ortalama yüz kişiden 90inin anlamadigini dü$ündüğüm hede hödö.ya da benim listemdekilerin hepsi aptal.
nicki kulaga cok sempatik gelen eski yazar.
düşük belli, rap dinleyen cilgin genclerin sifati.evet evet bunlar crazy degil crayzdirler.
yazinin tamami $oyledir.hakli aciklamalar varken yine de iyi niyetinin ba$kalari tarafindan suistimal edilecegi insanın kafasından geçmiyor da degil.
sp bursa il gençlik kolları üyeleri, istanbul bağcılar lisesi’nde öğrencilerin toplu namaz kılması ile ilgili haberlerin ardından, bursa il milli eğitim müdürlüğü binası önünde basın açıklaması yaptı. ‘her okula bir mescit’ adı altında imza kampanyası başlattıklarını söyleyen sp il gençlik kolları başkanı ali molla salih, “milli eğitim bakanlığı’nın okulda ibadet etmek isteyen öğrencilere yönelik 1977 yılına ait genelgesine göre, okulda dini ibadetlerini yerine getirmek isteyen öğrencilerin bu ihtiyaçlarını, okul yöneticilerinin kanuni mevzuat gereğince karşılaması gerekir dedi.
okul yöneticilerinin anayasa’nın 24’üncü maddesindeki din ve vicdan hürriyetiyle ilgili hükümler gereği, okullarda mescit açmak zorunda olduğunu savunan salih, “infiale neden olan bu üç beş çocuk kimdir? sırtlarında bomba mı taşıyorlardı? ‘kahrolsun cumhuriyet’ diye slogan mı atıyorlardı? vatanına milletine karşı bir duruş mu sergiliyorlardı? ayaklar baş oldu. sözde her biriniz, dine saygılısınız ama nerede bir din konusu geçse hep bir ağızdan karşı durursunuz. neden içinizden birileri çıkıp mertçe aslında islam’a karşı olduğunuzu itiraf edemiyorsunuz? diye konuştu.
salih, “ilköğretime kadar inen uyuşturucu partilerini haylazlık diye geçiştiren, sınıflarda toplu ve canlı taciz görüntülerine şaka süsü vermeye çalışanlar, bir okulun bodrum katında üç beş çocuğumuzun namaz kılmasını, hainlik ve cumhuriyet düşmanlığı noktasına getirmeye çalışan ses kimin sesi? dedi.
sp bursa il gençlik kolları üyeleri, istanbul bağcılar lisesi’nde öğrencilerin toplu namaz kılması ile ilgili haberlerin ardından, bursa il milli eğitim müdürlüğü binası önünde basın açıklaması yaptı. ‘her okula bir mescit’ adı altında imza kampanyası başlattıklarını söyleyen sp il gençlik kolları başkanı ali molla salih, “milli eğitim bakanlığı’nın okulda ibadet etmek isteyen öğrencilere yönelik 1977 yılına ait genelgesine göre, okulda dini ibadetlerini yerine getirmek isteyen öğrencilerin bu ihtiyaçlarını, okul yöneticilerinin kanuni mevzuat gereğince karşılaması gerekir dedi.
okul yöneticilerinin anayasa’nın 24’üncü maddesindeki din ve vicdan hürriyetiyle ilgili hükümler gereği, okullarda mescit açmak zorunda olduğunu savunan salih, “infiale neden olan bu üç beş çocuk kimdir? sırtlarında bomba mı taşıyorlardı? ‘kahrolsun cumhuriyet’ diye slogan mı atıyorlardı? vatanına milletine karşı bir duruş mu sergiliyorlardı? ayaklar baş oldu. sözde her biriniz, dine saygılısınız ama nerede bir din konusu geçse hep bir ağızdan karşı durursunuz. neden içinizden birileri çıkıp mertçe aslında islam’a karşı olduğunuzu itiraf edemiyorsunuz? diye konuştu.
salih, “ilköğretime kadar inen uyuşturucu partilerini haylazlık diye geçiştiren, sınıflarda toplu ve canlı taciz görüntülerine şaka süsü vermeye çalışanlar, bir okulun bodrum katında üç beş çocuğumuzun namaz kılmasını, hainlik ve cumhuriyet düşmanlığı noktasına getirmeye çalışan ses kimin sesi? dedi.
(bkz: cok iyi du$unmu$sun)
"batı avrupa?da xii. yüz yıldan xvi. yüz yıla kadar yaygın olan mimari stil için kullanılan terim. stilin temel özelliği sivri kemerlerdir. aynı zamanda mimari ayrıntılarda ve süslemede de uygulanmıştır".
aslında bu tanım yeterince kesin değildir. mimarlık tarihi uzmanlarından bir çoğu, gotik stilin temel özelliğinin sivri kemerler olduğunu kabul etmeyip, farklı kuramlar ileri sürebilirler. ayrıca, gotik stili yalnızca mimarlığa özgü olarak kullanmak da pek doğru değildir. zira gotik yalnız yapılar için değil; mobilyalar, giysiler, süslemeler, hatta mutfak aletleri
ve davranış biçimleri için bile geçerli bir kavramdı. ne var ki, günümüzde kilise yapılarının dışında gotik stilden geriye hemen hiç bir şey kalmamıştır.
konunun uzmanları, örneğin "medieval art" (orta çağ sanatı) isimli eserinde lethaby, gotik stili tüm orta çağ sanatı ile özdeş tutmakta, üstelik renkli cam süslemelerini, el yazmalarını, şiirleri bile gotik kapsamına sokmaktadır. uzmanlar, xix. yüz yılda de caumont önderliğindeki arkeologlar tarafından gotik sözcüğünün dar anlamda (yalnız mimarlık için) kullanılmaya başlandığını belirtmektedirler. arthur kingsley porter, "medieval architecture" (orta çağ mimarisi) adlı
yapıtında gotik sözcüğünün, rönesans döneminde tüm orta çağ yapıları için uygulanan genel bir terim olduğunu, ancak xix. yüz yılda de caumont ve diğer arkeologlarca sivri kemerli yapıları "romanesk" denilen yuvarlak kemerli yapılardan ayırabilmek için kullanılmaya başlandığını söylemektedir. öte yandan, bazı yazarlar gotik sözcüğünü kullanmaktan
özellikle kaçınmışlardır. örneğin rickman "ingiliz mimarisi", britton da "hıristiyan mimarisi" terimlerini tercih etmitlerdir.
"history of freemasonry" (masonluğun tarihi) adlı kitabında albert g. mackey "gotik mimari, tam anlamıyla masonluğun mimarisidir" demektedir.
gotik ortaya çıkana dek batı avrupa?daki tüm yapı biçimlerinin temelini oluşturan "romanesk" mimarlık oldukça basit bir ilkeye bağlıydı ve özünü eski bazilika inşaatlarından almıştı. bu ilke, dört duvar üzerine oturtulan düz bir çatıdan ibaretti. eğer çatı kubbeli ya da çıkıntılı olursa, yan ağırlıkları taşımaları için duvarların kalınlaştırılması gerekliydi. bu
nedenle, geniş iç mekânlar gerektiren büyük yapılarda duvarlar fazlasıyla kalın yapılıyordu. duvarların yeterince sağlam olması için ise pencerelerin pek küçük olmaları gerekiyordu. sonuç olarak, romanesk yapılar bodur ve hantal görünümlü, iç mekânları karanlık ve hüzünlü yapılardı.
gotik mimarlar, iç mekânlarda yeterli genişliği sağlayan sivri ve yüksek kemerler kullanarak, romanesk yapıların uygunsuz koşullarından kurtulma çaresini bulmuşlardı. üstelik kemerli payandalar kullanarak yan ağırlıkları desteklemesini de biliyorlardı. bu sayede, duvarların üzerindeki büyük yük azaltılmış oluyordu. açılan büyük pencereler ve kullanılan renkli camlar iç mekânların tatsız karanlığını ve hüznünü yok ediyordu. zamanla, yapıyı oluşturan çeşitli öğeler; kemerler, payandalar, sütunlar ve duvarlar, tıpkı bir makinenin gerekli parçaları gibi, bütün halinde uyumlu bir sistem biçimine dönüştü. yapının çeşitli öğelerini uyumlu bir biçimde örgütleyen bu bütüncül sistem gotik stilin özünü ve romanesk stilden ayrılmasını sağlayan ana niteliğini oluşturdu. kemerler, payandalar, sütunlar gibi teknik özellikler stili belirlemede ikinci plana düştü.
aslında bu tanım yeterince kesin değildir. mimarlık tarihi uzmanlarından bir çoğu, gotik stilin temel özelliğinin sivri kemerler olduğunu kabul etmeyip, farklı kuramlar ileri sürebilirler. ayrıca, gotik stili yalnızca mimarlığa özgü olarak kullanmak da pek doğru değildir. zira gotik yalnız yapılar için değil; mobilyalar, giysiler, süslemeler, hatta mutfak aletleri
ve davranış biçimleri için bile geçerli bir kavramdı. ne var ki, günümüzde kilise yapılarının dışında gotik stilden geriye hemen hiç bir şey kalmamıştır.
konunun uzmanları, örneğin "medieval art" (orta çağ sanatı) isimli eserinde lethaby, gotik stili tüm orta çağ sanatı ile özdeş tutmakta, üstelik renkli cam süslemelerini, el yazmalarını, şiirleri bile gotik kapsamına sokmaktadır. uzmanlar, xix. yüz yılda de caumont önderliğindeki arkeologlar tarafından gotik sözcüğünün dar anlamda (yalnız mimarlık için) kullanılmaya başlandığını belirtmektedirler. arthur kingsley porter, "medieval architecture" (orta çağ mimarisi) adlı
yapıtında gotik sözcüğünün, rönesans döneminde tüm orta çağ yapıları için uygulanan genel bir terim olduğunu, ancak xix. yüz yılda de caumont ve diğer arkeologlarca sivri kemerli yapıları "romanesk" denilen yuvarlak kemerli yapılardan ayırabilmek için kullanılmaya başlandığını söylemektedir. öte yandan, bazı yazarlar gotik sözcüğünü kullanmaktan
özellikle kaçınmışlardır. örneğin rickman "ingiliz mimarisi", britton da "hıristiyan mimarisi" terimlerini tercih etmitlerdir.
"history of freemasonry" (masonluğun tarihi) adlı kitabında albert g. mackey "gotik mimari, tam anlamıyla masonluğun mimarisidir" demektedir.
gotik ortaya çıkana dek batı avrupa?daki tüm yapı biçimlerinin temelini oluşturan "romanesk" mimarlık oldukça basit bir ilkeye bağlıydı ve özünü eski bazilika inşaatlarından almıştı. bu ilke, dört duvar üzerine oturtulan düz bir çatıdan ibaretti. eğer çatı kubbeli ya da çıkıntılı olursa, yan ağırlıkları taşımaları için duvarların kalınlaştırılması gerekliydi. bu
nedenle, geniş iç mekânlar gerektiren büyük yapılarda duvarlar fazlasıyla kalın yapılıyordu. duvarların yeterince sağlam olması için ise pencerelerin pek küçük olmaları gerekiyordu. sonuç olarak, romanesk yapılar bodur ve hantal görünümlü, iç mekânları karanlık ve hüzünlü yapılardı.
gotik mimarlar, iç mekânlarda yeterli genişliği sağlayan sivri ve yüksek kemerler kullanarak, romanesk yapıların uygunsuz koşullarından kurtulma çaresini bulmuşlardı. üstelik kemerli payandalar kullanarak yan ağırlıkları desteklemesini de biliyorlardı. bu sayede, duvarların üzerindeki büyük yük azaltılmış oluyordu. açılan büyük pencereler ve kullanılan renkli camlar iç mekânların tatsız karanlığını ve hüznünü yok ediyordu. zamanla, yapıyı oluşturan çeşitli öğeler; kemerler, payandalar, sütunlar ve duvarlar, tıpkı bir makinenin gerekli parçaları gibi, bütün halinde uyumlu bir sistem biçimine dönüştü. yapının çeşitli öğelerini uyumlu bir biçimde örgütleyen bu bütüncül sistem gotik stilin özünü ve romanesk stilden ayrılmasını sağlayan ana niteliğini oluşturdu. kemerler, payandalar, sütunlar gibi teknik özellikler stili belirlemede ikinci plana düştü.
6 yildir cuzdanimi sag cebimde ta$imama sebebiyet veren durum.
site temporarily unavailable
we apologize for the inconvenience. please contact the webmaster/ tech support immediately to have them rectify this.
error id: "bad_httpd_conf"
we apologize for the inconvenience. please contact the webmaster/ tech support immediately to have them rectify this.
error id: "bad_httpd_conf"
yarı yarıya joker hakkini kullanan kimsedir.
abazalık içten gelen bir merak unsurudur, sapıklık ise tam tersidir.
#246058
(bkz: unforgiven)
apartmanin merdivenindeki merdiven boslugu penceresinin demir parmakliklari arasindan kafayi sokup a$agidaki evin mutfagini gormeye cali$irdim.birgun kafam siki$inca zar zor sesimi anneme duyurdum.kaynakci getirilerek demir kesilerek kafam cikarildi.
(bkz: bu da böyle bir anım)
(bkz: sürekli bir yerlerini bir yerlere sokup çıkaramayan insan modeli)
(bkz: bu da böyle bir anım)
(bkz: sürekli bir yerlerini bir yerlere sokup çıkaramayan insan modeli)
ilkokul 3te servisle eve gelirken emniyet kemerinin demir parcasinin demirinden kucuk parmagimi gecirmi$tim.sonra geriye cikaramayinca tum servisi velveleye vermek.ardindan servisin durup şoförün elimi zar zor çıkarmas ve akabinde bütün servisteki öğrencilerin benle dalga geçmesi.
(bkz: aynen ya$anmi$tir)
(bkz: aynen ya$anmi$tir)
yüksekçe bir kanepe arkalığının tepesine şemsiyeyle çıkıp defalarca, bir şemsiyeyle bir de şemsiye olmadan yere atlamak. acaba hız farkı oluyor mu, şemsiye çizgi filmlerdeki gibi insanı yavaşlatıyor mu diye aradaki farkı hissetmeye çalışmak. bişey hissedemeyince, kronometreli casio saati elde tutarak tekrar aynı süreci başlatmak. tam atlarken kronometreyi çalıştırıp yere inilen anda durdurmak. arada salise farkı olunca, "acaba benim kronometreyi bastığım anlar arasındaki fark mı, yoksa şemsiyenin inişi yavaşlatması mı" diye düşünüp, doğrulamak için defalarca denemek. aynı salise farkını en az 10 defa elde etmeden sağlıklı bir sonuca ulaşılamayacağına kanaat getirip atlamaya devam etmek. allahım yarabbim.
en ek$i haliyle tanidigim tur$ucugum.sözlüğe ilk ba$ladığım zamanlar beni hic yalniz birakmazken surekli yardim etti.birlikte cok guzel gunler gecirdik sozlukte.zaman zaman tek diyalogumuz "mjjjjjxxxxxx"lardan ibaret oldu.beni en yakinlarindan bildi ben de en yakinlarimdan bildim.en aci anlarimi onunla en mutlu anlarimi onunla payla$tim.abla bildim, dost bildim.kendini benim icin herhale soktu.onu cok sevdim.birtanem o benim.$imdi bugün goruyoruz tur$ucugum yeni ya$ina girmi$.ama hic de degi$memi$.hala eski guzelligi ve $irinliginde.iyiki dogdum tur$ucugum, iyiki varsin!.
yabanci filmlerde bolcana kullanilan alternatif sevgiliye hitap $eklidir.ayrica ulkemizde banu alkan in agzina sakiz olmus laftir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?