kartalkalkardalsarkar

gece saat kaçta ve nasıl bitmiş olursa olsun yeni günü müjdeleyen andır.

bir mevlevi, bir halveti bir de bektaşi dervişi yol kenarında
otururken önlerinden hoş bir hanım salınarak geçer.
mevlevi baba arkasından bakarak:
ateş-i aşkınla dil-hûn olan bir zedeyim ben ,
kaldır nikabını seyreyleyim gül yüzünü ben" der.
halvetî baba altta kalmaz, meşhur beyti patlatır:
o gül endam bir al şale bürünsün yürüsün.
ucu gönlüm gibi ardınca sürünsün, yürüsün "
sıra bektaşiye geldiğinde:
ohhhh göte bak"
refikleri irkilirler:
e oldu mu baba erenler....?"
bektaşi babası:
a canlarım, sizin de dedikleriniz,
dönüp dolaşıp oraya gelecek ya....!"

kokusunu ve yemeklerini özlediğim kadın..

sadece can baba’nın mahallesini,oturduğu kahveyi,yürüdüğü sokakları o salkımsöğütleri görmek için bile gidip gezilesi bakir tatil beldesi.

umuttur sevgiyle ürer
ve sevmek yürek işidir
ve büyütmek sevgiyi
bilek işidir.

...demiş sergei yosenin

ilk ve terketmeyeceğime emin olduğum tek aşkım..seviyorum seni istanbull!!

colaya ekmek batırmak..çaya bisküvi batırmak gibi bişi,çocukluğumdan kalma bi alışkanlık.ekmek colaya daldığında o köpüklerin cosslamasına bayılıyorum.haa,sonra o ekmeği yerim de:)

sevgiliye bu şekilde teklif edilmemesi gereken eylem.

kinyas ve kayra’dan sonra ziyan ile beni vurup, az ile de :bunca şeyi yazabilmek için yaşın çok genç değil mi dedirten ademoğlu.

34.bölümde hayalet’in ilgın’a aşkı,akbaba’nın evinde gömleğini parçalayarak isyan edişi için bile izlenilesi can ciğer dizi.
sayesinde pazar akşamı sendromunu atlattım,ligler de bitti ya daha bi rahat seyredlebilir.