confessions

sabina

- Yazar -

  1. toplam entry 33
  2. takipçi 1
  3. puan 7061

fallus merkezci

sabina
batı düşünce sistemidir özetle. özetlemeyelim kardeşim diyorsanız şöyledir: freud kadının ’ikincilliğini’, sembolik düzendeki görünmez halini penis kıskançlığına bağlamıştır. kadınlar sözüm ona pipisini kıskanırmış da erkeklerin, yokmuş kadınlarda, o yüzden hep bir yanları eksik kalmışmış kadınların. lacan bunun ne kadar saçma bir düşünce olduğunu farkederekten, ama bir yandan da oedipus’a ayıp olmasın diyerek penisin yerine fallusu koymuştur. fallus, göstereni penis olan, iktidarı, gücü temsil edendir. istemsizce, mevcut durumda güçlü olan erkek olduğu için fallusun göstereni penistir. peki, freud’dan lacan’a değişen nedir? kadın yine ’ikincildir’, ’görünmezdir’, ’temsil edilmeyen, edilemeyendir’ vs. işte bunun sebebi fallus merkezciliktir. batının ürettiği felsefe, bilim, sanat, edebiyatın gücün çevresinde dolanıp durur. ikili karşıtlıklar yoluyla, birini diğeriyle kıyaslayarak hep erkeğe atfedilen değerleri üstün göstermiştir ’batı’. sözgelimi doğa/kültür ikiliğinde kültür hep baskındır. kültür doğayı alt eder. kültür erildir. duygu/akıl ikiliğinde akıl hep duyguyu yener. duygularla hareket etmek zayıflığın göstergesidir. ’erkekler’ ağlamaz zira, akıl yönetir onları. güç onlardadır. ama fallus merkezciliği yıkmak da mümkündür. feminizm, queer teori gibi söylemler bununla mücadele etmek için ortaya çıkmışlardır. fallus merkezciliğin mastürbasyon yapmamız için yapay birer penis olarak böyle akımlar çıkarıp çıkarmadığı ise bambaşka bir tartışma konusudur.

feminizm

sabina
özselciliğe düşmeden ’kadın’ diye bir gruptan bahsedilebilir mi sorusu cevaplandıktan sonra tanımlanabilecek ama genel anlamda ’kadınlar’ın toplum içinde olağan ikinciller olarak gösterilmesi, değersizleştirilmesi, görünmez kılınması, normu yakalayamayanlar olarak imlenmesini tersine çevirmeye çalışan, dayanışma temelli politik bir hareketliliktir. güzeldir ve ’feminizm herkes içindir.’ (bkz: bell hooks)

pınar selek

sabina
dava devam ediyor. buyrun burdan yakın:
http://www.kazete.com.tr/haber_detay.php?hid=1338

gitmek zorunda kalanlardandır.

kendi sayfası da vardır. o da şudur:
http://www.pinarselek.com/public/default.aspx

amargi

sabina
edebiyat ve sinema atölyeleri düzenliyorlar. hatta ilk atölyenin kitabı da basıldı. ismi şöyle "kadınlar dile gelince". atölye boyunca okunan eserlerin atölye katılımcıları tarafından nasıl okunduğunu, yorumlandığını görmek için bir fırsat olabilecek kitaba amargiden ulaşabiliyorsunuz. ikinci edebiyat atölyenin adı donna kişot olarak belirlendi. duyurusu da şöyle yapıldı.

edebiyat atölyesi’nin ikincisi başliyor;
‘donna kişot okuma kulübü’

geçen 1 yıl boyunca küçük hanımefendi’nin sergüzeştini takip ettik.
hanımefendi nihayet evine döndü, ama virginia woolf’tan aldığı esinle olsa
gerek, dönüşmüş olarak. şimdi kitaplardan zırhları, kelimelerden mızrakları
ile yeldeğirmenlerine karşı savaşan bir donna kişot o. artık macera daha da
hızlanacak. uzun bir tarihin hikâyesini anlatacak bize. “kadınların “edeb”i
tarihi”nin hikâyesini. “soluğum yeter” diyenler, yine yakın gözlüklerini
alıp sabır, merak ve ısrarla donanıp (disiplin de şart tabii!) amargi’nin
kapılarını çalsınlar. mutlaka açılacaktır. geçen yıl olduğu gibi bu yıl da
aslı güneş’in sorumluluğunda, ilkay ertem’in koordinatörlüğünde yürütülecek
atölye sonunda yazılacak yazılar kitaplaştırılacaktır.

son başvuru tarihi: 7 eylül 2009
atölye başlangıç tarihi: 5 ekim 2009
başvuru ve bilgi için;
atölye koordinatörü ilkay ertem: (0532) 588 58 94
amargi feminist kitabevi: (0212) 251 01 54

kadinlarin “edeb”i tarihi

başlangiçta aşk vardi
paul ve virginie-b.s. pierre
uğultulu tepeler-emily bronte
northanger manastırı-jane austen
kara kitap-suat derviş

“ilk günah”in bedeli olarak eğitim
emile-jean jacques rousseau

kutsal aile
aile mutluluğu-tolstoy
yürümek-sevgi soysal
bir kadının penceresinden-oktay rifat

bakireler, zevceler ve anneler
evde kalmış kız-balzac
genç kızlar-henry de montherlant
effi briest-theodor fontane

cadilar, fahişeler, suçlular
moll flanders- daniel defoe
kızıl damga-nathaniel hawthorne
indiana-george sand

hakikat kâşifleri
bir kadının portresi-henry james

boyun eğmeyenler
adsız sansız bir jude-thomas hardy
yalnız bir avcıdır yürek-carson mccullers
ölmeye yatmak-adalet ağaoğlu

aşk aslinda başka bir yerdeydi
insancıklar-dostoyevski
küskün kahvenin türküsü-carson mccullers

bejan matur

sabina
şimdiye kadar hakkında hiç ukdelenilmemiş bir şairdir. tanrı görmesin harflerimi diyendir. 1968 doğumludur, annesi şamandır, kendisi de doğanın ruhu olduğuna inanır. doğduğu coğrafyadan beslenen bir şairdir. olması gerektiği gibidir kısacası. şiirlerinin yanında, zaman gazetesindeki yazıları ve "doğunun kapısı diyarbakır" adlı bir de kitabı bulunmaktadır güzel kadının. böyledir.

ecriture feminine

sabina
fransız feministlerden helene cixous’nun “her türlü özgürlüğe izin veren, klasik metinlere benzemeyen, kendisine sınır koymayan, bölümler, başlangıçlar ve bitişler gibi düzenli sınırların olmadığı, hapsetmenin, sınırların olmaması yüzünden birazcık tedirgin eden metinler.” olarak yorumladığı kavramdır. hatta şöyle de demiştir vaktizamanında “dişil bir yazın tanımlamak imkânsızdır. bu dişil yazının olmadığı anlamına gelmez, ama bu yazın asla teoriye dökülemez, kapatılamaz, şifrelenemez. ama her zaman fallus merkezci düzeni yöneten söyleme baskın çıkar.” (bkz: fallus merkezci)

fotokritik

sabina
girip girip yeni neler koymus portfolyasina diye baktigim eacinci nickli sahsiyet takdire sayandir... ozellikle bulutlarin hareketi bana nuri bilge ceylanin kasaba filmini animsatir. uzulurum.

yasmin levy

sabina
yasmin levy ve vengo filminde arrinconamela parcasinin caldigi sahnedeki beyaz elbise giymis kadin bana tony gatlif’in armaganidir. ablamin cok onceden soyledigi benim de dikkate almadigim, sonradan "bak ne buldum?" deyip, gurur icinde siritip wmp’nin play tusuna basmamin üstünden en fazla bes saniye gecmesiyle, ablamin gelip kafama vurarak "yasmin levy bu, gerizekali! ben sana soylemistim bunu zaten." demesiyle, benim aklimin sasmasiyla- ablam bunu mu dinliyormus vay be!ben onu hande yener dinler saniyordum-, farkli olma hissimin yerle bir oldugu ani yasamama sebep olmuş kadindir.
videolarina allah razi olsun youtube’dan diyerek besmele cekerek suradan ulasabiliriz:
http://www.youtube.com/watch?v=zbz7cfnrfui&mode=related&search=
http://www.youtube.com/watch?v=xxim_lnqpcm&mode=related&search=

çingene

sabina
tony gatlif’in filmlerine konu olan insanüstü, hayranlik uyandiran,"hadi ordan! cingene dogulmaz, cingene dogulur!" dedigim varliklar.
hamis: bu arada tony gatlif hayranligim hissedilmistir umarim:)

cats and dogs

sabina
camille adlı deli hatunun söylediği hoş bir parçadır. sözleri çok manidardır, anarşiktir. "biz uydurduk bu duyguları ey insanlar, kediler ve köpekler arkadaşımız olamaz" demektedir.

cats and dogs are not our friends
they just pretend
they just pretend
it’s just emotions we invent
like photographs we put on shelves
cats and dogs are not our friends
scratch their ears

they’ll wave their tails
and if it rains again next weekend
it’s all because of them
little doggy
come to mummy
cats and dogs are not our friends

they just pretend
they just pretend
it’s just emotions we invent
so we forget we’re by ourselves
little catty
come to daddy
miaou miaou

ouaf ouaf ouaf ouaf
you feed your dog
you feed your cat
you feed your kids
you feed your wife
you feed your pets
aren’t you fed up to
feed the world around
you feed the world around !

küçükpazar

sabina
süleymaniye camisinin arkasında yer alan 2010 kültür başkenti istanbul projesi kapsamında istanbul ’büyük’şehir belediyesinin yeni yüzünü kazandırmaya çalıştığı bir bölgedir. çocuklar yaşar o mahallede, ellerinde su şişeleri ve kağıt mendiller süleymaniye önünde konuşlanırlar. satarlar, sonra fotoğraf karesine sıkışırlar. kimse merak etmez onları, nerede yaşarlar? orada bir yer vardır yakında, orası onların evidir. gidemesek de göremesek de onlar getirirler evlerini, sokaklarını, tinercilerini, uyuşturucu satıcılarını, kız kaçırmalarını, damat koğuşlarını ellerimize. "çekin" derler "bizi, hapsedin karelere, sonra unutun, birer nesneyiz ellerinize. yabancıyız sizin için." küçükpazarda yaşarlar.
(bkz: ağlama lan)

güler zere

sabina
onunla birlikte ’affedilen’ 3 kişi daha varmış. adları sanları bilinmez. suçları nedir, bilinmez. ’affedilmek’ de nedir diye sorulmaz. ne suç işlemiş, o da bilinmez. sorgulanmaz, ’affedilmiştir’ nihayetinde. asıl hasta insanları hastanede değil, hapishanede tutan ’devlet’i kim affedecektir, o hiç sorgulanmaz. aynı devlet tmk mağduru çocuklar konusunda da bir şeyler yapsın diyesi gelir de insanın, ama devletin kulakları sağırdır, duymaz.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol