son zamanlarda sayılarında artış olduğunu farkettiğim bir siktir git demekte sakınca görmediğim yeni modeller.
müthiş ağırlık olduğunda uyku geldiğinde sorulan soru..
bir bankanın amblemi olan yonca çeşidi.
nadir bulunması ama doğada bulunması tecrübe ile sabittir.
nadir bulunması ama doğada bulunması tecrübe ile sabittir.
an itibarıyla sözlükte döktürenler okuyanlar oyverenler falan işte.
independence (jedi)
darklord (1. nesil bilgic)
angelus (moderator)
msscat (1. nesil bilgic)
cleirvoyant (1. nesil bilgic)
ilean (2. nesil bilgic)
tasar (2. nesil bilgic)
emhhre (2. nesil bilgic)
broken (2. nesil bilgic)
my son is father (lawyer)
nothelle (2. nesil bilgic)
blackpresser (2. nesil bilgic)
fıramboğaz (2. nesil bilgic)
ankakusu (2. nesil bilgic)
epikuros (2. nesil bilgic)
miafori (2. nesil bilgic)
lion (2. nesil bilgic)
bamya (2. nesil bilgic)
müqüe (2. nesil bilgic)
fergadan (2. nesil bilgic)
salavin (2. nesil bilgic)
so what (2. nesil bilgic)
sanatçı (2. nesil bilgic)
devedikeni (2. nesil bilgic)
bitos (2. nesil bilgic)
birgül (2. nesil bilgic)
ozerezgi (2. nesil bilgic)
korsikalı (2. nesil bilgic)
independence (jedi)
darklord (1. nesil bilgic)
angelus (moderator)
msscat (1. nesil bilgic)
cleirvoyant (1. nesil bilgic)
ilean (2. nesil bilgic)
tasar (2. nesil bilgic)
emhhre (2. nesil bilgic)
broken (2. nesil bilgic)
my son is father (lawyer)
nothelle (2. nesil bilgic)
blackpresser (2. nesil bilgic)
fıramboğaz (2. nesil bilgic)
ankakusu (2. nesil bilgic)
epikuros (2. nesil bilgic)
miafori (2. nesil bilgic)
lion (2. nesil bilgic)
bamya (2. nesil bilgic)
müqüe (2. nesil bilgic)
fergadan (2. nesil bilgic)
salavin (2. nesil bilgic)
so what (2. nesil bilgic)
sanatçı (2. nesil bilgic)
devedikeni (2. nesil bilgic)
bitos (2. nesil bilgic)
birgül (2. nesil bilgic)
ozerezgi (2. nesil bilgic)
korsikalı (2. nesil bilgic)
otobus şoförlerinin, kaptanların, makinistlerin ne kabahati var. onlarda bir yere ulaştırmıyor mu insanları. üstelik kaza riskinin en düşük olduğu havayolu olduğu gözönüne alınırsa. bence otobüs şöforleri, kaptanlar, makinistler, vatmanlar daha çok hakediyor alkışlanmayı.
yazıktır günahtır. rencide etmeyelim onları da alkışlayalım.
yazıktır günahtır. rencide etmeyelim onları da alkışlayalım.
ödediğimiz vergilerin yol su elektrik olarak geri dönmesini sağlayamayan devletlerin insanları avutmak için icat ettiği ekenomik yardım.
(bkz: güneş tutulmasını alkışlamak )eyleminin daha gelişmiş versiyonu her an (bkz: ya sev ya terket )diyebilirler güneş tutulmasını izlemeye gelen turistlere.
(bkz: orhan gencebay) üstadın severek ayrılalım şarkısını hatırlatıyor.
-seviyorum ama terketmiyorum.
-seviyorsam terketmem.
-sevip sevmediğimi sen nerden biliyorsun ki bana emir veriyorsun.
-sen kimsin de sevgimi ölçüp biçiyorsun.
türünden cümleler kurmama vesile olan
kendini sadece kendine adayanların söylediği
emir cümlesi.
-seviyorum ama terketmiyorum.
-seviyorsam terketmem.
-sevip sevmediğimi sen nerden biliyorsun ki bana emir veriyorsun.
-sen kimsin de sevgimi ölçüp biçiyorsun.
türünden cümleler kurmama vesile olan
kendini sadece kendine adayanların söylediği
emir cümlesi.
magandalık insana has bir özelliktir. trafik canavarı feminist ağzı ile konuşan bayanlarında olduğu tecrübe ile sabittir
en çok reyting alan dizilere bakmak yeterlidir.
nasıl ve niçin racon kestiklerini anlayabilmek için.
nasıl ve niçin racon kestiklerini anlayabilmek için.
terörizmin teröristin ne olduğunu bilmeyen zavallıların ne yaptıklarının bilincinde olmadan
sağa sola sataşmaları. proveke edenler işini iyi bilir.
sağa sola sataşmaları. proveke edenler işini iyi bilir.
seni mermi manyağı yaparım diyebilen insanımızın
kafa sikmek için kullandığı bi siktir git dedirttiren kendini bok zanneden cümleciği.
kafa sikmek için kullandığı bi siktir git dedirttiren kendini bok zanneden cümleciği.
ağanın imzası
doğu illerindeki bir ağanın en büyük zevki, kar üzerine çişiyle imzasını atmakmış.
bu nedenle kar yağmaya başladığı andan itibaren köyde hayvanlar dahil
hiç kimse sokağa çıkamazmış.
kar biraz kalınlaşınca, ağa sırtına kürkünü giyer ve köy meydanına gelirmiş.
yanında da en yakın yardımcısı haso.
ağa sırtını köye doğru döner sonra sorarmış:
-"ula hasso, ahali bakiy mi?"
hasso cevap verirmiş:
-"evet ağam, hepisi de bir olmuş, pencerelerden bakir."
ağa çisiyle karın üzerine imzasını atarmış "abdullah cizrelioglu".
sonrada bir nokta koyarmış ve sorarmış:
-"hala bakirler mi?"
-"he ağam, hem bakirler hem de çılgın gibim alkıslirler."
her sene ayni tören sürermiş.
aradan 7 yıl geçmiş.
ağa yine, kar tuttuktan sonra, çıkmış köy meydanına.sormuş hassoya:
-"ahali bakir mi?"
-"he ağam, bakirler, köpekler, kediler bile camdadır."
ağa "abdullah" diye adini, arkasından "cizrelioglu"diye soyadını yazmaya başlamış ki;kalakalmış, çünkü yaş gereği prostat.
halka rezil olmak var. alçak sesle hassoya sormuş:
-"bakirler mi?"
-"he ağam, bakirler de, sen ne diye durdin öyle?"
ağa çaresiz:
-"ula gel yanıma, arkanı dön ahaliye, tamamla şunu." diye emretmis.
hasso bir an durmuş, sonra çişini yapmaya hazırlanmış ve ağanın kulağına eğilip :
-"ağam" demiş, "kırk yıldır kafama vurdin, salak dedin, sırtıma vurdin
aptal dedin. ha bu kulun okumayi yazmayi sökemedi ki, ucuni tut da yazının devamını sen yaz."
doğu illerindeki bir ağanın en büyük zevki, kar üzerine çişiyle imzasını atmakmış.
bu nedenle kar yağmaya başladığı andan itibaren köyde hayvanlar dahil
hiç kimse sokağa çıkamazmış.
kar biraz kalınlaşınca, ağa sırtına kürkünü giyer ve köy meydanına gelirmiş.
yanında da en yakın yardımcısı haso.
ağa sırtını köye doğru döner sonra sorarmış:
-"ula hasso, ahali bakiy mi?"
hasso cevap verirmiş:
-"evet ağam, hepisi de bir olmuş, pencerelerden bakir."
ağa çisiyle karın üzerine imzasını atarmış "abdullah cizrelioglu".
sonrada bir nokta koyarmış ve sorarmış:
-"hala bakirler mi?"
-"he ağam, hem bakirler hem de çılgın gibim alkıslirler."
her sene ayni tören sürermiş.
aradan 7 yıl geçmiş.
ağa yine, kar tuttuktan sonra, çıkmış köy meydanına.sormuş hassoya:
-"ahali bakir mi?"
-"he ağam, bakirler, köpekler, kediler bile camdadır."
ağa "abdullah" diye adini, arkasından "cizrelioglu"diye soyadını yazmaya başlamış ki;kalakalmış, çünkü yaş gereği prostat.
halka rezil olmak var. alçak sesle hassoya sormuş:
-"bakirler mi?"
-"he ağam, bakirler de, sen ne diye durdin öyle?"
ağa çaresiz:
-"ula gel yanıma, arkanı dön ahaliye, tamamla şunu." diye emretmis.
hasso bir an durmuş, sonra çişini yapmaya hazırlanmış ve ağanın kulağına eğilip :
-"ağam" demiş, "kırk yıldır kafama vurdin, salak dedin, sırtıma vurdin
aptal dedin. ha bu kulun okumayi yazmayi sökemedi ki, ucuni tut da yazının devamını sen yaz."
kusursuzluk ne ki? kim ki?
düşünüyorsa mutlaka bir gün tavana çarpan lastik top gibi yüzeye geri döner biraz inatçıysa belki bir kaç kez daha debelenir fakat en sonunda yüzeye yapışmaya mahkumdur. yapıştığında yüzeye anlar kusursuz olmadığını. dileği kimsenin kendisini dev aynasında görmemesidir artık. öğrenmiştir kusursuzluğun ne menem bir şey olduğunu.
düşünüyorsa mutlaka bir gün tavana çarpan lastik top gibi yüzeye geri döner biraz inatçıysa belki bir kaç kez daha debelenir fakat en sonunda yüzeye yapışmaya mahkumdur. yapıştığında yüzeye anlar kusursuz olmadığını. dileği kimsenin kendisini dev aynasında görmemesidir artık. öğrenmiştir kusursuzluğun ne menem bir şey olduğunu.
ehe ehe neden eksi berbat oyu aldıkları anlaşılamayan durumun tersinin söz konusu olması. aslında oy vermenin bilgiçlere ait olmaması gerektiğine dair çok iyi bir kanıt.
iyide ya başka bir nickle sadece okur yada çömez olur denirse canı cehenneme
iyide ya başka bir nickle sadece okur yada çömez olur denirse canı cehenneme
avrupalı danyallara göre dünyanın ortasının doğusu ki; büyük bir coğrafya.
çoğunlukla merkezi israil ve kudus olarak algılanır. oysa merkez (bkz: büyük ortadoğu projesi)dir
çoğunlukla merkezi israil ve kudus olarak algılanır. oysa merkez (bkz: büyük ortadoğu projesi)dir
nicklerine kurban olunasılar.
düşünce açısından dünyanın yuvarlak olduğunun kabul edilmeye çalışıldığı yıllar. kabul etmeyenlerin engzisyonu acımasızca kullanarak üstünlüğünü kabul ettirmekte zorlandığı dönem.
alametlerden olan matbaa keşfi (bkz: 1452) dir
(bkz: gutenberg)in keşfettiği matbaa 300 yıl sonra anadoluya geldiğinde kendisi tükenmiş yakınçağ başlamıştır.
(bkz: gutenberg)in keşfettiği matbaa 300 yıl sonra anadoluya geldiğinde kendisi tükenmiş yakınçağ başlamıştır.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?