iki şeye hakkım olduğuna karar verdim: özgürlük ve ölüm. birine sahip olamazsam ötekini isterim çünkü hiç kimse beni canlı tutsak edemez.
(bkz: harriet tubman)
-acıkan var mı?
-hayır tatlı kan var.
-yine başladı yaaa!
-hayır tatlı kan var.
-yine başladı yaaa!
efkan sesenin yorumladigi muhtesem sarki;
cocuklugum henuz sıcak inanın sonrası yok
gece gunduz calisiriz bakmayin tantanaya cok
umutlar bir kasada sıkısmıs bir masada
dokuzaltı yollarında oyyy
bir omur gecer buralarda sanki yarın dunden uzak
bitmeyen bir ızdırap oy
dokuz altı yollarında bir zincir bogazimda
sıkar sıkar gevsetemem aglayamam
ayda yılda bir kacamak kacsak bile yasamamak
dokuz altı yollarında gulmek yasak
savrulmusuz odalara bahara ve daglara hasret
su gordugun doner koltuk sanki omur torpuleyen rulet
umutlar bir kasada
cocuklugum henuz sıcak inanın sonrası yok
gece gunduz calisiriz bakmayin tantanaya cok
umutlar bir kasada sıkısmıs bir masada
dokuzaltı yollarında oyyy
bir omur gecer buralarda sanki yarın dunden uzak
bitmeyen bir ızdırap oy
dokuz altı yollarında bir zincir bogazimda
sıkar sıkar gevsetemem aglayamam
ayda yılda bir kacamak kacsak bile yasamamak
dokuz altı yollarında gulmek yasak
savrulmusuz odalara bahara ve daglara hasret
su gordugun doner koltuk sanki omur torpuleyen rulet
umutlar bir kasada
1977 tarihli zulfu livaneli sarkisi;
dunyanin ucunda bir gul acilmis
efil efil esen yele merhaba
karanligin sonu bir ulu safak
sarp kayadan gecen yola merhaba
gün ve gün yüregim ulu yalimda
engel tuzak kurmus bekler yolumda
zulümlerde iskencede ölümde
bükülmeyen güce kola merhaba
aci da kahir da cekmis geliyor
gunesten bosanmis kopmus geliyor
bir isik selidir, sökmüs geliyor
nazim usta ulu sele merhaba !
alinacak anadolunu öcü
yerde kalmayacak cekilen aci
acildi geliyor safagin ucu
su dogdu dogacak güne merhaba
selam olsun dört bir yana merhaba
akan kana düsen cana merhaba
hesap sorulacak güne merhaba
türkünü söyleyen dile merhaba
dunyanin ucunda bir gul acilmis
efil efil esen yele merhaba
karanligin sonu bir ulu safak
sarp kayadan gecen yola merhaba
gün ve gün yüregim ulu yalimda
engel tuzak kurmus bekler yolumda
zulümlerde iskencede ölümde
bükülmeyen güce kola merhaba
aci da kahir da cekmis geliyor
gunesten bosanmis kopmus geliyor
bir isik selidir, sökmüs geliyor
nazim usta ulu sele merhaba !
alinacak anadolunu öcü
yerde kalmayacak cekilen aci
acildi geliyor safagin ucu
su dogdu dogacak güne merhaba
selam olsun dört bir yana merhaba
akan kana düsen cana merhaba
hesap sorulacak güne merhaba
türkünü söyleyen dile merhaba
kıt bir kan grubu; 0 rh(-)
pir sultan abdal siiri;
ötme bülbül ötme ser degil bagim
yar senin elinden de ben yana yana
tükendi fitilim eridi yagim
yar senin elinden de ben yana yana
ya dost ya dost ya dost
deryadan bölünmüs sellere döndüm
vakitsiz açilan güllere döndüm
atesi kararmis küllere döndüm
yar senin elinden de ben yana yana
ya dost ya dost ya dost
haberim duyarsin da peyiklerinen
yarimi sarsinlar sehitlerinen
kirk yil dagda gezdim geyiklerinen
yar senin elinden de ben yana yana
ya dost ya dost ya dost
deryadan bölünmüs de sellere döndüm
ötme bülbül ötme ser degil bagim
yar senin elinden de ben yana yana
tükendi fitilim eridi yagim
yar senin elinden de ben yana yana
ya dost ya dost ya dost
deryadan bölünmüs sellere döndüm
vakitsiz açilan güllere döndüm
atesi kararmis küllere döndüm
yar senin elinden de ben yana yana
ya dost ya dost ya dost
haberim duyarsin da peyiklerinen
yarimi sarsinlar sehitlerinen
kirk yil dagda gezdim geyiklerinen
yar senin elinden de ben yana yana
ya dost ya dost ya dost
deryadan bölünmüs de sellere döndüm
tokat yöresine ait güzel bir türkü;
sabahın seherinde ötüyor kuşlar
balınan yoğrulmuş o sırma saçlar
kudretten çekilmiş karadır kaşlar
işte bu gönlümün cananı geldi
seher vakti keklik çıkar kabana
sallandıkça püskül değer tabana
korkarım sevdiğim vara yabana
işte bu gönlümün cananı geldi
yarim yine şekerlendi ballandı
alınan yeşili giydi sallandı
kırılsın kollarım ne tez çullandı
aç gözlerini aç cananım geldi
sabahın seherinde ötüyor kuşlar
balınan yoğrulmuş o sırma saçlar
kudretten çekilmiş karadır kaşlar
işte bu gönlümün cananı geldi
seher vakti keklik çıkar kabana
sallandıkça püskül değer tabana
korkarım sevdiğim vara yabana
işte bu gönlümün cananı geldi
yarim yine şekerlendi ballandı
alınan yeşili giydi sallandı
kırılsın kollarım ne tez çullandı
aç gözlerini aç cananım geldi
tomasla vedalaşma
sanadır, kuşatılmış arkadaşım,
ak dağların berrak sularına,
batık gemi düşünün seni bağladığı yere
gider ayrılık şarkım.
uyandım bugün
yelkenlerimde kanatlanma arzusuyla,
haberleşme mumları tutuyorum
duygusuz pusulanın gösterdiği
zaman limanına giderken gemi.
dilimi rüzgara veriyorum
sözcüklerini gergin gergin tutmak,
taze acılarından bir şeyler alıp götürmek için
yaşamakta olduğun şaşkınlıkları paylaşmaya.
yastığını yeşerten
bahar da yitti gitti.
ayrılışımı kastetmiyorum,
artık yol almayan gemin için diyorum.
anlıyorum seni kırık kanatlı kırlangıç,
isterdim kastilya çeşmesine götürmek,
başa çıkabileceğin güçle donatmak.
olaylara eğilmiş bir doktor olsam bile
onları değitiremiyor, ancak anlayabiliyorum.
bununla birlikte sihirli bir çözümüm var,
bolivyada bir madende,
belki de şilide, peru veya meksikada
ya da yıkılmış sonora impataratorluğunda,
afrika brezilyasının siyahi bir limanında ya da
belki de her noktada bir kelime
öğrendiğimi sanıyorum.
bu çözüm çok basit,
etrafıyla ilgilenme, saldır tepeye.
birleştir genç ellerini yaşlı kayayla,
günden güne ufak dalgalar halinde
kıpırdayan kırmızı mercanlara nabzını daya.
günün birinde, hatıram ufuğun ötesinde
bir yelkenli olsam bile
ve senin hatıran belleğimde demirleyen
bir gemi olsa bile
geleceğe doğru neşeyle yürüyen
ufuktaki kızıl yoldaşları gördüğümde
şaşkınlıkla haykırmaya başlayacak kuşluk vakti.
o korkunç ve beyaz soğukkanlı kötüler
şaşkınlığa uğramış gece gibi gerisin geri dönecekler.
işte o zaman, dört duvar arasında
solgun şair,
evrenin şarkıcısı olacaksın
ve sen bahtı kara, ince ruhlu, hasta şair
halkın güçlü şairi olacaksın.
sanadır, kuşatılmış arkadaşım,
ak dağların berrak sularına,
batık gemi düşünün seni bağladığı yere
gider ayrılık şarkım.
uyandım bugün
yelkenlerimde kanatlanma arzusuyla,
haberleşme mumları tutuyorum
duygusuz pusulanın gösterdiği
zaman limanına giderken gemi.
dilimi rüzgara veriyorum
sözcüklerini gergin gergin tutmak,
taze acılarından bir şeyler alıp götürmek için
yaşamakta olduğun şaşkınlıkları paylaşmaya.
yastığını yeşerten
bahar da yitti gitti.
ayrılışımı kastetmiyorum,
artık yol almayan gemin için diyorum.
anlıyorum seni kırık kanatlı kırlangıç,
isterdim kastilya çeşmesine götürmek,
başa çıkabileceğin güçle donatmak.
olaylara eğilmiş bir doktor olsam bile
onları değitiremiyor, ancak anlayabiliyorum.
bununla birlikte sihirli bir çözümüm var,
bolivyada bir madende,
belki de şilide, peru veya meksikada
ya da yıkılmış sonora impataratorluğunda,
afrika brezilyasının siyahi bir limanında ya da
belki de her noktada bir kelime
öğrendiğimi sanıyorum.
bu çözüm çok basit,
etrafıyla ilgilenme, saldır tepeye.
birleştir genç ellerini yaşlı kayayla,
günden güne ufak dalgalar halinde
kıpırdayan kırmızı mercanlara nabzını daya.
günün birinde, hatıram ufuğun ötesinde
bir yelkenli olsam bile
ve senin hatıran belleğimde demirleyen
bir gemi olsa bile
geleceğe doğru neşeyle yürüyen
ufuktaki kızıl yoldaşları gördüğümde
şaşkınlıkla haykırmaya başlayacak kuşluk vakti.
o korkunç ve beyaz soğukkanlı kötüler
şaşkınlığa uğramış gece gibi gerisin geri dönecekler.
işte o zaman, dört duvar arasında
solgun şair,
evrenin şarkıcısı olacaksın
ve sen bahtı kara, ince ruhlu, hasta şair
halkın güçlü şairi olacaksın.
(bkz: el freni)
laik ülkede din görevlisi devlet memuru olmamalıdır,olursa o ülke laik degildir,bu önermeye göre türkiye de laik değildir.
(bkz: yapmayın yemeyin bizi)
(bkz: yapmayın yemeyin bizi)
bilgisayarımın 15 dakkada açılıp sinir sistemimin bozulmasına yardımcı olan, ve şu an itibariyle kökünü kazıdığım antivirüs programı.
boruların yüksek frekans tekniği ile kaynak edilmesinde kullanılan ferrit malzemeden yapılmış çubuktur.
iskelet sistemi tamamlandıktan sonra duvar malzemesi olarak tuğla yerine kullanılan çimento esaslı malzeme.
sünger taşı gibi birbirine bağlantısız boşluklu, silikat esaslı volkanik bir agregadır.
lafarge firması tarafından üretilen çimento esaslı hazır polistren isı plakası yapıştırma harcı. kaba sıva, ince sıva, beton, brüt beton, bims, briket ve tuğla yüzeylere uygulanır.
uretimi takiben aynı cevre sartlarinda herhangi bir yapi elemaninin boyutlarinda zamanla olusan kisalma.
mobilyanın alt kısmında, boydan boya uzanan en enli kısım.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?