(bkz: 7 eleven)
can yucel icin kullandigim soz. bir cok insan da can bab der zaten hala.
can baba siiri.
diyelim yagmura tutuldun bir gun
bardaktan bosanircasina yagiyor mubarek
obur yanda gunes kendi keyfinde
ne de olsa yaz yagmuru
piril piril dusuyor damlalar
eteklerin uca uca bir kosudur kopardin
dar attin kendini karsi evin sundurmasina
iste o evin kapisinda bulacaksin beni
diyelim icin cekti bir sabah vakti
erkenceden denize gireyim dedin
kulac attikca sen
patiska carsaflar gibi yirtiliyor su ortadan
ege denizi bu efendi deniz
seslenmiyor
derken bi de dibe dalayim diyorsun
icine dogdu belki de
iste cil cil kosusan baliklar
lapinalar gumusler var ya
eylim eylim salinan yosunlar
onlarin arasinda bulacaksin beni
diyelim sapina kadar sair bir herif cikmis ortaya
cakmak cakmak gozleri
meydan ya taksim ya beyazit meydani
herkes orda sen de ordasin
herif bizden soz ediyor bu ulkenin cocuklarindan
yuruyelim arkadaslar diyor yuruyelim
ozgurluge mutluluga dogru
her isin basinda sevgi diyor
gozlerin yagmurdan sonra yapraklarin yesili
bi de basini ceviriyorsun ki
yaninda ben varim
diyelim yagmura tutuldun bir gun
bardaktan bosanircasina yagiyor mubarek
obur yanda gunes kendi keyfinde
ne de olsa yaz yagmuru
piril piril dusuyor damlalar
eteklerin uca uca bir kosudur kopardin
dar attin kendini karsi evin sundurmasina
iste o evin kapisinda bulacaksin beni
diyelim icin cekti bir sabah vakti
erkenceden denize gireyim dedin
kulac attikca sen
patiska carsaflar gibi yirtiliyor su ortadan
ege denizi bu efendi deniz
seslenmiyor
derken bi de dibe dalayim diyorsun
icine dogdu belki de
iste cil cil kosusan baliklar
lapinalar gumusler var ya
eylim eylim salinan yosunlar
onlarin arasinda bulacaksin beni
diyelim sapina kadar sair bir herif cikmis ortaya
cakmak cakmak gozleri
meydan ya taksim ya beyazit meydani
herkes orda sen de ordasin
herif bizden soz ediyor bu ulkenin cocuklarindan
yuruyelim arkadaslar diyor yuruyelim
ozgurluge mutluluga dogru
her isin basinda sevgi diyor
gozlerin yagmurdan sonra yapraklarin yesili
bi de basini ceviriyorsun ki
yaninda ben varim
(bkz: bulusmak uzere)
can yucel siiri.
sen miydin o yalnizligim miydi yoksa
kor karanlikta acardik pasli gozlerimizi
dilimizde aksamdan kalma bir kufur
salonlar piyasalar sanat sevicileri
derdim gunum insan icine cikarmakti seni
yakanda bir amonyak cicegi
yalnizligim benim sidikli kontesim
ne kadar rezil olursak o kadar iyi
kumkapi meyhanelerine dadandik
onumuzde altinbas altin zincir fasulye pilakisi
aramizda gorevliler ekipler hizir pasalar
sabahlari aciklarda bulurlardi lesimi
oyle sicakti ki copculerin elleri
copculerin elleriyle oksardin beni
yalnizligim benim supurge saclim
ne kadar kotu kokarsak o kadar iyi
baktim gokte bir kirmizi bir ucak
bol celik bol yildiz bol insan
bir gece sevgi duvarini astik
dustugum yer oyle acik secik ki
basucumda bir sen varsin bir de evren
saymiyorum olup olup dirilttiklerimi
yalnizligim benim cogul turkulerim
ne kadar yalansiz yasarsak o kadar iyi
sen miydin o yalnizligim miydi yoksa
kor karanlikta acardik pasli gozlerimizi
dilimizde aksamdan kalma bir kufur
salonlar piyasalar sanat sevicileri
derdim gunum insan icine cikarmakti seni
yakanda bir amonyak cicegi
yalnizligim benim sidikli kontesim
ne kadar rezil olursak o kadar iyi
kumkapi meyhanelerine dadandik
onumuzde altinbas altin zincir fasulye pilakisi
aramizda gorevliler ekipler hizir pasalar
sabahlari aciklarda bulurlardi lesimi
oyle sicakti ki copculerin elleri
copculerin elleriyle oksardin beni
yalnizligim benim supurge saclim
ne kadar kotu kokarsak o kadar iyi
baktim gokte bir kirmizi bir ucak
bol celik bol yildiz bol insan
bir gece sevgi duvarini astik
dustugum yer oyle acik secik ki
basucumda bir sen varsin bir de evren
saymiyorum olup olup dirilttiklerimi
yalnizligim benim cogul turkulerim
ne kadar yalansiz yasarsak o kadar iyi
(bkz: sevgi duvari)
1926 istanbul dogumlu. eski milli egitim bakanlarindan hasan âli yucelin ogludur. ankara universitesi dil tarih ve cografya fakultesinde latince-yunanca okudu. ogrenimine ingilterede cambridge universitesinde klasik filoloji okuyarak devam etti. sanat tarihi dersleri izledi. sair, cevirmen ve radyo gorevlisi olarak tanindi. cesitli elciliklerde cevirmenlik, londrada bbcnin turkce bolumunde spikerlik yapti (1953-1958). turkiyeye dondukten sonra bir sure turist rehberi olarak calistiktan sonra bagimsiz cevirmen ve sair olarak yasamini surdurdu. nazim, nesir cevirileriyle de taninan can yucel, siir alaninda ilk kitabi yazma (1950) dan sonra uzun bir sure bicim arayislariyla oyalandi.
cesitli edebiyat, kultur ve siyasi dergilerde ; siirleri, edebiyat ve tiyatro cevirileri ile siyasal konularda yazilari yayimlandi. 12 mart doneminde che guevara nin "gerilla harbi" ve "insan ve sosyalizm" kitaplarinin cevirisi nedeniyle 15 yil hapis cezasina carptirildi. 1974 affiyla tahliye oldu. 12 eylul sonrasinda "somut" dergisindeki "hamileler" isimli siiri edebe aykiri, mustehcen oldugu iddiasiyla para cezasina carptirildi. ayni iddiayla "rengâhenk" adli kitabi toplatildi.
sairligini, siirin kulhanca raconlarindan yararlanarak siyasal inanclariyla yogurdu.
12 agustos 1999 tarihinde izmirde oldu, vasiyetine uyularak datcada topraga verildi.
cesitli edebiyat, kultur ve siyasi dergilerde ; siirleri, edebiyat ve tiyatro cevirileri ile siyasal konularda yazilari yayimlandi. 12 mart doneminde che guevara nin "gerilla harbi" ve "insan ve sosyalizm" kitaplarinin cevirisi nedeniyle 15 yil hapis cezasina carptirildi. 1974 affiyla tahliye oldu. 12 eylul sonrasinda "somut" dergisindeki "hamileler" isimli siiri edebe aykiri, mustehcen oldugu iddiasiyla para cezasina carptirildi. ayni iddiayla "rengâhenk" adli kitabi toplatildi.
sairligini, siirin kulhanca raconlarindan yararlanarak siyasal inanclariyla yogurdu.
12 agustos 1999 tarihinde izmirde oldu, vasiyetine uyularak datcada topraga verildi.
15 haziran 1925 tarihinde menemen (izmir) de dogdu. izmirde karsiyaka cumhuriyet ilkokulu ve karsiyaka ortaokulunu bitirdi. izmir ataturk lisesinde ogrenci iken, turk ceza kanununun 141. maddesine aykiri davranma saviyla tutuklandi, okulundan uzaklastirildi. danistay karari ile yeniden ogrenim hakki kazanarak istanbul isik lisesini bitirdi. istanbul universitesi hukuk fakultesinde basladigi yuksek ogrenimini yarida birakarak 1949-1965 arasinda aralikli olarak alti yil pariste yasamini surdurdu. donusunde gazetecilik, yayin yonetmenligi, yayin danismanligi, yazarlikla yasamini kazandi.
yeni edebiyat, yucel, genc nesil, fikirler, varlik, aile, yirminci asir, secilmis hikâyeler, kaynak, ufuklar, mavi, yeditepe, dost, yelken, atac, yon, milliyet sanat, sanat olayi dergilerinde siirleri yayinlandi. garip ve ikinci yeni siirine karsiydi. mavi dergisinde maviciler diye bilinen toplumsal gercekcilik akiminin sozcusu oldu. siiri baslangicta nâzim hikmet ve halk siirinin bicimsel ozelliklerinden etkiler tasiyordu. zamanla taskin, carpici, belleklerde kolay yer eden imgelerle orulu, toplumsallasmis bireyi temel alan, kimi zaman oykulemeye dayali, divan siiri olanaklarindan da yararlanmayi bilen, duyarliligi yuksek bir nitelik kazandi.
yeni edebiyat, yucel, genc nesil, fikirler, varlik, aile, yirminci asir, secilmis hikâyeler, kaynak, ufuklar, mavi, yeditepe, dost, yelken, atac, yon, milliyet sanat, sanat olayi dergilerinde siirleri yayinlandi. garip ve ikinci yeni siirine karsiydi. mavi dergisinde maviciler diye bilinen toplumsal gercekcilik akiminin sozcusu oldu. siiri baslangicta nâzim hikmet ve halk siirinin bicimsel ozelliklerinden etkiler tasiyordu. zamanla taskin, carpici, belleklerde kolay yer eden imgelerle orulu, toplumsallasmis bireyi temel alan, kimi zaman oykulemeye dayali, divan siiri olanaklarindan da yararlanmayi bilen, duyarliligi yuksek bir nitelik kazandi.
cogu halk sairi gibi, elimizde karacoglanin yasami ile ilgili kesin bir bilgi ya da belge yoktur. bildiklerimiz, bazi soylentilere ve siirlerine dayanmaktadir.
guney illerimizdeki (mersin, adana, k.maras vb.) yaygin bir soylentiye gore adananin ilcesi olan bahceye bagli farsak (varsak) koyunde dogmustur.
"kozan dagindan neslimiz
ari turkmendir aslimiz
varsak’tir durak yerimiz"
dizeleri de bu soylentiyi dogrulamaktadir.
"bin on beste beratcigim yazildi
seksen beste belkemigim bozuldu
bin doksanda mezarcigim kazildi"
dizelerine gore de 1015 (1606)de dogdugu ve 1090 (1680) da 75 yasinda oldugu anlasilmaktadir.
1640-1649 tarihleri arasinda padisahlik yapmis olan sultan ibrahim doneminde tutsak edilmis, kisa zamanda turkceyi ve turk muzigini ogrenmis, daha sonralari besteler de yapmis olan ali ufki (albert babovski)nin "mecmua-i saz-i soz" adli kitabinda, sozleri karacoglana ait iki beste vardir. ali ufki, bu besteleri 17. yuzyilin ikinci yarisinda yapmistir. buna gore, karacoglanin 16. yuzyilin sonlari ile 17. yuzyilin ilk yarisinda yasamis bir halk sairi oldugu soylenebilir.
guney illerimizde bir soylenceye (efsaneye) gore karacoglanin yasami soyledir:
asil adi hasanmis. daha bir yasina basmadan anadan oksuz kalmis. bes yasina varmadan da babasi kara ilyas, kozan derebeyi husam bey(*} tarafindan askere alinmis. bir daha da donmemis. boylece kucuk hasan ortalikti kalakalmis !
anasinin "karaca" diye sevip doyamadigi hasana koyden (farsak koyunden) serdengecti osman aga sahip cikmis. ona babalik etmis, buyutmus. yasi on sekize gelince de, koyde kimi kimsesi olmayan dilsiz bir kizla evlendirmek istemis.
karacoglan, bu dilsiz kizla evlenmek istememis. ama bu dusuncesini cok sert bir adam olan babaligi osman agaya da soyleyememis. careyi koyden kacmakta bulmus. dugun hazirliklari yapilirken bir gece koyden kacmis.
karacoglan daglar, tepeler asmis, nereye gittigini bimeden durmadan yurumus... yorgunluktan yuruyemez duruma gelince, ulu bir cam agacinin altina oturmus. daha oturur oturmaz da uyumus.
uykusunda ak sakalli bir dede, karacoglana dolu bir tas uzatmis:
- ic sunu, ic ki, yorgunlugun ve darginligin son bulsun. dilin bulbul, gonlun sen olsun, demis.
karacoglan, tasi basina dikip icince kendine gelmis. yorgunlugu ustunden gidivermis. icinin calip soylemek istegiyle costugunu gormus. sazini eline alip yeniden yollara dusmus...
bir gun aladaglarda bir turkmen obasina konuk olmus. calip soylemis. oba halki karacoglani cok sevmis:
- âsik, hic uzulme, demisler. burasini kendi oban gibi bil, burda kal, obamiz senlensin !
karacoglan obada kalmis. gunler gelip gecerken, karacoglan obabasi boran beyin biricik kizi elife âsik olmus. boran bey de babaligi osman aga gibi sert bir adammis. derdini icine gommus, gizlice obayi terketmis...
daglari asa asa, gunlerden bir gun karaman iline gelmis. orada da boran beyin obasiyla karsilasmasin mi ? hem sasirmis, hem sevinmis. elif de aylardir karacoglanin ozlemiyle yanip tutusuyormus...
bir gece gizlice bulusup obadan kacmislar. uzaklarda, cok uzaklarda, bir obaya, obanin beyi tugrul beye siginmislar. tugrul bey, obalilar, cok iyi karsilamislar bunlari. artik karacoglanla elif orada katmislar.
tugrul bey, dillere destan bir dugun yaptirarak bunlari evlendirmis. karacoglan obalilara saz caliyor, elif de ev isleriyle ugrasiyor, mutluluk icinde gecinip gidiyorlarmis.
o yorede kose veli derler bir adam varmis. elif ’e tutulup âsik olmus. bir gece karacoglan yokken, cadira girivermis, elife saldirmis. ne yapsin elifcik? bir duyan olmasin, rezil olmayalim diyerek sesini cikaramamis.
karacaoglan bu olayi ogrenince cok uzulmus. derdinden deli olmus. "demek elif bana ihanet etti !" diyerek obadan ayrilmis, yeniden gurbete cikmis.
gonlu kirik, yillarca gurbet ellerde dolasip durmus...
elife gelince, o da, o gunden sonra kara cadirindan hic disari cikmamis. "ergec gercegi ogrenecek, bana donecek!" umuduyla karacoglanin yolunu gozlemis. bir zamanlar obanin en guzel gelini olan elifcik de yaslanmis, artik obanin elif anasi olmus...
elif ana bir gun cadirin onunde otururken, oradan gecen bir cerciye sormus:
- cerci kardas, hic gezdigin yerlerde onu gordun mu?
cerci de:
- sen kimden soz ediyorsun teyze ? demis.
- kimden olsun cerci kardas, karacamdan soz ediyorum !
- elif dedikleri sen misin?
- iste o benim kardas! boran beyin kizi, karacoglanin elifi...
cerci oradan hizla ayrilmis. gidip karacoglani bulmus:
- cabuk ol, demis, artik inadindan vazgec. elifin eli ayagi tutmaz olmus. yolunu gozleyip duruyor. ya yetisirsin, ya yetisemezsin, cabuk ol, hemen yola dus!
karacoglan cerciye:
- iste goruyorsun durumumu, ben bu bukuk belle ta oralara nasil giderim? deyince, cerci de:
- hadi atla atima, deyip karacoglani eski obasina goturmus.
butun oba karacoglanin basina toplanmis. ayakta zor durabilen karacoglan:
- nerede? diye sormus, elif nerede ?
kalabalik donup kalmis, kimseden ses cikmamis.
- yoksa oldu mu ?
yaslilardan biri mezarligi gostermis:
- iste orada !
genclerin yardimiyla karacoglan mezarliga varmis. yeni bir dut fidani dikilen elifin mezarinin basina oturmus. sazini gogsune bastirarak soylemeye baslamis:
"su yalan dunyaya geldim geleli,
tas tas ictim agulari sag iken.
kahpe felek vermez benim muradim,
viran oldum mor sumbullu bag iken...
sonra sazini dut fidanina asmis:
- bu saz burada kiyamete kadar kalacak, demis, oraya yigilip kalmis...
obalilar, karacoglani elifin yattigi tepenin karsisina gommusler.(**)
derler ki, her yil ilkbaharda, o tepenin ustunde biri yesil, biri mavi iki isik yukselir, gokyuzunde birlesir. karacaoglanla elifin sevgileridir bunlar...
saza gelince, o saz da yillarca orada asili kalmis. curumus, yenisini yapip asmislar. dut agaci yaslanmis, yikilmis, yeni bir dut fidani dikmisler. yuzyillardir, yel estikce karacaoglanin sazi kendi kendine otup durmus...
guney illerimizdeki (mersin, adana, k.maras vb.) yaygin bir soylentiye gore adananin ilcesi olan bahceye bagli farsak (varsak) koyunde dogmustur.
"kozan dagindan neslimiz
ari turkmendir aslimiz
varsak’tir durak yerimiz"
dizeleri de bu soylentiyi dogrulamaktadir.
"bin on beste beratcigim yazildi
seksen beste belkemigim bozuldu
bin doksanda mezarcigim kazildi"
dizelerine gore de 1015 (1606)de dogdugu ve 1090 (1680) da 75 yasinda oldugu anlasilmaktadir.
1640-1649 tarihleri arasinda padisahlik yapmis olan sultan ibrahim doneminde tutsak edilmis, kisa zamanda turkceyi ve turk muzigini ogrenmis, daha sonralari besteler de yapmis olan ali ufki (albert babovski)nin "mecmua-i saz-i soz" adli kitabinda, sozleri karacoglana ait iki beste vardir. ali ufki, bu besteleri 17. yuzyilin ikinci yarisinda yapmistir. buna gore, karacoglanin 16. yuzyilin sonlari ile 17. yuzyilin ilk yarisinda yasamis bir halk sairi oldugu soylenebilir.
guney illerimizde bir soylenceye (efsaneye) gore karacoglanin yasami soyledir:
asil adi hasanmis. daha bir yasina basmadan anadan oksuz kalmis. bes yasina varmadan da babasi kara ilyas, kozan derebeyi husam bey(*} tarafindan askere alinmis. bir daha da donmemis. boylece kucuk hasan ortalikti kalakalmis !
anasinin "karaca" diye sevip doyamadigi hasana koyden (farsak koyunden) serdengecti osman aga sahip cikmis. ona babalik etmis, buyutmus. yasi on sekize gelince de, koyde kimi kimsesi olmayan dilsiz bir kizla evlendirmek istemis.
karacoglan, bu dilsiz kizla evlenmek istememis. ama bu dusuncesini cok sert bir adam olan babaligi osman agaya da soyleyememis. careyi koyden kacmakta bulmus. dugun hazirliklari yapilirken bir gece koyden kacmis.
karacoglan daglar, tepeler asmis, nereye gittigini bimeden durmadan yurumus... yorgunluktan yuruyemez duruma gelince, ulu bir cam agacinin altina oturmus. daha oturur oturmaz da uyumus.
uykusunda ak sakalli bir dede, karacoglana dolu bir tas uzatmis:
- ic sunu, ic ki, yorgunlugun ve darginligin son bulsun. dilin bulbul, gonlun sen olsun, demis.
karacoglan, tasi basina dikip icince kendine gelmis. yorgunlugu ustunden gidivermis. icinin calip soylemek istegiyle costugunu gormus. sazini eline alip yeniden yollara dusmus...
bir gun aladaglarda bir turkmen obasina konuk olmus. calip soylemis. oba halki karacoglani cok sevmis:
- âsik, hic uzulme, demisler. burasini kendi oban gibi bil, burda kal, obamiz senlensin !
karacoglan obada kalmis. gunler gelip gecerken, karacoglan obabasi boran beyin biricik kizi elife âsik olmus. boran bey de babaligi osman aga gibi sert bir adammis. derdini icine gommus, gizlice obayi terketmis...
daglari asa asa, gunlerden bir gun karaman iline gelmis. orada da boran beyin obasiyla karsilasmasin mi ? hem sasirmis, hem sevinmis. elif de aylardir karacoglanin ozlemiyle yanip tutusuyormus...
bir gece gizlice bulusup obadan kacmislar. uzaklarda, cok uzaklarda, bir obaya, obanin beyi tugrul beye siginmislar. tugrul bey, obalilar, cok iyi karsilamislar bunlari. artik karacoglanla elif orada katmislar.
tugrul bey, dillere destan bir dugun yaptirarak bunlari evlendirmis. karacoglan obalilara saz caliyor, elif de ev isleriyle ugrasiyor, mutluluk icinde gecinip gidiyorlarmis.
o yorede kose veli derler bir adam varmis. elif ’e tutulup âsik olmus. bir gece karacoglan yokken, cadira girivermis, elife saldirmis. ne yapsin elifcik? bir duyan olmasin, rezil olmayalim diyerek sesini cikaramamis.
karacaoglan bu olayi ogrenince cok uzulmus. derdinden deli olmus. "demek elif bana ihanet etti !" diyerek obadan ayrilmis, yeniden gurbete cikmis.
gonlu kirik, yillarca gurbet ellerde dolasip durmus...
elife gelince, o da, o gunden sonra kara cadirindan hic disari cikmamis. "ergec gercegi ogrenecek, bana donecek!" umuduyla karacoglanin yolunu gozlemis. bir zamanlar obanin en guzel gelini olan elifcik de yaslanmis, artik obanin elif anasi olmus...
elif ana bir gun cadirin onunde otururken, oradan gecen bir cerciye sormus:
- cerci kardas, hic gezdigin yerlerde onu gordun mu?
cerci de:
- sen kimden soz ediyorsun teyze ? demis.
- kimden olsun cerci kardas, karacamdan soz ediyorum !
- elif dedikleri sen misin?
- iste o benim kardas! boran beyin kizi, karacoglanin elifi...
cerci oradan hizla ayrilmis. gidip karacoglani bulmus:
- cabuk ol, demis, artik inadindan vazgec. elifin eli ayagi tutmaz olmus. yolunu gozleyip duruyor. ya yetisirsin, ya yetisemezsin, cabuk ol, hemen yola dus!
karacoglan cerciye:
- iste goruyorsun durumumu, ben bu bukuk belle ta oralara nasil giderim? deyince, cerci de:
- hadi atla atima, deyip karacoglani eski obasina goturmus.
butun oba karacoglanin basina toplanmis. ayakta zor durabilen karacoglan:
- nerede? diye sormus, elif nerede ?
kalabalik donup kalmis, kimseden ses cikmamis.
- yoksa oldu mu ?
yaslilardan biri mezarligi gostermis:
- iste orada !
genclerin yardimiyla karacoglan mezarliga varmis. yeni bir dut fidani dikilen elifin mezarinin basina oturmus. sazini gogsune bastirarak soylemeye baslamis:
"su yalan dunyaya geldim geleli,
tas tas ictim agulari sag iken.
kahpe felek vermez benim muradim,
viran oldum mor sumbullu bag iken...
sonra sazini dut fidanina asmis:
- bu saz burada kiyamete kadar kalacak, demis, oraya yigilip kalmis...
obalilar, karacoglani elifin yattigi tepenin karsisina gommusler.(**)
derler ki, her yil ilkbaharda, o tepenin ustunde biri yesil, biri mavi iki isik yukselir, gokyuzunde birlesir. karacaoglanla elifin sevgileridir bunlar...
saza gelince, o saz da yillarca orada asili kalmis. curumus, yenisini yapip asmislar. dut agaci yaslanmis, yikilmis, yeni bir dut fidani dikmisler. yuzyillardir, yel estikce karacaoglanin sazi kendi kendine otup durmus...
sacmalik.
ayni zamanda bir bulent ozcan siiri.
savasin dili olsa konusur
yuregi olsa duyar
gozu olsa gorur
dilsiz yureksiz kor savas
cocuklara nasil kiyar
nasil insanlari oldurur
savas kara bir bulut
uzerinde insanligin
demoklesin kilici gibi durur
meydan okur insanliga
asirlardir surgun umut
boynu bukuk durur onur
insan bir gun savasi
yenince insan olur...
ayni zamanda bir bulent ozcan siiri.
savasin dili olsa konusur
yuregi olsa duyar
gozu olsa gorur
dilsiz yureksiz kor savas
cocuklara nasil kiyar
nasil insanlari oldurur
savas kara bir bulut
uzerinde insanligin
demoklesin kilici gibi durur
meydan okur insanliga
asirlardir surgun umut
boynu bukuk durur onur
insan bir gun savasi
yenince insan olur...
can yucel...
koyunlar keciler ve koclar icin
ne kadar bayramsa kurban bayrami
bu baris var ya, bu baris
cephedekiler icin o kadar baris
koyunlar keciler ve koclar icin
ne kadar bayramsa kurban bayrami
bu baris var ya, bu baris
cephedekiler icin o kadar baris
(bkz: bayramlik)
bir rifat ilgaz siiridir.
i
ben bir bahriye neferiyim
gozlerimi baliklar yedi
gormek ve aglamak bitti benim icin
uzun boylu adamdim sagligimda
inanmazsaniz elbiselerime bakin
biri diyor ki ben de askerim
ne farkin var oteki olulerden
eskiden evlerde otururduk
disinda kaldik butun kapilarin
simdi duvardan geciyoruz
biri de diyor ki
uzunluguna kollarimin hatirasi
hala basim agriyor
yalan hepsi bunlarin inanmayin
biz yokuz diyor bir baskasi
ii
akraba olulerin kiliginda geliyorlar
kolayca girmek icin odama
bir bakiyorum amcam kardesim
bir bakiyorum polonyali bir gedikli cavusu
hemen de konusuyor
bir kizim vardi bes yasinda
olmus simdi beraberiz
ici sikiliyor burada
ellerini varsovada unutmus
cember ceviremiyor
ve bir ses
ne patates capalamak
ne tas kirmak
ne de yuk tasimak pazara
burada rahatim iyidir
biri de karisini merak etmis
evden haber soruyor bana
ustumden kaputumu aldilar
oldugum zaman
usuyorum
onumuz de kis
sonra bir agizdan konusuyorlar
iii
bir bardaktan su iciyoruz
birlikte yemek yiyoruz aksamlari
kimisi sevgilimize asik
kimisi evlat olmak istiyor anamiza
sebepsiz gidip geliyorlar vapurlarda
tramvayda aramiza giriyorlar
yeniden uzun uzun yasamak istiyorlar
bizden ayrilmadiklarina bakilirsa
i
ben bir bahriye neferiyim
gozlerimi baliklar yedi
gormek ve aglamak bitti benim icin
uzun boylu adamdim sagligimda
inanmazsaniz elbiselerime bakin
biri diyor ki ben de askerim
ne farkin var oteki olulerden
eskiden evlerde otururduk
disinda kaldik butun kapilarin
simdi duvardan geciyoruz
biri de diyor ki
uzunluguna kollarimin hatirasi
hala basim agriyor
yalan hepsi bunlarin inanmayin
biz yokuz diyor bir baskasi
ii
akraba olulerin kiliginda geliyorlar
kolayca girmek icin odama
bir bakiyorum amcam kardesim
bir bakiyorum polonyali bir gedikli cavusu
hemen de konusuyor
bir kizim vardi bes yasinda
olmus simdi beraberiz
ici sikiliyor burada
ellerini varsovada unutmus
cember ceviremiyor
ve bir ses
ne patates capalamak
ne tas kirmak
ne de yuk tasimak pazara
burada rahatim iyidir
biri de karisini merak etmis
evden haber soruyor bana
ustumden kaputumu aldilar
oldugum zaman
usuyorum
onumuz de kis
sonra bir agizdan konusuyorlar
iii
bir bardaktan su iciyoruz
birlikte yemek yiyoruz aksamlari
kimisi sevgilimize asik
kimisi evlat olmak istiyor anamiza
sebepsiz gidip geliyorlar vapurlarda
tramvayda aramiza giriyorlar
yeniden uzun uzun yasamak istiyorlar
bizden ayrilmadiklarina bakilirsa
sehitlerin yattigi duzenli toplu mezarlardir. duzenli toplu mezar dememin sebebi sudur: toplu mezarlarda her hangi bir sebebten olen ve bazilarinin isimleri bile ogrenilemeyen kurbanlarin yattigi gercegini goz onune aldigimizda kendileri disinda gelisen bir savasta, iki taraf liderlerinin bir dudak hareketi ile olume giden insanlarin da aslinda birer kurban oldugu gercegi karsimiza dikilir ve anlariz ki aslinda olmek kolay degil, oldurmek ve olume gondermek kolaydir. bazen yalniz kendi egolarini tatmin icin yillarca suren savaslarda binlerce insan olmektedir. hatta bazen savas yalnizca oldurecek adam kalmadiginda bitmekte ve yeni savaslar aranmaktadir. iste bu yuzden sehitlik diye bilenen mezarlar sebebsiz olenlerin gomuldugu toplu mezarlardir. kendi topragini ve namusunu korumak icin can veren yigit askerler, bir kisinin dudak hareketlerine degil, iclerindeki inanci merkez alarak savastiklarindan bu toplu mezarlarda degil yureklerde yatmaktadirlar.
(bkz: sehitlik)
bir cok gonul calmama vesile olan sostur. nedense kizlar cok sever. ne de olsa kalbe giden yol mideden gecer.
muhtesem bir rifat ilgaz siiri. ozellikle simdi,okunmali ve anlasilmalidir.
savas sonrasi sayimlarda
su kadar olu, su kadar yarali
kadin, erkek sayisiz kayip…
elden ayaktan dusmus
geride bir o kadar da sakat,
o kara gunleri animsayalim diye…
zorumuz ne insan kardeslerim,
amaciniz kokumuzu kurutmaksa,
yetmiyor mu tayfunlar, taskinlar,
bunca ac, bunca sayri, kirim, kiyim,
sayisiz iskence kurbanlari…
en kotusu,
gungunden basimiza inen bu gokyuzu!
bu toplanip dagilmalar ne oluyor
yuksek duzeylerde?
neden alcakgonullu degilsiniz,
sozunuz mu gecmiyor birbirinize,
hangi dilden konusuyorsunuz?
barissa eger istediginiz
ucaklardan baslayin ise
once cirkinlesen savas ucaklarindan…
ya insanlari bir yana birakip
sivrisineklerin kokunu kurutun
ya da batakliklari!
sonra gecin karasineklere!
ne kadar da cogaldilar son sicaklarda
yer gok tum karasinek,
yasamimizi karartmak icin.
bir guc denemesi yapsaniz da,
onlarin yasamini siz karartsaniz!
yoksa siz de mi baristan yanasiniz,
onlarin ozgurlugunden yana?
kolay degil, baristan yana olmak
ozveri gerek yuksek duzeylerde.
gene de bir nedeni olmali, diyorum.
bu toplanip toplanip dagilmalarin.
phantomlarin pazarlanmasi degilse
denizaltilarin siginmasidir
dost limanlara
ya sagci gerillalarin barindirilmasi…
ah uzak goruslu yetkililer,
biraksaniz da buyuk sorunlari bir yana,
biraz da ulusunuz icin,
halkiniz icin konussaniz…
cocuklariniz icin…
kokleri kuruyup gitmeden!
savas sonrasi sayimlarda
su kadar olu, su kadar yarali
kadin, erkek sayisiz kayip…
elden ayaktan dusmus
geride bir o kadar da sakat,
o kara gunleri animsayalim diye…
zorumuz ne insan kardeslerim,
amaciniz kokumuzu kurutmaksa,
yetmiyor mu tayfunlar, taskinlar,
bunca ac, bunca sayri, kirim, kiyim,
sayisiz iskence kurbanlari…
en kotusu,
gungunden basimiza inen bu gokyuzu!
bu toplanip dagilmalar ne oluyor
yuksek duzeylerde?
neden alcakgonullu degilsiniz,
sozunuz mu gecmiyor birbirinize,
hangi dilden konusuyorsunuz?
barissa eger istediginiz
ucaklardan baslayin ise
once cirkinlesen savas ucaklarindan…
ya insanlari bir yana birakip
sivrisineklerin kokunu kurutun
ya da batakliklari!
sonra gecin karasineklere!
ne kadar da cogaldilar son sicaklarda
yer gok tum karasinek,
yasamimizi karartmak icin.
bir guc denemesi yapsaniz da,
onlarin yasamini siz karartsaniz!
yoksa siz de mi baristan yanasiniz,
onlarin ozgurlugunden yana?
kolay degil, baristan yana olmak
ozveri gerek yuksek duzeylerde.
gene de bir nedeni olmali, diyorum.
bu toplanip toplanip dagilmalarin.
phantomlarin pazarlanmasi degilse
denizaltilarin siginmasidir
dost limanlara
ya sagci gerillalarin barindirilmasi…
ah uzak goruslu yetkililer,
biraksaniz da buyuk sorunlari bir yana,
biraz da ulusunuz icin,
halkiniz icin konussaniz…
cocuklariniz icin…
kokleri kuruyup gitmeden!
ben bu kadar zaman neden isminin altini doldurmadim dedigim, ates ulkesi.
hitlerin dirilmesi durumunda musevilerin kuduste aglama duvarinda karsilasmak isteyecekleri son kisi olan hitlerin yandaslarinca oportunist bir hava ile isteyebilecekleri eylem.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?