(bkz: björk attacks reporter)
(bkz: ciara)
(bkz: güzellik abidesi)
x menin en basarili oyunu.
yahudi asilli alman.adidas in kurucusu.
yakinda kendisinden ülkeler almanagi olduğu itirafini beklediğim bilgiç.evet...
the music parcasi:
shooting star across the desert sky
the sun is bleeding into my eye
i cant help but notice the way you talk
when darkness falls there will be war
im bleeding, im bleeding from within
im bleeding, youre bleeding from within
im bleeding, im bleeding from within
im bleeding
just happened to be
the most precious night
that i have ever lived
and theyre still fighting
im bleeding, im bleeding from within
im bleeding, youre bleeding from within
im bleeding, im bleeding from within
im bleeding
burn burn burn burn
burn burn burn burn
burn burn burn burn
burn burn burn burn
i said id like to know what im fighting for
ive have no reason to die
i said id like to know what im fighting for
before i die
you give them a gun, and tell them to take alive
i said im not willing to do that, baby
im not willing to do that, baby
im bleeding, im bleeding from within
im bleeding, youre bleeding from within
im bleeding, im bleeding from within
im bleeding
burn burn burn burn
...........
burn burn burn burn
burn...........
when darkness falls
burn ........................
shooting star across the desert sky
the sun is bleeding into my eye
i cant help but notice the way you talk
when darkness falls there will be war
im bleeding, im bleeding from within
im bleeding, youre bleeding from within
im bleeding, im bleeding from within
im bleeding
just happened to be
the most precious night
that i have ever lived
and theyre still fighting
im bleeding, im bleeding from within
im bleeding, youre bleeding from within
im bleeding, im bleeding from within
im bleeding
burn burn burn burn
burn burn burn burn
burn burn burn burn
burn burn burn burn
i said id like to know what im fighting for
ive have no reason to die
i said id like to know what im fighting for
before i die
you give them a gun, and tell them to take alive
i said im not willing to do that, baby
im not willing to do that, baby
im bleeding, im bleeding from within
im bleeding, youre bleeding from within
im bleeding, im bleeding from within
im bleeding
burn burn burn burn
...........
burn burn burn burn
burn...........
when darkness falls
burn ........................
bleed from within adli harikaya bi parcaya sahip olan grup.
#454730
eheheh seviyorum entrylerini.
eheheh seviyorum entrylerini.
abba sarkisi:
you can dance, you can jive, having the time of your life
see that girl, watch that scene, dig in the dancing queen
friday night and the lights are low
looking out for the place to go
where they play the right music, getting in the swing
you come in to look for a king
anybody could be that guy
night is young and the musics high
with a bit of rock music, everything is fine
youre in the mood for a dance
and when you get the chance...
you are the dancing queen, young and sweet, only seventeen
dancing queen, feel the beat from the tambourine (oh, yeah!)
you can dance, you can jive, having the time of your life
see that girl, watch that scene, dig in the dancing queen
youre a teaser, you turn em on
leave them burning and then youre gone
looking out for another, anyone will do
youre in the mood for a dance
and when you get the chance...
you are the dancing queen, young and sweet, only seventeen
dancing queen, feel the beat from the tambourine (oh, yeah!)
you can dance, you can jive, having the time of your life
see that girl, watch that scene, dig in the dancing queen
dig in the dancing queen
you can dance, you can jive, having the time of your life
see that girl, watch that scene, dig in the dancing queen
friday night and the lights are low
looking out for the place to go
where they play the right music, getting in the swing
you come in to look for a king
anybody could be that guy
night is young and the musics high
with a bit of rock music, everything is fine
youre in the mood for a dance
and when you get the chance...
you are the dancing queen, young and sweet, only seventeen
dancing queen, feel the beat from the tambourine (oh, yeah!)
you can dance, you can jive, having the time of your life
see that girl, watch that scene, dig in the dancing queen
youre a teaser, you turn em on
leave them burning and then youre gone
looking out for another, anyone will do
youre in the mood for a dance
and when you get the chance...
you are the dancing queen, young and sweet, only seventeen
dancing queen, feel the beat from the tambourine (oh, yeah!)
you can dance, you can jive, having the time of your life
see that girl, watch that scene, dig in the dancing queen
dig in the dancing queen
(bkz: gimme gimme gimme)
http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=bjork
simdi ilk entrye bakalim:
sonuç:
saka mi? yoksa ben mi yanlis anladim.
simdi ilk entrye bakalim:
sonuç:
saka mi? yoksa ben mi yanlis anladim.
(bkz: tavuk götü)
can dündar :
sıdesutyun paregamıs! (elveda dostum!)
adam gibi adamdı.
dağ gibi, ırmak gibi, çocuk gibi bir adamdı.
özü sözü bir, yurtsever ve yiğit, dünyalar güzeli bir adamdı.
bir sınır boyundaydık.
ikimiz yürüyorduk.
omzuma sarılıp bir öykü anlatmıştı bana:
sivastan fransaya göçmüş yaşlı bir ermeni kadın, "toprağından yol geçecek. gel" çağrısı üzerine sivasa, terk ettiği topraklara gelmiş yeniden...
80 yaşın yorgunluğuyla döndüğü topraklarda vefat etmiş.
telefonla kızını aramışlar hemen; cenazeyi alması için...
kızı "bekletmeyin, toprağına gömün" demiş ve eklemiş:
"su, çatlağını buldu."
gözleri yaşarmıştı bunları anlatırken...
sonra, "türkiyenin toprağında gözünüz var diyorlar ya" demişti:
"evet, gözümüz var bu vatanın toprağında... ama koparıp götürmek için değil, en dibine gömülmek için..."
***
işte o gözünü diktiği yere, ölesiye sevdiği, terk etmediği için de kurban edildiği bu toprakların kanlı sinesine yatırıyoruz hrantı...
elbette bekliyordu o da bunu...
sağlam bir siyasi geçmişi vardı; bu topraklarda farklı düşünmenin, muhalif olmanın, demokrasiyi, özgürlüğü savunmanın kimlerce, nasıl cezalandırıldığını biliyordu.
"güvercinlere dokunmazlar" diye yazsa da ülkesini tanıyor, yaklaşan "mukadderat"ı seziyordu.
tehdit edenler "git" diyordu; dostları gitmesini tavsiye ediyordu.
gitse, bütün batının kapıları açılır; krallar gibi yaşatılırdı.
ama gitmiyordu.
bu ülkeyi belki hepimizden fazla sevdiğinden gitmiyordu.
yeni dede olmuştu; kendisinin soluyamadığı demokrasiyi torununa miras bırakabilmek için gitmiyordu.
gitmiyor ve tehditlerin, birbiri peşi sıra açılan davaların, mahkeme kapısında linç için bekleşen ve bu saldırının provasını yapan çapulcuların arasında, bir ateş çemberinin tam ortasında yapayalnız yaşıyordu.
kendi cemaati içinde bile yapayalnız...
***
tetiği çeken alçak biliyor muydu acaba bu ülkenin bölünmemesinin, halkların birbirine düşman kesilmemesinin en büyük garantilerinden birinin hrant olduğunu...
asıl onsuz bu mozaiğin çatırdayacağını, bu demokrasinin yaralanacağını... türklerin aşağılanacağını...
türkiyenin onunla birlikte sadece cesur bir yurtseveri değil, kardeşçe bir arada yaşama umutlarını, barışı ve hoşgörü kültürünü de yitirdiğini...
yoksa asıl amaç bu muydu?
***
güzel dostum!
dün, upuzun serildiğin bu sokaklarda ürkek bir güvercin gibi sağını solunu kollayarak yürümeyeceksin artık...
seninle erivanda yaptığımız gibi ayrı dillerde sarı gelini söyleyip ağlaşamayacağız.
ama senin yaşadıklarını torununun da yaşamasına, bu ülkenin halklarının birbirine düşürülmesine de izin vermeyeceğiz.
bak, dün gece "hepimiz hrantız, hepimiz ermeniyiz" diye yürüdüler gazetenin önünde... sırf bu manzarayı görebilmek için bir ömür vermiştin; göremeden gittin.
hayattayken çabaladığını, ölümünle başardın.
şimdi 301i de kaldırır bunlar; belki dökülen kanın, ermenistanla kapıyı da aralar...
belki o zaman diner, kardeş bildiklerince başından vurulmuş güvercinin acıları...
"su, çatlağını buldu" diye yazmak zor senin ardından...
ama, dilerim gözünü diktiğin ve can pahasına kopmamakta direndiğin o toprak, huzurlu bir yatak olur sana..
can dündar
sıdesutyun paregamıs! (elveda dostum!)
adam gibi adamdı.
dağ gibi, ırmak gibi, çocuk gibi bir adamdı.
özü sözü bir, yurtsever ve yiğit, dünyalar güzeli bir adamdı.
bir sınır boyundaydık.
ikimiz yürüyorduk.
omzuma sarılıp bir öykü anlatmıştı bana:
sivastan fransaya göçmüş yaşlı bir ermeni kadın, "toprağından yol geçecek. gel" çağrısı üzerine sivasa, terk ettiği topraklara gelmiş yeniden...
80 yaşın yorgunluğuyla döndüğü topraklarda vefat etmiş.
telefonla kızını aramışlar hemen; cenazeyi alması için...
kızı "bekletmeyin, toprağına gömün" demiş ve eklemiş:
"su, çatlağını buldu."
gözleri yaşarmıştı bunları anlatırken...
sonra, "türkiyenin toprağında gözünüz var diyorlar ya" demişti:
"evet, gözümüz var bu vatanın toprağında... ama koparıp götürmek için değil, en dibine gömülmek için..."
***
işte o gözünü diktiği yere, ölesiye sevdiği, terk etmediği için de kurban edildiği bu toprakların kanlı sinesine yatırıyoruz hrantı...
elbette bekliyordu o da bunu...
sağlam bir siyasi geçmişi vardı; bu topraklarda farklı düşünmenin, muhalif olmanın, demokrasiyi, özgürlüğü savunmanın kimlerce, nasıl cezalandırıldığını biliyordu.
"güvercinlere dokunmazlar" diye yazsa da ülkesini tanıyor, yaklaşan "mukadderat"ı seziyordu.
tehdit edenler "git" diyordu; dostları gitmesini tavsiye ediyordu.
gitse, bütün batının kapıları açılır; krallar gibi yaşatılırdı.
ama gitmiyordu.
bu ülkeyi belki hepimizden fazla sevdiğinden gitmiyordu.
yeni dede olmuştu; kendisinin soluyamadığı demokrasiyi torununa miras bırakabilmek için gitmiyordu.
gitmiyor ve tehditlerin, birbiri peşi sıra açılan davaların, mahkeme kapısında linç için bekleşen ve bu saldırının provasını yapan çapulcuların arasında, bir ateş çemberinin tam ortasında yapayalnız yaşıyordu.
kendi cemaati içinde bile yapayalnız...
***
tetiği çeken alçak biliyor muydu acaba bu ülkenin bölünmemesinin, halkların birbirine düşman kesilmemesinin en büyük garantilerinden birinin hrant olduğunu...
asıl onsuz bu mozaiğin çatırdayacağını, bu demokrasinin yaralanacağını... türklerin aşağılanacağını...
türkiyenin onunla birlikte sadece cesur bir yurtseveri değil, kardeşçe bir arada yaşama umutlarını, barışı ve hoşgörü kültürünü de yitirdiğini...
yoksa asıl amaç bu muydu?
***
güzel dostum!
dün, upuzun serildiğin bu sokaklarda ürkek bir güvercin gibi sağını solunu kollayarak yürümeyeceksin artık...
seninle erivanda yaptığımız gibi ayrı dillerde sarı gelini söyleyip ağlaşamayacağız.
ama senin yaşadıklarını torununun da yaşamasına, bu ülkenin halklarının birbirine düşürülmesine de izin vermeyeceğiz.
bak, dün gece "hepimiz hrantız, hepimiz ermeniyiz" diye yürüdüler gazetenin önünde... sırf bu manzarayı görebilmek için bir ömür vermiştin; göremeden gittin.
hayattayken çabaladığını, ölümünle başardın.
şimdi 301i de kaldırır bunlar; belki dökülen kanın, ermenistanla kapıyı da aralar...
belki o zaman diner, kardeş bildiklerince başından vurulmuş güvercinin acıları...
"su, çatlağını buldu" diye yazmak zor senin ardından...
ama, dilerim gözünü diktiğin ve can pahasına kopmamakta direndiğin o toprak, huzurlu bir yatak olur sana..
can dündar
ankakusuna helal olsun demek istedigim gündür.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?