sanırım cumhuriyet’in en büyük fiyaskosu “eğitim” sistemi oldu.
halkın arasından çıkıp da o halkla ilişkisini kesen bir grubun epey sorunlu iktidarını sürdürebilmek için eğitim tam bir “beyin yıkama” mekanizmasına döndürüldü.
çocukların “düşünmesini” sağlamak için değil tam tersine “düşünmemesini” ve “devlet, atatürk, kemalizm” gibi tabulaştırılmış kavramlara tapınmasını sağlamak için düzenlendi bütün sistem.
sonucunda, “düşünemeyen,” sadece ezberlediklerini tekrarlayan, “kutsallıklarla” zihinleri dondurulmuş bir “okur yazar” zümresi çıktı ortaya.
burada birçok garip çelişki belirdi.
devleti korumak için yetiştirilen kadrolar, zihinsel bir şokla donduruldukları için daha sonra yönetime geldiklerinde devleti idare edemediler.
devlete tapınanlar, yetersizliklerinden dolayı devleti çökerttiler.
hukuksuz, darbeci, çeteleşmiş bir yapı çıktı ortaya.
beyin yıkayarak itaatkar kadrolar yaratma kurnazlığı, devletin yetersiz kalmasına yol açtı.
ikinci gariplik ise “okur yazarlar” ile “cahiller” arasındaki tuhaf rol değişimiydi.
eğitim süreçlerinde “düşünme esnekliklerini” yitiren “okuryazarlar” ülkenin en tutucu, en gerici grubu haline gelirken, onlar kadar ağır bir “doktrin” bombardımanına tutulmayan “cahiller” daha esnek, daha değişimci, daha sağduyulu kaldılar.
okuryazarların “devlet açısından tehlikeli” buldukları her değişimin “cahiller” tarafından desteklenmesinde, sanırım “eğitimsizliğin” bu ülkede büyük bir beyinsel avantaj sağlamasının da rolü büyüktü.
“cahiller,” okuryazarların içine sıkıştıkları dar kalıpların esiri olmuyordu.
türkiye’de bugün yaşanan ve bizim medyanın asla kavrayamadığı gelişmelere bakarsak, niye “tutucu ve gerici” kadroların çoğunlukla “okuryazarlardan”, değişimcilerin de “cahillerden” oluştuğunu daha iyi anlarız.
medya, türkiye’yi hiçbir zaman anlayamadı, bugün de anlayamıyor çünkü medyanın da kadroları “eğitimsiz eğitimlilerden” oluşuyor genellikle.
bütün hayata ezberlenmiş kalıplarla bakıyorlar ve hayatı hiçbir biçimde anlayamıyorlar.
bunun son örneğini zafer üskül’ün “anayasadan kemalizm’i çıkartalım” önerisine medyanın verdiği tepkide de gördük.
ortak sesleri “olmadı hocam” düzeyindeydi.
niye olmadığını açıklayamıyorlardı çünkü bunu açıklayabilecek bir donanımları yoktu.
geçen gün mehmet altan da yazdı.
yeryüzünde içinde “insan ismi” geçen üç anayasa var.
biri kuzey kore’de, kim il sung’a atıf yapılıyor.
biri iran’da, humeyni’ye atıf yapılıyor.
biri de türkiye’de, atatürk’e atıf yapılıyor.
atatürk’ü yüceltmek isteyenlerin, atatürk’ü içine yerleştirdikleri grup bu işte:
kim il sung, humeyni, atatürk.
türk “okuryazarlarının” zavallı çelişkisini bundan daha iyi gösterecek bir liste sanırım az bulunur
bizim anayasa, “atatürk ilkelerine ve kemalizm’e” dayanıyor.
kemalizm’in ne olduğunu tam olarak kimse anlatamıyor ama bildiğimiz iki gerçek var bu esrarengiz “izm”de, birincisi kemalizm’de demokrasi yok, ikincisi ordu siyasetin içinde.
chp’nin ideolojisi bu.
zaten de bu yüzden devlet kadrolarıyla chp özdeş ve ikisi birlikte diğer partilerle siyasi bir mücadele sürdürüyorlar.
onun için de chp’nin seçim yenilgisi aynı zamanda devletin yenilgisi olarak algılanıyor.
bir ülkede, devlet siyasi bir parti gibi davranamaz.
öyle davranırsa herkesin değil sadece bir siyasi partinin devleti olur ve kendi halkından kopar.
aynen bugün olduğu gibi.
devleti yeniden devlet yapmak ve halkıyla barıştırmak için anayasadan kemalizm’i çıkarmak bunun için gereklidir.
aksi takdirde, devlet, demokrasi isteyen herkesle dövüşmek zorunda kalır ve kaçınılmaz olarak yenilip çöker.
o çok taptıkları devleti kurtarabilmek, onu gerçek bir devlete dönüştürmek, herkesin devleti haline getirmek için anayasadan kemalizm’i çıkartmak zorundalar.
zafer üskül, bunu söylüyor.
onlar da “olmadı hocam” diyorlar.
tabii ki sonunda “tarafsız” bir anayasamız olacak.
devlet olabilmenin başka çaresi yok.
onların bunu anlayabilmesi için atatürk’ün bir sözünü değiştirerek söylemek gerekecek sanırım, beyinleri aynı konuşma kalıplarının içinde donduğundan başka sözleri pek kavrayamıyorlar çünkü.
“efendiler, bu ülke demokratikleşir ama bazı kadrolar değişir.”
bilmem medyanın tepelerindekiler hayatın kendilerine ne söylediğini duyabiliyorlar mı...
türk anayasaları içerisinde en özgürlükçüsü olmasına karşın bir darbe anayasasıdır, askeri anayasadır. 71 muhtırasında onun da .mına koymuşlardır gerçi.
mevzu ile ilgili ilginç bir detay;
http://www.haber7.com/haber.php?haber_id=259080
http://www.haber7.com/haber.php?haber_id=259080
kemalizmin altı oku
zafer hoca’nın işi zor. kapkara bir cehaletin, tabulaşmış önyargıların ve "vurun söyletmen" tarzı körleşmiş bir şiddetin hakim olduğu dünyanın hemen kenarında anayasa hukukunun hassas konularını tartışıyor. maksadı "ideolojisi olmayan bir anayasa"yı savunmak. ak parti içinden, baykal’ın dediği gibi "dakika bir gol bir" tarzında atatürk’e ve cumhuriyet rejimine yönelik bir saldırı falan yok ortada.
nitekim profesör üskül de atatürk’ü ve onun liderliğini, tam da saygın yerine yerleştirerek sözlerine devam ediyor. üstelik "kemalizm anayasadan çıkartılmalı" manşetine bakarak, "hayır çıkartılmasın" diye ayağa kalkacak olanların, cahil durumuna düşmek istemiyorlarsa biraz sabırlı olmaları gerekiyor. çünkü anayasa’mızda "kemalizm" zaten yok. hatta çoğu kişinin yanlış bildiği şekilde "atatürkçülük" de yok. anayasa’mızdan çıkartılması gereken, zafer hoca’nın sözlerinin özü olan "ideoloji"nin kendisi. bu ideoloji de, bugün baykal’ın başında bulunduğu cumhuriyet halk partisi’nin altı okunda temsil edilen ideolojiden başka bir şey değil.
1927 yılında anayasa’ya cumhuriyet halk fırkası’nın dört umdesi giriyor: 1931 yılında bu umdeler altıya çıkartılıyor ve daha sonra anayasanın ikinci maddesine: cumhuriyetçilik, halkçılık, devletçilik, laiklik, milliyetçilik ve inkılapçılık şeklinde yerleştiriliyor. 1936 yılında parti ile hükümet birleştiriliyor; valiler chp’nin il başkanları oluyor.
bu yıllar avrupa’da faşizmin yükseldiği yıllar. "altı ok" da, o dönemde chp’de temsil edilen türk faşizminin formülasyonu olarak temayüz ediyor. atatürk öldüğü zaman inönü’nün mussolini’nin unvanı olan "duçe"den iktibas ederek kullandığı "millî şef" unvanı, bu faşizan özentiyi ifade ediyor. inönü döneminde formüle edilen bu ideolojiye "kemalizm" adı veriliyor. kemalizm adını verdiğimiz ideoloji bu yüzden chp’nin ambleminde bulunan "altı ok"tan başka bir şey değil. bu oklar "kemalizm’in altı oku" olarak biliniyor.
27 mayıs darbesini yapanlar, sırtlarını yasladıkları "hür dünya" ile çok uzak düşmemek için "kemalizm" kelimesi yerine "atatürkçülük" deyimini tercih ediyorlar. atatürkçülük, 1960’tan sonra kullanılmaya başlanıyor ve demokrasiye, ülkenin itibarına darbe vuran diktacı geleneğin arkasına saklandığı bir maskeye dönüşüyor. bugün anayasa’mızda "atatürkçülük" ibaresi de yok; onun yerine "atatürk milliyetçiliği" tabiri, başlangıç kısmında üniter-ulus devletin referansı olarak kullanılıyor.
bugün "atatürkçülük" dendiği zaman, ne anlama geldiği konusunda çok farklı rivayetlerin birbiriyle çatıştığı anlamsız bir dünyanın içine girmeniz gerekir. bu dünyada "gerçek atatürkçülük", "saf atatürkçülük", "en doğru atatürkçülük", "gerçek kemalizm" gibi ifadelerle karşılaşırsınız. kabaca bugün atatürkçülük başlığı altında, soğuk savaş dönemine özgü üçüncü dünyacı sol milliyetçilikten başka bir şey bulamazsınız. "bütün bu farklı düşüncelerin, ideolojilerin atatürk ile ilgisi nedir?" sorusunun da kestirme bir cevabı var:
hiçbir ilgisi yok. geride bir dogma ve kalıplaşmış bir öğreti bırakmadığını ısrarla vurgulayan atatürk, engin bir ferasetle bu saçma sapan düşüncelerin kendisi ile bir ilgisi olamayacağı öngörüsünde bulunmuş. elimizde tek kriter var: atatürk atatürkçü değildi. atatürk’ü seven ve ona şükran duyan herkesin atatürk’e mal edilen bu totaliter ve çağdışı "düşünce sistemleri"nden uzak durması ve o’nun vasiyeti gereği "aklı hür, vicdanı hür" vatandaşlar olmaya çalışması gerekir.
atatürk atatürkçü değildi, bugün atatürk’ten bir düşünce sistemi çıkarttığını iddia edenler, sadece demokrasiye ve halka karşı düşmanca fikirleri savunurken atatürk’ün arkasına saklananlardır. zafer hoca tamamıyla haklı: faşist italya’dan özenerek anayasa’ya taşıdığımız "kemalizm’in altı oku"nun bugün kalan izlerini de anayasa’dan silmek zorundayız. başka türlü ilerleyemeyiz. chp bile, mağlubiyetler zincirini kırmayı ilk adım olarak bu "altı ok"tan vazgeçerek başarabilir.
edit: yazı mümtazer türkönenin sevgili ibne kardeşim.
zafer hoca’nın işi zor. kapkara bir cehaletin, tabulaşmış önyargıların ve "vurun söyletmen" tarzı körleşmiş bir şiddetin hakim olduğu dünyanın hemen kenarında anayasa hukukunun hassas konularını tartışıyor. maksadı "ideolojisi olmayan bir anayasa"yı savunmak. ak parti içinden, baykal’ın dediği gibi "dakika bir gol bir" tarzında atatürk’e ve cumhuriyet rejimine yönelik bir saldırı falan yok ortada.
nitekim profesör üskül de atatürk’ü ve onun liderliğini, tam da saygın yerine yerleştirerek sözlerine devam ediyor. üstelik "kemalizm anayasadan çıkartılmalı" manşetine bakarak, "hayır çıkartılmasın" diye ayağa kalkacak olanların, cahil durumuna düşmek istemiyorlarsa biraz sabırlı olmaları gerekiyor. çünkü anayasa’mızda "kemalizm" zaten yok. hatta çoğu kişinin yanlış bildiği şekilde "atatürkçülük" de yok. anayasa’mızdan çıkartılması gereken, zafer hoca’nın sözlerinin özü olan "ideoloji"nin kendisi. bu ideoloji de, bugün baykal’ın başında bulunduğu cumhuriyet halk partisi’nin altı okunda temsil edilen ideolojiden başka bir şey değil.
1927 yılında anayasa’ya cumhuriyet halk fırkası’nın dört umdesi giriyor: 1931 yılında bu umdeler altıya çıkartılıyor ve daha sonra anayasanın ikinci maddesine: cumhuriyetçilik, halkçılık, devletçilik, laiklik, milliyetçilik ve inkılapçılık şeklinde yerleştiriliyor. 1936 yılında parti ile hükümet birleştiriliyor; valiler chp’nin il başkanları oluyor.
bu yıllar avrupa’da faşizmin yükseldiği yıllar. "altı ok" da, o dönemde chp’de temsil edilen türk faşizminin formülasyonu olarak temayüz ediyor. atatürk öldüğü zaman inönü’nün mussolini’nin unvanı olan "duçe"den iktibas ederek kullandığı "millî şef" unvanı, bu faşizan özentiyi ifade ediyor. inönü döneminde formüle edilen bu ideolojiye "kemalizm" adı veriliyor. kemalizm adını verdiğimiz ideoloji bu yüzden chp’nin ambleminde bulunan "altı ok"tan başka bir şey değil. bu oklar "kemalizm’in altı oku" olarak biliniyor.
27 mayıs darbesini yapanlar, sırtlarını yasladıkları "hür dünya" ile çok uzak düşmemek için "kemalizm" kelimesi yerine "atatürkçülük" deyimini tercih ediyorlar. atatürkçülük, 1960’tan sonra kullanılmaya başlanıyor ve demokrasiye, ülkenin itibarına darbe vuran diktacı geleneğin arkasına saklandığı bir maskeye dönüşüyor. bugün anayasa’mızda "atatürkçülük" ibaresi de yok; onun yerine "atatürk milliyetçiliği" tabiri, başlangıç kısmında üniter-ulus devletin referansı olarak kullanılıyor.
bugün "atatürkçülük" dendiği zaman, ne anlama geldiği konusunda çok farklı rivayetlerin birbiriyle çatıştığı anlamsız bir dünyanın içine girmeniz gerekir. bu dünyada "gerçek atatürkçülük", "saf atatürkçülük", "en doğru atatürkçülük", "gerçek kemalizm" gibi ifadelerle karşılaşırsınız. kabaca bugün atatürkçülük başlığı altında, soğuk savaş dönemine özgü üçüncü dünyacı sol milliyetçilikten başka bir şey bulamazsınız. "bütün bu farklı düşüncelerin, ideolojilerin atatürk ile ilgisi nedir?" sorusunun da kestirme bir cevabı var:
hiçbir ilgisi yok. geride bir dogma ve kalıplaşmış bir öğreti bırakmadığını ısrarla vurgulayan atatürk, engin bir ferasetle bu saçma sapan düşüncelerin kendisi ile bir ilgisi olamayacağı öngörüsünde bulunmuş. elimizde tek kriter var: atatürk atatürkçü değildi. atatürk’ü seven ve ona şükran duyan herkesin atatürk’e mal edilen bu totaliter ve çağdışı "düşünce sistemleri"nden uzak durması ve o’nun vasiyeti gereği "aklı hür, vicdanı hür" vatandaşlar olmaya çalışması gerekir.
atatürk atatürkçü değildi, bugün atatürk’ten bir düşünce sistemi çıkarttığını iddia edenler, sadece demokrasiye ve halka karşı düşmanca fikirleri savunurken atatürk’ün arkasına saklananlardır. zafer hoca tamamıyla haklı: faşist italya’dan özenerek anayasa’ya taşıdığımız "kemalizm’in altı oku"nun bugün kalan izlerini de anayasa’dan silmek zorundayız. başka türlü ilerleyemeyiz. chp bile, mağlubiyetler zincirini kırmayı ilk adım olarak bu "altı ok"tan vazgeçerek başarabilir.
edit: yazı mümtazer türkönenin sevgili ibne kardeşim.
gülmekten altıma sıçmama neden olmuş hülya avşar cümlesi. kendisine sorulan "bir partiye girmeyi düşünür müsünüz?" sorusuna vermiş olduğu cevaptır, "kendimi bir partiyle sınırlandırmak istemem" şeklinde devam eder. bi şeyler daha vardı aslında da bu cümleyi duymamla sandalyeden düşmem bir olduğu için kaçırdım kalan kısmını...
türkçeye köstebek olarak çevrilmiş matt damon ve leonardo di caprionun başrollerde oynadığı filmdir. al pacino ve johnny deppin de köstebek isminde bi filmi vardı. o da güzeldi, bu da güzel...
nihayet dedirten, aylardır beklenen ogün sanlısoy albümü.
(bkz: iskender pala)
forvetin arkasında oynayan, en az maksim tsigalko kadar hayvan olan, bir sezonda 50 tane asist yapabilen, bunun yanında 30dan aşşağı gol atmayan, form grafiği minimum 9-9-9-9-9 şeklinde, maksimum 10-10-10-10-1 şeklinde olan cm 01-02 hatası.
(bkz: nası bi şaka lan bu)
(bkz: nası bi şaka lan bu)
istatistikleri çok boktan olmasına rağmen bir sezonda 60 golden aşşağı gol atmayan cm hatası. milli takıma da çağrılmazdı bu ne kadar gol atsa da, çağrılsa da yedek bekletilirdi. garipti, komikti...
(bkz: maxim tsigalko)
(bkz: vercen mi)
bana bi sigara verin aq.
ankara’daki en kötü semtlerden biridir. bakkal makkal yoktur bi defa. alışveriş merkezleri vardır. o merkezlerin de içinde bin tane dükkan vardır. iki tane ekmek alacak olsanız da oraya gideceksiniz, büyük bi alışveriş yapsanız da oraya gideceksiniz. akşam 10’da da kapanır buralar, sigara stoğunuzu yapmanız lazım yani. yoksa benim bir kere yediğim gibi siz de boku yersiniz. sonra ev de yoktur orda doğru dürüst. paso site vardır. hepsi birbirine benzer. tam bir komün hayatı söz konusudur. metro olmasa ulaşım çok büyük bir sorun olur. metronun çıkışında da kapitalizmin batıkentteki sembolü olan hayvani büyük bir gimsa vardır. herkes bok varmış gibi gimsa’ya alış verişe gelir. gerçi hemen yanındaki kilere nazaran daha ucuzdur.
bu gimsa’nın bir de servisleri vardır. diyelim metrodan indin. batıkent’in bir ucunda evin de. dolmuşa/otobüse 1.20 ytl para vereceğine git o paraya bi cips al, servisler ücretsiz bıraksın evine kadar. cipsi serviste yeme ama, ayıp olur o kadar insan içinde, milletin canı çeker.
öğrenciyken, çalışırken, işçiyken, memurken yaşanılmayacak memlekettir. ama emekli olunca emekli ikramiyenizle hemen gidin bi ev alın ordan. emekliler için rahat olur. "yok ben şimdi gitmek istiyom, orda yaşayacam" derseniz bi arabaya şiddetle ihtiyacınız olacak.
bu gimsa’nın bir de servisleri vardır. diyelim metrodan indin. batıkent’in bir ucunda evin de. dolmuşa/otobüse 1.20 ytl para vereceğine git o paraya bi cips al, servisler ücretsiz bıraksın evine kadar. cipsi serviste yeme ama, ayıp olur o kadar insan içinde, milletin canı çeker.
öğrenciyken, çalışırken, işçiyken, memurken yaşanılmayacak memlekettir. ama emekli olunca emekli ikramiyenizle hemen gidin bi ev alın ordan. emekliler için rahat olur. "yok ben şimdi gitmek istiyom, orda yaşayacam" derseniz bi arabaya şiddetle ihtiyacınız olacak.
hoş gelmiş 4. nesil yazar...
#609520
#609519
#609179
takipteyiz...
#609520
#609519
#609179
takipteyiz...
mac yapan cocuklari azarlayan yasli teyzelerin maç yapan çocuklara sövüp toplarını ellerinden aldıkları aşamadan bir sonraki aşamadır. bu teyzeler esasında topu kesmek için almışlardır velakin bakmışlar yuvarlak, zıp zıp zıplayan bişey. "ne lan bu, ne zevk alıyolar bu veletler acaba" düşüncesiyle top oynamaya başlayan teyzeler "ya verin topumuzuuu, eşşek kadar adam olmuşsunuz niye bizim oyunlarımıza karışıyonuz" diye zırıldayan çocuklardır.
hakkında "ölmüş gitmiş daha ne övüyonuz" diye düşünüp bir başka ölmüş gitmiş, artık övmemizin bir fayda getirmeyeceği insan olan atatürk’ü yüceltme çabası içine girenlerin haksızca eleştirdikleri osmanlı padişahı. vahdettin’in yeri ayrıdır, atatürk’ün yeri ayrıdır. birbirlerinin ikameleri de rakipleri de değildirler.
edit: kimse atatürk vatan haini dedi diye vatan haini olmaz. mantıklı gerekçelerinizin olsun elinizde. "niye vatan haini diyosunuz" diyorum "atatürk öyle demiş" diye cevap alıyorum. lan senin beynin yok mu?
edit: kimse atatürk vatan haini dedi diye vatan haini olmaz. mantıklı gerekçelerinizin olsun elinizde. "niye vatan haini diyosunuz" diyorum "atatürk öyle demiş" diye cevap alıyorum. lan senin beynin yok mu?
her mahallede seçilerek konulmuş gibi bulunan, diğer apartman sakinlerini örgütleyip apartmanın önünde dedikodu, örgü, mörgü gibi bilumum gereksiz meşguliyetlerle uğraşan, kapının önünde de okuldan yeni gelmiş, hayat bilgisi kitabından beyni skilmiş, bu sebepten biraz futbol oynayıp stres atma telaşında olan üç beş çocuğu, sadece çıkardıkları gürültüden dolayı azarlayan sanki daha önce hiç çocuk olmamış teyzelerdir. topu ellerine geçirdikleri sırada kesen versiyonları da mevcuttur bu teyzelerin.
boş bir türkücü.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?