2-0 beşiktaş kazandı.
başka bir pazar günü.
gece veya sabah değil de, akşamüstü hava kararmaya başlamadan (sıcak bir hava, yaz olabilir), gökyüzünde güneş henüz parlarken bir sigara eşliğinde, çok fazla düşünerek dinlendiğinde etkisini tam olarak gösteren müthiş the moody blues parçası.
nights in white satin,
never reaching the end,
letters ive written,
never meaning to send.
beauty id always missed
with these eyes before,
just what the truth is
i cant say anymore.
cause i love you,
yes, i love you,
oh, how, i love you.
gazing at people,
some hand in hand,
just what im going thru
they can understand.
some try to tell me
thoughts they cannot defend,
just what you want to be
you will be in the end,
and i love you,
yes, i love you,
oh, how, i love you.
oh, how, i love you.
nights in white satin,
never reaching the end,
letters ive written,
never meaning to send.
beauty id always missed
with these eyes before,
just what the truth is
i cant say anymore.
cause i love you,
yes, i love you,
oh, how, i love you.
oh, how, i love you.
nights in white satin,
never reaching the end,
letters ive written,
never meaning to send.
beauty id always missed
with these eyes before,
just what the truth is
i cant say anymore.
cause i love you,
yes, i love you,
oh, how, i love you.
gazing at people,
some hand in hand,
just what im going thru
they can understand.
some try to tell me
thoughts they cannot defend,
just what you want to be
you will be in the end,
and i love you,
yes, i love you,
oh, how, i love you.
oh, how, i love you.
nights in white satin,
never reaching the end,
letters ive written,
never meaning to send.
beauty id always missed
with these eyes before,
just what the truth is
i cant say anymore.
cause i love you,
yes, i love you,
oh, how, i love you.
oh, how, i love you.
(bkz: nights in white satin)
wereyda diye bir çılgın vardı burada eskiden, o bunu yapardı. garip garip kelimeler kullanırdı. bazen eski türkçe kelimeleri, bazen türkçeye hiç girmemiş ingilizce, fransızca kelimeleri türkçeleştirerek yazardı. kendisi yazmadan önce yazacaklarını ona okutsan bir bok anlamazdı eminim. ve o yazdıktan sonra yine bir bok anlamayan kızlar hastası olurdu.
(bkz: karizma)
(bkz: karizma)
yanlış işler peşindedir.
bazen entryi okuduktan sonra, bazen de okumadan önce yazarın nickine bakıp oy versek mi vermesek mi diye düşünürüz. (1. çoğul yazıyorum ama ben yapmam)
bunu sadece sözlük içinde düşünmeyin. her yerde böyledir. bir nickin entrysi olduğu gibi, bir yönetmenin filmi, bir yazarın kitabı, bir markanın ürünü, bir kişinin tavsiyesi... belki bu dediklerimi başkaları yapmış olsa ciddiye alacağız bu gerçek. ve büyük bir hata.
yazılanları tarafsız almak yerine mal gibi yazan adama göre almaya çalışıyoruz.
(örneği benden veriyorum ama genel konuşuyorum) biliyorum beni sevmeyenleriniz oldu, var ve olacak. bilmemkaç bin entrymde anlattığım şeylerin hemen hemen hepsini zaten biliyorsunuz ve belki ben size sadece hatırlatmış oluyorum. belki başka bir perspektiften sunuyorum ve daha farklı düşünmenizi sağlıyorum. ama sırf beni sevmediğiniz için aman deyip sallıyorsunuz ve okuduğunuzu unutuyorsunuz.
diyeceğim şudur ki; objektif olmak lazım. insan başkasının değil kendinin taraftarı olmalı. ne kimse ilahlaştırılmalı, ne de kimse küçümsenmeli. sevmediğiniz şeyler yüzünden kendini bazı şeylerden mahrum etmek kadar saçma bir şey yok.
biliyorum farklı bir şey anlattım ama bu konu üzerinden gitmek mantıklı geldi.
bazen entryi okuduktan sonra, bazen de okumadan önce yazarın nickine bakıp oy versek mi vermesek mi diye düşünürüz. (1. çoğul yazıyorum ama ben yapmam)
bunu sadece sözlük içinde düşünmeyin. her yerde böyledir. bir nickin entrysi olduğu gibi, bir yönetmenin filmi, bir yazarın kitabı, bir markanın ürünü, bir kişinin tavsiyesi... belki bu dediklerimi başkaları yapmış olsa ciddiye alacağız bu gerçek. ve büyük bir hata.
yazılanları tarafsız almak yerine mal gibi yazan adama göre almaya çalışıyoruz.
(örneği benden veriyorum ama genel konuşuyorum) biliyorum beni sevmeyenleriniz oldu, var ve olacak. bilmemkaç bin entrymde anlattığım şeylerin hemen hemen hepsini zaten biliyorsunuz ve belki ben size sadece hatırlatmış oluyorum. belki başka bir perspektiften sunuyorum ve daha farklı düşünmenizi sağlıyorum. ama sırf beni sevmediğiniz için aman deyip sallıyorsunuz ve okuduğunuzu unutuyorsunuz.
diyeceğim şudur ki; objektif olmak lazım. insan başkasının değil kendinin taraftarı olmalı. ne kimse ilahlaştırılmalı, ne de kimse küçümsenmeli. sevmediğiniz şeyler yüzünden kendini bazı şeylerden mahrum etmek kadar saçma bir şey yok.
biliyorum farklı bir şey anlattım ama bu konu üzerinden gitmek mantıklı geldi.
bir amaç için geldiğimize inandırıldığımız ve belli kriterlerde yaşamaya zorlandığımız dünyada daha güzel sevmenin, daha güzel sevişmenin, daha güzel yemenin, içmenin, tam anlamıyla yaşamanın, kısacası maddi manevi özgür olabilmenin yegane şartıdır. insan olmanın sıkıcılığından kurtulmaktır. bir yandan sevilen sevilmeyen her şeyden vazgeçip, bir yandan bunların hepsinden bir bütün olarak keyif alabilmektir. hala din, dil, töre, ülkü, namus, ata, bayrak, ırk, millet, vatan vesaire hesabı yapmaktan vazgeçemeyenler bunu hiçbir zaman tadamayacaklar.
başaracak adamın henüz doğmadığı eylem.
ayrıca açtığı başlıklarda kelime oyunları yaparak espri yapmaya çalışanlar o an içinde hermafrodit yapılarak cezalandırılıyorlarmış. allah büyük diyorum inanmıyorsunuz.
ayrıca açtığı başlıklarda kelime oyunları yaparak espri yapmaya çalışanlar o an içinde hermafrodit yapılarak cezalandırılıyorlarmış. allah büyük diyorum inanmıyorsunuz.
entrylerin altına :( şeklinde bir buton koyan zihniyetin ürünü. en az onlar kadar suçlu, en az onlar kadar haklı.
sınıf tekrarı yapacam. 2 haftadır devam eden vizelere çalışarak normalde yapacağıma inanmadığım bir ortalama tutturma şansına sahip olmama rağmen ilk dönem 1in altındaki ortalamam yüzünden sikildim.
ama şimdi daha özgür hissediyorum. "alayınızı sikerim" diyebiliyorum. ama işte siz diyemiyorsunuz. çünkü sınıfınızı geçiyorsunuz, yeni beklentilere sahip oluyorsunuz. yalan mı lan?
ama şimdi daha özgür hissediyorum. "alayınızı sikerim" diyebiliyorum. ama işte siz diyemiyorsunuz. çünkü sınıfınızı geçiyorsunuz, yeni beklentilere sahip oluyorsunuz. yalan mı lan?
ne kadar okursam okuyayım, yazdıkları beni benden alamayacak olan yazar. ne yalan söyleyeyim hiç okumadım. bu kadar ilahlaştırıldığı için hiçbir zaman da okumayacağım. bu benim sorunum tabi. eksi vermek isterdim burada olsaydı.
kendisi veya sözlük hakkında en ufak bir eleştiriye bile cevap verme zorunluluğu hisseden yazar. bu kadar kompleksli olması beni eksi vermeye itiyor. tutamıyorum kendimi.
eksi vermek istediğim ancak yazmadığı için veremediğim okur.
eksi vermekten de artı vermekten de keyif aldığım biri. çünkü ikisini de hakettiğini düşünerek veriyorum. entrylerinde 4 kelimede bitecek cümleyi 12 kelime ile yazması okurken canımı sıkıyor. ayrıca bu başlığa 1000 entry yazılsa olabilecekler başlığına yazıyor olması hiç güzel değil. ama bu tamamen benim düşüncem, benim sorunum. eksi veriyorum rahatlıyorum arkadaşım.
üniversite öğrencisi ancak muhabbeti tam bir fakir lise öğrencisi muhabbeti. ayrıca entrylerini hiç beğenmiyorum. inci sözlüke yazar gibi yazıyor. eksi vermekten keyif aldığım bi sürü yazardan biri. bu tamamen benim sorunum tabi.
bu başlığa 1000 entry yazılsa olabilecekler yazarı.
sözlüğe giriş yapmadan önce neler yazılmış bir bakarım. şimdiye kadar login olma sebebim öncelikle ve sadece "yazmak" iken, önce artık "eflatun nickli yazara eksi vermek" sonra "yazmak" oldu. ha bu tamamen benim sorunum tabi.
1200 entry yazmış kendisini tebrik ederim.
madem anlama zorluğuna sebep olmuşum bi de edit çekeyim:
1200 entrysinin içindeki entrylerin çoğu o kadar kötü ki, ve hala o kadar kötü yazıyor ki, sözlüğe giriş yapmadan önce neler yazıldığına bakarken bu kişinin o ’her zamanki gibi’ kötü entrylerini görünce kendimi eksi vermekten alamıyorum. yoksa güzel entryleri de var. heh oldu şimdi işte.
sözlüğe giriş yapmadan önce neler yazılmış bir bakarım. şimdiye kadar login olma sebebim öncelikle ve sadece "yazmak" iken, önce artık "eflatun nickli yazara eksi vermek" sonra "yazmak" oldu. ha bu tamamen benim sorunum tabi.
1200 entry yazmış kendisini tebrik ederim.
madem anlama zorluğuna sebep olmuşum bi de edit çekeyim:
1200 entrysinin içindeki entrylerin çoğu o kadar kötü ki, ve hala o kadar kötü yazıyor ki, sözlüğe giriş yapmadan önce neler yazıldığına bakarken bu kişinin o ’her zamanki gibi’ kötü entrylerini görünce kendimi eksi vermekten alamıyorum. yoksa güzel entryleri de var. heh oldu şimdi işte.
küfür olarak kullandığım laflar birleşimi.
"bir türkçü arada sırada değişiklik ve çeşni olsun diye pizza da yiyebilir. fakat pizza sevgisi kurufasulye sevgisinin önüne geçtiğinde sorun var demektir."
27 nisan 2011 real madrid fc barcelona maçının rövanşı.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?