karpuzz

- anne babam nasıl biriydi?
- senin baban bir melekti yavrum.
- anne babam şimdi bizi gökyüzünden izleyip el sallıyor mudur?
- yok. o körolasıca şimdi rakı sofrasını kurdurmuş hurilerle alem yapıyodur. boyu posu devrilsin.

bi kediyi sabah görürsem önemsemem, öğlen görürsem tesadüf derim, ama akşam da görürsem hiç düşünmem öldürürüm.

bu kuşlar ölen eşlerinin başında gözlerini bir an bile ayırmadan kendileri ölene kadar her türlü tehlikeyi göze alarak beklerler, üzülürler, asla başlarından ayrılmazlar ve sadakatları yüzünden de ya avlanılır ya açlıktan vs den ölürler.
bön bön bakan birine sorulan ’ne bakıyosun angut gibi?’, ’angut musun bakma öyle yüzüme.’ gibi ibareler bu sebeple türetilmiştir.
sadakatin , cesaretin böylesi insanda bile yokken şuncacık kuşta olması haksızlık tabi.
hal böyle ise entrynin sonlarına doğru yaklaşmışken toplumsal mesaj verme neyin çabasıyla son söz ben angut bir koca istiyorum.

+ selin bak topu havaya atiyorum, pit geri geliyor.bak atiyorum, hooop yere geri dusuyor.ne kadar enteresan degil mi?
- o yercekimi degil mi karpuzz?
+ dumur

başlik: bilgiçlerin aslında söylemek istedikleri
entry: #187184
tamam, orda yazdığın gibi aykırı bir insan olmak ve milletin bulamadığı felsefeyi bulmak istedim ama nerde bende o düşünce? mesaj attım evet, bulamadım.meraktan sordum ama söylemedi. e geriye tek şey kalıyor;buna karizmatik bir anlam yükleyeyim de kimse dalga geçmesin ben en iyisi bir bok at izi kalsın yapayım.

’’trafik kurallarına uyun’’
son surat giderken öyle arabanın önüne atlamayın. önce sağa sonra sola sonra tekrar sağa bakın. kimse yoksa fırlayın. ani fren yapıyoruz burda hem lastik hem benzin gidiyor sizin keyfinize.
bir de kışın sıcak olur diye bizim kaportanın üzerine, arabanın altına falan yatmayın. sileceklerle kazınsanız kalkmıyorsunuz. sizi ezmeyelim diye kambur oluyoruz.
ha bir de kuşlardan tanıdıklar varsa söle, yazın cama pisleyip durmasınlar. hadi canım selametle.

abi: şş kız, karpuzz git şu karşıdaki fıstıkla tanış, arkadaş ol.
kardeş: hangi kız? neden?
abi: çok konuşma. dediğimi yap sen sadece. yürü hadi bakma suratıma.
kardeş: hayır yapmıycam işte. bir, o kız domuza benziyor. iki, sana karı kız ayarlıyım diye gelmedim ben tatile. git kendi işini kendin hallet.
abi: yürü dedim kırmıyım kafanı. msn’iyle telefonunu almadan da gelme. 20 dakikan var hadi hadii.
kardeş: salağa bak, istersen gitmişken size bi oda da ayarlıyım burdan direk oraya bağlanın. defol başımdan. yüzmeye gidicem ben.
abi: neydi o çocuğun adı, hani kumral olan. ben gidip bi döviyim onu. ne işi vardı dün akşam bizim bahçede anlayalım.
kardeş: ne alakası var?kim o kumral?hani?benle alakası yok? ben bilmiyorum. tanımadım.abi söyleme annemlere nolur.ya bahçeye çiçek ekmeye geldi o.çim falan.gerçekten bak.sen nerden gördün? off allahım kendimi imha ediyorum konuştukça.
abi: lan şansa bak. boş attım dolu tuttum ha. sen de az salak değil missin. şimdi karpuzzcum, gidiyor musun güzel güzel yoksa ben ortamdaki bütün kumralları teker teker döviyim mi?
kardeş: allah belanı versin. o kız herkesin içinde seni rezil etsin işallah emi. 5 tane abisi gelsin de seni bi güzel dövsün emi. abilere gelesin. boyun posun yıkılsın. msn’lerde mahsur kal çıkama.

üstadım gün geçmiyorki muhtelif sözlüklerde ve sözlüğümüzde mantar gibi zirveler türemesin ve yaratıcı bir takım zekalar tarafından türetilmesin, buluşulup yapılan eğlenceli ya da eğlenceli olmaya çalıştırılan saçma sapan atraksiyonlar çok ilgi çekiyormuş, kamuoyu tarafından geniş merak uyandırılıyormuş, ölümü öp anlat diye peşlerinden kovalanıyormuş gibi anlatılmasın. tabi şahsımın bunlara asla bir lafı, itirazı, takıntısı yoktur, olmazda. bilakis herkes istediğini söyler, yazar, besteler, çığırır; özgürlük neticede. lakin benim bütün nefretim zirve olarak tabir edilen silsilenin konseptinedir. sonsuzca, dipsizce, anlatılmaz yaşanırcasına nefret eder, uzak dururum. z’sini görmeye dayanamayan bir birey olarak ezeli ve ebedi iştirak etmem de hayli uzak ihtimaldir.
o yüzden bu ne perhiz bu ne lahana turşusu diyerek yapılacak zirvedir. zirveden nefret eden bütün bilgiçlerin gelip, anlamsızca, dipsizce sohbet edip, içeceği, nefretlerini anlatıcağı, kim daha çok nefret ediyor diye yarıştıracakları zirvedir. beğenilirse gelenekselleştirilecektir, nefretlerimiz tazelenecektir.
sloganı da budur : (bkz: zirvelerden nefret ediyoruz)

yukarda ve muhtelif yerlerde gördüğüm sokaktan gelme adam yazılarını görünce pek bir kendimden geçtiğim, sinirlendiğim ve ’bilmeden yazıyolar işte.’ dediğim, kızdığım andır. şimdi burdan ilgililere sesleniyorum :
kobe sokak basketbolundan gelme değildir. çoğu oyuncunun aksine iyi bi eğitim almış, acılarla boğuşmamış, 7-8 sene italya’da yaşamış, futbol oynamayı da bilen, çok iyi italyanca konuşan
bir insandır. hatta bu yüzden bile ligdeki oyunculardan saygı görmediği rivayet edilir.
kobe’da da suç yok değil hani. bu saygı duymama mevzusunda onlara yaranmak için soyunma odasında rap dinleyip şarkıları yüksek sesle söylediği bilinir, argo konuştuğu söylenir. tabi bu sölediklerim lige geldiği ilk 4-5 yıl için geçerli. şimdi öyle bir şey mevzu bahis bile olamaz.
kobe acayip olgunlaşmıştır. hem iddası olmayan bir takımın bütün yükü omuzlarına binmiş süperstarı olarak hem de bunca başarılara alışık olarak geçen 7-8 yıldan sonra başarısızlığı da tatmanın verdiği tecrübeyle olgunlaşmıştır.
tabi bu söylediklerimi kobe’a önyargısı olanlar asla kabul etmeyecekler ve edemezler de.
yine yukarda ve muhtelif yerlerde belirtildiği gibi shaq’tan sonra sıradan bir skorer olduğunu gösterdi diyenlere kapak 81 sayı atmış ve adam 81 attığında bile eleştirilmiştir. yok takıma zarar veriri yok diğer adamlar kendilerine güvenilmediğini hissederler. ama bu yazıları yazanalar muhtemelen maçı izlememişlerdir ya da izledilerse de demin bahsettiğim önyargılarından kurtulamayıp izlemişlerdir. adam gibi izleselerdi
takımın geri kalanının kobe bütün şutları kullanırken pasları vermekten kaçınıp biraz da biz atalım dememişlerdir aksine hepsi ya topu oyuna sokarken kobe ye vermişlerdir ya da halfcourt u geçtikten sonra topu kobe’ye vermişlerdir. ve kobe 81 attığı zaman hiç kimsenin yüzünde en ufak bir kıskanma en ufak bir mutsuzluk ifadesi göremezler. aksine herkes çok mutludur ve en az kobe kadar sevinmişlerdir.
bir şey daha, kobe 81’lik maçtan önce 33 dakikada dallas’a 62 sayı atarken 3. çeyrek sonunda kobe 62 mavs takım olarak 61 sayıdaydı ve kobe biraz önce yukarıda bahsettiğim gibi
olgunlaştığının,iddası olmayan bi takımın süperstarı olarak koçunun ve takım arkadaşlarının son periyodu oyna ısrarlarına rağmen maça devam etmemiş ve normal zamanlarda pek oynama şansı bulamayan arkadaşlarının oynamasını istemiştir. bu da kobe’ye
bencil, çok top kullanıyor, yanındakileri önemsemiyor diyenlere kapak niteliğinde bir başka davranıştır.

iade-i entry’lerde bulunmak, ’soyle seviyoruz,boyle takip ediyoruz,kalici olur isssallah’ tadinda yalandan kim olmus entryler yazmak,size entry yazanlara tesekkur,minnet mesajlari gonderip,msn’leri istemek yas-kas-goz-cinsiyet belirtmek,efendime soyleyeyim sozlukte gruplasma cikarmak ,yalakalik zihniyetiyle sozluk erbabina entryler yazip bkz’lar vermek.
sacma edit: anket acmayalim, acanlari uyaralim kampanyasi

’’ayaklarıma sürtünüp durmayın’’
ne zaman mutfağa girsem yemek istiyorum diye ayaklarımın etrafında dolanıp sürtünüp dolaşmayın. o açlıkla hiç çekilmiyosunuz. bir rovaşata kodum mu camdan aşşa uçarsınız. 9 candan 3 gider. bekleyin azcık.

