anında piç olmuş sözlük.
başlık:ehahahahadaaa
ehaamaphğaakja
(ulakbey, 08.03.2006 19:45)
başlık:ekiekiekiekiekiekiekiekiekiekieklieike
himinihminihminihmihhşimim
(ulakbey, 08.03.2006 19:45)
yazık valla kendilerine.
yarım saat sonra başlayacak olan maç. şu anda acaip sulu kar yağmakta kadıköyde.
batsın bu dünya diyerekten dünya görüşünü belirtmiş olan musalla taşı isimli şarkısıyla da sarhoşlara ilaç gibi gelmiş olan yorumcu.
mehmet ali birand’ın galatasaray’ın yüzüncü yılı için hazırladığı ve ünal aysal’ın desteklediği mükemmel proje. dvd ve vcdleri şu anda satış rekorları kırmakta.
1986-87 sezonunun son maçıyla başlıyor belgesel galatasaray 14 sene boyunca şampiyon olamamıştı ve ligin son maçında eskişehirspor ile oynuyordu mutlak kazanması gerekirdi ve 55 bin kişinin olduğu tribünlerde ise tüyleri diken diken eden bir tezahürat vardı;
"tribünlerde coşacaksın, kupaları alacaksın
sen şampiyon olacaksın, seni sevmeyen ölsün!ölsün!
14 senelik bu çile, bitsin artık bu sene
sen şampiyon olacaksın, seni sevmeyen ölsün!ölsün!
ve galatasaray maçı 2-1 zar zor alarak şampiyon oluyordu. bu şampiyonluk türk futbolunda bir çok şeyinde değişimini sağlayacaktı artık avrupa’yı titreten cimbomun ayak sesleri duyulmaya başlayacaktı.
belgeselde bundan sonra efsanevi neuchatel xamax maçları ve unutulmaz monaco maçı bulunmaktaydı. cevat prekazi, tanju çolak, mustafa denizli, jupp derwall ve dönemin neuchatel teknik direktörü ile roportajlarda bulunmaktadır.
galatasaray’ın şampiyonlar ligi’ne ilk kez katılması ve manchester united maçıda çok güzel anlatılmış. arif erdem, alp yalman, adnan polat ve kubilay türkyılmaz ile mükemmel roportajlar yapılmış. ümit aktan’ın arif’in efsane golünden sonra " bu golü shmichael değil bütün michaellar gelse çıkaramaz" lafını duymaksa ayrıca güldürmekten krizlere sokmaktadır.
bir çok avrupa kupası maçı var galatasaray’ın belgeselde en güzelleri ise uefa kupası’nı aldığımız sezonki bütün maçların olması ve milan’ı samiyen’de 3-2 yendiğimiz maç ile başlaması. kapalı tribünden izlediğim o maçı adeta tekrardan yaşadım bir efsaneydi.
uefa finali ve süper kupa finali ayrıntılarıyla yer alıyordu. faruk süren, mahmut cansun, ali dürüst, fatih terim, claudio taffarel, fatih terim, mircea lucescu ve daha bir çok kişiyle bu maçların perde arkalarıyla alakalı bir çok roportaj yapılmış ve hepsi çok güzel.
belgesel yine kapalı tribünden izlediğim ve eminimki o gün 25 bin kişilik olan ali sami yen’de en az 40 bin kişinin olduğu 3-2’lik real madrid maçı ile bitiyor. o gün orda olan birisi olarak 2-0 geriye düştükten sonra bütün kapalı tribünün adeta bugünlerin bir daha geri gelmeyeceğini bilircesine ve son kez mükemmel bir destek ortaya koymak istercesine birbirine: " son 45 dakika sahayı dar etmemiz lazım bunlara" deyişini hala hatırlarım ve inanılmaz bir tezahüratla başlayan ikinci yarıda real madrid’i perişan edip 3-2 öne geçmiştik, kapalı her golden sonra yıkılıyordu. 3-2 den sonra maç bir ara durmuştu çünkü kapalı tribündeki zıplamalardan artık tribünün üstündeki bir kaç ışık sönmüştü ve onların tekrardan yanması beklenmişti. çok güzel günlerdi demekten alamıyor insan kendisini, türk futbolu bir daha böyle güzel görür mü? yanıtını vermek çok zor.
çok güzel bir belgesel, insanın tüylerini diken diken ediyor, şu anda satış rekorları kırmakta.
1986-87 sezonunun son maçıyla başlıyor belgesel galatasaray 14 sene boyunca şampiyon olamamıştı ve ligin son maçında eskişehirspor ile oynuyordu mutlak kazanması gerekirdi ve 55 bin kişinin olduğu tribünlerde ise tüyleri diken diken eden bir tezahürat vardı;
"tribünlerde coşacaksın, kupaları alacaksın
sen şampiyon olacaksın, seni sevmeyen ölsün!ölsün!
14 senelik bu çile, bitsin artık bu sene
sen şampiyon olacaksın, seni sevmeyen ölsün!ölsün!
ve galatasaray maçı 2-1 zar zor alarak şampiyon oluyordu. bu şampiyonluk türk futbolunda bir çok şeyinde değişimini sağlayacaktı artık avrupa’yı titreten cimbomun ayak sesleri duyulmaya başlayacaktı.
belgeselde bundan sonra efsanevi neuchatel xamax maçları ve unutulmaz monaco maçı bulunmaktaydı. cevat prekazi, tanju çolak, mustafa denizli, jupp derwall ve dönemin neuchatel teknik direktörü ile roportajlarda bulunmaktadır.
galatasaray’ın şampiyonlar ligi’ne ilk kez katılması ve manchester united maçıda çok güzel anlatılmış. arif erdem, alp yalman, adnan polat ve kubilay türkyılmaz ile mükemmel roportajlar yapılmış. ümit aktan’ın arif’in efsane golünden sonra " bu golü shmichael değil bütün michaellar gelse çıkaramaz" lafını duymaksa ayrıca güldürmekten krizlere sokmaktadır.
bir çok avrupa kupası maçı var galatasaray’ın belgeselde en güzelleri ise uefa kupası’nı aldığımız sezonki bütün maçların olması ve milan’ı samiyen’de 3-2 yendiğimiz maç ile başlaması. kapalı tribünden izlediğim o maçı adeta tekrardan yaşadım bir efsaneydi.
uefa finali ve süper kupa finali ayrıntılarıyla yer alıyordu. faruk süren, mahmut cansun, ali dürüst, fatih terim, claudio taffarel, fatih terim, mircea lucescu ve daha bir çok kişiyle bu maçların perde arkalarıyla alakalı bir çok roportaj yapılmış ve hepsi çok güzel.
belgesel yine kapalı tribünden izlediğim ve eminimki o gün 25 bin kişilik olan ali sami yen’de en az 40 bin kişinin olduğu 3-2’lik real madrid maçı ile bitiyor. o gün orda olan birisi olarak 2-0 geriye düştükten sonra bütün kapalı tribünün adeta bugünlerin bir daha geri gelmeyeceğini bilircesine ve son kez mükemmel bir destek ortaya koymak istercesine birbirine: " son 45 dakika sahayı dar etmemiz lazım bunlara" deyişini hala hatırlarım ve inanılmaz bir tezahüratla başlayan ikinci yarıda real madrid’i perişan edip 3-2 öne geçmiştik, kapalı her golden sonra yıkılıyordu. 3-2 den sonra maç bir ara durmuştu çünkü kapalı tribündeki zıplamalardan artık tribünün üstündeki bir kaç ışık sönmüştü ve onların tekrardan yanması beklenmişti. çok güzel günlerdi demekten alamıyor insan kendisini, türk futbolu bir daha böyle güzel görür mü? yanıtını vermek çok zor.
çok güzel bir belgesel, insanın tüylerini diken diken ediyor, şu anda satış rekorları kırmakta.
ronaldinho için söylediği "bu coğrafyanın en iyi futbolcusu" sözüyle aklımızda kaldı. ayrıca "dünyanın en iyi futbolcusu" deseydi çok klişe olacaktı böyle demesi daha ilginçti.
http://www.hostelfilm.com/ adresinden fragmanını izleyebileceğiniz gerçekten şimdiden kendisini fazlasıyla bekletmeye başlamış olan tarantino filmi. kimi yorumcular tarafından gelmiş geçmiş en korkunç film olacağı bile söylenmekte.
efsanevi meksikan şair. meksikada çok sevilir kendileri.
ayda en az 2-3 defa gelen mail şekli, nerden buluyorlar, nasıl yolluyorlar anlayabilmiş değilim ısrarla direk silmeme rağmen hala gönderilir bu mailler. gönderenleri bulup taksim meydanı’nda sallandıracaksın hemde ziklerinden ki enlarge penis yaşasınlar.
araba sevdası adlı eseriyle osmanlı tanzimat fermanı ile başlayan batılı olma hevesleri ve batı yalakalarıyla çok güzel dalga geçmiş yazardır.
mükemmel ötesi, aşmış bir gökhan kırdar şarkısıdır. şarkıdaki kemanda çok sağlamdır.
inliyor sokaklar bu gece
çocuklar küsüyor camlardan bana
şarkımı söylüyor yıldızım
melekler ağlıyor uzaktan bana
bilmez ki içimi dostlarım
ağlamam,acınmam,beklemem
yakışmaz bana
uslanmaz bu yürek kendini yaralar
al tanrım taşıdım bu kadar
kaldırmaz bu beden yeni bir bahar
tutunamadım,tutunamadım günah yazılmaz bana...
inliyor sokaklar bu gece
çocuklar küsüyor camlardan bana
şarkımı söylüyor yıldızım
melekler ağlıyor uzaktan bana
bilmez ki içimi dostlarım
ağlamam,acınmam,beklemem
yakışmaz bana
uslanmaz bu yürek kendini yaralar
al tanrım taşıdım bu kadar
kaldırmaz bu beden yeni bir bahar
tutunamadım,tutunamadım günah yazılmaz bana...
yaşarın hatırla albümünden güzel bir şarkıdır.
gönlümde arzu gözlerimde yaş
büyük yanılgı seninle aşk
yalan beni anlamadın
yalan bana inanmadın
bu bahar ah bu ne hal
denize baksak denizi görür müyüz
söyle kaf dağına mı çıksam
söyle bir ömür çile çeksem
ne yazar yar insafın kurusun
önce aşk yolunda bıraktın
sonra ellere mahkum ettin
ne yazar insafın kurusun
yalancı bahar yalancı bu hal
inancım al yerlere çalınsın...
gönlümde arzu gözlerimde yaş
büyük yanılgı seninle aşk
yalan beni anlamadın
yalan bana inanmadın
bu bahar ah bu ne hal
denize baksak denizi görür müyüz
söyle kaf dağına mı çıksam
söyle bir ömür çile çeksem
ne yazar yar insafın kurusun
önce aşk yolunda bıraktın
sonra ellere mahkum ettin
ne yazar insafın kurusun
yalancı bahar yalancı bu hal
inancım al yerlere çalınsın...
yeditepe üniversitesine 50 milyon dolarlık bir hastane yapmıştır kendisi, şu anda dünyadaki en iyi teknoloji kullanmaktadır bu hastanede.
mükemmel bir et yemeğidir, tavuk etiyle de süper yapılır.(bkz: olsa da yesek)
şöyle de bir yorum vardır kendileri hakkında- ki bende bir yengecim-;
"bir yengeç;bir gün melek, bir gün şeytandır. yani bir türlü çözemezsiniz onu. sürekli gelgitlerde yaşar. tehlikelidir. insanı kolayca avucunun içine alır. eğer nefretini kazanmışsanız dikkat. böyle durumlarda öfkesi henüz tazeyken pek çevresinde durmayın. çünkü o zaman yapmayacağı şey yoktur. ilişkilerinde zordur. birini severse onu sanki malı gibi sahiplenir ama sevgisi biterse tanımaz."
pek haksız değil sanki bu yorum.
"bir yengeç;bir gün melek, bir gün şeytandır. yani bir türlü çözemezsiniz onu. sürekli gelgitlerde yaşar. tehlikelidir. insanı kolayca avucunun içine alır. eğer nefretini kazanmışsanız dikkat. böyle durumlarda öfkesi henüz tazeyken pek çevresinde durmayın. çünkü o zaman yapmayacağı şey yoktur. ilişkilerinde zordur. birini severse onu sanki malı gibi sahiplenir ama sevgisi biterse tanımaz."
pek haksız değil sanki bu yorum.
uludag sozluk’ten çok daha iyi olacağı kesindir, ancak şu anda baya bir başlardalar.
nefise karatayla birgün muhakkak tanıştıracağım yazar. tabi sen nerden tanıyorsunuz nefiseyi derseniz tanımıyorum ama kendisi için tanışırız be ya.
nizamettin güvenç olup sonrada sözlüğü başımıza yıkmasından korkmaya başladım nedense ya da ben kurtlar vadisinin baya etkisinde kaldım saçmalıyorum.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?