confessions

nevermore

- Yazar -

  1. toplam entry 440
  2. takipçi 7
  3. puan 9907

uçan süpürge uluslararası kadın filmleri festivali

nevermore
bu yıl 5-12 mayısta yapılıyor. açılış töreni devlet opera ve balesi'nde gerçekleştirildi. bu yıl onur ödülü selda alkor'un oldu. festivalin bilge olgaç başarı ödülleri'ni ise yönetmen bingöl elmas, görüntü yönetmeni meryem yavuz ve seslendirme sanatçısı tülay bursa alırken, tema ödülü ise bu yıl lisa çalan'ın oldu.
9-11 mayıs etkinlikleri için http://ucansupurgefestival.com/2016/04/29/1807/

28 kasım 2015 tahir elçi'nin öldürülmesi

nevermore
olay esnasinda görüntüleri polis tarafından alınan kamera, polisin heyecanindan kayittan çıkıyor( 17 saniye). 30 kasımda olay yeri inceleme 83 delil belirliyor ama hepsi de kaybediliyor. veriler gosteriyor ki tahir elcinin ölümü çatışma arasında kalmak fln değil. hukuk dilinde öyle. ve 158 günün sonundaki bilirkişi raporuna göre 'elçi'nin hangi silahtan, hangi açıdan, hangi vücut pozisyonu ile vurulduğunun tespitinin tıbben ve fiziken bilinemeyeceği ' söyleniyor. dosya faili meçhul 'lere ekleniyor.

kiraz

nevermore
mayıs ayında olduğunu hatırladığım kırmızı renkli leziz meyve. sabah yunanistan 'in evros bolgesinde yürürken susadigim için, yapraklarına dikkat etmeden kırmızı meyveleri görünce "vişnedir" diyerek uzanıp, koparıp ağzıma attım, kiraz olduğunu anladığım an sevinçten gözlerim doldu. bir kiraz bile yaşamın çok eğlenceli olduğunu ispatlayabiliyor.

severmişim meğer

nevermore
nazım hikmet 'in şiiri. londra'daki sanat merkezi southbank center tarafından son elli yılın en guzel elli aşk şiiri içerisinde yer alıyor.

severmişim meğer

yıl 62 mart 28
prag-berlin treninde pencerenin yanındayım
akşam oluyor
dumanlı ıslak ovaya akşamın yorgun bir kuş gibi inişini severmişim meğer
akşamın inişini yorgun kuşun inişine benzetmeyi sevmedimtoprağı severmişim meğer
toprağı sevdim diyebilir mi onu bir kez olsun sürmeyen
ben sürmedim
platonik biricik sevdam da buymuş meğer

meğer ırmağı severmişim
ister böyle kımıldanmadan aksın kıvrıla kıvrıla tepelerin eteğinde
doruklarına şatolar kondurulmuş avrupa tepelerinin
ister uzasın göz alabildiğine dümdüz
bilirim aynı ırmakta yıkanılmaz bir kere bile
bilirim ırmak yeni ışıklar getirecek sen göremeyeceksin
bilirim ömrümüz beygirinkinden azıcık uzun karganınkinden alabildiğine kısa
bilirim benden önce duyulmuş bu keder
benden sonra da duyulacak
benden önce söylenmiş bunların hepsi bin kere
benden sonra da söylenecek

gökyüzünü severmişim meğer
kapalı olsun açık olsun
borodino savaş alanında andırey'in sırtüstü seyrettiği gök kubbe
hapiste türkçeye çevirdim iki cildini savaşla barış'ın
kulağıma sesler geliyor
gök kubbeden değil meydan yerinden
gardiyanlar birini dövüyor yine

ağaçları severmişim meğer
çırılçıplak kayınlar moskova dolaylarında peredelkino'da kışın
çıkarlar karşıma alçakgönüllü kibar
kayınlar rus sayılıyor kavakları türk saydığımız gibi
izmir'in kavakları
dökülür yaprakları
bize de çakıcı derler
yar fidan boylum
yakarız konakları
ılgaz ormanlarında yıl 920 bir keten mendil astım bir çam dalına
ucu işlemeli

yolları severmişim meğer
asfaltını da
vera direksiyonda moskova'dan kırım'a gidiyoruz koktebel'e
asıl adı göktepe ili
bir kapalı kutuda ikimiz
dünya akıyor iki yandan dışarda dilsiz uzak

hiç kimseyle hiçbir zaman böyle yakın olmadım
eşkiyalar çıktı karşıma bolu'dan inerken gerede'ye kırmızı yolda ve yaşım on sekiz
yaylıda canımdan gayri alacakları eşyam da yok
ve on sekizimde en değersiz eşyamız canımızdır
bunu bir kere daha yazdımdı
çamurlu karanlık sokakta bata çıka karagöz'e gidiyorum ramazan gecesi
önde körüklü kaat fener
belki böyle bir şey olmadı
….
çiçekler geldi aklıma her nedense
gelincikler kaktüsler fulyalar
istanbul'da kadıköy'de fulya tarlasında öptüm marika'yı
ağzı acıbadem kokuyor yaşım on yedi
kolan vurdu yüreğim salıncak buluklara girdi çıktı
çiçekleri severmişim meğer
üç kırmızı karanfil yolladı bana hapishaneye yoldaşlar 1948
yıldızları hatırladım

severmişim meğer
gözümün önüne kar yağışı geliyor
ağır ağır dilsiz kuşbaşısı da buram buram tipisi de
meğer kar yağışını severmişim

güneşi severmişim meğer
şimdi şu vişne reçeline bulanmış batarken bile
güneş istanbul'da da kimi kere renkli kartpostallardaki gibi batar
ama onun resmini sen öyle yapmayacaksın

meğer denizi severmişim
hem de nasıl
ama ayvazofki'nin denizleri bir yana

bulutları severmişim meğer
ister altlarında olayım ister üstlerinde
ister devlere benzesinler ister ak tüylü hayvanlara

ayışığı geliyor aklıma en aygın baygın en yalancısı en küçük burjuvası
severmişim
yağmuru severmişim meğer
ağ gibi de inse üstüme ve damlayıp dağılsa da camlarımda yüreğim
beni olduğum yerde bırakır ağlara dolanık ya da bir damlanın
içinde ve çıkar yolculuğa hartada çizilmemiş bir memlekete gider
yağmuru severmişim meğer

ama neden birdenbire keşfettim bu sevdaları prag-berlin treninde
yanında pencerenin
altıncı cıgaramı yaktığımdan mı
bir eski ölümdür benim için
moskova'da kalan birilerini düşündüğümden mi geberesiye
saçları saman sarısı kirpikleri mavi

zifiri karanlıkta gidiyor tren
zifiri karanlığı severmişim meğer
kıvılcımlar uçuşuyor lokomotiften
kıvılcımları severmişim meğer
meğer ne çok şeyi severmişim de altmışında farkına vardım bunun
prag-berlin treninde yanında pencerenin yeryüzünü dönülmez bir
yolculuğa çıkmışım gibi seyrederek

19 nisan '62

yahudilerin lanetlenmesi

nevermore
kuran'i kerimden yahudilerin lanetlendigini anlayan kişilerin, kabalistlerin, hz. muhammed 'in veda "hutbesinde sadece kuran'i kerim'i ciddiye alin", kismini degistirip "benim hadislerimi de" diye ekleyip binlerce urettikleri hadislere inanmaları, dillerinden düşürmemeleri de garip geliyor bana. anadilimiz olan türkçede bir cümleyi, mesela şiirde bir mısrayı, %100 anlayamazken, analiz edemezken, bilmemne hocanın arapça tefsirine dogmatik şekilde biat etmek çarpıcı. en somut hali şuan ki müslüman ülkeler. olaya at gözlükleri ile, sorgulamadan müslümanım diye bakıp kur'an okumak yerine (arapça ve anlamadan) yahut meal/tefsir (ki yapan da beşeri nihayetinde, onun paradigması etkili meal/tefsir oluyor ) , bilimsel ve felsefi olarak yaklaşmak daha akılcı/mantıklı geliyor. ben islam felsefesini ciddiye alıyorum ve oku'yorum. aklım bilhassa bu hususta "kopyala-yapıştır " ı kabul edemiyor.

yücel kayıran

nevermore
'64 adana doğumlu felsefi şiir poetikasini savunan türk şair. hacettepe üniversitesi felsefe mezunu. şiir kitapları : hayaline firar edemeyenlerin efsunu ,beni hiç göremezsin, çalgın. poetika/eleştiri kitapları : felsefi şiir, kritğin toprağında.
nisan '16da da yky den şiirimin çeyrek yüzyılı - günümüz türk şiiri üzerine makaleler adli kitabı yayınlandı.
*
kitap hakkında :yücel kayıran, 80'lerin son dilimiyle 90'lardan itibaren düzenli biçimde eleştiri etkinliğinde bulunmuş bir şair.

“şiirimin çeyrek yüzyılı”, kayıran'ın türk şiiri üzerine 1990'lardan günümüze dek yazdığı yazıların önemli çoğunluğunu bir araya getiriyor. bu toplamda incelenen şairlerden bazıları: fazıl hüsnü dağlarca, melih cevdet anday, oktay rifat, cahit külebi, ahmet oktay, can yücel, gülten akın, cahit zarifoğlu, ergin günçe, enis batur, güven turan, sennur sezer, mehmet taner, ebubekir eroğlu, ahmet telli, ali günvar, yaşar miraç, ahmet erhan, murathan mungan. üzerinde durulan şiir eleştirmenleri arasındaysa memet fuat, muzaffer ilhan erdost, asım bezirci, doğan hızlan, mehmet h. doğan, füsun akatlı, oğuz demiralp, orhan koçak gibi isimler yer alıyor.

“şiirimin çeyrek yüzyılı”, 1997-2015 arasında yücel kayıran'la yapılmış on söyleşiyle sona eriyor. (kaynak yky)

lazaroni

nevermore
ülkemizde olan durumun en basit örneğini sergilemiş yazar. hakkında değerli, ise yarayacak bir şey olmasa da, bize (en azından bana) katacagi bir sey olmasa da , bu yorumla 26 entrylik başlık oldu. kendisine daha fazla prim verilmemesini düşündüğüm kullanıcı.

hani

nevermore
15 mayıs saat 17.00 de bostancı gösteri merkezi 'nde konseri olacak, kürt müzisyen. 1976 sanandaj doğumlu. tahran üniversite'sinde müzik eğitimi aldı. suan çalışmalarını avrupa'da sürdürüyor. muazzam bir ses.

otizm

nevermore
en erken 2-3 yaşlarda gözlenebilen belirtilerini biliyorduk. baltimore krieger enstitüsü uzmanları, yaptıkları çalışmalarla otizmin 1 yaşına kadar bazı belirtilerinin olduğunu ve bunların gözlenebileceğini söylemişler :

kendisine bakan kimselere nadiren gülümseme,
başkalarının çıkardığı sesleri veya gülücük gibi hareketleri nadiren taklit etme,
ses çıkarmada gecikme veya nadiren ses çıkarma,
6-12 aylıkken ismine tepki vermeme,
10. aydan itibaren el işaretleri ile iletişim kurmama,
göz teması kuramama,
nadiren dikkatinizi çekme,
ellerde, ayaklarda, bacaklarda sertleşme veya el bileklerini çevirme gibi olağan dışı vücut hareketleri ve olağandışı duruş ve diğer tekrarlayıcı davranışlar,
onu kaldırmak istediğinizde size doğru uzanmaması,
yuvarlanma, emekleme gibi hareketler açısından motor gelişim geriliğidir.

bu belirtiler iyi takip edilmeli ve görüldüğü durumda hemen bir uzmana başvurulmalıdır.

kaynak : http://nbeyin.com.tr/cocugunuzdaki-otizmi-ya-fark-etmezseniz/
4 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol