confessions
  1. toplam entry 6645
  2. takipçi 1
  3. puan 118035

savaş boyası

imgoindeeperunderground
kabile insanlarının savaş öncesinde yüzlerine sürdükleri boyalardır. kendilerini korkutucu göstermek, kararlı ve korkusuz ama aynı zamanda korkutucu görünmek için kullanıldıkları düşünülüyor.

aynı mantık ile zaman zaman kadınların kendilerine sürdüklerinde gaz almak ve hemcinslerine korku salmak üzere kullandıkları da düşünülebilir günümüz için. tabii şimdi bunları şirin hale getirdiler, shining pinky isimli bir boya ile kimseyi korkutamazsınız o ayrı..

olup bitene müdahale etmek istemek ama dona kalmak

imgoindeeperunderground
sondan başlayarak anlatmak gerekirse bu hissi, genellikle defalarca yeniden aynı "an"ı gözümüzün önüne getirip düşünürüz, hiçbir şey yapamadığımız yani başlığında vurguladığı gibi dona kaldığımız o an için bambaşka hayaller kurarız. bu hayaller en afillisinden verilmiş bir cevaptan, nereden geldiyse belimize girmiş bir tabancayı çekip "kaldır ulan ellerini" demeye kadar uzar..

şimdi başa dönelim..

öyle zamanlar olur ki insan hayatında, beyin işlevini bir kenara koyar ve işi sadece "göz"e bırakır, biz de bakakalırız olup bitene.. bir sevgilinin terk edişinden, bir kapkaççının birinin çantasını alıp kaçmasına yahut bizle hiç alakası olmayan birinin bir başkasını dövmesine kadar değişebilir bu mevzular ve donukluk süreleri. bu süre içerisinde düşünme eylemini yerine getiremez olurken biz, aklımızdan önceden ezberlenmiş korkular geçer belki de, yahut içimize sindirilmiş "sinmiş bünye"ler devreye girer.

sona gelindiğinde, başta söylediğim gibi, yalnız kalınan zamanlarda "ah ulan ah.." diye başlayacak cümlelere sebebiyet verir genelde bu durum ama zaman geçmiş, olay bitmiştir. kendimizi aciz, eksik hissederiz bu durum karşısında ama kimseye anlatmayız elimizden kaçıp gitmiş olan o delikanlılık fırsatını..

1 adım daha atamiyacaksan oraya kadar koşma

imgoindeeperunderground
bu bir şiirin (ki şairi yahut şiirin kendisi malesef hafızamı terk etmiştir) bir kısmıdır ve özetle der ki; oraya kadar koştuktan sonra bir adım daha atamayacaksan, oraya kadar koşma, sana değil, başkasına yazık olur..

ne demek efendim? oraya kadar koşacak cesareti kendinde bulduysan, bir adım daha atacak cesareti bünyende bulundur, ihtiyacın olan "şey" damarlarındaki asil kanda mevcut olsa gerek.. yahut oraya kadar yorma kendini, heyecanlandırma insanları da, herkes takılsın kendi hayatında..

kullanılmış biletler

imgoindeeperunderground
murathan mungan’ın metis’ten çıkan yeni kitabı. sinema üzerine yazılarından bir toplama. daha evvel çeşitli dergi, gazetelerde çıkmış olan yazıları ve kitabın sonuna eklemiş olduğu yeni yazılarından oluşuyor. sinema üzerine tek tek filmleri ele almak yerine genel bir bakış ve farklı dönemlerin, farklı ülkelerin filmleri arasında bağlantılı yolculuklar. bir benzerini de tiyatro için yapmayı planlıyormuş. murathan mungan külliyatı için toplanmış bir kitap olduğu da söylenebilir. ayrıca "sinema seven edebiyatçılar" ya da "edebiyat seven sinemacılar" için de ayrı bir tat..

yirmi yaş dişi

imgoindeeperunderground
lanet olasıca dişlerdir.

evrimini tamamlayamamış bünyenin işaretleri olduğunu düşünmekteyim nitekim onlarsızda gayet güzel yaşanıyor ise neden varlar? evrimin devamında yok olacaklarına inanmaktayım. (kullanılmayan uzuvların zaman içerisinde yok olması fikrinden hareketle..)

cemal safi

imgoindeeperunderground
bir başka harika şiiride şöyledir:

sen benim gözümde bir rivayettin
ilk değil alçağı yüksek görüşüm
sanma ki sen bana ihanet ettin
o senin aslına rücu edişin

gün olur kediye düldül derim ben
gün olur baykuşa bülbül derim ben
tedirgin etse de gerçek ötüşün
o senin aslına rücu edişin

caymadım cüceyi yüce görmekten
caymadım cahile cüret vermekten
gözümden düşse de hal ve gidişin
o senin aslına rücu edişin

ilk defa vurmadım başımı taşa
yanıla yakıla geldim bu yaşa
sanma ki sen beni aldattın hâşâ
çoktandır başladı bende bitişin
o senin aslına rücu edişin

kahrını çektiysem vardır bir neden
sensin bu duyguyu bende üreten
gübredir toprağı verimli eden
kim kimi kullanmış şöyle bir düşün
o senin aslına rücu edişin

oyun bitti bu son perde son gala
güçlü olsan başarırdın pekâlâ
aslan rolü yakışmıyor çakala
bırak ta kendine gelsin gidişin
o senin aslına rücu edişin...

türkiye de zenci olmak

imgoindeeperunderground
artık en azından istanbulda, ozellikle taksim-tarlabaşı-cihangir dolaylarında oldukça kanıksanmaya başlandı sanıyorum. tanışabildiğim bir tanesi kızılkayalar civarında saat satıyordu ve benden fazla para kazanıyordu hayatından da gayet memnundu mesela. bir pansiyonda kalıyor, pansiyona günlük 10 ytl veriyor, her gün yaklaşık 100 ytl kazanıyor, mutlu oluyor kendisi. ama bir potansiyel "uyuşturucu temin edicisi" bakışı var hepsine, belki de çoğu temin ettiğindendir bilemicem ama, sadece sivillerin değil aynı zamanda polislerinde fikri bu yönde olduğundan biraz huzursuzlar.

diğer şehirlerde, örneğin ankara, izmir gibi yerlerde zenci olmak ise istanbuldan çok daha zordur sanıyorum (belki de o yüzden nerdeyse hiç yok).. eskiden gündüz feneri filan diye gerzekçe şakar vardı, bitti herhalde onlar. şimdi daha ziyade akıllara zerrin özer yahut mokar hastası nihan geliyor görünce (açıklamiyim daha ben..)

earth song

imgoindeeperunderground
michael jackson ipne midir, oğlancı mıdır, göt müdür, neden beyazlamıştır ozona mı yatırılmıştır gibi kafasında soru işareti bulunan bünyelerin bir yerlerden edinip izlemesi gerektiğini düşündüğüm şarkı (evet izlenmesi gereken şarkı, sadece dinlemek yetmiyor..) sesinin de sonuna kadar açılması ve tüyleri diken diken olmayanların insanlığından şüphe etmesi de gerekir ayrıca..sonra o kafada gezinen soru işaretleri yerini daha sorulması gereken sorulara terk edecektir kendiliğinden.

sözlerini de ben yazayım:

what about sunrise
what about rain
what about all the things
that you said we were to gain...
what about killing fields
is there a time
what about all the things
that you said was yours and mine...
did you ever stop to notice
all the blood we’ve shed before
did you ever stop to notice
the crying earth the weeping shores?
aaaaaaaaaah aaaaaaaaaah

what have we done to the world
look what we’ve done
what about all the peace
that you pledge your only son...
what about flowering fields
is there a time
what about all the dreams
that you said was yours and mine...
did you ever stop to notice
all the children dead from war
did you ever stop to notice
the crying earth the weeping shores?

aaaaaaaaaaah aaaaaaaaaaah

i used to dream
i used to glance beyond the stars
now i don’t know where we are
although i know we’ve drifted far

aaaaaaaaaaah aaaaaaaaaaaah
aaaaaaaaaaah aaaaaaaaaaaah

hey, what about yesterday
(what about us)
what about the seas
(what about us)
the heavens are falling down
(what about us)
i can’t even breathe
(what about us)
what about the bleeding earth
(what about us)
can’t we feel its wounds
(what about us)
what about nature’s worth

(ooo,ooo)
it’s our planet’s womb
(what about us)
what about animals
(what about it)
we’ve turned kingdoms to dust
(what about us)
what about elephants
(what about us)
have we lost their trust
(what about us)
what about crying whales
(what about us)
we’re ravaging the seas
(what about us)
what about forest trails
(ooo, ooo)
burnt despite our pleas
(what about us)
what about the holy land
(what about it)
torn apart by creed
(what about us)
what about the common man
(what about us)
can’t we set him free
(what about us)
what about children dying
(what about us)
(what about us)
can’t you hear them cry
(what about us)
where did we go wrong
(ooo, ooo)
someone tell me why
(what about us)
what about babies
(what about it)
what about the days
(what about us)
what about all their joy
(what about us)
what about the man
(what about us)
what about the crying man
(what about us)
what about abraham
(what was us)
what about death again
(ooo, ooo)
do we give a damn

aaaaaaaaaaaaah aaaaaaaaaaaaah
13 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol