çömüdüm.
iksir grubu borga parlar ve osman refik tarafından kuruldu. 1997 yılında roxy müzik yarışmasına katılarak finale kadar kaldılar. 1999 ekim ayında ilk albüm çalışmaları olan "vardır" adlı albüm ada müzik tarafından piyasaya sunuldu, aynı yıl içerisinde "vardır" albümünden "süüpeermeen" isimli şarkıya çekilen video klip televizyon kanallarında sıkça yayınlandı.
sabahları kuş sesleriyle
uyanmayalı uzun zaman oldu
bıktım artık şehirden
bıktım artık gürültüden
usandım artık çalışmaktan
bunaldım artık.
kurtar bizi bu dünyadan süüpeermeeen
uçur bizi bu diyardan süüpeermeeen
akşamları yorgun argın eve gelince
tek eğlencem televizyon
tek düze geçiyor hayatım
sıkılmaktan sıkıldım
param batmış borsada
yeter artık.
kurtar bizi bu dünyadan süüpeermeeen
uçur bizi bu diyardan süüpeermeeen
bu hayat zor geliyor
yok mu kurtaran
her gün aynı işkence
yok mu durduran
sorunlar üst üste geliyor
yok mu kurtaran
tek güvendeğim sensin
lütfen gel artık
kurtar bizi bu dünyadan süüpeermeeen
uçur bizi bu diyardan süüpeermeeen
sabahları kuş sesleriyle
uyanmayalı uzun zaman oldu
bıktım artık şehirden
bıktım artık gürültüden
usandım artık çalışmaktan
bunaldım artık.
kurtar bizi bu dünyadan süüpeermeeen
uçur bizi bu diyardan süüpeermeeen
akşamları yorgun argın eve gelince
tek eğlencem televizyon
tek düze geçiyor hayatım
sıkılmaktan sıkıldım
param batmış borsada
yeter artık.
kurtar bizi bu dünyadan süüpeermeeen
uçur bizi bu diyardan süüpeermeeen
bu hayat zor geliyor
yok mu kurtaran
her gün aynı işkence
yok mu durduran
sorunlar üst üste geliyor
yok mu kurtaran
tek güvendeğim sensin
lütfen gel artık
kurtar bizi bu dünyadan süüpeermeeen
uçur bizi bu diyardan süüpeermeeen
yazdığı en iyi yazılardan biri.
kazım: yurtdışında ekonomi okudum, işsizim. eşim öğretmen. onun getirdiği paraya bakıyorum kaç senedir... utanç içindeyim. levent: bilkent mezunuyum, 2004ten beri işsizim, bir mağazada tezgahtarlık bile yaptım, 500 lira maaşla... okula her sene 14 bin lira ödedim, karşılığı 500 lira... umut: kızkardeşim kimya mezunu, ilk yıl bir dersanede ücretsiz çalıştı, ikinci yıl ayda 150 lira verdiler. haftada değil, ayda 150 lira... bu yılki maaşı 250 lira! bilge: kütahyada iktisat okudum, işsizim, elazığda bütün bankalara başvurdum, torpilim yok, giremiyorum. nur: güzel sanatları birincilikle bitirdim, yüksek onur belgesiyle mezun oldum, 4 yıldır işsizim. bahar: eşim itüden uçak mühendisi, 16 aydır işsiz... mesut: oğlum, kayseri üniversitesi mezunu, askerliğini bitirdi, işsiz, amerikaya gönderemiyorum, çünkü hem emekliyim, hem de başkaları gibi sponsor bulamıyorum!
nevin: bir yeğenim kırıkkale iktisat mezunu, işsiz... öbür yeğenim, gazi inşaatı bitirdi, işsiz. iskender: işsizlik azaldıysa, ben niye işsizim? o düşen oranlar niye bana isabet etmiyor? erol: dokuz eylül iktisatı bitirdim, anadolu üniversitesi dış ticareti bitirdim, işsizim... annem babam benimle hep gurur duyardı, çevremizdeki insanlar bize imrenerek bakardı. şimdi? dilek: bunu mutlaka yazın, iktisat mezunuyum, kapı kapı dolaşıp iş arıyoruz, ahlaksız, iğrenç tekliflerle karşılaşıyoruz... atıl: endüstri mühendisiyim, babamın taksisinde çalışıyorum. tibet: dokuz eylül maliyeyi bitirdim, 4 yıldır iş arıyorum, asgari ücrete bile razıyım, yok. kadir: yetiştirme yurdunda büyüdüm, trakya üniversitesinden anestezi teknisyesi oldum, işsizim. ailesi olanlar bile işsiz, biz ne yapacağız? besim: anadolu iktisat mezunuyum, 2002den beri iş bulamıyorum, küçük şirketler üniversite mezunu istemiyor, büyük şirketler bizim üniversiteyi istemiyor... hüseyin: sınıf öğretmenliği mezunuyum, işsizim. nişanlım, sınıf öğretmenliği mezunu, işsiz. babası da, haklı olarak, "iş yoksa, evlilik yok" diyor. sibel: odtü kimya mezunuyum, umutsuzca iş arıyorum. aziz: gazi kamu yönetimi mezunuyum, girmediğim sınav, başvurmadığım yer kalmadı, hâlâ beklemedeyim. serdar: hacettepe mezunuyum, ankarada olmadı, ailemin yanına mersine geldim, yine iş yok, yaş oldu 32...
esin: üniversite mezunu kardeşim, 2 yıldır cep harçlığıyla idare ediyor, bu durumun nasıl onur kırıcı olduğunu tahmin edebilirsiniz... emir: işletme mezunuyum, ingilizcem ana dilimden iyi ama, iş bulamıyorum, hiç aklımda yoktu, kanadaya gidiyorum. mehtap: eşim desinatör, 2 senedir otoparkçılık yapıyor, 500 lira maaş alıyor, 70 metre evimizin kirası 400 lira, başka ne yazayım ki? ayten: hacettepe işletme mezunuyum, işim yok, kredi kartı ihtarnameleri yağıyor, umudum tükeniyor. leyla: odtü fiziki bitirdim, 2 yıl sekreter olarak çalıştım, 4 yıldır işsizim. ruh sağlığımı korumak için ücret almadan ingilizce dersi veriyorum. seda: eğitimci ailenin kızıyım, türkiyenin en iyi üniversitelerinin birinden matematik mezunuyum, atanmıyoruz... birçok arkadaşım psikolojik tedavi görüyor. pınar: aslında peyzaj mimarıyım, bankada iş bulmuştum, şimdi işsizim, 8 aydır. ali: yıldız teknik elektrik mühendisliği mezunuyum, işsizim. serkan: marmara iletişimi bitirdim, askerlik görevimizi de yatmadan tamamladık, ne cemaatim var, ne de dayım, geziyorum... sibel: eskiden çocuklu aileye ev vermezlerdi... şimdi çocuğu olan kadına iş vermiyorlar. meral: iki diplomam var, ingilterede lisan okudum; bulabildiğim iş, sekreterlik. o da asgari ücretle. özkan: arkeoloğum, plajda cankurtaran olarak çalışıyorum, 2 ay sonra yine işsizim... turan: kamu yönetimi okudum, komiyim... komiğim manasında değil, bildiğiniz otel komisi! serpil: tarih mezunuyum, önce markette çalıştım, şimdi sekreterim... metin: kimya mezunuyum, işsizim, iş görüşmesine gidiyorum, kapıda kuyruk, en az 50 kişi başvurmuş, sizi ararız diyorlar, ne arayan var, ne soran... engin: inşaat mühendisiyim, ileri derecede ingilizce biliyorum, 3 yıldır işsizim, 3 aylığına animatör olarak iş buldum. gocunmuyorum. ama, hizmet ettiğim insanların çoğu alman ve emekli. kendi emekliliğimi hayal bile edemiyorum. yusuf: muğla işletme mezunuyum, 3 yıldır iş arıyorum, babam, "hayatta en hakiki mürşit torpildir" diyor. tufan: aslında ziraat mühendisiyim, bir özel bankada çalıştım 5 yıl boyunca, sonra kapının önüne koydular, 2 yıldır iş arıyorum, 3 yaşında oğlum var... kayınpederin eline bakıyoruz. adamcağız kızını bana verdiğine bin pişman... kızı evlendiğine...
rastgele seçtim bunları...
değil köşeye, gazeteye sığmaz...
ama, şöyle mesajlar da var tabii.
murat: bile bile yalan yazıyorsunuz, ahlaksızsınız. türkiyede işsizlik diye bir sorun yok. adam kahvede oturmayı seviyor, sonra da işsizim diye bağırıyor. geçin bunları. yalan yazmayın.
yilmaz özdil
kazım: yurtdışında ekonomi okudum, işsizim. eşim öğretmen. onun getirdiği paraya bakıyorum kaç senedir... utanç içindeyim. levent: bilkent mezunuyum, 2004ten beri işsizim, bir mağazada tezgahtarlık bile yaptım, 500 lira maaşla... okula her sene 14 bin lira ödedim, karşılığı 500 lira... umut: kızkardeşim kimya mezunu, ilk yıl bir dersanede ücretsiz çalıştı, ikinci yıl ayda 150 lira verdiler. haftada değil, ayda 150 lira... bu yılki maaşı 250 lira! bilge: kütahyada iktisat okudum, işsizim, elazığda bütün bankalara başvurdum, torpilim yok, giremiyorum. nur: güzel sanatları birincilikle bitirdim, yüksek onur belgesiyle mezun oldum, 4 yıldır işsizim. bahar: eşim itüden uçak mühendisi, 16 aydır işsiz... mesut: oğlum, kayseri üniversitesi mezunu, askerliğini bitirdi, işsiz, amerikaya gönderemiyorum, çünkü hem emekliyim, hem de başkaları gibi sponsor bulamıyorum!
nevin: bir yeğenim kırıkkale iktisat mezunu, işsiz... öbür yeğenim, gazi inşaatı bitirdi, işsiz. iskender: işsizlik azaldıysa, ben niye işsizim? o düşen oranlar niye bana isabet etmiyor? erol: dokuz eylül iktisatı bitirdim, anadolu üniversitesi dış ticareti bitirdim, işsizim... annem babam benimle hep gurur duyardı, çevremizdeki insanlar bize imrenerek bakardı. şimdi? dilek: bunu mutlaka yazın, iktisat mezunuyum, kapı kapı dolaşıp iş arıyoruz, ahlaksız, iğrenç tekliflerle karşılaşıyoruz... atıl: endüstri mühendisiyim, babamın taksisinde çalışıyorum. tibet: dokuz eylül maliyeyi bitirdim, 4 yıldır iş arıyorum, asgari ücrete bile razıyım, yok. kadir: yetiştirme yurdunda büyüdüm, trakya üniversitesinden anestezi teknisyesi oldum, işsizim. ailesi olanlar bile işsiz, biz ne yapacağız? besim: anadolu iktisat mezunuyum, 2002den beri iş bulamıyorum, küçük şirketler üniversite mezunu istemiyor, büyük şirketler bizim üniversiteyi istemiyor... hüseyin: sınıf öğretmenliği mezunuyum, işsizim. nişanlım, sınıf öğretmenliği mezunu, işsiz. babası da, haklı olarak, "iş yoksa, evlilik yok" diyor. sibel: odtü kimya mezunuyum, umutsuzca iş arıyorum. aziz: gazi kamu yönetimi mezunuyum, girmediğim sınav, başvurmadığım yer kalmadı, hâlâ beklemedeyim. serdar: hacettepe mezunuyum, ankarada olmadı, ailemin yanına mersine geldim, yine iş yok, yaş oldu 32...
esin: üniversite mezunu kardeşim, 2 yıldır cep harçlığıyla idare ediyor, bu durumun nasıl onur kırıcı olduğunu tahmin edebilirsiniz... emir: işletme mezunuyum, ingilizcem ana dilimden iyi ama, iş bulamıyorum, hiç aklımda yoktu, kanadaya gidiyorum. mehtap: eşim desinatör, 2 senedir otoparkçılık yapıyor, 500 lira maaş alıyor, 70 metre evimizin kirası 400 lira, başka ne yazayım ki? ayten: hacettepe işletme mezunuyum, işim yok, kredi kartı ihtarnameleri yağıyor, umudum tükeniyor. leyla: odtü fiziki bitirdim, 2 yıl sekreter olarak çalıştım, 4 yıldır işsizim. ruh sağlığımı korumak için ücret almadan ingilizce dersi veriyorum. seda: eğitimci ailenin kızıyım, türkiyenin en iyi üniversitelerinin birinden matematik mezunuyum, atanmıyoruz... birçok arkadaşım psikolojik tedavi görüyor. pınar: aslında peyzaj mimarıyım, bankada iş bulmuştum, şimdi işsizim, 8 aydır. ali: yıldız teknik elektrik mühendisliği mezunuyum, işsizim. serkan: marmara iletişimi bitirdim, askerlik görevimizi de yatmadan tamamladık, ne cemaatim var, ne de dayım, geziyorum... sibel: eskiden çocuklu aileye ev vermezlerdi... şimdi çocuğu olan kadına iş vermiyorlar. meral: iki diplomam var, ingilterede lisan okudum; bulabildiğim iş, sekreterlik. o da asgari ücretle. özkan: arkeoloğum, plajda cankurtaran olarak çalışıyorum, 2 ay sonra yine işsizim... turan: kamu yönetimi okudum, komiyim... komiğim manasında değil, bildiğiniz otel komisi! serpil: tarih mezunuyum, önce markette çalıştım, şimdi sekreterim... metin: kimya mezunuyum, işsizim, iş görüşmesine gidiyorum, kapıda kuyruk, en az 50 kişi başvurmuş, sizi ararız diyorlar, ne arayan var, ne soran... engin: inşaat mühendisiyim, ileri derecede ingilizce biliyorum, 3 yıldır işsizim, 3 aylığına animatör olarak iş buldum. gocunmuyorum. ama, hizmet ettiğim insanların çoğu alman ve emekli. kendi emekliliğimi hayal bile edemiyorum. yusuf: muğla işletme mezunuyum, 3 yıldır iş arıyorum, babam, "hayatta en hakiki mürşit torpildir" diyor. tufan: aslında ziraat mühendisiyim, bir özel bankada çalıştım 5 yıl boyunca, sonra kapının önüne koydular, 2 yıldır iş arıyorum, 3 yaşında oğlum var... kayınpederin eline bakıyoruz. adamcağız kızını bana verdiğine bin pişman... kızı evlendiğine...
rastgele seçtim bunları...
değil köşeye, gazeteye sığmaz...
ama, şöyle mesajlar da var tabii.
murat: bile bile yalan yazıyorsunuz, ahlaksızsınız. türkiyede işsizlik diye bir sorun yok. adam kahvede oturmayı seviyor, sonra da işsizim diye bağırıyor. geçin bunları. yalan yazmayın.
yilmaz özdil
burçin birbenin şarkısı.
(bkz: ibrahim tatlıses)
(bkz: tilki tilki saatin kaç)
(bkz: yersen)
1999 da ilk albümü nenniyi çıkardıktan sonra 2005 yılında rüzgara karşı isimli ikinci albümünü piyasaya çıkartan ve malesef ki tutulmamış aslında dinlenilesi sanatçılardandır.
derya köroğlu ile beraber seslendiriği sezenler olmuş neni albümündeki en güzel eserlerdendir.
seni yerlerde göklerde bulamazlarken
bende gizli olduğunu sezenler olmuş
dumlu dumluymuşsun yüreğimde
kımıl kımılmışsın bileklerimde
aramızda dağlar yollar yıllar war iken
beni sana sımsıkı sarılı görenler olmuş
sargın yaprakmışım dallarına
yangın toprakmışım yağmurlarına.
derya köroğlu ile beraber seslendiriği sezenler olmuş neni albümündeki en güzel eserlerdendir.
seni yerlerde göklerde bulamazlarken
bende gizli olduğunu sezenler olmuş
dumlu dumluymuşsun yüreğimde
kımıl kımılmışsın bileklerimde
aramızda dağlar yollar yıllar war iken
beni sana sımsıkı sarılı görenler olmuş
sargın yaprakmışım dallarına
yangın toprakmışım yağmurlarına.
avukat - güven kurtul
onun sert bedenini önce avucumun içine aldım.sonra kafasını dudaklarımın arasından gecırdım. o eşsiz sıvı bana hayat veriyordu.cocacola hayatın tadı...
bir aşk için yapabileceğin her şeyi yaptığına inanıyorsan ve buna rağmen hala yalnızsan, için rahat olsun.
giden zaten gitmeyi kafasına koymuştur ve yaptıkların onun dudağında hafif bir gülümseme yaratmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır.
sen kendini paralarken o her zaman bahaneler bulmaya hazırdır. hani ağzınla kuş tutsan "bu kuşun kanadı neden beyaz değil?" diye bir soruyla bile karsılaşabilirsin.
iki ucu keskin bıçaktır bu işin.
yaptıklarınla değil yapmadıklarınla yargılanırsın her zaman. bu mahkemede hafifletici sebepler yoktur.iyi halin cezanda sen, "ama senin için şunu yaptım" derken o, "şunu yapmadın" diye
cevap verecektir. ve ne söylesen karşılığında mutlaka başka bir iddiayla karşılaşacaksındır.
üzülme, sen aşkı yaşanması gerektiği gibi yaşadın.
özledin, içtin, ağladın, güldün, şarkılar söyledin,düşündün, şiirler yazdın.
"peki o ne yaptı" deme.
herkes kendinden sorumludur aşkta.
sen aşkını doya doya yaşarken o kendine engeller koyuyorsa bu onun sorunu.
bir insan eksik yaşıyorsa, ve bu eksikliği bildiği halde tamamlamak için uğraşmıyorsa sen ne yapabilirsin ki onun
için?
hayatı ıskalama lüksün yok senin.
onun varsa, bırak o lüksü sonuna kadar yaşasın.
her zamanki gibi yaşayacaksın sen.
"acılara tutunarak" yaşamayı öğreneli çok oldu.
hem ne olmuş yani, yalnızlık o kadar da kötü bir şey değil. sen mutluluğu hiçbir zaman bir tek kişiye bağlamadın ki.
epeydir eline almadığın kitaplar seni bekliyor.kitap okurken de mutlu oluyorsun unuttun mu?
kentin hiç görmediğin sokaklarında gezip yeni yaşamlara tanık olmak da keyif verecek sana.
yine içeceksin rakını balığın yanında.
üstelik dilediğin kadar sarhoş olma özgürlüğü de cabası.
sen yüreğinin sesini dinleyenlerdensin ve biliyorsun aslolan
yürektir.
yürek sesi ne bilmeyenler, ya da bilip de duymayanlar acıtsa da içini unutma; yasadığın sürece o yürek var olacak seninle birlikte.
sen yeter ki koru yüreğini ve yüreğinde taşıdığın sevda duygusunu.
elbet bitecek güneşe hasret günler.
ve o zaman kutuplarda yetişen cılız ve minik bitkiler değil, güneşin çiçekleri dolduracak yüreğini.
hayatı ıskalamaya lüksün yok senin.
nazım hikmet
giden zaten gitmeyi kafasına koymuştur ve yaptıkların onun dudağında hafif bir gülümseme yaratmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır.
sen kendini paralarken o her zaman bahaneler bulmaya hazırdır. hani ağzınla kuş tutsan "bu kuşun kanadı neden beyaz değil?" diye bir soruyla bile karsılaşabilirsin.
iki ucu keskin bıçaktır bu işin.
yaptıklarınla değil yapmadıklarınla yargılanırsın her zaman. bu mahkemede hafifletici sebepler yoktur.iyi halin cezanda sen, "ama senin için şunu yaptım" derken o, "şunu yapmadın" diye
cevap verecektir. ve ne söylesen karşılığında mutlaka başka bir iddiayla karşılaşacaksındır.
üzülme, sen aşkı yaşanması gerektiği gibi yaşadın.
özledin, içtin, ağladın, güldün, şarkılar söyledin,düşündün, şiirler yazdın.
"peki o ne yaptı" deme.
herkes kendinden sorumludur aşkta.
sen aşkını doya doya yaşarken o kendine engeller koyuyorsa bu onun sorunu.
bir insan eksik yaşıyorsa, ve bu eksikliği bildiği halde tamamlamak için uğraşmıyorsa sen ne yapabilirsin ki onun
için?
hayatı ıskalama lüksün yok senin.
onun varsa, bırak o lüksü sonuna kadar yaşasın.
her zamanki gibi yaşayacaksın sen.
"acılara tutunarak" yaşamayı öğreneli çok oldu.
hem ne olmuş yani, yalnızlık o kadar da kötü bir şey değil. sen mutluluğu hiçbir zaman bir tek kişiye bağlamadın ki.
epeydir eline almadığın kitaplar seni bekliyor.kitap okurken de mutlu oluyorsun unuttun mu?
kentin hiç görmediğin sokaklarında gezip yeni yaşamlara tanık olmak da keyif verecek sana.
yine içeceksin rakını balığın yanında.
üstelik dilediğin kadar sarhoş olma özgürlüğü de cabası.
sen yüreğinin sesini dinleyenlerdensin ve biliyorsun aslolan
yürektir.
yürek sesi ne bilmeyenler, ya da bilip de duymayanlar acıtsa da içini unutma; yasadığın sürece o yürek var olacak seninle birlikte.
sen yeter ki koru yüreğini ve yüreğinde taşıdığın sevda duygusunu.
elbet bitecek güneşe hasret günler.
ve o zaman kutuplarda yetişen cılız ve minik bitkiler değil, güneşin çiçekleri dolduracak yüreğini.
hayatı ıskalamaya lüksün yok senin.
nazım hikmet
elden bırakılamayacak kadar sürükleyici hem de felsefi derinliğe sahip zülfü livanelinin en güzel romanlarındandır.
eski bir rock grubudur. solisti aynı zamanda trtnin opera sanatçılarındandır.grupla aynı ismi taşıyan parçalarıyla seslerini duyurup sonrasında kaybolmuşlardır.
paylaşmayı hiç bilmedin sen
kıskandın beni her gördüğünden
bir tek canım kaldı vermediğim
onu da yedin bitirdin
senin malın değilim ben
bir daha vazgeçmem seçtiklerimden
hekimler bulsun senin çareni
düş yakamdan yeter ki
iyinin kötüsü duygu sömürüsü
bir ömür törpüsü ah
hasretim her şeye gülüp eğlenmeye
her gece
sen egoist aşıksın sevgiden ne
anlarsın
senin gözün canım çok yüksekte
sen duygu fakiri ben gönül zengini
benim büyük aşkım senin neyine
paylaşmayı hiç bilmedin sen
kıskandın beni her gördüğünden
bir tek canım kaldı vermediğim
onu da yedin bitirdin
senin malın değilim ben
bir daha vazgeçmem seçtiklerimden
hekimler bulsun senin çareni
düş yakamdan yeter ki
iyinin kötüsü duygu sömürüsü
bir ömür törpüsü ah
hasretim her şeye gülüp eğlenmeye
her gece
sen egoist aşıksın sevgiden ne
anlarsın
senin gözün canım çok yüksekte
sen duygu fakiri ben gönül zengini
benim büyük aşkım senin neyine
ikinci albümlerinde yastayım adlı harika parçayı söylemişlerdir.
neredesin şimdi nerde sesin duyulmuyor niye
neredesin şimdi nerde bir veda etmeden niye
gölgen düşer üzerime sana hasret her nefeste
son öpüşün saklı bende doyamadım dur gitme
yastayım yar yastayım yokluğundan yastayım
saramadan son defa gidişinde yastayım
kederle her günümde umut idin can idin
şu kısacık ömürde bir buğulu düş idin
kendini bulduğun yerdesin
gülen güldün şirin sözdün mehtabımdın can özümdün
feda olsa idi ömrüm neredesin şiir gözlüm
bir yağmura değdin göçtün damla damla akar hüznün
bu son sefer değil gülüm buluşuruz elbet bir gün
yastayım yar yastayım yokluğundan yastayım
saramadan son defa gidişinde yastayım
neredesin şimdi nerde sesin duyulmuyor niye
neredesin şimdi nerde bir veda etmeden niye
gölgen düşer üzerime sana hasret her nefeste
son öpüşün saklı bende doyamadım dur gitme
yastayım yar yastayım yokluğundan yastayım
saramadan son defa gidişinde yastayım
kederle her günümde umut idin can idin
şu kısacık ömürde bir buğulu düş idin
kendini bulduğun yerdesin
gülen güldün şirin sözdün mehtabımdın can özümdün
feda olsa idi ömrüm neredesin şiir gözlüm
bir yağmura değdin göçtün damla damla akar hüznün
bu son sefer değil gülüm buluşuruz elbet bir gün
yastayım yar yastayım yokluğundan yastayım
saramadan son defa gidişinde yastayım
kaderimle arkadaş dost olamadım
beni candan sevecek yar bulamadım
ah ile vah ile geçti bu ömür
yaşadım mı öldüm mü anlayamadım
gözlerim doldu taştı da ağlayamadım
niye seçti kader beni anlayamadım
ah ile vah ile geçti bu ömür
yaşadım mı öldüm mü anlayamadım
tövbe ettim sevmeye söz tutamadım
kötü kader ğeşimde hep adım adım
ah ile vah ile geçti bu ömür
yaşadım mı öldüm mü anlayamadım
beni candan sevecek yar bulamadım
ah ile vah ile geçti bu ömür
yaşadım mı öldüm mü anlayamadım
gözlerim doldu taştı da ağlayamadım
niye seçti kader beni anlayamadım
ah ile vah ile geçti bu ömür
yaşadım mı öldüm mü anlayamadım
tövbe ettim sevmeye söz tutamadım
kötü kader ğeşimde hep adım adım
ah ile vah ile geçti bu ömür
yaşadım mı öldüm mü anlayamadım
iki genc uyusturucu icerken yakalanmislar ve cuma gunu mahkemeye
cikarilmislar.
hakim - bakin cocuklar daha cok gencsiniz size 2. bir
sans veriyorum. hafta sonu elinizden geldigince insanlari uyusturucudan
vazgecirin pazartesi goruselim.
haftasonu gecmis.
hakim - eeee ne yaptiniz anlatin bakalim .
1. genc - ben 5 kisiye uyusturucuyu biraktirdim..
hakim - cok guzel, nasil yaptin?
1. genc - iki daire cizdim.. ( o o ) seklinde ve 1. si uyusturucudan onceki beyniniz 2. si ise uyusturucudan sonraki beyniniz deyince inandilar.
hakim - guzel, inandirici.. serbestsin..ya sen?
2. genc - ben 156 kisiye biraktirdim..
hakim - ho !?..inanilmaz, nasil ?
2. genc - bende 2 daire cizdim.( o o ) seklinde.. 1. daire uyusturucudan onceki kiciniz 2. si ise hapishaneden sonraki dedim.
cikarilmislar.
hakim - bakin cocuklar daha cok gencsiniz size 2. bir
sans veriyorum. hafta sonu elinizden geldigince insanlari uyusturucudan
vazgecirin pazartesi goruselim.
haftasonu gecmis.
hakim - eeee ne yaptiniz anlatin bakalim .
1. genc - ben 5 kisiye uyusturucuyu biraktirdim..
hakim - cok guzel, nasil yaptin?
1. genc - iki daire cizdim.. ( o o ) seklinde ve 1. si uyusturucudan onceki beyniniz 2. si ise uyusturucudan sonraki beyniniz deyince inandilar.
hakim - guzel, inandirici.. serbestsin..ya sen?
2. genc - ben 156 kisiye biraktirdim..
hakim - ho !?..inanilmaz, nasil ?
2. genc - bende 2 daire cizdim.( o o ) seklinde.. 1. daire uyusturucudan onceki kiciniz 2. si ise hapishaneden sonraki dedim.
cin ali
ilk olarak bulgaristandaki türklerin söylediği sonra bulgar halk türküsü olan eserdir.
şu karşıki dağda lambalar yanar
lambaların şavkına fadimem
sevgilim yazar
ayletme beni söyletme beni
alçak yüksek tepede fadimem
bekletme beni
şu karşıki dağda kuzular meler
kuzu sesi değildir fadimem
ömürler biter
ayletme beni söyletme beni
alçak yüksek tepede fadimem
bekletme beni
adile yadırgı seyr-i alem albümünde seslendirmiştir.
şu karşıki dağda lambalar yanar
lambaların şavkına fadimem
sevgilim yazar
ayletme beni söyletme beni
alçak yüksek tepede fadimem
bekletme beni
şu karşıki dağda kuzular meler
kuzu sesi değildir fadimem
ömürler biter
ayletme beni söyletme beni
alçak yüksek tepede fadimem
bekletme beni
adile yadırgı seyr-i alem albümünde seslendirmiştir.
seyr-i alem adlı albümüyle pek duyulmasada farklı ses tonuyla ilgi çeken sanatçı.
aysun yıldızın da seslendirdiği türkü.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?