şu anda tv’lerde son dakika ibaresi ile, ilk görüntüleri yayınlanılan infaz.
soyleyecek söz bulamamanın yanısıra bir şey hissedemiyor olmak da yalnızca bana ait bir durum değil sanırsam. lanetlemek gerekir muhakkak ama kimi bilemedim.
’hemen öldü, boynu kırıldı’ gibi cümleler de geçmekte. sabah ezanına denk gelen bir saat aralığında palto, yüzüne takılmasını istemediği siyah kaşkol, kelepçesi, ipin boynuna geçirilişi, bariz bir şekilde saddam’ın dua edişi, basık, izbe kısa tavanlı bir yer, alttan açılacak tramp. binlerce canlığı katletmiş yaşlı bir adamın veyahut onun bir dublorünün ve etrafındaki cellatların görüntüleri.
sanırım abd dünyanın bunu bi film sahnesi, bir başarı öyküsü, belgesel niteliğinde algılamasını istiyor. müslümanlara bayram hediyesi verdiğini sanıyor. ne olursa olsun böyle bir günde böyle görüntüler dağıtılmaz dünyaya. bizzat siyaset öğrencisiyim ve şeffaflıktan yanayım. bütün o stratejilerden, komplolardan ivik diviklerden de haberdarım lakin şu görüntüler sabah sabah verilirse söyleyebileceğim tek şey senden büyük allah var.

her bakimli,havali tiki kizin arkasinda oha falan olan bir baba vardir.

ne insanlar gordum ustunde tommy yoktu,ne tommy’ler gordum icinde insan yoktu.

tamamen yanlis ve mantiksiz bir dusunce.o zaman tum 2. nesilleri atalim,kovalim,biz aramizda yazalim,cizelim,soyleyelim oy oy hele hoy.2. nesil de benim,sozlugu berbat eden de.15 gun once uye olup 1. nesil olsaydim da ayni tepkiyi verecegime eminim.ayrimcilga,gruplasmaya,havalara girmeye hele genelleme yapmaya hic gerek yok.

hamile olan ekran insani.gereksiz bir program ve insan olarak gormekteyim.ama diger yandan cok merak ettigim bir konu varki o da: bu kadin yillardir hamile, nasil bir is bu? bes sene once de programa gelen kadinlar onun bebegine isim ariyorlar, telefonla arayip, fakslar cektiriyorlardi, simdi de ayni senaryo.lakin ortada cocuk mocuk yok.bu sefer umutluyum ama.fil gibi olmus zaten.turk halki olarak yegen gormek istiyoruz; artik yeter bu eziyet.adini da a’dan z’ye koymak istiyoruz.buna hakkimiz var.
(bkz: halkin sesi)
(bkz: allah topunuzu bildigi gibi yapsin)

sahilden eminönü otobüsü sabah ve yine formunda yine kapasitesinin 2 katı yolcu almış almaya da devam ediyor.
arka kapıdan yolcu alınmaktadır. binenler elden ele akpillerini gönderiyorlar. o zamana kadar 2 kez kavga edilmiş yani ortam epey gergin.
şofor: ön kapıdan değil arka kapıdan binin lütfen.
arka kapıdakiler: şofor bey yer yok nereye binsinler.insaf artık yeter.
şofor: yayılmışsın beyim oraya sen ohoo baksana oraya 3 insan sığar daha yanaş yanaş. keyfimden alıyorum sanki.
bir sürü laf, tartışma. bir süre sonra
şofor: akpilleri alalım. pasolar lütfen. göndermeyenler göndersin.
birer ikişer gider. şofor basar falan aynı ses dınını dınını. en sonda zart zart sesi akpil bitme efekti. zaten ortama sessizlik hakim.
şöfor: ulaşcaaan ulaşcaan akpilin bitmiş oğlum.
otobüs: puhahaa.
garibim de en arkadar utanmış kızarmış, bir yandan tebrikleri kabul ediyor bir yandan para çıkarmaya çalışıyor.

anonsları anaslarından daha iyi olan çok başarılı bir yazar.

edit: simdi düzeltti jedi hatasini bütün ayari kaçti,olmadi.
unutmamak ve unutturmamak adina ben yaziyorum. jedinin yazdigi bundan önceki enrtyde anonslari yerine anaslari yaziyordu. ben de tutamadim kendimi ondandir yani bu entrynin hikayesi, öyle saf öyle temiz. edit entryden uzun oldu ama can sagligi artik.

atakoy-bakirkoy hatti.
-surdan bir kisi alir misin?
-yuhh!kizim cek yazsaydin; neden yordun kendini?
-honk?!
-bak bi de bakiyo.nerden bozucam ben 20 milyonu sabah sabah?
-istedigin yerden.
-ya adami hasta etme.git su pastanede parani bozdur da gel.gelirken de hepimize birer pogaca al.
-sktr lan, taksiye binicem ben, canin isterse.
-dur dur bacym, buluruz bir yerden acele etme.
- serefsiz

- selam ecenaz naber? hadi görüşürüz güle güle.

hemen yanındakilere dönen ecenaz : ayy kızlar gordunuz muuu nasi yazdiii?

az önce girdiğim 543. ve şu anda girmekte olduğum 544. entry in şerefine beni kutlamayan ve hayırlara vesile olmasını dilemeyen yazardır.