kula evleri 18. yy osmanlı imparatorluğu’nun altındaki hemen her bölgede karşımıza çıkan ve türk evi olarak tabir edilen ahşap evlerdir.
kapılardaki ince ahşap oymalar, sofa ve baş oda tavanlarında renkli boyanmış, çıta ve göbeklerle bezenmiş süslemeler, camlarda vitraylar kula evlerinin karakteristik özellikleridir.
bunlardan en çok göze çarpanlar ise zabunlar,palanduz, beyler, göldeliler ve tamburacılar konağı.
filmin şarkının isminde olduğu gibi güzel bir hikayesi var,lakin sonu da bu dizede belirtilmiş...
"ils reprirent alors chacun leur chemin"
68 kuşağının polisi
(bkz: fruko )
bir yerde o varsa,
onda da bir yer vardır.
yer nerede ya da ne kadarsa;
o yoksa o kadardır.
ama bir de o varsa,
yer hem hep kadar,hem her kadardır.
(yer,çiçekleri yemeyin,sf.24)
onda da bir yer vardır.
yer nerede ya da ne kadarsa;
o yoksa o kadardır.
ama bir de o varsa,
yer hem hep kadar,hem her kadardır.
(yer,çiçekleri yemeyin,sf.24)
bilgi üniversitesi bünyesinde siyasal iletişim adıyla verdiği dersle merakları üzerine çekmeyi başarmış,matematik zekası kuvvetli olduğu kadar kalemi de kuvvetli zat.
istanbul erkek lisesi’nin ardından kapağı boğaziçi makina’ya atan başarır,bu derece sosyal bir okuldan çıkan her birey gibi pozitif bilimlerden sıyrılarak sosyalliğe uzanmıştır.
el attığı her işin hakkını verme konusunda ziyadesiyle kararlıdır.
daha önce yayımlanmış üç öykü kitabı var: "kent kitabı" (1992), "eski şehrin ayazı" (1996), "nedir hayat" (2000).
başarır, 2003 sait faik hikâye armağanı ödülünü "getirin o günleri yakalım bu öyküleri" adlı eseriyle almıştır.
istanbul erkek lisesi’nin ardından kapağı boğaziçi makina’ya atan başarır,bu derece sosyal bir okuldan çıkan her birey gibi pozitif bilimlerden sıyrılarak sosyalliğe uzanmıştır.
el attığı her işin hakkını verme konusunda ziyadesiyle kararlıdır.
daha önce yayımlanmış üç öykü kitabı var: "kent kitabı" (1992), "eski şehrin ayazı" (1996), "nedir hayat" (2000).
başarır, 2003 sait faik hikâye armağanı ödülünü "getirin o günleri yakalım bu öyküleri" adlı eseriyle almıştır.
bugünkü yazısıyla ,ülkenin içinde bulunduğu sakatlığı özetleyen,
"belediye başkanı muhallebici,istanbul sütlaç" diyerek ilginç alegoriler kullanan zat-ı muhterem.
işte yazısı;
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/10434702.asp?yazarid=249
"belediye başkanı muhallebici,istanbul sütlaç" diyerek ilginç alegoriler kullanan zat-ı muhterem.
işte yazısı;
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/10434702.asp?yazarid=249
kara çarşaflılar chp’nin, kara kömür akp’nin seçim stratejisi diyerek üstün tahlil yeteneğini konuşturan köşe yazarı.
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/10434166.asp?yazarid=2&gid=61
geçen hafta iş görüşmesi yaptığınız zat-ı muhteremin sizi facebooka eklemesi hali.bir nevi işe kabul edildiniz emaresi...
taraf ekeonomik krizle başetmeye çalışırken, taraf okuru da gazetesine destek vermeye uğraşıyor...
istanbulda bir grup taraf okuru gazeteye destek olmak amacıyla taraf okurları derneğini kurdu. “taraf okumak konforu bozup sorumluluk almayı gerektiriyor” sloganıyla kurulan dernek taraf a destek etkinlikleri düzenleyecek.
http://www.gazeteciler.com/news_detail.php?id=148113
istanbulda bir grup taraf okuru gazeteye destek olmak amacıyla taraf okurları derneğini kurdu. “taraf okumak konforu bozup sorumluluk almayı gerektiriyor” sloganıyla kurulan dernek taraf a destek etkinlikleri düzenleyecek.
http://www.gazeteciler.com/news_detail.php?id=148113
vergi borcunu zamanında ödeyenin dezavantajlı duruma düştüğü kara parçası.ödemediğiniz taktirde aylık %10luk bir gecikme faizi uygulanırken,aftan yararlanırsanız bu oran yıllık %3 e düşüyor,süper değil mi ?
atatürke itafen ;
"onun verdiği son nefestir bizim hala alıp verdiğimiz nefes" diyerek bu konuda söylenmiş en güzel sözlerden birinin sahibi olmuştur.
"onun verdiği son nefestir bizim hala alıp verdiğimiz nefes" diyerek bu konuda söylenmiş en güzel sözlerden birinin sahibi olmuştur.
alperin adadan ayrılmak istediğini söylediğinde ada kapıyı çarpmak yerine ,açık bırakıp gider.bu umut verici niteliği olan açık bir kapı mıdır yoksa senden o derece nefret ettim ki kalkta kendi kapını kendin kapa mıdır?
bana okumayı öğreten ve sevdiren büyük üstad can yücelin konuyla ilgili yorumu :
rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla,
tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer.
o büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi,
yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer.
rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla,
tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer.
o büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi,
yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer.
uçuk kaçık bir ailenin bir o kadar uçuk kaçık çocuğu.hiperaktif teşhisi koyulan birçok çocuğa bu adama verilen şans verilseymiş ne cevherler çıkarmış dedirten ,st.benoityı lise 2de yarım bırakıp ,biraz adam olsun diye prens charlesın okulu olan gordonstouna yollanan ,sınıfın 1800lerden kalma kara tahtasını yağlı boyayla beyaza boyayan ,at binmeyi sevişmeye tercih ettiğini belirten zat-ı cool muhterem .
adanın alpere son sözleri
"karların üstündesin.donmak üzeresin ve tatlı uykuya kapılıyorsun. öldüğünün farkında değilsin"
esas kızın adının ada olduğu düşünülürse ;
ada=x
"issız xm"
ada=x
"issız xm"
giderken sağdan soldan doldurma bilgilerle kendinizi ağlamaya programlamayın.sizin hikayeniz,filminkinden çok daha acıklı olabilir.o noktada,göz yaşları sel olmak yerine gözlük, göz bebeği ve burun arasındaki stratejik üçgenin ağırlık merkezinde sıkışabilir.
radikal kararlar alma eşiğinde olanlar için ise sakat bir film bilgilerinize sunulur.
radikal kararlar alma eşiğinde olanlar için ise sakat bir film bilgilerinize sunulur.
teri moiseye ait mükemmel bir şarkıdır efendim,sözleriyse beni benden alıp götürür...
aimé ou aveuglé
parfois on vit les sentiments a lenvers
quand tout dit que cest fini
ce coeur sacharne a vouloir croire le contraire
leffort qui ne se fait plus
même a ça on shabitue
lamour ambigu
refrain:
on fait semblant comme au bon vieux temps
désespérément je veux que tu prétendes
qu’on joue cette scène sans réticence sans gêne
quand les maux senchaînent
ca nvaut plus la peine
actrice complice
cette comédie celle de la vie on lassume
toutes ces fleurs, de nos leurres
ont fait passe, enjolivaient lamertume
vu que la façade est belle,
gardons ce superficiel
rien de réel
refrain :
on fais semblant comme au bon vieux temps
désespérément je veux que tu prétendes
qu’on joue cette scène sans réticence sans gêne
quand les maux senchaînent
ca nvaut plus la peine
lidéal paradoxal
ça se manie se réécrit le bonheur
paresse ou sagesse
une discipline lart de faire mine peut faire peur
notre mensonge fonctionnait
on sy est habitue
pourquoi changer
refrain:
on fais semblant comme au bon vieux temps
désespérément je veux que tu prétendes
qu’on joue cette scène sans réticence sans gêne
quand les maux senchaînent
aimé ou aveuglé
parfois on vit les sentiments a lenvers
quand tout dit que cest fini
ce coeur sacharne a vouloir croire le contraire
leffort qui ne se fait plus
même a ça on shabitue
lamour ambigu
refrain:
on fait semblant comme au bon vieux temps
désespérément je veux que tu prétendes
qu’on joue cette scène sans réticence sans gêne
quand les maux senchaînent
ca nvaut plus la peine
actrice complice
cette comédie celle de la vie on lassume
toutes ces fleurs, de nos leurres
ont fait passe, enjolivaient lamertume
vu que la façade est belle,
gardons ce superficiel
rien de réel
refrain :
on fais semblant comme au bon vieux temps
désespérément je veux que tu prétendes
qu’on joue cette scène sans réticence sans gêne
quand les maux senchaînent
ca nvaut plus la peine
lidéal paradoxal
ça se manie se réécrit le bonheur
paresse ou sagesse
une discipline lart de faire mine peut faire peur
notre mensonge fonctionnait
on sy est habitue
pourquoi changer
refrain:
on fais semblant comme au bon vieux temps
désespérément je veux que tu prétendes
qu’on joue cette scène sans réticence sans gêne
quand les maux senchaînent
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?