edwardı canlandıran johnny deppin hal ve tavırları, mimikleri, yürüyüşü, utanışı, masumiyeti içimi parçalamıştır, gözlerim yaş yaş olmuştur, yağ gibi eritmiştir kalbimi izlerken... böyle çocuksuluk, böyle tatlılık, böyle masumiyet... anaç duygularım tavan yapmış, filmin içine girip ağlaya ağlaya edwardı sevip okşama isteği vermiştir. onu üzenlerin allah belasını versindir. evet.
şebnem ferahın bu aşk fazla sana isimli parçasından yola çıkarak oluşturulmuş bir cümle ukdesi şeyi.
yaş ortalaması barlarda taksime nazaran daha yüksek, lakin sokakta gezinen tipler genellikle ufaktır. buna dersanelerin etkisi büyüktür. taksimin onda biri etmez, ne doğru düzgün alışveriş yapabilir, ne de doğru düzgün eğlenecek mekan bulabilirsiniz. en fazla bi patsos yer, kargada, karinde, hint çayında, bi yerde bir iki bişey içebilirsiniz. negatif vardır, çağatay veya kadire piercing dövme yaptırır, dolmuşa biner evinize dönersiniz. sinemaya gidebilirsiniz, bol seçenek mevcuttur, favorim süreyyadır. nargile cafeler artık iyice kabak tadı vermiştir. modaya sahile kaçmak veya bağdat caddesinde bi eğlence aramak belki daha iyi bir fikir olabilir. daha iyisi hemen tek dolmuşla kapağı taksime atmaktır.
kültür farkı meselesi lucescuyu tamamen haklı çıkarmaktadır. "köpek" sözcüğü türkçede küfür olarak kullanılıyo ama allahın romeni de bunu bilmek zorunda değil.
south park karakterlerini bana çağrıştırmış olan bir tür prototip.
şartlara göre insanı ya çok mutlu ya da çok mutsuz edecek durum. ortası yok.
(bkz: deli cevat)
seks kolaydır, matematik zor.
seks güzeldir, matematik iğrenç.
seks zevklidir, matematik sıkıcı.
seks yapmak için bi partner gerekir, matematik ise alabildiğine asosyal bi aktivitedir.
seks güzeldir, matematik iğrenç.
seks zevklidir, matematik sıkıcı.
seks yapmak için bi partner gerekir, matematik ise alabildiğine asosyal bi aktivitedir.
yılların eskitemediği sıkı dost, gülmekten kendimizi kaybettiğimiz günler, finikede, avşada, büyükadada, şişli dolaylarında, caddebostanda, kadıköyde, modada, taksimde, beşiktaşta, şu istanbulun tanıdığım her köşesinde beraber olduğumuz zamanlar, yerfıstığında birahi, starbucksta frappucino, akdenizde 70lik, seventeende tekila shot, jokerde nuri alço!!! buraxın eski karısı, laluşkanın eskimeyecek dostu! şeytan tüyü sahibi, kızdırıp sonra affettiren, altyazıya abone, hukuk şeysi, çocuk düşmanı, tikky savar!!!
son 1 senedir istanbulumuzun güzel adalarından birinde yaz kış olmak üzere gerçekleştirdiğim eylem durumu şeysi. itilmişlik, dışlanmışlık, izole olmuşluk, unutulmuşluk hissi. somut yalnızlık. denize rüzgara alışmak, poyrazı lodosu öğrenmek. başıboş kedi köpeklerin arasında kendi başıboşluğunu farketmek, karda kışta onlara mama ve su götürmek için koştururken kimsenin sizin için koşturmadığının farkına varmanın ağır ve sebepsiz huzuru. martıların kedi yavrularını, kedilerin martı yavrularını yediği acımasız bir hayatın içinde, insanların daha acımasız olduğunu bilerek güven hissetmek. kış aylarında terkedilen adanın yalnızlığına ortak olmak, cefasını çekmek, sefasını sürmeyi başkalarına bırakmak...
(bkz: cam sakızı ağda)
ortaokuldan sonra şahsından ümidimizi kestiğimiz başarı belgeciği idi. sonraları teşekkürü görsek şükreder olduk.
kadınların ayakta işemesine olanak tanımış, kağıttan külah. tek kullanımlıktır. üçlü veya beşli paketlerde satılıyor sanırım. özellikle festival veya gece kulübü gibi temiz tutulamayan tuvaletlerde kullanıldığında gayet hijyenik, rahat. tekerlekten sonraki en büyük buluş, icat olduğu iddiasındayım. hastasıyım. o kadar.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?