confessions

nihilist

- Yazar -

  1. toplam entry 1086
  2. takipçi 1
  3. puan 58516

yaran diyaloglar

nihilist
zaman lise yıllarına tekabul etmektedir, yaz tatili bitmis ogrenciler ilk ders gunu icin derslikleri doldurmustur, kahramanımız kadir o guruhun icindeki ogrencilerden sadece birisidir ama o farklıdır, ilk ders ingilizcedir ve bayan ogretmen ogrencileri tanımak icin sırası ile her ogrenciye okul numarısna gore; adın ne?, yazın ne yaptın? sorularını sormaktadır, tatile gitmeyenlere ise izledigi bir filmi anlattırır. herkes su gibi cevaplar sıra kadire gelir.

-987.
+evet hocam.
-yes, what is your name?
+ıhhh...
kadir bu sırada etrafına bakınır kas goz yapmak sureti ile kopya almak istemektedir..
-yes, please answer my question.
+ıhhh ehamm ıhh
hoca, kadir heyecanlı diye diger soruya gecer.
-ok,ok. please tell me, what did you do in the holiday?
+ıhh ıhhmm ehyy.
kadir yine bakınır sagına soluna.hoca sinirlenip diger sorusuna gecer..
-tell me a movie that you saw in the holiday.
+ıhh ahhm ehhyy
kadir yine bakınır saga sola ve bu sefer bekledigi tuyo gelir.
(olum kadir izledigin bir filmi soruyor hoca..)
tam kadir cevap verecekken hoca sinirlenir ve turkce olaraktan cıldırır..
-evladım adın ne senin?
kadir tuyo’nun rahatlıgı ile bagırır;
+conan!!!

birebir gozlerimin onunde yasanmıs ve butun sınıfımızı yarmıstır...

gammaz

nihilist
bilgi sozluk dahilinde akıllı ol muhteviyatına sahip tum entryleri yetkililere bildiren kisilerdir. anladıgım kadarı ile bu yetkililer once moderatorler akabininde jedilar oluyor. yaptıkları is; sınırsız ozgurluk icinde milyarlara ulasabilecek kapastiedeki bir ortamda islerin cıgrından cıkmasını onlemek ve bizim olan bu seyi temiz tutmaktır. yazmaktan ziyade okuyanlar olarak yer alırlar veya ole olması lazımdır. bunun yanında her sozlukcu bir gammaz olursa her kullanıcı oto kontrolunu yapar digerlerinide kendisi gibi gozetlerse hem sozluk daha iyi bir yer olur hemde 100 binlerce entry ile ugrasmak zorunda kalan bir avuc kisinin yuku azalır. sonuc olarak onemli olan sıfatlar degil bilinc ve egolarından sıyrılmıs bireylerdir, bireylerin kalitesi o bireyleri bir araya getiren kitlenin veya olusmun kalitesini ortaya koyar...

hayat ne tuhaf vapurlar filan

nihilist
(bkz: oncelikle iyi aksamlar diliyorum),

(bkz: anladın sen onu),

(bkz: oha falan oldum),

(bkz: tam super olucak),

(bkz: benimlen polemigine girmeyin),

toplumsal uyusturucu doneminde yasıyoruz, telvizyon, internet, din, kapitalizm, amacsız bahsedilmis vaad edilmiş guzellikler; para, ev, araba...

bu uyusturucu bizi suru yapmıs, bu surunun bir koklasma bicimi var birbirini tanıma bicimi, bu kimi zaman kıyafetlerle, kimi zaman dinlenilen muzik ile kimi zaman vakit gecirilen yerle oluyor, iste kimi zamanda jargonla.

kimisi daha genelin icinde yer alıyor anladın sen onu diyor, haftanın bir gunu yeni bolumunu, diger gunleri tekrarını izledigi bir diziye tabi oldugu icin, kimisi daha ufak bir kesime tabi oluyor hayat ne tuhaf vapurlar filan diyor, cunku onu diyince o da toplumdan biri oluyor bireylikten kurtuluyor parcası oluyor bir butunun, var oluyor bir sekilde, hic olmaktan iyidir diyor...

ekşi sözlük

nihilist
simdi efem bu konuda yazılacak pek cok sey var, basından baslamak gerekirse 2. nesil olarak basladıgım eksi sozluk maceram en son 4. nesil yazar iken bitti; atıldım yani. yazının bundan sonrası bazen elestirilsel nitelikte olucak o yuzden ha bu da atılmıs o yuzden bıdı bıdı ediyor diyenlerden olucaksanız hic baslamayın okumaya.

1999 senesinde ssg tarafından kurulmus bir site eksi sozluk, aslında en cok ovundukleri sey yani orjinallik tamamen aldatmaca. zira online sozluk olusumlarının yurt dısı menseyli yuzlerce ornegi bulunmaktadır, eksi sozlugun su haliyle sahip olabilcegi sıfatlar; turkiyenin ilk ve en buyuk online sozlugu olmalarıdır.

ssg bilindigi uzere eskisehir’de oturuyordu 1999 senesinde, kuzenim ile arkadastılar ve bu yuzden haberim oldu siteden. 2000 senesinde ilk kez kayıt oldugumda pek sevmemistim, yazıcak sey yoktu, bu yuzden yazar nickim silindi.

daha sonra 4. nesil alımları ile birlikte geri dondum. o zamanlar cok seviyordum eksi sozlugu, bana demokrasiyi hatırlatıyordu zira. o zamanlar unluler meshur olmak icin eksi sozluk lafını televizyonlarda sarfetmez, sozluk yazarlarıda bu yapmacık konusmalardan haz alıp oheyh sahaneyiz biz demezdi.

3 sene kadar once sozluk ilk kez finansal olarak buyumeye basladı, sitenin sag tarafına bannerlar kondu, bu bannerlar ilk kondugunda sadece bir taneydi aradan bir kac ay gectikten sonra bu bannerlar 2 tane oldu, artık eksi sozlugun yarısı reklamdı, ve bu reklamı sitenin sahibi, bizler yani yazarlar sayesinde kazanıyordu, fakat ortada bir sorun vardı; site, sırtından para kazandıgı yazarlara gereken onemi gostermiyordu; zira bannerlar yuzunden bir sayfa 10 dakikada acılmaya baslamıstı, bunun yanında bazen entryi yazıp girmeye calsıtıgımızda sayfa zaman asımı sebebi ile resetleniyordu ve yazdıgımız her sey bir anda gidiyordu, yani, sozun ozu; yazamayacagım kadar fazla sorun olustu sitede bannerlar ve bu bannerların fazlalagı sebebiyle, bu sorunlar hem okuyucuları hem yazarları bıktırdı bir sure sonra, tabi sozluk icin isyan kacınılmaz hale geldi ve bu sorunların baslamasından bir kac hafta sonra sol bannerda bu konu ile alakalı provakatif baslıklar dolasmaya basladı, genellikle uzun yazılar yazdıgım icin bu bannerlara baglı resetlenme olayından en cok rahatsız duyan kisilerdendim bu sebeple bende bir entry girdim konu ile alakalı; entry tum sayfayı kaplayan dolu dolu ve uzun bir yazıydı, haliyle elestiri dolu bir yazı idi, ama bu elestiri alt metinleri olan ici doldurulmus saglaması yapılan gayet demokrat bir elestiri idi,yani demokratik bir ortamda gormeye alıstıgımız turden muhalif bir yazı idi, bu entry gereken ilgiyi gordu ve o zaman icin haftanın en begenilen entryler sıralamasında birinci olurken benim istatigimde de bas ucu eserlerimde yer aldı.

bu istatiksel verilerin sozlukte gozukmesinden bir kac gun sonra ise yazarlık statum iptal edildi.

bundan sonra;

bana bir mail geldi mi?

hayır.

bana iletisime gecebilecegim bir mail adresi veya kisi gosterildi mi?

hayır.

sozde farklı fikirlerin bulusma noktası olan bir platformda kisi ve kurumlara hakaret etmeden elestirmek serbest degil mi?

evet.

aynı sozluk icinde her tanınan simaya onlarca laf edilmiyor mu?

evet.

o zaman kendilerine aynı kurallar dahilinde yapılan elestirilere neden katlanamıyorlar?

tamamen bir tezat.

iste bu atılma ile birlikte eksi sozlukten koptum.

su anda arada giriyor ve bakıyorum. sanırım 7. nesil falan var artık.

eskisi gibi olabilir mi?

hic sanmıyorum.

eksi sozluk turkiyenin bilincsizligi ile orjinal sıfatını kazanmıs, sizofrenik sanrılar ile buyumus, kisisel egoları sebebi ile anti demokratik bir yonetime kavusmus bir halde.

ha simdi bunları neden yazıyorum, onu bile bilmiyorum aslında, ama sanırım tek amacım bu konudaki farkındalık duzeyini arttırmak.

eskiden gercekten guzeldi eksi sozluk, ama suanki hali ile zamanında yazmıs oldugum 2000 kusur entrye acıyorum, ben bu kitleye mi yazmısım diye.

ama bir gercek var gercekten guzel bir pazarlama ile yonetiliyor ve yazar almayarak ozendirme isini cok iyi yapıyorlar. site belki kapitalist duzen icerisinde cok basarılı ama vaat edilen o ozgurluk ve demokrasi yada elit bir kesim kesinlikle yok...

bilgi sözlük

nihilist
genele baktıgımızda 20 yazar ve 0 okuyucu ortalamasına sahip sozluk, okuyan yok gorunurde diye dusnuyoruz bir yandan da diyoruzki yazanlar okuyordur, onlarda okumayınca tadı kacan sozluk oluyor benim icin bilgi sozluk, ara ara uzuluyorum boyle dusuncelere dalıp, sonra tek benim uzulen gibi geliyor sonra bir daha uzulup kusuyorum alpay erdem karikaturu gibi hissediyorum o onlar ama ben oluyorum bir yandan da, ben beni yada sizler beni ne kadar sever orası tartıslır ama ben oluyorum ya o da yeter kıvamında oluyor bu durumlarda insan, iste bu kadar sefilizki pisligimzide bile mutlu olabiliyoruz, bravo bize...

bilgi sözlük airlines

nihilist
her yerde oldugu gibi burda da ayrımcılıklar oldugunu hissettigim bilgi sozluk hava yolu sirketinin adı. ayrımcılık soyle; simdi birisini atıyorsunuz sebebini soyluyorsunuz birde ustune entrylerini siliyorsunuz, baska birisini atıyorsunuz ne sebep soyluyorsunuz ne de entrylerini siliyorsunuz. farklı uygulamalar’ın sebebi de soylenmiyor ustelik; ha ben neden atılıyorlar demiyorum yonetimin kuralları vardır atar ama ben uygulama yapılırken seffaflıktan ve esitlikten yana oldugumu dile getiriyorum sadece. sonuc olarak bosa konusuyorum nafile konusuyorum ama ben yine de konusucam elimden geldigince, cunku muhalif olunmadıkca dogrusuda gozden kacıyor, yapılan her sey dogru gibi duruyor...

etom

nihilist
etom’un ricası uzerine gelen komple edit:

sadece sunu demek istiyorum kendisi guzel yazar dolu yazar sozluk icin olması gereken kisilerdendir. benim gibi bazılarımız gibi bos yazmaz okunur yazdıkları.

teskkurler yazıların icin...

seda sayan in rol modelden bahsetmesi

nihilist
gunlerden bugundu, elimde sekersiz ve sutsuz bir kahve ile salondaki kanepeye tunemis sigara iciyordum, sabah arsızlıgından olsa gerek televizyon acıktı,

aksamdan gelen sersemlemisligin etkisi ile parmaklarım futursuzca geziniyordu kumandanın ustunde, bırakın sabah saatlerini sanki prime timeda izlenebilcek bir sey varda televizyonda ben kacırıyormusum gibi kanalları tarıyordum, mecazi anlamda bir tarama idi yasadıgım, televizyona olan durusum daha o kadar obsesif bir hal almamıstı zira, salonda gezen bir eskiya degildim, televiyonu tarayacak kadar, icimdeki fırtınaların dısa vurumu daha kabalasmamıstı o gunlerde, yani bugun.

kanalları tararken, ki bunu mecazi anlamda kullandıgımdan daha once bashetmistim sanırım, muzik kanallarından ani bir atlama ile turk ozel televizyon sektorune gecis yaptım, bu gecisin sebepleri arasında crazy adlı sarkının bitmis olması gercegi yatıyordu, zira o klipten sonra 80lerden gelen bir disko muzigi baslamsıtı vh1’da ve ben o anda onu dinlemek istemiyordum. tum bu fırtınalı crazy macerasından sonra iste karsımada ozel televizyonlarımız duruyordu.

ilk once show tv’ye baktım ileride yasanıcak duygusal cokunutuyu bilmeden atv’ye baktım sonrasında, parmaklarım hızlanmıstı gelecek olanı bilir gibi hızlı hızlı ilerliyordum sanki mazoist bir hazzın yasatacagı duygusal patlamayı istiyordum, cunku simdi dusundugumde kanal d’ye o denli hızlı gecisimin baska bir sebebini bulamıyorumdum; ne o an ne de simdi.

gunlerden bugundu ve ben nihayet kanal d’yi acmsıtım. nedendir bilinmez algıma hitap etti o anda kanal d. anlamadan izleyen beynimin tum algıları acılmstı, halbuki kendimi tanırım az biraz; o saate hele de gunlerden bugunse algımın kapalı olması lazımdı. iste yine kendimi sasırtmsıtım ve izledigim seyi algılıyordum, karsımda seda sayan duruyordu.

en son 10 sene once izlemistim belki bu sabah programını ve bir 10 sene sonra gunlerden bugunken yine izliyordum, 10 sene buyuk bir zamandı kimileri icin mesela benim icin, o 10 senede yasadıklarımın kısa bir ozeti bile aklıma gelemiyordu, yasanmıslık vardı, belki bir geriye gidis belkide bir gelismislik vardı 10 sene onceki ben ve simdiki ben arasında. fark ne olursa olsun o zman olmayan ve simdi olan bir sey vardı bende. tum bu dusuncelerde nerden cıktı diye sorarken kendime, ki kendimle fazla konusan biri degilimdir, iste yine olmus ve kendimi sasırtmıstım, fark ettimki tum bu sorular kafamda olsuyordu cunku 10 sene once izledigim seda sayan ve yine aynı gun o 10 sence onceki gun izledigim sabah programı ile bugunku arasında bir fark yoktu.

normalde olsa sıkıcı olacak bir sey gibi gelirdi bir insan evladına, normalde olsa kahveden bir yudum daha icilir sigaradan bir fırt daha cekilirken kanal degistirilirdi, ama aksi gibi o gun yani bugun her sey ters gidiyordu ve ben tum olması gerekenleri bir tarafa bırakarak izlemeye basladım.

konu neydi diye dusunmeme gerek yoktu, 10 senelik bir sure zarfında gelismeyen bir program son 1 saat icinde gelisemezdi nasıl olsa, evet tahminim bu sefer dogruydu zira algımın kısıtılı oldugu bir anda bile anlamsıtım konuyu ilk 15 saniye icerisinde.

gunlerden bugundu ve seda sayan konusuyordu, konustugu sey kendine konu ettigi sey bilmem kac sene once yitip giden kaynana programlarıydı, bilirkisi olarak bilimsel mutaala vermek saiki, ile getirilmis iki hanım teyzemiz daha oturuyordu seda sayın’ın yanında. normalde olsa ucune de bakar neden insan sevmedigimi dusunup kanal degistirebilridim ama gunlerden bugundu ve bugun hic bir sey normal degildi, kendimi sasırttım ve bırakın kanal degistirmeyi bu uclu arasındaki konusmaya kulak misafiri oldum.

kulak misafiri olmayı seven bri degilimdir. diyalogun taraflarından biri ben degil isem diyaloguda merak etmem cogu zaman, televizyon programlarıda bir nevi dikiz gibi gelir bu yuzden bana, gunumuzun sapıklıgı gibi gelir birazda sırf bu nedenlerden dolayı.

tum bu hissyatımı bırakmıs dinliyodum ve anlıyordum; bahstsız ben hakimdi zaten olaya zira daha oncede soyledigim gibi 10 senedir gelismeyen birseyin su anda da gelismesi dusunulemezdi bundan da daha once bashetmsitim sanırım. konusma aktı gitti; harcadıgım zamana acıyan biri degildimdir normalde yaptıgım onca salaklıgı goz ardı ederek ama o anda ben, benim harcadıgım zmana kızdı sanki, kulaklarımı kapattım bu azara cunku o anda bir diyaloga sahit oluyordum, ve hic bir saniyesini kacırmak istemiyordumi, sebebini bilmesemde.

diyalogu acan kisi ev sahibesi durumunda olan seda sayan’dı maruz kalanlar ise ben ve diger izleyiciler, konsumanın diger tarafı ise gecmis zaman olurki tadında bir kaynana idi, ve seda sayan tum bu yasanmıslıga virgul koyan manifestosunu yayınladı;

"o programa katılmıs biri olarak, oradaki gelin adaylarına ve burdan yola cıkarak tum turkiye’ye ornek bir rol model oldugunuzu dusunuyor musunuz?"

cumleyi algılamam uzun surdu zira meshur biri olarak seda sayan kendini bir rol model olarak goruyordu ve rol model kelimesini yeni ogrenmisti cumlede kullanması gerekiyordu, o cumleyi turkucu sevgilsinden mi ogrendi acaba diye dusunurken fark ettim acı gercegimi,

neden rol modelim seda sayan olmasın?


evet kararımı vermistim, gunlerden bugundu ve kararımı vermistim. benim rol modelim seda sayan olacaktı, seda sayan olmak isteyen nicelerine bende katılmsıtım artık.

algımın acıklıgı nirvanaya ulasmıs hissiyatı veriyordu bana ve ruhumun kabugu bedenime. insan olan ben insanca bir haz almıstım, parmak uclarıma kadar uyusmustum sanki. ilk sigara icisim geldi aklıma ama hemen o anımı gerilerde bıraktım, zira artık rol modelim seda sayandı ve ben sigara gibi saglıksız bir seyi dusunemezdim artık, evet bundan sonra olamazdı boyle bir sey.

tum bu kulturel soktan sonra kendimi banyoda buldum. seda sayan’ı rol model aldıktan sonra bedenime dusen karanlık banyo kapısının onunde aydınlıga kavusmustu, hemen calgonitimi aradım zira seda sayanın yaptıgı gibi camsarılarımı yıkayacaktım, gunlerden bugundu ve ben artık onlardan biriydim...

sözlükteki resmi olmayan cemaat

nihilist
sozluge girmeyi hacca girmek gibi goren, dini temali entrylerin kotu oy almasi olayını bize yasatan cunku bu sekildeki entryleri seytan taslamak olarak goren independence’ı sanırsam imam gibi goren coktan dunyevi zevklerden arınmıs yuzunu ruhani boyuta dikmis ve herkesin aynı tornadan cıkmasını isteyen gruptur. varlıkları okadar bellidirki her farklı olanda bu cemaat net bir sekilde su yuzune cıkar. sorugulayan, sebep arayan, sebepleri sonuclara baglayan entryleri okadar kotuler oy kullanırlarki, aslında yaptıkları o entrylerin iceriklerini yuceltmektir cunku o entryleri yazanların dogrulugunu kanıtlar. bu sozde cemaat turkiyenin yuzde 35 i gibi icten ice bu demokratik ortamdada soz sahibi olmustur. demokrasiyi hastalıklı rejim olarak betimleyen aristotales’i haklı cıkarırcasına zehirlerini akıtırlar sozluge.

okadar cahildirki bu kesim gerceklerin su yuzune cıkmasına asla ve katiyetle dayanamazlar. turbana siyasi simge denildiginde eksi oy vermekten bas parmakları agrır. su anki iktidarın hatalarını soyleyince o iktidarı basa getiren demokrasiyi yadsıyarak muhalefeti hor goruruler. ne yaptıklarını kendileride bilmez bu kesimdekiler. aslında bir piyon oduklarını bilmezler. aslında o koru korune inandıkları seyin bu yaptıkları bagnaz tutucu ve hırs dolu tavırlarını sevmedigini bilmezler, sozlugun bu cemaatten kurtulmasının tek yolu daha cok sorgulayan daha cok okuyan bilgiclerin olusması ile mumkundur. bilgiden korkan bilgiyi sevmeyen bu kesime daha cok kotuleyebileceklerinden cok daha cok bilgi vermek lazım gelir. anlayacaklarından hazmedeceklerinden cok daha fazlasını vermek...

bilgi sözlük tarihi

nihilist
27 mayıs 1960 sozluk darbe sebebi ile kapatıldı.iktidardaki independence yargılandı..

3 aralık 1978 ilk ayar verildi, akabininide ilk ayar alındı.

10 eylul 1980 seri eksi oy veren ibneler ile seri artı oy veren pollyannalara arasında ic savas doruk noktasına ulastı, moderatorler durumdan rahatsız.

12 eylul 1980 sozluk darbe sebebi ile moderatorler tarafından kapatıldı, yonetim moderatorlerde, entryler inceleniyor tum oylamalar incelemede, ayarcı tum bilgicler comez yapıldı..

angelus asmayalım da besleyelim mi dedi,

independence; moderatorleri tarih yargılayacak dedi..


15 mart 1998, genc moderatorler rahatsız, mgk kurulu toplandı, resmi olmayan cemaate moderatorler bırakın uyarısı yaptı, refahbilgic donemi sona erdi..

texas hold em

nihilist
hold em olarakta bilinir bu oyun turu. rounders adlı filmde pokerin cadillac ı olarak anılmıstır ve gercekten guzel bir benzetmedir.

hold em tum deste ile oynanır ve en az 2 en fazla 10 kisi ile oynanabilir.

oyunun gidisatı su sekildedir.

-her oyuncuya 2 kapalı kagıt dagıtılır.

-kapalı kagıtlar dagıtıldıktan sonra dagıtıcının sagından baslamak uzere bet ler yapılır. her oyuncu, ya pot miktarı ile oyuna girer yada arttırır.

-arttırma islemi bitince yere 3 kagıt acılır; bu 3 kagıdın adı floptur. bu kagıtlar acıldıktan sonra bir arttırma turu daha doner.

-arttırma islemi bitince yere 1 kagıt daha acılırı ve bu acılan kagıdın adı turn dür. bu kagıttan sonra gene bir arttırım yapılır.

-arttırma islemi bitince son bir kagıt acılır bu acılan kagıda river denir ve boylece yerde 5 acık kagıt olur. riverdan sonra gene arttırma olur ve en yuksek 5li oyunu kazanır.

oyunun amacı yerdeki 5 acık kagıt ve elinizdeki 2 kagıt ile beraber sahip oldugunuz 7 adet kagıt ile en yuksek eli yapmaktır. eldeki 2 kapalı kagıt illaki kullanılmak zorunda degildir. masaya acılan 5 acık kagıdın tamamıda kullanılabilir.

yuksekten dusuge eller su sekildedir;

royal flush
straight flush
four of a kind
full house
flush
straight
three of a kind
two pair
one pair

son tavsiyeler;

hold em olasılıkların, bilgi ihtiyacının ve tecrube ihtiyacının maksimum oldugu bir oyundur. 5 kapalı poker e gore amotorler kaybetmeye mahkumdur. sahip olunan 7 kagıt ile olusabilecek olasıklıklar sınırsızdır. bu yuzden kare as ile bile el kaybedilebilir.

blöfün en fazla dondugu oyundur, amatorler bu yuzden kaybederler birazda, prfosyonel bir oyuncu elinde tuttugu o kapalı 2 kagıdın degerini bilen ve nadiren o 2 kagıdı gosteren oyuncudur.

sonuc olarak hold em oynaması en keyifli kagıt oyunudur ama tecrube edinmeden para ile oynamak basklarını zengin etmek anlamına gelir...

(bkz: copy paste degil alın teri)

inancı olmayan insan

nihilist
dogal olmayan sekilde yasıyoruz.

dogal degiliz, ogretilmislerle kurguluyoruz hayatımızı, belkide bir baskasının kurguladıgı bir hayatta sadece bir dublor olarak yer alıyoruz. bas rol oyuncusu olma vaadi ile suren bir kepazelik yasıyoruz.

insan dedigin toplumla var olan bir hayvan, insan dedigin ogretilmislerle yasayan refleksiv gudulerle hareket eden sartlanmıs bir yaratım. ote olmamak icin cırpınan butunun bir parcası sadece.

inanc dedigin ise bireyin ta icinden gelmesi lazım olan sey. tum ogretilerden uzak tum baskılardan uzak bireyin kendi icinde cozumlemesi gerektigi bir sorun. hayatımız dogal degil yasamımız yasanmıslıklar uzerine kurulu bir yeniden cevrim; yani kesfedilecek bir sey yok. hayatımız tel orgulerle cevrili ne kacıs ne ozgurluk.

inanmak icin bireyin icinden gelen o sesi duyması gerekir, birey kendine inanıyorsa "ben" diyebildigi icindir, ona inanıyorsa "ben" den once "o" diyebildigi icindir, tum bu samimiyetsiz soguklukta sahısların onemi sitemlerin islerliginin ustune cıkmıs, bırakın "ben" demeden once "o" demeyi, "ben" bile diyemiyecek kadar toplum olmus insan dedigin.

sonuc olarak ogretilenler dunyasında bizden once yasamısların genellemesini kopyalaıyoruz kendi yasamımıza oteki olmamak adına. bunun adı inanc degil bunun adı iki yuzluluk, bunun adı sizofreni bana inanctan bahsetmeyin; once tek basınıza var olabilecek kadar kendiniz olun sonra inanıyorum diyin. su an inandıgınız hic bir sey yok aslında inanıyorum dediginiz her sey size ogretilmis seyler, baskasının ogretilerini kendi yasamınıza monte ederek inanmak gibi derinligi olan bir konuyuda yasamlarımız gibi sıglastırmayalım.

zira bir gun inanc gercekten olursa inancı olan insanlar bir gun yeryuzunde yururse iste gercek ozgurluk o zaman kendini gostericek ve bireyler kendilerinin tanrıları olacak, ama o zamana kadar inancı olmayan insanlar olarak ogretilmisler dunyasındaki koleligimize mahkumuz, tum diger suruler gibi...

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol