cahit kulebinin mukemmel bir siiri;
hikâye
senin dudaklarin pembe
ellerin beyaz,
al tut ellerimi bebek
tut biraz!
benim dogdugum koylerde
ceviz agaclari yoktu,
ben bu yuzden serinlige hasretim
oksa biraz!
benim dogdugum koylerde
bugday tarlalari yoktu,
dagit saclarini bebek
savur biraz!
benim dogdugum koyleri
aksamlari eskiyalar basardi.
ben bu yuzden yalnizligi hic sevmem
konus biraz!
benim dogdugum koylerde
kuzey ruzgârlari eserdi,
ve bu yuzden dudaklarim catlaktir
op biraz!
sen turkiye gibi aydinlik ve guzelsin!
benim dogdugum koyler de guzeldi,
sen de anlat dogdugun yerleri,
anlat biraz!
cahit kulebi
hikâye
senin dudaklarin pembe
ellerin beyaz,
al tut ellerimi bebek
tut biraz!
benim dogdugum koylerde
ceviz agaclari yoktu,
ben bu yuzden serinlige hasretim
oksa biraz!
benim dogdugum koylerde
bugday tarlalari yoktu,
dagit saclarini bebek
savur biraz!
benim dogdugum koyleri
aksamlari eskiyalar basardi.
ben bu yuzden yalnizligi hic sevmem
konus biraz!
benim dogdugum koylerde
kuzey ruzgârlari eserdi,
ve bu yuzden dudaklarim catlaktir
op biraz!
sen turkiye gibi aydinlik ve guzelsin!
benim dogdugum koyler de guzeldi,
sen de anlat dogdugun yerleri,
anlat biraz!
cahit kulebi
(bkz: hikaye)
sevmedigim bir tablo. kimseler dusmese ne guzel olurdu.hak eden dussun tabi.
islemeli,gumusten ve el emegiyle yapilan ve karizmasi olan sigara icenlerin bir aksesuari.
biraz abartildigini dusunuyorum ve arkasindaki resim hic hos durmamis.
oral doneme ait bir hareket olsa gerek. cunku bu donemde cocuk cevreyi agiziyla tanimaya calisir.bu doneme temel guven ya da temel guvensizlik cagi da denir.
yaptigi programlari zevkle izledigim ve bilgilendiren programlar yapan bir sahis.
tipta dinleme. steteskopla herhangi bir yerin dinlenmesi.
Cahit sytky tarancy’nyn bir ?iiri;
fani dunya
ilk gunden alistigimiz emektar aydinlik,
anne yuzunde, dost yuzunde, evlat yuzunde;
her sabah baslayan seye doymadik,
dusumuz gercegimiz ne varsa yeryuzunde.
gokyuzu belledik su urperen maviligi,
basimiz darda kalinca el actigimiz yer;
gokyuzudur avutan akilliyi deliyi,
gokyuzunde bulutlar ucurtmalar umitler.
her mevsimiyle insani ayri ayri saran,
bunca guzelligi nasil koyup gidecegiz;
yaman calacak o calmayasi saat yaman,
gecmis ola bir kez yumuldu mu gozlerimiz
fani dunya
ilk gunden alistigimiz emektar aydinlik,
anne yuzunde, dost yuzunde, evlat yuzunde;
her sabah baslayan seye doymadik,
dusumuz gercegimiz ne varsa yeryuzunde.
gokyuzu belledik su urperen maviligi,
basimiz darda kalinca el actigimiz yer;
gokyuzudur avutan akilliyi deliyi,
gokyuzunde bulutlar ucurtmalar umitler.
her mevsimiyle insani ayri ayri saran,
bunca guzelligi nasil koyup gidecegiz;
yaman calacak o calmayasi saat yaman,
gecmis ola bir kez yumuldu mu gozlerimiz
(bkz: fani dunya)
yaraticilik ustune gaziantepliler var adamalar herseyin sahteini yapiyorlar helal olsun yani.
paylasimin en fazla oldugu zenginlerin fakirleri daha fazla hatirladigi gunler.
mehmet akif ersoyun bir siiri.
bayram
...
gelin de bayrami fatihte seyredin, zira
hayale, hatira sigmaz o herc u merc-i safa,
kucakta gezdirilen bir karis cocuklardan
tutun da, ta dedemiz demlerinden arta kalan,
asirlar olcusu boy boy asali nesle kadar,
buyuk kucuk butun efrad-i belde, hepsi de var!
adim basinda kurulmus besik salincaklar,
icinde darbuka, teflerle zilli saksaklar,
biraz gidin; kocaman bir cadir... onunde butun,
coluk cocuk birer onluk verip de girmek icin
nobetle beklesiyorlar; acep icinde ne var?
"caponyadan gelen insan suratli bir canavar!"
gecin: sirayla cadirlar, onunde her birinin.
diyor: "kuzum, girecek varsa durmasin girsin."
bagirmadan sesi bitmis ayakli bir ilan,
"alin gozum buna derler..." sedasi her yandan.
alettirikcilerin keyfi pek yolunda hele:
gelen yapismada bir, mutlaka o sapli tele,
terazilerden adam eksik olmuyor; birisi
inince binmede artik onun da hemserisi:
"hak okka cunki bu kantar... frenk icadi giram
degil! diremleri dortyuz, hesapta sasmaz adam."
"muhallebim ne de kaymak!
"sifalidir macun!"
"simit mi istedin aga!" "yokmus onlugun, dursun."
o basta: kuskunu kopmus egerli dulduller
bu basta: paldimi dusmus semerli bulbuller
baloncular, haciyatmazlar, firildaklar,
horoz sekerleri, civ civ oten oyuncaklar;
saginda atlikarinca, solunda tahtirevan
onunde bir suru cekcek, tepende cifte kolan
obek obek yere cokmus komur ceken develer...
ferag-i bal ile birden gevis getirmedeler,
kosan, gezen, oturan, maniler duzup cagiran.
davullu zurnali "dans" eyliyen, cosup bagiran,
bu kainat-i sururun icinde gezdikce,
cocuklarin tarafindaydi en cok eglence,
guzelce suslenerek dest-i naz-i maderle,
birer cicek gibi nevvar olan bebeklerle
gelirdi safha-i mevvac-i iyde baska hayat...
butun surur u setaretti gordugum harekat,
onar parayla biraz sallandirdilar... derken,
dururdu "yandi!" sadasiyle turkuler birden,
- ayol, demin daha yanmisti a! herif sen de,
- peki kizim, azicik fazla sallarim ben de.
"deniz dalgasiz olmaz
gonul sevdasiz olmaz
yari guzel olanin
basi belasiz olmaz!
haydindi mini mini masallah
kavusuruz insallah..."
fakat bu levha-i handana karsi, pek yasli,
bir ihtiyar kadinin koltugunda gur kasli,
uzunca sacli guzel bir kiz aglayip duruyor.
gelen gecen "bu nicin agliyor?" deyip soruyor.
- yetim ayol... bana evlat belasidir bu aci
cocuk degil mi, salincak diyor...
- salincakci!
kuzum, biraz da bu binsin... ne var sevabina say...
yetim sevindirenin omru cok olur...
- hay hay!
hemen o kiz da salincakcinin muruvvetine
katildi aglamiyan kizlarin setaretine.
bayram
...
gelin de bayrami fatihte seyredin, zira
hayale, hatira sigmaz o herc u merc-i safa,
kucakta gezdirilen bir karis cocuklardan
tutun da, ta dedemiz demlerinden arta kalan,
asirlar olcusu boy boy asali nesle kadar,
buyuk kucuk butun efrad-i belde, hepsi de var!
adim basinda kurulmus besik salincaklar,
icinde darbuka, teflerle zilli saksaklar,
biraz gidin; kocaman bir cadir... onunde butun,
coluk cocuk birer onluk verip de girmek icin
nobetle beklesiyorlar; acep icinde ne var?
"caponyadan gelen insan suratli bir canavar!"
gecin: sirayla cadirlar, onunde her birinin.
diyor: "kuzum, girecek varsa durmasin girsin."
bagirmadan sesi bitmis ayakli bir ilan,
"alin gozum buna derler..." sedasi her yandan.
alettirikcilerin keyfi pek yolunda hele:
gelen yapismada bir, mutlaka o sapli tele,
terazilerden adam eksik olmuyor; birisi
inince binmede artik onun da hemserisi:
"hak okka cunki bu kantar... frenk icadi giram
degil! diremleri dortyuz, hesapta sasmaz adam."
"muhallebim ne de kaymak!
"sifalidir macun!"
"simit mi istedin aga!" "yokmus onlugun, dursun."
o basta: kuskunu kopmus egerli dulduller
bu basta: paldimi dusmus semerli bulbuller
baloncular, haciyatmazlar, firildaklar,
horoz sekerleri, civ civ oten oyuncaklar;
saginda atlikarinca, solunda tahtirevan
onunde bir suru cekcek, tepende cifte kolan
obek obek yere cokmus komur ceken develer...
ferag-i bal ile birden gevis getirmedeler,
kosan, gezen, oturan, maniler duzup cagiran.
davullu zurnali "dans" eyliyen, cosup bagiran,
bu kainat-i sururun icinde gezdikce,
cocuklarin tarafindaydi en cok eglence,
guzelce suslenerek dest-i naz-i maderle,
birer cicek gibi nevvar olan bebeklerle
gelirdi safha-i mevvac-i iyde baska hayat...
butun surur u setaretti gordugum harekat,
onar parayla biraz sallandirdilar... derken,
dururdu "yandi!" sadasiyle turkuler birden,
- ayol, demin daha yanmisti a! herif sen de,
- peki kizim, azicik fazla sallarim ben de.
"deniz dalgasiz olmaz
gonul sevdasiz olmaz
yari guzel olanin
basi belasiz olmaz!
haydindi mini mini masallah
kavusuruz insallah..."
fakat bu levha-i handana karsi, pek yasli,
bir ihtiyar kadinin koltugunda gur kasli,
uzunca sacli guzel bir kiz aglayip duruyor.
gelen gecen "bu nicin agliyor?" deyip soruyor.
- yetim ayol... bana evlat belasidir bu aci
cocuk degil mi, salincak diyor...
- salincakci!
kuzum, biraz da bu binsin... ne var sevabina say...
yetim sevindirenin omru cok olur...
- hay hay!
hemen o kiz da salincakcinin muruvvetine
katildi aglamiyan kizlarin setaretine.
risk almanin en buyuk kaynagi risk olmadan da hayat yasanmaz hani.
hikayesi de ilginctir gene klasik kiz davsi mevcut olup. aga ile koyun mert delikanlisi arasinda gecer. bey elinden geleni yapar ama kiz hekimoglunu sevmektedir.sonunda bey adamlari sayesinde hekimoglunu oldurtur.
umit tokcana ait bir turku.ordu fatsa civarlarina ait.soyle;
hekimoglu derler benim aslima
hekimoglu derler benim aslima
aynali martin yaptirdim da (narinim) kendi neslime.
hekim oglu derler bir kucuk usak,
bir omuzdan bir omuza (narinim) on arma fisek.
konaklar yaptirdim mermer direkli,
hekimoglu dedigin de (narinim) aslan yurekli.
konaklar yaptirdim dosetemedim,
unye fatsa bir oldu da(narinim) bas edemedim.
unye fatsa arasi orduda kuruldu,
hekimoglu dedigin (narinim) o da vuruldu
hekimoglu derler benim aslima
hekimoglu derler benim aslima
aynali martin yaptirdim da (narinim) kendi neslime.
hekim oglu derler bir kucuk usak,
bir omuzdan bir omuza (narinim) on arma fisek.
konaklar yaptirdim mermer direkli,
hekimoglu dedigin de (narinim) aslan yurekli.
konaklar yaptirdim dosetemedim,
unye fatsa bir oldu da(narinim) bas edemedim.
unye fatsa arasi orduda kuruldu,
hekimoglu dedigin (narinim) o da vuruldu
kayganligi saglamak amaciyla kullanilan bir tur madde.
filimde yer kaplamasi icin alinan oyuncu niteligi tasimayan zatlar.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?