmisti. ancak dil, edebiyat, tarih, halkbilim, yazim konularindaki yazilar ve siirler de bu dergilerde yer aliyordu. orhun’un 9.sayisindaki, resmi tarih tezini elestiren bir yazi sebebiyle dergi kapatildi. atsiz da bakanlik emrine alindi.
nihal atsiz, bundan sonra dort yil kadar deniz gedikli hazirlama okulu’nda turkce ogretmenligi yapti. 1938’de bu isinden de uzaklastirildi. kendisine resmi hizmet kapisi kapaninca ozel yuca ulke ve bogazici liseleri gibi okullarda ogretmenlik yapti. “turk tarihi uzerinde toplamalar” ve “turk edebiyati tarihi” adli ilmi kitaplarin yani sira bircok brosur yayimladi. o donemin sol dusuncesine karsi siddetli bir fikir mucadelesine giristi. tanridag, cinaralti gibi milliyetci dergilerde yazilar yazdi. 1943’te orhun’u yeniden yayimladi. bu derginin 15-16. sayilarinda donemin basbakani sukru saracoglu’na hitaben yayimladigi acik mektuplarda, milli egitim bakani hasah-ali yucel’in istifasini istedi.
atsiz’in yucel’i elestirisinin sebebi ise “milli egitim bakanligi’nda tek tarafli bir kadrolasma”dir. bu yazilarin bazilarinda muarizlarina sert elestirilerde bulunan atsiz, sonunda sabahattin ali’nin actigi hakaret davasiyla yargilanmaya baslar. ve yine bu davayla birlikte orhun dergisi kapatilir. atsiz-sabahattin ali davasi buyuk yankilar uyandirir. ogrenci olaylari ve gosteriler basgosterir bunun hemen akabinde de atsiz ve 22 arkadasi hakkinda “hukumet darbesine tesebbus” suclamasi ile yargilandi. askeri mahkeme, turkculerin bircogunu cesitli cezalara carptirdi. atsiz da 6 yil 6 ay hapis cezasina carptirildi. ancak, askeri yargitay bu kararlari bozdu. yeniden gorulen dava sonucunda butun turkculer ve bu arada atsiz da beraat ettiler. ancak, atsiz, uzun sure ogretmenlik meslegine donemedi. turkiye yayinevi’nde calisti ve onemli osmanli tarihlerinin nesirlerini hazirladi.
tek parti iktidarinin son yillarinda, fakulteden sinif arkadasi prof dr.tahsin banguoglu’nun milli egitim bakanligi zamaninda yeniden ogretmenlige tayin edildi. fakat, kendisine ogretmenlik hakki taninmadi ve suleymaniye kutuphanesi’nde uzman olarak gorevlendirildi.
1950-1951 ogretim yilinin basinda haydarpasa lisesi edebiyat ogretmenligine getirilen atsiz, burada iki yil gorev yapti. bu defa da, 3 mayis’in kutlanmasi icin ankara’da verdigi bir konferans nedeniyle ogretmenlikten alindi ve suleymaniye kutuphanesi’ndeki gorevine iade edildi (1952). burada 17 yil calistiktan sonra 1969’da emekliye ayrildi. atsiz, 11 aralik 1975’te vefat etti.
kuklalarla konusanlarin yaptigi eylem.
(bkz: manda)
(bkz: dombay)
kisaca amerikan misyonerligi.
uc din tarafindan kutsal sayilan toprak.
ozellikle antik donem ticaretinin en onemli tasima araci olan, iki yaninda iki kulp bulunan toprak kaplarin genel adi.
su gunlerde gundemden bir turlu inmeyen konu.
ogretmen vb. memurlarin, atandiklari gorev yerlerini, birbirleriyle karsilikli anlasarak degistirmeleri islemidir.
bric te kupa, karo renginin bir buyugu h ile gosterilir.
bricte sine?e verilen isim.
(bkz: trefl)
danimarkada satisi serbest olan madde.
yahya kemal beyatlinin bir siiri.
bir baska tepeden
sana dun bir tepeden baktim aziz istanbul!
gormedigim, gezmedigim, sevmedigim hic bir yer.
omrum oldukca, gonul tahtina kurul!
sade bir semtini sevmek bile bir omre deger.
nice revnakli sehirler gorulur dunyada,
lakin efsunlu guzellikleri sensin yaratan.
yasamistir derin, en hos ve uzun ruyada
sende cok yil yasayan, sende olen, sende yatan.
yahya kemal beyatli
bir baska tepeden
sana dun bir tepeden baktim aziz istanbul!
gormedigim, gezmedigim, sevmedigim hic bir yer.
omrum oldukca, gonul tahtina kurul!
sade bir semtini sevmek bile bir omre deger.
nice revnakli sehirler gorulur dunyada,
lakin efsunlu guzellikleri sensin yaratan.
yasamistir derin, en hos ve uzun ruyada
sende cok yil yasayan, sende olen, sende yatan.
yahya kemal beyatli
(bkz: bir baska tepeden)
nazim hikmet ’in ugruna siirler yazdigi karisinin ismi.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?