confessions

ladycapulet

- Yazar -

  1. toplam entry 528
  2. takipçi 1
  3. puan 13620

ben küçükken çok salaktım

ladycapulet
istanbul’da yaşayan ve yaz tatillerini köyde geçiren çok sevdiğim kankam ile beraber bakkala gitmek istediğimiz bir gündü daha ilkokula gitmediğimz zamanlardan. okula gitmediğiniz halde nasıl yaz tatiliniz vardı demeyin, ailesi gelince tatil için köye, burcu yaz sonuna kadar kalırdı. neyse konudan saptık.

biz burcu ile bakkala gitmek derdindeyiz, annemden para istedim, bozuk yok dedi, savdı bizi başından. ama ben biliyorum ki babamın bir çantası var ve içinde de henüz sattığı buğdaydan kazandığı bir sürü banknot var(o zamanlar banknotu bilmiyordum tabi).

velhasıl kelam biz açtık çantayı bir adet burcu’ya bir adet de bana para (ç)aldık. annemin şimdi demesine göre 50 binmiş kişi başı. lay lay lom gittik bakkala.gittik de alt tarafı sakız aldık mal gibi. turbo sakız.

bakkal nejat amca da sordu üstelik, başka bir şey ister miyiz diye. biz istemedik. 4’er sakız alıp çıktık. (n’apacaksak 4’er tane sakızı). ama ben çocuk aklıma rağmen fark ettim bizden aldığı paraları ayrı bir çekmeceye koyduğunu nejat amcanın.

ağzımızda sakızlar şak şak çiğneyerek geldik eve. annem anında anladı tabi, nerden buldunuz parayı da bakkala gittiniz diye. söledik sırrımızı. akşam nejat amca babama takdim etmiş banknotları. köy küçük yer zaten sıkıntı olmazdı da biz ne akla hizmet böyle bi olaya girmişiz hiç bilmem. allah’tan hiç laf etmedi babam. bi daha da kaçak iş yapmadım, yapmam.

independence

ladycapulet
bu adamı hasbel kader tanıdım. delidir, doludur, komiktir, ciddidir, içicidir hem de çok sağlam, süper arkadaştır, dinler, bazen yargılar, çoğu kez anlar..

en son yaklaşık bi 14 ay sonra, geçtiğimiz cuma gecesi beni esenler otogardan alarak görüşmemiz için nasıl büyük bir fedakarlık yaptı. şimdi teşekkür etsem 12.teşekkür diye söylenecektir.

kendisini seviyor, sayıyor ve ilgiyle takip ediyoruz.

iyiki tanıdım dediğim insanlardandır indy. yeri ayrıdır, hep ayrı kalacaktır..

sigara

ladycapulet
24,5 yaşıma kadar nefret ettiğim, merak etmedeğim, ağzıma sürmediğim sağlığa zararlı tütün bıdısı. şimdi ise arada içiyorum diye başladığım kahveme ve içkime eşlik eden, dost meclisinde daha sık paketin çantadan çıktığı bir şey oldu.ne değişti diye sorsan ben de bilmiyorum. çok mu dertlendim, çok mu aşık oldum, çok mu pişmanım, çok mu özlüyorum: hayır.

sanırım teoman’ın dediği gibi her şey yalnızlıktan.

lana del rey

ladycapulet
sesi çok güzel olan kızımız’ın video games adlı videosu youtube’da an itibariyle 46 milyon 169 bin 248 kişi tarafından izlenmiştir.

şu sıra benim taktığım şarkısı ise "born to die" olup, bahsekonu şarkının sözleri ve linki aşağıda (b)ilginize sunulmuştur.

http://tinyurl.com/d35bd9q

feet don’t fail me now
take me to the finish line
all my heart, it breaks every step that i take
but i’m hoping that the gates,
they’ll tell me that you’re mine
walking through the city streets
is it by mistake or design?
i feel so alone on a friday night
can you make it feel like home, if i tell you you’re mine
it’s like i told you honey

don’t make me sad, don’t make me cry
sometimes love is not enough and the road gets tough
i don’t know why
keep making me laugh,
let’s go get high
the road is long, we carry on
try to have fun in the meantime

come and take a walk on the wild side
let me kiss you hard in the pouring rain
you like your girls insane
choose your last words
this is the last time
cause you and i, we were born to die

lost but now i am found
i can see but once i was blind
i was so confused as a little child
tried to take what i could get
scared that i couldn’t find
all the answers, honey

don’t make me sad, don’t make me cry
sometimes love is not enough and the road gets tough
i don’t know why
keep making me laugh,
let’s go get high
the road is long, we carry on
try to have fun in the meantime

come and take a walk on the wild side
let me kiss you hard in the pouring rain
you like your girls insane
choose your last words,
this is the last time
cause you and i
we were born to die
we were born to die
we were born to die

come and take a walk on the wild side
let me kiss you hard in the pouring rain
you like your girls insane

don’t make me sad, don’t make me cry
sometimes love is not enough and the road gets tough
i don’t know why
keep making me laugh,
let’s go get high
the road is long, we carry on
try to have fun in the meantime

come and take a walk on the wild side
let me kiss you hard in the pouring rain
you like your girls insane
choose your last words
this is the last time
cause you and i
we were born to die
we were born to die

sokak ortasında düşmek

ladycapulet
yahu sevgili okur çocukken insan düşer, hadi kışın karlı yolda düşer, ne bileyim kaldırım bozuktur düşer de düz yolda da düşülmez sanki ya. ben düştüm hem de çok güzel bir şekilde. yemin ederim en son bu denli acı çektiğimi hatırlamıyorum. herhalde 6 yaşında falan bu kadar pis düşmüşümdür. hani zaten artık küçükken yaptığım salaklıklar kayıtlarda mevcutken bir de 26 yaşımdakiler kayıtlara geçsin diyorum.

ilk düşüşüm bir cuma günü gerçekleşmişti, tatildeydik yani resmi tatil dolayısıyla çalışmıyorduk ve ben kendimi kuaföre atmıştım. zaten tatilde olmanın verdiği sarhoşluk hakimken bünyemde, üzerine bir de süper bir masajın etkisi de eklenince, bendeki alıklığa hiç atıfta bulunmuyorum bile, evimin sokağında bir güzel düştüm iki dizimin üzerine. arnavut kaldırımlarını çok seven bana kaldırımın attığı kazığa bak hele. dizlerim pek güzel hasar aldı, 15 gün sürdü yaraların kapanması. esasen düşmemin sebebi komşunun yaşına başına bakmadan, üstelik bahçe kapısının kapalı olmasına rağmen havlayıp beni korkutan miskin köpeği. o gün korkutamadı gerçi. ben ondan önce davranıp kendimi çoktan sokağın trafiğe kapalı olan arnavut kaldırımlı tarafına atmıştım. baya atmışım ki terliğim kayıp düştüm ve dizleri heba ettim.

üstünden 15 gün geçti geçmedi ki bu defa daha ortalık bir yerde, bir restoranın önünde düştüm. gerçi geceydi ama hem restoran çok kalabalıktı hem de cadde. off allah’ım nasıl rezillikti. bi elinde sigara, bi elinde telefon yürümeye çalışırsan olacağı bu. üstelik üzerimde elbise olduğu için yeni kurtulduğum yaralar bir güzel tazelendi.

ee kime ne bundan? elbise giymeyi seven, bol bol takım elbise giymek durumunda kalan bir insansanız bakın hanımlar önünüze. dalmayın. güzel bacaklarınıza zeval gelmesin yani. sonra hem acı çekiyorsunuz hem de yaralar kapanan kadar etek giymekten alıkonuyorsunuz. ya da ben gibi aldırmayıp etek giyerseniz de insanların dizlerinize bakmasına gıcık oluyorsunuz. işte böyle. haydin kalın sağlıcakla.

ölüm

ladycapulet
karşısında aciz olduğumuz, elimizin kolumuzun bağlandığı az durumdan biri ki en acısı.dün yaşanan bir trafik kazasında hayatını kaybeden bir anne vardı ve geride bıraktığı 3 çocugu ve tabiki eşi. bunlar sadece benim bildiklerim ve inanılmaz dokundu.

trajedilerde insanlar kahramanın düşüşünü görür ve benzer bir olayın kendi başlarına da gelebileceğinin farkındalığını hissederler ki buna katharsis denir.katharsiste insan ruhunun temizlenmesi (purification) ve bir çeşit aydınlanmanın yaşanması makbuldur. bu kaza ve ölüm de benim bünyemde buna benzer bir aydınlanmaya sebep oldu.yani esasında günlük hayatta "dert" diye kendimize dert edindiğimiz şeyler ne de boş şeyler.hayır ilk defa bir ölümle karşılaşmadım ama bu defa çok yakın birini kaybeden insanların şaşkınlığını, çaresizliğini gördüm ve kendimi onların yerine koyarak acılarını daha bir derinden hissettim.

yaz tatili

ladycapulet
işten, stresten uzaklaşabilirsen pek hoş bir zaman dilimidir.ama artık iletişim çağında fazla ulaşılabilir/erişilebilir olduğumuz için bu iş ve stresten uzaklaşma kısmında sorunlar yaşıyoruz.

gene de aileyle görüşmek, hasret gidermek, denize girmek, ortam değiştirmek gibi fonksiyonları düşünülürse tatil iyi bir şey. kısa bir tatil bile olsa hem de..

ıhlamur

ladycapulet
ıhlamur ağaçları bol olan kentimde (filibe) şu sıra sokaklar buram buram ıhlamur kokuyor.evinizin ya da ofisinizin penceresini açtığınızda koku direk içeri doluyor. baharın hoş kokularından, hafif bir sarhoşluk etkisi yapıyor gibi.

normalde mekanları kokularıyla çok hatırlamam ben esasında ama ıhlamur kokusunun yeri ayrı bak.sene 2009, boğaziçi üniversitesi güney kampüsü’nde böyle buram buram kokan bir ıhlamur ağacının altında mezuniyet hediyesi vermiştim adamın birine. ıhlamur kokusu da hep o geceyi ve o veda sahnesini hatırlatır bak.

11 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol