confessions
  1. toplam entry 272
  2. takipçi 1
  3. puan 10625

careless whisper

nickullah entryoglu
george michael in daha kendisini yitirip de erkeklere hizmet etmediği zamanlardan çok daha önceleri 17 yaşında iken, wham zamanlarına denk gelen dönemlerde çok sevdiği bir kız arkadaşı için yazdığı, 80’lerin en iyi slow çalışmalarından birisi olarak gösterilen, george michael’in wham’dan ayrı olarak okuduğu, ve parayı çuvalladığı, ayakkabılarının altına soktuğu parçası.

ütü masası

nickullah entryoglu
ömrü hayatım boyunca en kıl olduğum, en gıcık kaptığım aparatlardan birisi olup, ismi üstünde ütü yapabilme işini kolaylaştırma (!) için icat edilmiş aygıt. teyzelerimiz, annelerimiz, anneanne ve babaannelerimiz, yerlere örtü serip de, boylu boyunca uzanma gibi işlerle uğraşmasın diye, elin oğlu ’du şööle bişi yapayım da şekilli mekilli, bayanlarımız rahat etsin’ diye düşünüp de tasarlamıştır. buna mukabil, açması da, kapaması da en kıl, en zor masalardan birisidir. yukarı kaldırırken, tam sıkıştırmadan konulduğunda, tam siz ütü esnasındayken sizi kapanmakla tehdit eder. yine de, üzerine battaniye serilmiş zemin yerine, ütü yapmayı kolaylaştırdığı da bir gerçektir.

arkadaşın annesine x in annesi diye bağırmak

nickullah entryoglu
çocukluk hatıralarından birisidir işte bu da. mahallede özellikle ilkbahar ve de yaz aylarında, toplu biçimde oyun oynayan çocukların içerisinde illaki anlaşamayanları da çıkacaktır. işte bu tarz anlaşamamazlıkların sonucunda da, anlaşamamaya mahal veren çocuğun annesi de, hemen olaya müdahele de bulunsun diye çağrılır,bağrılır.

mesela, ismail ile hasan, mahallede maç yaparken, ’’olur ya çocuk bunnar evladım!’’ kavga ederler, bakarsın ismail bir de, hasan ı bir güzel pataklamış, ’’sen şimdi görürsün’’ diye de tehditler alıyor. bir bakmış, ki hasan, ’’ismail in annesiee, ismaaieell’in annneessiea’’ diye anırıyor.

+ ismaiieeel’in aanneessiieaa..!!!
- efendim yavrum?
+ ya teyze, hasan beni dövdü, bişi desene.
- tamam yavrum, eve gidince ben kulaklarını çekerim onun...

bir de, daha da büyüyen, dayağı yiyince, ’x in annesine değil, kendi annesine giden’ bünyeler de yok değildir. bir de, akşama olaya babalar da karıştı mı, ufacık veledin dediklerine bakan bünyelerin, bir de ’’ benim babam senin babanı döver ’’ olayına da girmesi işten bile değildir.

en yakın arkadaşın ölmesi

nickullah entryoglu
zamanında, uludag sozluk ve zamane sozluk de açmış olduğum, ve de zamanında acıların en büyüklerinden sadece birisine sevk eylemiş, kötü durum;

insanın içini burkmaktan daha da ötede hislere sevk eden, insanın yerle bir solmasına sebebiyet veren, fakat öyle ya da böyle doğal bir sonuç olarak, her şeyin allah’tan olduğu gibi, anne ya da babanın ölmesi yanında, belki de pek bir yakıcı etki yapmayacak durum.. lakin öyle bir durumlar vardır ki; ölen kişi kardeşten daha yakındır, güzel günleriniz, kötü günleriniz olmuştur, kafalarınız bozulduğunda beraber iki tek atmış, sigara dumanı, bira kokusu altında dertleriniz size eşlik etmiştir; kız konusu beraberinde borçlara, oradan da ailevi sorunlara bağlanmıştır, belki aynı kızı sevmişsinizdir, belki de parasız kalmışsınızdır, ya da o çok sıkışmıştır, ya da askerde parasız kalmıştır, sizin için en iyisi ona günlükten bi 5 kağıt ayırıp, ’askerde boşta kalmasın’ diye para göndermektir; hani ailesine de yük olmasındır, onun dışında da kimi zaman kavga edersiniz, kimi zaman kol kola giderken yumruk yumruğa girecek tartışmalarda bulabilirsiniz kendinizi, sonra da, aradan iki gün geçer, ya telefonunuz çalar ya da iki defa kısa şekilde mesaj geldiğini belirten ses çalar, yine barışırsınız, yıllar böyle akıp gider, hala tanıştığınız ’’merhaba birader ben de faidelibilgi, memnun oldum’’ dediğiniz gün dün gibidir; yine gün gelir, ya siz evlenirsiniz, ya da cebinizde para olmasa dahi, bir çeyrek altın takabilmek için bir paket sigaranızdan, bir haftalık yol paranızdan, ya da sevgilinizin ya da nişanlınızın bir akşamlık yemek parasından feragat edersiniz, o altını onun önüne serilmiş bilimum, tl’lerin arasına iğnelemek sizi yüceltir, sonra sıra çocuk ziyaretine gelir, ’ee nasıl olsa’ yeğeniniz doğmuştur, onun için de kendinizi sıkmışsınızdır, nasıl olsa o da sizin kızınıza nazarlığı hemen doğduğu gece takmıştır, böyle sıcak koyu muhabbetlerle beraber ’leyla’ olunan akşamların, mahçup biçimde ’’rus’’ a gidilen, ’’aga hadi halı sahaya gidiyoruz al çantanı da gel’’ lerin sonunda, geç yattığınız gecenin bir yarısında acı acı telefon kulağınızda çınlar, bir bakarsınız en yakın arkadaşınızın karısı çaldırmaktadır telefonu; gecenin ve uykunun vermiş olduğu mahmurluk ile endişe arasındaki bir düşüncenin içerisindeyken, içinizi ateş gibi yakan, tüylerininizi kaskatı kesen, başınızdan aşağı kaynar sular dökülmesine neden o berbat haberi iliklerinizde hissdersiniz..

ne de acıdır, gidip de o evde bulunmak, ’en yakın arkadaş’ınızın yanında gözyaşı döküp, eski günleri yad etmek, evlat acısını yaşayan o annenin, ya da babanın yerine kendini koymak, ve son yolculuğundan önce, tekbirler arasında önce ’’hakk’ını helal et’’ ip, sonra da, mezarına yağmur suyuna karışmış solucanlı iki kürek toprak atmak...

balık burcu kadını

nickullah entryoglu
her daim çevremde olsa da, bir türlü anlaşamadığım ya da kimyamın tutmadığı (kimyanın tutması da ne b.ksa, kim çıkardıysa soksun bu cümleyi bir yerlerine), az buz değil epey zeki olan hanımlardan oluşan, melankolik bünyeye sahip hatunlara sahip grup. burçalara inanmıyorum deyip de burçalara inan salak burcu insanı bir türlü çözememiştir kendilerini.

(bkz: aslan burcu erkeği)
10 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol