set me free

cine-5 in ilk çıktığı zamanlarıydı ki bi reklamında senaryo şu dörtlükten oluşurdu
deniz kum güneş ve cine-5.
tabi internet henüz böylesine yaygınlaşmamış, cine-5 in geceyarısı sonrası kuşağı maksimum seviyede rağbet görüyordu.yaz vakti vücud tavan yapmış, kimyası coşmuş. şimdi millet tatil köyüne götürüyor mu cine-5 kutusunu ? götürmüyor tabi. neden ? bir nesli helak etti bu teleon cine5

lisedeki ingilizce öğretmenlerimden bir tanesinin takıntısydı bu, o kadar empoze ediyordu ki bize bu kuralları, öylesine uygulayıcısı olmuştuk ki edebiyat öğretmenimize 10 basacak kıvama getirmişti.ahkam kesiyorduk karıya aman işte öğretmene.

şu yaz akşamlarında sıcaktan ilerlemeyen saatleri kısaltan inanılmaz şarkımdır.sahiplenmiş durumdayım, söylediği her cümleyi hücrelerimde hissederim. beraberinde içmeden duramadığım hüzümlendiğim, sarhoş taklidi yaptığı son dakikasında güle güle devam ettiğim, apayrı şarkım.

belkıs özener yorumu en şirin olanıdır.
yaylılar vurmalılar...

becel marka yağ üreticisinin müptelası kişinin aldığı yeni formdur.
kalbini sev sloganı abartılmıştır biraz, böyle bişey olmuştur.

arkadaşlar kaçırdığınız bir nokta var. otobüs ya da minibüsler şoför abiler için sonu, sınırı olan araçlar değillerdir. içeriye giren kaybolmaktadır, aracı o kadar geniştir ki kimse birbirini görmemektedir. farketmiyor musunuz seslendikleri zaman hep arkadakilere seslenirler.öndeki yolcuya arkaya gitmesi nadiren söylenir. işte sebebi otobüs ya da minibüsün sona doğru sonsuzlaşmasıdır.

o piyanist parmaklarını ekrana doğru sallarken söylediği sözleriydi tolga abi nin.

pazar kahvaltılarının ardından içilenler kadar keyif vericidir. çok sert olmamasına dikkat edilmeli fincan için, iki kaşık kahveye bir kaşık krema oldukça lezzetli gelebilir.

kanalizasyon hatlarının girişlerine koyulan kapaklardır ki şu anda at arabalı bir grup kendini bilmez yerinden kaldırmaya çalışmaktadır bu kapağı.ağır metal olduğu için iyi para edecektir sanırım.

(bkz: yekta kopan)

flaş haberlerde sıkça kullanılan giriş kelimeleridir.

+evet sevgili rana, günün ilk ışıkları ile birlikte ziraat bankasının önünde kuyruğa giren bu nine...

300 üncü bölümüne yaklaşmaktadır.
lost un yokluğunda nereye saracağımı şaşırmış iken bir arkadaş tavsiyesi ile başladığım, inanılmaz güzel espriler ve görüntüler ile kahkaha attıran, ilk başlarda çocuksu sonrasında özgünleşen konusu sayesinde bir kaç gün ve gecedir izlemekten kendimi alıkoyamadığım dizi.

sözlükte herkesin çamaşırlarını annesine yıkattığı için mi yoksa kuru temizlemecilerin sayısının artmasından mütevellit kimsenin uğraşmadığından mı bilemem ama bugüne kadar yazılmadığına göre yazarlarımızın elbiselerini bok götürüyor olabilir.bu duruma hemen müdahale etmeli ve gereken detay verilip yazarlarımızı tertemiz etmeliyiz.
sevgili yazar arkadaşlarım,
iç giyim ve dış giyim olmak üzere iki başlık altında incelenebilecek elbiselerimizi, gün içerisinde kirlenmekte olan vücudlarımız gibi temizlemeye ihtiyaç duymalıyız. yaz vakti ter kokusu gibi ağır kokuların üstesinden gelebilmek için günlük olarak tshirt gömlek ve diğer üst giyim eşyalarımızı değiştirmeli tertemiz etmeliyiz.
gerek merdaneli gerekse otomatik çamaşır yıkama makinaları bu işin erbabı olarak 1800 lü yıllardan beri kullanılmaktadır.
yalnız yaşıyor iseniz, düzenli bir hayatın temel kurallarından birisi çamaşır yıkamaktır lakin makinalanabilecek durumda değil iseniz 1800 öncesi gibi elmatik ile yine bu ihtiyacı gidermek durumundasınız.
sabunu koydum leğene gör başıma ne gele türküsü eşliğinde el-matik ile yapıldığında oldukça keyifli bir hal alan çamaşır yıkama eylemi sıkma ve silkme hareketlerinin ardından güneş gören bir alana elbiselerin serilmesi ile kurutma aşamasına geçmekte; ütülenmesi ve katlanmasının ardından ertesi gün giyilecek kıvama gelmektedir.
iç giyim ile ilgili olarak açıklamada bulunmak istemiyorum.bu konu biraz kirli kalmış olabilir.

hem yönetmenliğini hem görsel efekt kalitesini gerçekten çok beğenerek izledim. sesler mükemmeldi, yazılan senaryo da filmin özüne oldukça yatkındı.
hele arnold schwarzenegger ın yüzünü gördüğümde oldukça şaşırdım.fifa 2009 karakterlerine benziyordu.christian bale in oyunculuğu da oldukça doyrucuydu.
skynet ile daha ciddi bir şekilde ilgileneceklerini bildirerek devam kokuları içerisinde bitirmişlerdir filmi.

hanımların gittiklerinden farklı olduğunu düşündüğüm mekandır.yani öyle oturup el,ayak bakımı yaptırılmıyordur.
erkek adamı güzelleştirmenin yolu bi 70’lik rakı açarsın en yeni damıtılmışından, yanına mezesini, meyvesini getirirsin, hele bir de sohbet muhabbet adamını oturttun mu karşısına, tokuşturdu muydu ince belli ince belli...
siz söyleyin daha başka nasıl güzelleştirilir ki bir erkek ?

ayık dinlenmemesi gereken bir eserdir ki zeki müren ortalama otuz dakika boyunca ruhunuzu, muma üflediğiniz zamanki devinimler gibi silkeler durur. musikide eş değer tutulamayacak kadar ağır ve acı doludur.

kılıbık olmak.

insan beyninin alın bölgesine yakın, düşünme eyleminin gerçekleştiği haliyle en önemli bölgesi.herhangi bir zihinsel sorunu olmadığı sürece zekanın da bir göstergesi olarak dışarıdan farkedilebilecek bir şekil çizer. alın bölgesi dışa çıkık insanların iq seviyeleri genellikle ortalama üstüdür.

(bkz: şehir efsanesi)

böyle çakmak çakmak bakan bir grup güzel kızdan oluşan son vermek istemeyeceğim reklam bannerı.