kenan dogulunun ceketi arkasına yazdırmı$ oldugu söz öbegi.
(bkz: gülümsemek)
yılba$ını kutlamayan , kutlamak isteyen çalı$anlarına da göz açtırmayan banka.
fethullah gülenle baglantısı olan, hoca efendi diye hitap eden, bayramlarda seyranlarda ülkerin çikolatalarından çalı$anlarını eksik bırakmayan katılım bankası...
fethullah gülenle baglantısı olan, hoca efendi diye hitap eden, bayramlarda seyranlarda ülkerin çikolatalarından çalı$anlarını eksik bırakmayan katılım bankası...
çıplak mankenlerin üzerlerine sadece kürk giyerek "avlanmaya hayır!" protestosu yapmasıyla benzerlik ta$ıyan olaydır.
yıllardır iktidar olamayan chpnin acı repligi.
alternatif olarak;
eger lolipopun cubugu düdük $eklindeyse çalabilirsiniz de.
eger lolipopun cubugu düdük $eklindeyse çalabilirsiniz de.
beni gör. senin için başladığım ilk yer burası olabilir.
varlığımı işaretle. sana nasıl bakıp nerenle göreceğine dair bir işaret gönderiyorum. onun için önce gözlerimin içine bak. orada senin için, hem yola dair izler var ve hem de içime dair yollar..."
beni gör; içine akmam lazım. dünyayı seninle birlikte senin içinden görmem, seninle birlikte yeniden başlayabilmem, içime ilmeklenmiş bu eskiden emanet masumsuzluk hissini seninle yenmem, yüzümün kirlerini ellerinle savuşturabilmem lazım. beni tutarken düşmeden durabilmen, çelmelerime rağmen bana inanman lazım...
beni duy; nefesim eksilmeden sana sesimi duyurmam lazım. yüzümü kaç kez izledin şu aynadaki gölge oyunlarında, kaç kez yalanladım ben geçmişlerimi, kaç kez kucaklayıp öptüm kendimi. ben her sensizliğimde sendeleyişimde, çocukluğumun kaldırımlarında, düşmemeye hevesli denge oyunlarında oynarken buldum kendimi. kum saati bu seferlik sözlere kanıp durabilir mi ya da büyüdümse şimdi yıldızları eteğime düşürebilir miyim ki?
öylesine garip bir yetişememe duygusu kaplamış ki içimi, ben söküp atılamadıkça derinlerimden, susturulamamış kaygılara göz yumdukça, yalnızlığıma yaklaştıkça, gazetelerden harfler kırparak yaşıyorum sanki günlerimi. el yazım kendimden yorgun, kendime yabancı...
ne zaman bu kadar keskin oldu bu sayfanın beyazlığı? artık gözlerimde mi yalancı? yeterince kanatmadım mı kolumdaki çiçek izini? karalanmış umutlarla doldurduğum omuzlar buruşturup attığım hayatlar yetmedi mi?
üç kere içtim ben bu sudan, hiçbiri senin kadar duru değildi. yansıyanıma gülümseyişimden korkup da boz bulanık cümleler kurmasam belki hala benimleydin... kim bilebilir ki?
artık geç mi bilmiyorum? boğulmaktan da korkmuyorum, dudaklarımı çatlatıp yine de gülümsüyorum. güneşim yakın biliyorum. korkularımı yeniyorum, gitarımı da kutusuna koydum artık susuyorum...
dizlerimde tükenmez izleri, adını taşıyorum… bana geleceğin günü bekliyorum... inanması zor biliyorum ama yine de saçlarım esse senden biliyorum...
kimsecigim seni çok seviyorum...
varlığımı işaretle. sana nasıl bakıp nerenle göreceğine dair bir işaret gönderiyorum. onun için önce gözlerimin içine bak. orada senin için, hem yola dair izler var ve hem de içime dair yollar..."
beni gör; içine akmam lazım. dünyayı seninle birlikte senin içinden görmem, seninle birlikte yeniden başlayabilmem, içime ilmeklenmiş bu eskiden emanet masumsuzluk hissini seninle yenmem, yüzümün kirlerini ellerinle savuşturabilmem lazım. beni tutarken düşmeden durabilmen, çelmelerime rağmen bana inanman lazım...
beni duy; nefesim eksilmeden sana sesimi duyurmam lazım. yüzümü kaç kez izledin şu aynadaki gölge oyunlarında, kaç kez yalanladım ben geçmişlerimi, kaç kez kucaklayıp öptüm kendimi. ben her sensizliğimde sendeleyişimde, çocukluğumun kaldırımlarında, düşmemeye hevesli denge oyunlarında oynarken buldum kendimi. kum saati bu seferlik sözlere kanıp durabilir mi ya da büyüdümse şimdi yıldızları eteğime düşürebilir miyim ki?
öylesine garip bir yetişememe duygusu kaplamış ki içimi, ben söküp atılamadıkça derinlerimden, susturulamamış kaygılara göz yumdukça, yalnızlığıma yaklaştıkça, gazetelerden harfler kırparak yaşıyorum sanki günlerimi. el yazım kendimden yorgun, kendime yabancı...
ne zaman bu kadar keskin oldu bu sayfanın beyazlığı? artık gözlerimde mi yalancı? yeterince kanatmadım mı kolumdaki çiçek izini? karalanmış umutlarla doldurduğum omuzlar buruşturup attığım hayatlar yetmedi mi?
üç kere içtim ben bu sudan, hiçbiri senin kadar duru değildi. yansıyanıma gülümseyişimden korkup da boz bulanık cümleler kurmasam belki hala benimleydin... kim bilebilir ki?
artık geç mi bilmiyorum? boğulmaktan da korkmuyorum, dudaklarımı çatlatıp yine de gülümsüyorum. güneşim yakın biliyorum. korkularımı yeniyorum, gitarımı da kutusuna koydum artık susuyorum...
dizlerimde tükenmez izleri, adını taşıyorum… bana geleceğin günü bekliyorum... inanması zor biliyorum ama yine de saçlarım esse senden biliyorum...
kimsecigim seni çok seviyorum...
(bkz: rulo yapmak)
$air aynı zamanda deniz feneri adlı yardım programının sunucusu.
(bkz: gözlerin)
gözlerin
ve gözlerin gelir aklıma
ve sözlerin
gidişin gitmiyor gözümün önünden
ve izleri derin
ilk değilsin bu senin de bildiğin
ve yine biliyorsun
sen son sevdiğim
şimdi uzaklardasın
ben çamlar arasında bir hastane odasında
ciğerimde bir ince hastalık
içimde kapanmak bilmeyen bir yara
ve sanki elimde inadına bir sigara
biliyorum dönmeyeceksin
hatta arkana bile bakmazsın
gün gelir belki bir yuva kurarsın
oğlun olsa benim adımı koyar mısın
gittin
dağ gibi sevdamı devirip ardında
gittin
allahaısmarladık bile demedin
sazlar çalınır çamlıcanın bahçelerinde
o şarkıyı bir daha hiç söylemedim
şimdi elimde bir bardak çay
ve dudağımda buruk bir tebessüm
kendi kendimi üzmemeye söz verdim
ve ben seni hayatımın bir musalla taşına en yakın yerinde sevdim
ısrar etmedin kendine beni sev diye
beyaz bulutlar gibi sırtını rüzgarlara verip gittin
bense durdum ve bekledim
ve ben seni hayatımın bir musalla taşına en yakın yerinde sevdim
uğur arslan |
(bkz: gözlerin)
gözlerin
ve gözlerin gelir aklıma
ve sözlerin
gidişin gitmiyor gözümün önünden
ve izleri derin
ilk değilsin bu senin de bildiğin
ve yine biliyorsun
sen son sevdiğim
şimdi uzaklardasın
ben çamlar arasında bir hastane odasında
ciğerimde bir ince hastalık
içimde kapanmak bilmeyen bir yara
ve sanki elimde inadına bir sigara
biliyorum dönmeyeceksin
hatta arkana bile bakmazsın
gün gelir belki bir yuva kurarsın
oğlun olsa benim adımı koyar mısın
gittin
dağ gibi sevdamı devirip ardında
gittin
allahaısmarladık bile demedin
sazlar çalınır çamlıcanın bahçelerinde
o şarkıyı bir daha hiç söylemedim
şimdi elimde bir bardak çay
ve dudağımda buruk bir tebessüm
kendi kendimi üzmemeye söz verdim
ve ben seni hayatımın bir musalla taşına en yakın yerinde sevdim
ısrar etmedin kendine beni sev diye
beyaz bulutlar gibi sırtını rüzgarlara verip gittin
bense durdum ve bekledim
ve ben seni hayatımın bir musalla taşına en yakın yerinde sevdim
uğur arslan |
yıkadım kalbimi, ne yapsam temizlenmiyor... cok mu kirliyim ben, neden durmuyor gözya$larım, neden bu kadar içim zifir karanlık?
sustum, dudaklarım titredi ama sesim duyulmadı, kimseye duyurmadım kendimi, içimin karalıgını.
kimse bilmiyor beni.
bilmesinler zaten, kalemim kırıldı, o da konu$muyor.tüm benligimi sarmı$ olan üzüntü beni rahat bırakmıyor, uyutmuyor, yedirip içrmiyor. bir de kalbimi siyaha boyuyor.sahi benim içim neden hala temizlenmiyor...
(bkz: kalbi acımak)
sustum, dudaklarım titredi ama sesim duyulmadı, kimseye duyurmadım kendimi, içimin karalıgını.
kimse bilmiyor beni.
bilmesinler zaten, kalemim kırıldı, o da konu$muyor.tüm benligimi sarmı$ olan üzüntü beni rahat bırakmıyor, uyutmuyor, yedirip içrmiyor. bir de kalbimi siyaha boyuyor.sahi benim içim neden hala temizlenmiyor...
(bkz: kalbi acımak)
hayatın silesini yemi$ ki$inin içmi$ bir $ekilde agız burun yamuk çıgrı$larıyla, ya$adıklarını kaldıramayıp isyan etmesinin ardından sarfettigi sözcüklerdir.
hayat yalnızca sokar. o kadar.
hayat yalnızca sokar. o kadar.
(bkz: sevgi duvarı)
sevgi duvarı
sen miydin o yalnızlığım mıydı yoksa
kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi
dilimizde akşamdan kalma bir küfür
salonlar piyasalar sanat sevicileri
derdim günüm insan arasına çıkarmaktı seni
yakanda bir amonyak çiçeği
yalnızlığım benim sidikli kontesim
ne kadar rezil olursak o kadar iyi
kumkapı meyhanelerine dadandık
önümüzde altınbaş, altın zincir, fasulye pilakisi
ardımızda görevliler, ekipler, hızır paşalar
sabahları açıklarda bulurlardı leşimi
öyle sıcaktı ki çöpcülerin elleri
çöpcülerin elleriyle okşardım seni
yalnızlığım benim süpürge saçlım
ne kadar kötü kokarsak o kadar iyi
baktım gökte bir kırmızı bir uçak
bol çelik bol yıldız bol insan
bir gece sevgi duvarını aştık
dustuğum yer öyle açık seçik ki
başucumda bi sen varsın bi de evren
saymıyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi
yalnızlığım benim çoğul türkülerim
ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi
can yücel
sevgi duvarı
sen miydin o yalnızlığım mıydı yoksa
kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi
dilimizde akşamdan kalma bir küfür
salonlar piyasalar sanat sevicileri
derdim günüm insan arasına çıkarmaktı seni
yakanda bir amonyak çiçeği
yalnızlığım benim sidikli kontesim
ne kadar rezil olursak o kadar iyi
kumkapı meyhanelerine dadandık
önümüzde altınbaş, altın zincir, fasulye pilakisi
ardımızda görevliler, ekipler, hızır paşalar
sabahları açıklarda bulurlardı leşimi
öyle sıcaktı ki çöpcülerin elleri
çöpcülerin elleriyle okşardım seni
yalnızlığım benim süpürge saçlım
ne kadar kötü kokarsak o kadar iyi
baktım gökte bir kırmızı bir uçak
bol çelik bol yıldız bol insan
bir gece sevgi duvarını aştık
dustuğum yer öyle açık seçik ki
başucumda bi sen varsın bi de evren
saymıyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi
yalnızlığım benim çoğul türkülerim
ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi
can yücel
kar$ıdan gelen kız arkada$ görülür...
- aaa $eyyyycanım naber?
+ iyiyim güzelim sen nasılsın?
- iyiyim cicim ya, nasıl gidiyor i$ hayatın, memnunsundur in$allah?
+ ay evet çok iyiyim sagol. ya bir gün görü$elim, telefon numaram var sende. ara beni olur mu?
- aaa tabi cicim ararım.+ tamam canım ben de bir yere yeti$iyordum hadi görü$ürüz!
- tamam ba-bay!
-...
- aaa $eyyyycanım naber?
+ iyiyim güzelim sen nasılsın?
- iyiyim cicim ya, nasıl gidiyor i$ hayatın, memnunsundur in$allah?
+ ay evet çok iyiyim sagol. ya bir gün görü$elim, telefon numaram var sende. ara beni olur mu?
- aaa tabi cicim ararım.+ tamam canım ben de bir yere yeti$iyordum hadi görü$ürüz!
- tamam ba-bay!
-...
insanların istanbula lanet etmelerinin yegane sorumlusu.
gazeteci, yazar, unutulmaz belgesellere imza atan ve bir o kadar da $air...
(bkz: aç gözlerini)
en sevdiğin elbiseni giydim
bu gece kokunu sürdüm
solgun yüzünü okşadım
sessizce saçlarından öptüm
yazdığın mektupları okudum
kana kana su içer gibi
plaklarını çaldım ah!
en çok o şarkıda özledim seni.
issızlık kapıyı çaldı, açmaya korktum
gece yarısı
şehir uykuya daldı, baktım dışarıya
katran karası
rüzgar telaşla kokunu getirdi bana
aldım koynuma
buseni hafızamdan koparıp
iliştirdim dudaklarıma
üşüdüm karanlıkta
tenine dokundum hissetsin diye
aç gözlerini
erguvanlarına su verdim
içerken benimle konuştular
yastığını okşadım, kokladım
anılar uçuştular
soluğun saçlarımı yaladı sanki yine
bir meltem gibi
teninin kokusu karıştı kokuma
yakıştılar
boğuldum karanlıkta
yanı başımdasın benden çok
uzaklarda
ellerimi tut dokun bana
aç gözlerini.
attım kendimi caddelere
yeşil ceketin sardı beni
yürüdüm üstüne karanlığın korkusuz
tuttum ellerini.
can dündar
(bkz: aç gözlerini)
en sevdiğin elbiseni giydim
bu gece kokunu sürdüm
solgun yüzünü okşadım
sessizce saçlarından öptüm
yazdığın mektupları okudum
kana kana su içer gibi
plaklarını çaldım ah!
en çok o şarkıda özledim seni.
issızlık kapıyı çaldı, açmaya korktum
gece yarısı
şehir uykuya daldı, baktım dışarıya
katran karası
rüzgar telaşla kokunu getirdi bana
aldım koynuma
buseni hafızamdan koparıp
iliştirdim dudaklarıma
üşüdüm karanlıkta
tenine dokundum hissetsin diye
aç gözlerini
erguvanlarına su verdim
içerken benimle konuştular
yastığını okşadım, kokladım
anılar uçuştular
soluğun saçlarımı yaladı sanki yine
bir meltem gibi
teninin kokusu karıştı kokuma
yakıştılar
boğuldum karanlıkta
yanı başımdasın benden çok
uzaklarda
ellerimi tut dokun bana
aç gözlerini.
attım kendimi caddelere
yeşil ceketin sardı beni
yürüdüm üstüne karanlığın korkusuz
tuttum ellerini.
can dündar
(bkz: istanbul mimarisine vurgu)
kadın biyolojisi, fizyolojisi hatta psikolojisi üzerindeki en büyük rahatlamadır.
kadınlar temizlik falan her $eyi yaparlar ya, yeter ki onlar dogursun.
kadınlar temizlik falan her $eyi yaparlar ya, yeter ki onlar dogursun.
yine taciz olaylarına sahne olan, yıllar geçtikçe yozla$an, insanların gözündeki degerini dü$üren, istanbulun göz bebegi sayılan yer.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?