confessions
  1. toplam entry 272
  2. takipçi 1
  3. puan 10625

bıçak sırtı

nickullah entryoglu
senaryosu çok çok ilginç olmasa da, kadrosunda muhafaza ettikleri kişiler için bile izlenesi, özellikle fikret kuskan, nejat isler ve de alemin en krallarından birisi olan erkan can için bile izlenebilecek, pazartesi akşamları hatunların koltuklara hapsolacağını da belgeleyen dizi.

sürükleyicilik ve de çekim kalitesi açısında, yavanın üstünde hatta vasatın üzerinde olduğu, daha ilk bölümden kesinlik kazansa da, vildan atasever biraz iğreti durmuştur sanki. ’’avukatım ama, kimse bilmiyor’’ tadındaki oyunculuğu ile, ilk bölümden haftanın rüküşü olmuştur efendim. nejat işler ise, oyunculuk bazında da,fikret kuskan ve erkan can’dan eksiği olmadığını da fazlasıyla göstermiştir. bu arada, ’’keramet bıyıktaysa, ben de bırakacam huleynn!’’ demek istiyorum...

bir söz de, melisa sozen için gelecektir efendim. topu topu 22 yaşında olan bu kardeşimiz, bacımız güzel hanım kızımızın; 10 seneden beri evli olan bir hanımı, başarıyla canlandırmış olması da, ne kadar iyi bir oyuncu kumaşına rast gelindiğinin de göstergesi olsa gerektir kanımca.

kısacası, pazartesi kimin kime kira ödeyeceğini belgeleyen dizi olacaktır zamanla...

mavi jeans

nickullah entryoglu
bol bol collezione, rodi, loft, colins, lcw kotları giymiş birisi olarak, yaptığım karşılaştırmalar sonucu, özellikle kot pantolon olarak daha iyisini bulamadığım marka. kazık olsa da, biraz araştırılıp, depo-outlet mağazaları dolaşıldı mı, kotlar yarı fiyatına da alınabilir...

yine de, yeni sezon olayında, fiyat olaraktan levi s ile boy ölçüştürmeye çalışmaktadır kendisi...

yards

nickullah entryoglu
kolpa kalitedeki t - shirt’leri ile, verilen paralar için iyi bedduları kolpalamış, batmakla batmamak arasında bir yerlerde olan marka. fiyat olayında başarılı olsa da, giyimden anlayan kişi, ’’bikaç kuruş daha veririm, daha iyisini giyerim’’ diyerek, bu markayı seçmeme lüksüne sahiptir zannımca. daha iyileri için,

(bkz: mavi jeans)
(bkz: lcw)
(bkz: southblue)

bira

nickullah entryoglu
çok içildi mi, insana hamallıktan fazlasını vermeyen, toplu içildi mi, muhabbet güzelleştirici; tek içildi mi efkar bastıran kötü an yoldaşı içecek. her ne kadar, ’’ için için, hesabını çatır çatır vereceksiniz tadında, sol melekler amel defterini süslese de, efkarlı ve de depresif anlarda, bünye kendisini içine almaktan alıkoyamamaktadır.

sac uzatmak

nickullah entryoglu
yaz boyunca uzun uzadıya, dalgalı cinsine giriştikten sonra, oluk oluk saç dökülmesine sebebiyet verip de, neredeyse kel kalmama sebebiyet vermiş; saçların döküldüğü anlaşıldığı anda son verilmesi gereken eylem. bakımı da çok zordur. bir de, saçlarınız hafif kıvırcık ve dalgalıysa, işiniz de iştir efem...

sabah ereksiyonu

nickullah entryoglu
başıma gelen ilginç bir olayın da, başrolünde oynayan, sabahları insanın kimi zaman, özellikle de kış aylarında kambur gibi midesini içeri çeke çeke tuvalete kaçmasına sebebiyet verdiren durum...

efenim, alt katta iki velet kıza sahip dayımlarla altlı üstlü oturmamızdan mütevellit, kız kardeşimle pek bir haşır neşir olan dayımın kızlarından, o zamanlar 2. sınıfa giden büyük kızı, sabahçı olarak okuluna gitmeyi beklediği bir sabah, nereden estiyse, bizim odaya girmiş ve de, uyanmak için uykusuyla savaş halinde olan bendenizin yatağına kadar gelmiştir. bir anda, karşımda onu görüp de irkilmemle, benim de yorganı birden açmamla, karşısında ereksiyon olayına girmiş, halasının oğlunu gören zavallı dayı kızı, o andaki duruma anlam verememiş,

+ nickullah abi o ne öyle?... demesinden sonra, ben de yerlerin dibine girme hissiyatına rağmen, direk hiç bir şey demeden, tek çözüm olan tuvaletin yolunu tutmuşumdur.

’’ulen sabahı köründe, gideceksin okuluna, ne işin var bizde velet. bir de kış günü, havalar soğuk, iç sütünü, hazırla defterini kitabını, bekle babanı, ısıtsın arabanın motorunu, annene el salla, okula hade yalla’’ demek isterdim şimdi olsa.

majorette

nickullah entryoglu
matchbox gibi, küçük oyuncak araba modelleri ile, bir dönem velet bünyelerin araba altında yazan ismine anlam veremediği, muhtemelen fransız malı olan oyuncak firması.

bendeniz de, bu oyuncak firmasına türlü türlü arabalar eşliğinde ekürilik yapmış, vefat eden dayımın, makarna yemem üzerine söz verdikten sonra aldığı üzerinde ’shell’ reklamı olan bir tır almasıyla, gönlümdeki yeri daha da başka olan markadır. o tırla az mı oynamazdım, dedem de derdi;

- nickullah nereye götüreceksin arabanla, annenleri?
+ bilmem ki, dede! en iyisi yaz gelse de, ben onları denize götürsem... (şimdilerde o tırın bir tekerliği kopmuş, shell yazıları çıkmış olsa da, benim için kartonetin açılmış gündeki yeniliğinden farksızdır. geriye ne diyalogların sahibi dede, ne de, arabayı veren dayım kaldı, orası ayrı mevzu)

nesquik

nickullah entryoglu
veletken daha bir anlamlı olsa bile, şimdilerde bile kardeşime alınanından ka$ık ka$ık hüplettiğim çocukluğumun içeceklerinin büyük çoğunluğunu oluşturan, kakaolu toz karışım, süper icat.

seneler, takriben 89 ya da 90 yıllarına gösteriyorken, ki o senelerde kendime iyice ’ben kimim lan?’ sorularını yöneltmeye başlayacak olmamdan mütevellit, her bakkala gittiğimde, babamın kucağında kinder surprise yanında ona ekürilik yapan şey olmuştur, büyük kutular içerisinde. bir de, o zamanlar altında made in malaysia yazan ilginç güzellikte majorette’nin ağzına zıçabilecek arabalar verirlerdi. sırf onları aldırabilmek için bile, bir keresinde sinirlenmem sonucu makasla pijamalarımda çeşitli ve de ilginç şekiller oluşturduğumu da hatırlarım. tabii ki, ilk önce temiz bir iki anne tokadı sonrası emelime kavuştuğumu da bilirim efenim bendeniz.

anneye şikayet etmek

nickullah entryoglu
babaya söylemeden hemen bir önceki evre olup, babaya göre daha az tehlike teşkil etmedektir. zira, çoluk çocuk ’ufacık veletler daha bi b.ktan anlamazlar, olur onların arasında bööle mahalle kavgaları’ demeyip de, birbirlerine sırf bu şikayetler sonucu giren, angut metabolizmaya sahip ebeveynler de yok değildir.

macerayi seven adam

nickullah entryoglu
hollywood bir el atsın da, fantastik macera çatlaklıklarına bir film, bir kırmızı halı edasıyla son versin dediğim, cengiz üstün’ün senelerdir eskitemediği, her ne kadar kimi zaman sıkıcı olsa da, çoğu zaman yaratıcı eylemler sonucu, maceradan maceraya akan, cengiz üstün karakteri. kendisini, kunteper canavarı kadar sevdirmemiş olsa da, ailecek zamanında gözlüğünü ’kupp’ diye takıp da macera manyağı oluşunu pek bir okumuştur. şimdilerde, fermuar dergisinin macera işleri bakanıdır kendisi.

(bkz: cengiz üstün)
(bkz: kunteper canavarı)
(bkz: mokar hastası nihan)
3 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol