reggae

ogrenci evinde duzenlenen partilerin klasigi.

ozellestirilmelerin r.t.e. doneminde tavana vurdugu gunumuzde bu kurumumuzu da ozellestirerek ulkenin haberlesme agini, elin arabina teslim etmek suretiyle, gizliligimizi ve guvenligimizi iki paralik eden kurum. aslinda olay kurumda degil kurulumunda ya neyse...

onu ilk tanidigimiz zamanlar da "aman tanrim bu ses bu kizin neresinden cikiyor? " diyerekten bize hayati sorgulatan fakat zaman gectikce aldigi kilocuklarla sorumuzu artik yavas yavas bir cevaba kavusturan muhtesem insan. o her haliyle guzel. hep melankolik ve entel. cok severiz , ailecek dinleriz.

acilen bir kac copcatan arkadas bulmasi gereken zati muhterem.

macit

3 eylul gunu saat x de bende o balerina seysinin onunde etrafima bakinip " aaa sen karpuzz musun yoksa?" diye bagrinmayi planliyorum. guzel dusunulmus bu zirvemizde hepinizi gormeyi umut ediyorum. saygilar.

buyu de gel cocuk buyude gel...

apple firmasinin her yil duzenledigi, genclere firsat veren, yetenekli arkadaslarin parlamalarini kolaylastiran yarisma. juri kalitesinden anliyoruz ki an itibari ile ulkenin en prestijli yarismasi sayilabilir.

balik kadinlari aldatmaya cok megillidir. duyrulur..

apple ürünlerinin ve programlarının başına takılan ek
canlı örnekleri: ibook, ipod, iphoto, imac, ican(yarışmadır kendisi) vb.

afilli örgüt evi...

bir şehir efsanesine göre; her homofobiğin altında bir homo yatarmış. o insanlarda aslında bundan korkarmış.

çoğu erkeğin kaçtığı kız modeli. meraklısı da vardır ve çabalarından dolayı taktir edilir. ne de olsa egzantrik ve çetrefilli bir yoldur bu. her giren sonunu bulamaz o yolun. ama en sonunda su yatağını bulur, değil mi efendim?..

istanbul bir ruhtur içime üflenen
ne ben ondan geçerim ne o benden

reggae

bu gün sokakta tüm sıkma öğrencilerin çantalarının , dosyalarının üstünde "bilmem ne state" yok efendim "amerikan kalçırr" tarzı yazılar var. bu kızlar kendileri ayrılmak istiyor halktan , amerikan ve avrupa okullarının türkiye şubelerine gidenler de onlar. hepsi istedikleri gibi yaşıyor ve kimseden de geri kalmıyor. e daha ne istiyorlar ki?

açıklar değil, kapalılar, yolda t-shirtlü kızları tacizkar bakışlarla, "ırıspııı" damgasıyla mimleyen. kimse onları ellemiyor ama onlar yine de danıştaya saldırıya sebebiyet veriyor, insanların beyinlerini yıkıyor, daha yukardakilere alet oluyor ve her fırsatta provakasyon yapıyorlar. ne güzel iş değil mi?...

diğer kızlarımızın hepsi "kaşar"da bu kızlar mı namuslu? böyle mi müslüman olunuyor yani?..

bırakın bu işleri; hırgür çıkaran onlar , avrupa insan hakları mahkemesine başvuran onlar aldıkları cevapta belli zaten...

türkiyenin laik insanları bıktı onlardan ya adam gibi baş örtüsü yada eşarp falan taksınlar ya da hakkaten bu işi daha fazla sömürmeden arabistana gitsinler.

dunyanın en acaip akvaryumcusudur. bir gidenin bir daha gidesi gelir. hayatınızda görebilecegınız en entel, en karizma akvaryumcuyla orada tanışabilirsiniz. ismi allen’dir. onu bir kere gören "bir daha bir daha" diye yalvarır adeta, çünkü kendisi ilk seferden itibaren bağımlılık yapar.

dip not: türkiye’nin en eski ve en iyi deniz akvaryumcusu olduğu görüşü halk arasın da yaygındır.

adresi:
halit ziya uşaklıgil cad.
aksoy apt. no:7 zeytinlik mah. bakırköy istanbul

1000 de 16 ila 24 oraninda tuz iceren akvaryum turu. uygun kosullar saglaninca okyanus baliklari bakilabilir. finding nemo
filminde hepimizin gorup sevdigi olay.

abazan arkadas-seviyeli bir sohbete ne dersiniz?
bikkin kadin-sevismeden once mi?
sevistikten sonra mi?
abazan arkadas-... (dumur)...

kaybetmeye mahkumdu. kaybetti. bitti.

napolyon’un da dediği gibi para para para .