confessions

emma the gold one

- Yazar -

  1. toplam entry 928
  2. takipçi 1
  3. puan 31228

2

emma the gold one
diyad olarak adlandırılır. evrendeki dualiteyi gösterir, yani
birbirinin zıttı veya tamamlayan herşeyi. bunlar erkek ve dişi enerjiyi, aktif ve
pasifi, bölünmez öz ile bölünebilir cevheri, iyilik ve kötülüğü, tanrının hem
erkek, hem dişil yönünün olduğunu ve insanların bu nedenle iki cins olarak
yaratıldığı ifade eder. iki sembolü ile ayrıca güneş ve ay’ı, kükürt ve civayı da
anlatır. kükürt erkektir ve akıldır, civa dişidir ve ruhtur.

eski mısır’da osiris ve isis ile temsil edilir.

(bkz: sembolizm)

1

emma the gold one
monad olarak adlandırılır. tekliği ifade eder, yani tek olan herşeyi. bu nedenle tüm varlıkların bünyesinden çıktığı tanrıyı tanımlar. mu sembollerini incelerken (.) noktanın veya bir daire içindeki noktanın tanrıyı temsil ettiğini göreceğiz. bunu aynı zamanda doğada gördüğümüz güneş ile özdeşleştirmektedirler. çünkü sistemimizde güneş de tek ve enerji veren, yaşamın devamını sağlayan güçtür.

bir sayısı aynı zamanda tanrının yeryüzündeki yansıması olan insanı da temsil eder. bu bir bakıma tanrı ile insanın birleşmesini, yani makro ve mikro kozmosun tekliğini ifade eder.
eski mısır’da bu sembol osiris ile temsil edilir.

(bkz: sembolizm)

0

emma the gold one
yokluğun, hiçliğin sembolüdür. ama aynı zamanda potansiyel varoluşun başlangıcıdır. sıfır yutan sayıdır, etkisiz sayıdır ama aynı zamanda çok büyük bir gücü de kendinde barındırır.
dünya kültürlerinde 9 sayısı ile birlikte gösterim şekli hemen hemen hiç değişmeyen iki rakamdan biridir.

(bkz: sembolizm)

halhal

emma the gold one
süs değil uzuvdur kimi için. herhangi bir ip de bu görevi görür - hatta daha iyi olur kışın çünkü çorap morap zor oluyor sallantılı olan metaller- çıngır çıngır sallanmasa da renk katar ayak, bilek, bacak üçlüsüne.

tree hugger

emma the gold one
ilk etapta çevreci aktivistlerle dalga geçmek için kulanılan bir tamlama fakat bizler bunu sevip bağrımıza bastık basalı gülünç özelliğini yitirmiştir. canım benim ağaçlar. yirim sizi ağaçlar.

sevgilisi odun olan kızlar bu sınıfa dahil değildir. he sıkı sarılın yine de. he.

from the goddess

emma the gold one
muhteşem betray my secrets şarkısı. bugüne dek tanrıçaya verilen isimleri sıralar güzel bir pagan ilahisi eşliğinde.

we all come from the goddess
and to her we shall return
like a drop of rain
flowing to the ocean

i close my eyes
i feel your presence
waves of energy
you spread through our world

isis, giver of life, queen of heaven
revealer of mysteries!
astarte, queen of the stars,
you rule the spirits of the dead!
diana, mother of animals,
protectress of all wild creatures!
hecate, goddess of magic,
goddess of the moon!

isis, astarte, diana,
hecate, demeter, kali, inanna...

touch her beauty
through the circle of life
feel her presence
from the first day to the end

demeter, goddess of fertility,
earth and sea!
kali, goddess of destruction and birth,
beginning and end!
inanna, queen of the land,
goddess of transformation!

goddess, goddess, from the goddess
can you hear the goddess?
the goddess is calling!
the goddess is calling...you!
listen, the goddess is calling
the goddess, a drop of rain...

formspring me

emma the gold one
ahuah çok keyfli imiş. indy’yi paranoyalara koşturmak da en zevkli kısmı. bu da benim canikolarım;

http://www.formspring.me/emmathegoldone

çok şey merak ediyosunuzdur eminim. houston da kullanılabilir gerçi ama anonymus kısmı mühim tabi ki..

aldatabilen kadın

emma the gold one
zerre hazzetmediğim ahmet altan efendinin hazzettiğim tek denemesi. zira bunu yazdığı sıralar herhangi bir ırkçı atraksiyon içine girmemişti. neyse.. şöyle ki;


nasıl bir kadın arıyorsunuz ya da nasıl bir erkek ? aşkınızı yaşamak için istediğiniz insan nasıl biri? nasıl tarif edersiniz o aradığınız insanı? ve o aradığınız insanı gerçekten bulsanız hemen koşar mısınız onun yanına? yoksa ürküp geri mi çekilirsiniz?

"terk etmiş ve terk edilmiş" bir kadının macerasını anlatan çiğdem anat’ın "aklım nereye gidiyor, ellerim nereye" kitabını okurken gördüm birden cevabı. kitabın bir yerinde o cümle çıkıyor karşınıza, romanın kahramanı olan kadınla yeniden ilişki kurmak isteyen eski sevgilisi, karısından yakınırken şöyle diyor kadına :

"beni aldatabilecek bir kadın istiyorum."

bu cümlede duruverdim. "kendisini aldatabilecek bir kadın isteyen" bir erkek. birden fark ettim ki bütün erkekler aslında, bunu açıkça söylemeseler de, "kendilerini aldatabilecek bir kadın" istiyorlar.

bütün kadınlar da "kendilerini aldatabilecek" bir erkek. ama bu cümlenin, kitapta yazılmayan bir devamı bulunuyor, bir başka cümle daha var bu cümlenin ardından gelen. "beni aldatabilecek bir kadın istiyorum," ama "beni aldatmayacak bir kadın."

herkes, kendine muhtaç olmayacak kadar güçlü, başkalarına gidebilecek kadar özgür, her an kendisini beğenecek başka birini bulabilecek kadar alımlı birini istiyor, ama bu istediği özelliklere sahip olan insan kendisini aldatmasın da istiyor. "aldatabilecek biri olmak" çekici kılıyor insanı, belki de çekiciliğin tarifi bu kadar basit, "aldatabilecek biri" olmak.

insanlar "aldatabilecek olana" doğru çekiliyorlar, yaklaşıyorlar, dokunuyorlar, sonra kendi şartlarını söylüyorlar; "ama aldatmayacaksın". ve "aldatabilecek olanın" çekiciliği ile aldatılma korkusu arasına sıkışıyorlar. her an bir kuşkuyu, bir korkuyu, bir tedirginliği soluyorlar öyle biriyle olduklarında.

biliyorlar ki, "aldatabilecek biri" aldatabilir.

"aldatamayacak biri" güvenli ama sıkıcı
"aldatabilecek biri" çekici ama korkutucu.

aşkın en zor kavşağı.

hangisini seçeceksiniz, istediğinize sahip çıkacak cesareti gösterebilecek misiniz, yoksa güvenli bir sıkıcılık mı daha cazip gelecek size?

kitabın erkek kahramanı da "aldatabilecek birini" aradıktan ve üstelik onu da bulduktan sonra duruyor zaten, karısını, çocuğunu, alışkanlıklarını bırakamıyor. boş bir evde aşkla kendisini bekleyen "aldatabilecek kadının" yanına gitmiyor. "aldatabilecek bir kadın" istiyor, o kadını buluyor ve daha önce verdiği sözden dönüp o kadını "aldatıyor". "aldatabilecek kadından" korkuyor erkeklerin çoğu gibi. en çok istediği kadın, onu en çok korkutan kadın çünkü. hayatı boyunca düşlediği, özlediği kadına kavuştuğu anda o kadından aslında ne kadar korktuğunu fark ediyor erkek ve "aldatamayacak olanın" sıkıcılığına dönüyor.

sonra da, hayatının sıkıcılığına, kendi korkaklığına bir teselli bulabilmek için toplumsal payeler, işinde geçici başarılar elde etmeye uğraşıyor.

"aldatabilecek kadın" ise yapayalnız, bir sevgili bekliyor.

erkekler "aldatabilecek bir kadını" sevip, "aldatamayacak bir kadınla" yaşıyorlar, güven ve rahat aşka ağır basıyor. "aldatabilecek kadın", kendisine benzeyen bütün kadınlar gibi mutsuz oluyor kitapta.

onu şartsız ve korkusuz sevecek birini bulana kadar da mutsuz kalacak.
30 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol