emeği geçenleri allah bildiği gibi yapsın..
http://www.sozcu.com.tr/2016/gundem/kuzey-suriye-federasyonu-bugun-kuruluyor-1138988/?utm_source=sm_fb&utm_medium=free&utm_campaign=gundem
öğretmenler gününde belki de tekirdağ'ın en çok gündeme gelen konusu şehit öğretmenimiz neşe alten oldu. onun hikayesi ve şehit edilişi öne çıktı. öğretmenler de bu günü neşe alten'i anarak geçirdiler. buruk bir mutluluk vardı hayat kavgalarının içinde. gazeteci ferhat akgün'de neşe alten'in o hayat hikayesini ziyaretçileri ile paylaştı.
tam bir ışıkta aslında neşe alten. ancak hikayenin birde yaşayan yüzü vardı. neşe alten ve babasının cenazesini atatürk havalimanı'nda karşılayan halen marmaraereğlisi ilçe milli eğitim müdürü olan adil özer anlatıyor. cenazelerini karşılarken tabuta koyduğu elinin ıslandığını ve o ıslaklığı sildikten sonraki yaşadıklarını.
o kokunun tarifi yok
adil özel, "bana tekirdağ'dan şehidimizi ve babasını karşılamam için görevlendirme verdiler. bende zamanında havaalanındaydım. şehidimizi taşıyan askeri uçakta o gün 7 şehit öğretmenimiz daha vardı. onlarda aktarmayla izmir'e götürüldü. ben neşe alten ve babasının naaşlarını uçaktan aldım. şehidimizin tabutunu tuttuğum zaman sağ elim ıslandı. elimi sildim doğal olarak. ancak tarifi mümkün olmayan bir koku vardı. ben bu kokuya anlam veremedim. daha sonra elimi yıkadım defalarca ancak bu konu elimden 15 gün boyunca gitmedi. kötü bir koku değildi ancak bildiğimiz bir koku da değildi. o günden sonra aklımdan bu koku çıkmadı. halen bunu anlatırken duygulanıyorum." dedi.
gazeteci ferhat akgün ise kendine ait sitede neye alten'in kısacık hayatında yaşadıklarını anlatmış ve kamuoyuna sunmuştu. işte o yazı...:
"yaşatma ideali ile doğu'da görev yaparken kahpe kurşunlara kurban giden tekirdağlı neşe öğretmenin okuyanları hüzne boğan o hikayesi
neşe öğretmen'in öyküsünü bilir misiniz?
biraz uzundur. ama, lütfen zahmet edip okuyun. bugün, "halkıma sesleneceğim" diyen, bebek kâtilinin katliamlarından biridir bu. bizzat kendi emridir. 1993 yılında, eğitim fakültesinden mezun oldu ve aynı yıl ataması yapıldı. diyarbakır'ın, bismil ilçesine. neşe öğretmen; 22 yaşındaydı ve çıtı pıtı bir kızdı. ataması, bismil ilçesine çıkınca ailesi gitmemesi için baskı yaptı ise de o: " bayrağımın dalgalandığı her yere giderim." diye kararlılığını ailesine bildirmişti.
babası çaresiz, seni yalnız başına göndermem dedi ve kendisiyle birlikte gitti. bismil'e gidince ilçe milli eğitim müdürlüğü ona tayininin çavuşlu köyü ilköğretim okulu olduğunu söyledi. köye ulaştı. okul denen şey ahırdan ibaretti. camlar, sıralar kırılmış duvarlar boyasızdı.köy muhtarına gitti. yardım edemeyiz lafı geldi. ücretini ben karşılayayım, usta bul, dedi. muhtar tamam, dedi. tam 3 aylığına mal olmuştu. ama olsun, okul, okul olmuştu. neşe tam bir ışık kaynağıydı. dersler başlamış, neşe öğretmeninde keyfine diyecek yoktu.
1993 yılı 26 ekim gecesi. neşe öğretmen yorgun argın evine gelmiş babasıyla yemek yiyecekti. evdeki o geceki rızık bir kaç tane sivri biberdi. yanında yoğurt ve ekmek. derken kapı sert bir şekilde yıkılırcasına çalındı. babası, kim o der ve dışarıdan "açın, köydeniz. neşe öğretmene bir şey soracağız der." kapı açılır ve karşılarında silahlı iki bozguncu görürler. içlerinden türkçeyi iyi konuşan bir tanesi babasına sertçe bir tokat atar ve "biz (apo iti) kamuoyuna açıklama yapmadık mı? baskıcı t.c.'nin hiç bir öğretmenini, kürdistana, önderliğin emriyle sokmayacağız, demedik mi ulan?" arkadaki üçüncü bozguncu silahını çeker ve ayağa kalkan babanın şakağına dayar ve tetiği neşe öğretmenin yanında çeker.
neşe öğretmeni saçlarından çekerek köy dışına doğru sürüklerler. ağıza alınmayacak sözler söyleyerek önce sol göğsüne 5 mermi, sonrada sağ göğsüne 5 mermi sıkarlar. neşe öğretmen oracıkta şehit olmuştur. bunları unuttuk mu? unutmadık, unutturmayacağız!
http://www.sanalbasin.com/ya-sonrasi-7344373/
tam bir ışıkta aslında neşe alten. ancak hikayenin birde yaşayan yüzü vardı. neşe alten ve babasının cenazesini atatürk havalimanı'nda karşılayan halen marmaraereğlisi ilçe milli eğitim müdürü olan adil özer anlatıyor. cenazelerini karşılarken tabuta koyduğu elinin ıslandığını ve o ıslaklığı sildikten sonraki yaşadıklarını.
o kokunun tarifi yok
adil özel, "bana tekirdağ'dan şehidimizi ve babasını karşılamam için görevlendirme verdiler. bende zamanında havaalanındaydım. şehidimizi taşıyan askeri uçakta o gün 7 şehit öğretmenimiz daha vardı. onlarda aktarmayla izmir'e götürüldü. ben neşe alten ve babasının naaşlarını uçaktan aldım. şehidimizin tabutunu tuttuğum zaman sağ elim ıslandı. elimi sildim doğal olarak. ancak tarifi mümkün olmayan bir koku vardı. ben bu kokuya anlam veremedim. daha sonra elimi yıkadım defalarca ancak bu konu elimden 15 gün boyunca gitmedi. kötü bir koku değildi ancak bildiğimiz bir koku da değildi. o günden sonra aklımdan bu koku çıkmadı. halen bunu anlatırken duygulanıyorum." dedi.
gazeteci ferhat akgün ise kendine ait sitede neye alten'in kısacık hayatında yaşadıklarını anlatmış ve kamuoyuna sunmuştu. işte o yazı...:
"yaşatma ideali ile doğu'da görev yaparken kahpe kurşunlara kurban giden tekirdağlı neşe öğretmenin okuyanları hüzne boğan o hikayesi
neşe öğretmen'in öyküsünü bilir misiniz?
biraz uzundur. ama, lütfen zahmet edip okuyun. bugün, "halkıma sesleneceğim" diyen, bebek kâtilinin katliamlarından biridir bu. bizzat kendi emridir. 1993 yılında, eğitim fakültesinden mezun oldu ve aynı yıl ataması yapıldı. diyarbakır'ın, bismil ilçesine. neşe öğretmen; 22 yaşındaydı ve çıtı pıtı bir kızdı. ataması, bismil ilçesine çıkınca ailesi gitmemesi için baskı yaptı ise de o: " bayrağımın dalgalandığı her yere giderim." diye kararlılığını ailesine bildirmişti.
babası çaresiz, seni yalnız başına göndermem dedi ve kendisiyle birlikte gitti. bismil'e gidince ilçe milli eğitim müdürlüğü ona tayininin çavuşlu köyü ilköğretim okulu olduğunu söyledi. köye ulaştı. okul denen şey ahırdan ibaretti. camlar, sıralar kırılmış duvarlar boyasızdı.köy muhtarına gitti. yardım edemeyiz lafı geldi. ücretini ben karşılayayım, usta bul, dedi. muhtar tamam, dedi. tam 3 aylığına mal olmuştu. ama olsun, okul, okul olmuştu. neşe tam bir ışık kaynağıydı. dersler başlamış, neşe öğretmeninde keyfine diyecek yoktu.
1993 yılı 26 ekim gecesi. neşe öğretmen yorgun argın evine gelmiş babasıyla yemek yiyecekti. evdeki o geceki rızık bir kaç tane sivri biberdi. yanında yoğurt ve ekmek. derken kapı sert bir şekilde yıkılırcasına çalındı. babası, kim o der ve dışarıdan "açın, köydeniz. neşe öğretmene bir şey soracağız der." kapı açılır ve karşılarında silahlı iki bozguncu görürler. içlerinden türkçeyi iyi konuşan bir tanesi babasına sertçe bir tokat atar ve "biz (apo iti) kamuoyuna açıklama yapmadık mı? baskıcı t.c.'nin hiç bir öğretmenini, kürdistana, önderliğin emriyle sokmayacağız, demedik mi ulan?" arkadaki üçüncü bozguncu silahını çeker ve ayağa kalkan babanın şakağına dayar ve tetiği neşe öğretmenin yanında çeker.
neşe öğretmeni saçlarından çekerek köy dışına doğru sürüklerler. ağıza alınmayacak sözler söyleyerek önce sol göğsüne 5 mermi, sonrada sağ göğsüne 5 mermi sıkarlar. neşe öğretmen oracıkta şehit olmuştur. bunları unuttuk mu? unutmadık, unutturmayacağız!
http://www.sanalbasin.com/ya-sonrasi-7344373/
dün gece gerçekleşmiş olan durumdur.
http://www.medyatava.com/rating/2016-03-13
halkın geldiği durumu o kadar acınası boyuta ulaştı ki, kızamıyorum bile onlara artık.
koskoca bir milleti böyle eğittiler 66 yıldır.
yazık.
http://www.medyatava.com/rating/2016-03-13
halkın geldiği durumu o kadar acınası boyuta ulaştı ki, kızamıyorum bile onlara artık.
koskoca bir milleti böyle eğittiler 66 yıldır.
yazık.
asıl başlık: ankara'daki terör seyir halinde patlayıcı yüklü araçla gerçekleştirildi
(bkz: karakter sınırı)
efkan ala açıklaması
(bkz: karakter sınırı)
efkan ala açıklaması
karaman'da bir öğretmenin tarikat evlerinde en az 45 erkek öğrenciye tecavüz ettiği iddia edildi. karaman anadolu imam hatip ve imam hatip lisesi mezunları ve mensupları derneği (kaimder) ve ensar vakfı'nın kiraladığı evlerde kaldıkları öne sürülen 9 ve 10 yaşlarında bulunan öğrencilere tecavüz eden öğretmen ise tutuklandı.
http://www.birgun.net/haber-detay/karaman-da-45-erkek-ogrenciye-tecavuz-106150.html
iddialara göre karaman merkezde bir okulda görev yapan eğitim bir sen üyesi sınıf öğretmeni m.b. sözkonusu cemaat yurtlarında kalan öğrencilere özel ders vermek için gidiyordu. m.b. özel ders için gittiği çeşitli evlerde öğrencilere tecavüzde bulundu. olay bir öğrencinin durumu ailesine anlatması üzerine duyuldu. şikayet üzerine öğretmen m.b. 4 mart cuma günü okula gelen polisler tarafından gözaltına alındı. savcılıkta ifadesi alınan öğretmen m.b. çıkarıldığı mahkemede tutuklanarak cezaevine gönderildi.
savcılık dava dosyası hakkında gizlilik kararı aldı. tutuklanan sınıf öğretmeni m.b.'nin görev yaptığı okula yerine başka bir öğretmen görevlendirildi.
öğretmenin tutuklanmasının ardından 8 öğrenci aileleriyle birlikte 6 mart tarihinde karaman devlet hastanesi'ne gitti. kontrolden geçen çocuklar tecavüzü raporla belgeledi.
karaman il milli eğitim müdürü asım sultanoğu, 'öğretmenin tutuklandığı bilgisi doğru. ancak gizlilik kararı bulunan dosya hakkında detaylı bilgi vermem doğru olmaz. iddia ve detayları araştırmak için idari soruşturma başlattık' ifadelerini kullandı.
(bkz: ensar vakfı)
(bkz: karaman)
http://www.birgun.net/haber-detay/karaman-da-45-erkek-ogrenciye-tecavuz-106150.html
iddialara göre karaman merkezde bir okulda görev yapan eğitim bir sen üyesi sınıf öğretmeni m.b. sözkonusu cemaat yurtlarında kalan öğrencilere özel ders vermek için gidiyordu. m.b. özel ders için gittiği çeşitli evlerde öğrencilere tecavüzde bulundu. olay bir öğrencinin durumu ailesine anlatması üzerine duyuldu. şikayet üzerine öğretmen m.b. 4 mart cuma günü okula gelen polisler tarafından gözaltına alındı. savcılıkta ifadesi alınan öğretmen m.b. çıkarıldığı mahkemede tutuklanarak cezaevine gönderildi.
savcılık dava dosyası hakkında gizlilik kararı aldı. tutuklanan sınıf öğretmeni m.b.'nin görev yaptığı okula yerine başka bir öğretmen görevlendirildi.
öğretmenin tutuklanmasının ardından 8 öğrenci aileleriyle birlikte 6 mart tarihinde karaman devlet hastanesi'ne gitti. kontrolden geçen çocuklar tecavüzü raporla belgeledi.
karaman il milli eğitim müdürü asım sultanoğu, 'öğretmenin tutuklandığı bilgisi doğru. ancak gizlilik kararı bulunan dosya hakkında detaylı bilgi vermem doğru olmaz. iddia ve detayları araştırmak için idari soruşturma başlattık' ifadelerini kullandı.
(bkz: ensar vakfı)
(bkz: karaman)
izmir konak çınarlı mesleki ve teknik anadolu lisesi'nde yaşanan olaydır.
haber: http://www.radikal.com.tr/turkiye/sinifta-ogretmen-dayagi-ogrenci-kamerasinda-1527232/?utm_source=t.co&utm_medium=post&utm_term=post&utm_content=sinifta-ogretmen-dayagi-ogrenci-kamerasinda-1527232&utm_campaign=turkiye
bu öğretmenlere bu cesareti veren eğitim sistemine kafam girsin! 5 dakika geç kaldı diye öğrencisini dövmenin ne gibi bir nedeni veye da mazereti olabilir aklım almıyor.
haber: http://www.radikal.com.tr/turkiye/sinifta-ogretmen-dayagi-ogrenci-kamerasinda-1527232/?utm_source=t.co&utm_medium=post&utm_term=post&utm_content=sinifta-ogretmen-dayagi-ogrenci-kamerasinda-1527232&utm_campaign=turkiye
bu öğretmenlere bu cesareti veren eğitim sistemine kafam girsin! 5 dakika geç kaldı diye öğrencisini dövmenin ne gibi bir nedeni veye da mazereti olabilir aklım almıyor.
h magnum feat indila - garde l'equilibre
sert sessizler
(bkz: fıstıkçı şahap)
(bkz: fıstıkçı şahap)
kırmızı renkteki plastik kapaklı sürahi.
suyunu çekmiş cin biberi kabı.
laubali calisanlar.
suyunu çekmiş cin biberi kabı.
laubali calisanlar.
daha 2 gün önce 29bin'lerdeyi dün 6000 ve bugün itibariyle 4000...
(bkz: yetmez ama evet)
http://www.alexa.com/siteinfo/www.bilgisozluk.com
(bkz: yetmez ama evet)
http://www.alexa.com/siteinfo/www.bilgisozluk.com
reuters'in haberine göre, geçen yıl 100 milyar dolar açık veren suudi arabistan, 6-8 milyar dolar uluslararası kredi talebinde bulundu.
seni saudi seni, faiz haramdı lan hani?
umman ve katar'ın daha önce aldığı şartlara yakın ancak bir tık daha yüksek faizli kredi alınacak.
"oman's $1 billion loan was ultimately priced at 120 basis points over the london interbank offered rate (libor), while qatar's $5.5 billion loan was priced at 110 bps over, with both concluded in january.
"the indications are that a saudi deal would have to price higher than that, as the world has changed significantly since those deals," one middle east-based banker said, referring to the rating agencies' actions."
hürriyet'in derlemesi.
http://www.hurriyet.com.tr/suudi-arabistan-dis-borc-alacak-40066450
seni saudi seni, faiz haramdı lan hani?
umman ve katar'ın daha önce aldığı şartlara yakın ancak bir tık daha yüksek faizli kredi alınacak.
"oman's $1 billion loan was ultimately priced at 120 basis points over the london interbank offered rate (libor), while qatar's $5.5 billion loan was priced at 110 bps over, with both concluded in january.
"the indications are that a saudi deal would have to price higher than that, as the world has changed significantly since those deals," one middle east-based banker said, referring to the rating agencies' actions."
hürriyet'in derlemesi.
http://www.hurriyet.com.tr/suudi-arabistan-dis-borc-alacak-40066450
(bkz: almanya)
-son 2-3 günde çalışmayı bırakmak gibi bir gaflete düşmeyin. son güne kadar rutininizi devam ettirin. aylardır yüksek tuttuğunuz temponuzu 2-3 günlüğüne de olsa düşürüp motoru soğutmayın.-sınav öncesi ve sınavdan sonraki 1 hafta mümkün mertebe aile-akraba-arkadaş üçgeniyle irtibatınızı kesin. size moral-motivasyon vermeye çalışırken tam ters etki yapma ihtimalleri çok yüksek çünkü.-sabahları limonlu su için. zamanında kendim akıl etmiştim sabahları limonlu su içmeyi, şimdi alışkanlık haline getirdim her sabah içmeye çalışıyorum. antioksidan etkisinden tut yağ yakımını hızlandırmasına kadar birçok faydası var, fakat bence en önemlisi asitli suyun vücudu şöyle bir titretmesi ve üstünüzdeki ölü toprağını silkelemesi.
iyi ki bu sistemde okumuşum dediğimdir; hele ki tekrardan üniversite sınavlarına girme gafletinde bulunup türev ve integralle tanıştıktan sonra.. ahh ahh neydi o günler
yorgan artık bunalttığı için battaniyeyle uyumaya başladığınız gecelere denk gelen andır.battaniye bunalttığı ve pikeler pike yaptığı anda da yaz gelmiştir.
teknik açıdan bakıldığı zaman gayet mantıklı bir harekettir. bu sadakati sağlayacak temel ve vazgeçilmez unsurlar vadır. berber seçimi yapılırken bu unsurlara çok dikkat edilir ve butun uygunluklarin toplandigi berbere sadik kalinir. bu unsurlar su sekildedir.
1. öncelikle berberinizin, evinizin yada işinizin yolu uzerinde olmasi gerekmektedir. aksam eve giderken, saba işe giderken gibi olağan zamanlarda yönünüzü değiştirmeden ve zaman kaybetmeden uğrayabilmeniz gerekmektedir.
2. lokasyondan sonraki en önemli unsur berberinizin temiz ve konforlu olmasıdır. çalışan personel ve çırak-kalfa ekibinin temiz, sağlıklı ve düzgün tipler olması çok önemli. bunların yanı sıra temizlik unsuru göz önünde bulundurulduğu zaman, mekanın da sürekli temizlenen bir mekan olması çok çok önemli.
3. berber seçiminde mekan ve zaman unsurlarının yanı sıra, üçüncü ve aslında en önemli unsur size bakacak olan usta yada kalfanın işinin ne kadar ehli olduğudur. çünkü erkek yüzü ve saçı oldukça hassastır. kesim yönü, şekli, şemali gibi bir çok unsur etkiler erkeğin traşını. bu yüzdendir ki sürekli berber değiştirmek hiç ama hiç iyi birşey değildir. sizinle ilgilenen ve o berber dükkanina sadik kaldığınız sürece ilgilenmeye devam edecek kişi sizin suratınızı, saçınızı, kılların çıkış yönünü vs. çok iyi biliyor ve tanıyor olmalı.
4. bütün bu teknik ve taktik detaylardan sonra berberiniz hoş sohbet olmalı. ayarlari ve dengeleri iyi kurabilmeli. sizin nabziniza göre şerbet ağzınızın tadına göre çay verebilmeli. ne enseye şaplak göte parmak bir adam olmalı ne de hoş geldiniz efendim moduna girip el pençe divan durmalı. sizin çizdiğiniz sınırlar içinde kalabilmeli.
işte bunlar ve bunlar gibi bir çok unsur vardır erkeğin berberine sadık olmasına neden olan...
1. öncelikle berberinizin, evinizin yada işinizin yolu uzerinde olmasi gerekmektedir. aksam eve giderken, saba işe giderken gibi olağan zamanlarda yönünüzü değiştirmeden ve zaman kaybetmeden uğrayabilmeniz gerekmektedir.
2. lokasyondan sonraki en önemli unsur berberinizin temiz ve konforlu olmasıdır. çalışan personel ve çırak-kalfa ekibinin temiz, sağlıklı ve düzgün tipler olması çok önemli. bunların yanı sıra temizlik unsuru göz önünde bulundurulduğu zaman, mekanın da sürekli temizlenen bir mekan olması çok çok önemli.
3. berber seçiminde mekan ve zaman unsurlarının yanı sıra, üçüncü ve aslında en önemli unsur size bakacak olan usta yada kalfanın işinin ne kadar ehli olduğudur. çünkü erkek yüzü ve saçı oldukça hassastır. kesim yönü, şekli, şemali gibi bir çok unsur etkiler erkeğin traşını. bu yüzdendir ki sürekli berber değiştirmek hiç ama hiç iyi birşey değildir. sizinle ilgilenen ve o berber dükkanina sadik kaldığınız sürece ilgilenmeye devam edecek kişi sizin suratınızı, saçınızı, kılların çıkış yönünü vs. çok iyi biliyor ve tanıyor olmalı.
4. bütün bu teknik ve taktik detaylardan sonra berberiniz hoş sohbet olmalı. ayarlari ve dengeleri iyi kurabilmeli. sizin nabziniza göre şerbet ağzınızın tadına göre çay verebilmeli. ne enseye şaplak göte parmak bir adam olmalı ne de hoş geldiniz efendim moduna girip el pençe divan durmalı. sizin çizdiğiniz sınırlar içinde kalabilmeli.
işte bunlar ve bunlar gibi bir çok unsur vardır erkeğin berberine sadık olmasına neden olan...
ben tümüyle alay etmek ve kendi gençliğimle övünmek istiyordum.
dostoyevski - kumarbaz
dostoyevski - kumarbaz
niğde üniversitesi öğrencisi 5 kız öğrenci, 8 mart dünya kadınlar günü nedeniyle eylem yaptı. bazı vatandaşlar öğrencilere tepki göstererek, 'her gün şehit oluyor neden eylem yapmadınız, şimdi yapıyorsunuz?' diye tepki gösterdi...
http://alkislarlayasiyorum.com/icerik/297024/nigdede-kadina-siddet-eylemine-saldiran-erkekler
http://alkislarlayasiyorum.com/icerik/297024/nigdede-kadina-siddet-eylemine-saldiran-erkekler
hatırlandıkça hala dillere dolanan, şarkıların orijinalinden bile daha çok söylenen, akılda kalan reklam replikleri listesi.
"gürbüz tam bir canavar
tüm sınıf ondan korkar
kapıda görülür görülmez
saklanır kekstralar"
(bkz: kekstra)
işteee ferahlık temizlik bizlereeee
hem de hiç durulamadan kurulamadan
maaarcc marcccc mis gibi eviiniizzz
maaarcc marcccc paarlasın tertemizzz
maaaaaarrrccc
hoş geldin maaaaarrrrc!!!
aganigi naganigi
özkan mı uğur?
aria'dan ekstra ekstra kart,
sana, bana, ona, buna ekstra kart.
faturasiz hatlara ozel!
gel, gel hadi gel aria'ya gel!
sanirim ragga oktay soyluyordu.
liselililer hatirlamaz aria ve aycell birlesince avea olmustu.
(bkz: tut şunun ucunu döşeyelim abi)
bıcı bıcı yaparım dalinle mis gibi kokarım
bıcı bıcı yaparım dalinle ipek gibi saçlarim.
(bkz: çakar çakmaz çakan çakmak tokai)
on yüz bin milyon baloncuklu fruko reklamı
fruko reklamı 1986
sağlam durucan bu hayatta, sağlam basıcan bu hayatta, sağlamsa lassa... kendi kendime mırıldanırken her defasında sinir olduğum reklamdır.
reklam şarkısının dillere daha çabuk dolanması da tesadüf değil, zira mazhar alanson seslendirmiş.
aaarı vızvızvız aarı vızvızvız ege bal yiiiyıınıııızzz
yakın tarihten geliyor. hangimiz nefretle izlemedik ki.
"yüzzonnsekizsekseenseksseeeen"
bak yazınca bile sinirlendim tipini seksenlediklerim dedim.
asfalt ağladı be
"gürbüz tam bir canavar
tüm sınıf ondan korkar
kapıda görülür görülmez
saklanır kekstralar"
(bkz: kekstra)
işteee ferahlık temizlik bizlereeee
hem de hiç durulamadan kurulamadan
maaarcc marcccc mis gibi eviiniizzz
maaarcc marcccc paarlasın tertemizzz
maaaaaarrrccc
hoş geldin maaaaarrrrc!!!
aganigi naganigi
özkan mı uğur?
aria'dan ekstra ekstra kart,
sana, bana, ona, buna ekstra kart.
faturasiz hatlara ozel!
gel, gel hadi gel aria'ya gel!
sanirim ragga oktay soyluyordu.
liselililer hatirlamaz aria ve aycell birlesince avea olmustu.
(bkz: tut şunun ucunu döşeyelim abi)
bıcı bıcı yaparım dalinle mis gibi kokarım
bıcı bıcı yaparım dalinle ipek gibi saçlarim.
(bkz: çakar çakmaz çakan çakmak tokai)
on yüz bin milyon baloncuklu fruko reklamı
fruko reklamı 1986
sağlam durucan bu hayatta, sağlam basıcan bu hayatta, sağlamsa lassa... kendi kendime mırıldanırken her defasında sinir olduğum reklamdır.
reklam şarkısının dillere daha çabuk dolanması da tesadüf değil, zira mazhar alanson seslendirmiş.
aaarı vızvızvız aarı vızvızvız ege bal yiiiyıınıııızzz
yakın tarihten geliyor. hangimiz nefretle izlemedik ki.
"yüzzonnsekizsekseenseksseeeen"
bak yazınca bile sinirlendim tipini seksenlediklerim dedim.
asfalt ağladı be
buyrun:
*sailor moon/ay savaşçısı
tüm gezegen savaşçıları gezegen savaşlarında ölüyordu. son bölümde ay savaşçısı kaos'un ele geçirdiği galaxia'yı savaşmadan sevginin gücü, umudun ışığı gibi romantik bi'şeylerle öldürüyordu. dünya kurtuluyordu. bu çizgi film yüzünden 30 yaşında hâlâ mamoru bekleyen kızlar tanıyorum.
200. bölüm son
*tom ve jerry
tom jerry'yi hiç yakalayamazdı. jerry delikli peynirlerin içine saklanırdı tom delikleri parmak(?)larıyla tıkardı sonra parmakları yetmezdi jerry kaçardı. bi' keresinde mutfağı suyla doldurup dondurmuş ve buz pateni yapmışlardı. son bölümde ikisinin de aşık olduğu hatunlar başkalarına yar olunca tren yoluna oturup intihar etmişlerdi.
103. bölüm/son
*şeker kız candy
ana babayı kaybetmek, yetimhaneye düşmek, dost kazığı yemek, yalnız kalmak, fakirlik, açlık, dayak, ceza, dışlanma gibi çekilebilecek bütün kederlerin ve acıların sınırlarını zorlamış bi' kıza ne amaçla şeker dendiğini bu yaşımda hâlâ anlamış değilim. üstelik bir de candy'nin sevgilisi anthony attan düşüp ölüyordu. sonrasında candy terry'yle birlikte oluyordu ama terry onu aldatıp, başkasıyla evleniyordu. candy de anthony'nin dayısı albert ile evleniyordu. çocuklara uygun mu diye tartışılan gta'da adam ezmek çocuklara bu çizgi filmden daha uygunmuş resmen.
115. bölüm/son
*bugs bunny
havuç sevme sebebim. bu çizgi filmle ilgili aklıma gelen ilk şey: super-rabbit bölümündeki "buraların en büyüğü o bir başka, bugs bunny bugs bunny çok yaşa." tezahüratı. araştırdım, 174 bölüm listeliyor internet. ölmemiş hiçbir bölümde, bi' yerlerde hâlâ naber cınım diyerek havuç yiyor.
174. bölüm
*pokemon
güzel sayılabilecek bi' çocukluğum oldu. çocukların hâlâ sokakta oynadığı son yıllardı. ayrıca en çok tasoya ben sahiptim. ütmece oynarken şapkamı ash gibi yan çevirirdim. pokemonculuk oynarken de tabii ki charmander/charizard'dım. bu çizgi film hâlâ devam ettiği için final bölümü diye bi'şey yok ama türkiye'de yayınlanan son bölümü hatırlıyorum. sonrasında internetten 2. sezonu izlemeye devam etmiştim: ash 4 rozeti toplayıp portakal ligi şampiyonu drake'le karşılaşıyordu. pikachu, drake'in dragonite'ını şimşek saldırısıyla nakavt ediyordu.
*captain tsubasa/küçük golcü
dünya'nın yuvarlak olduğunu ben bu çizgi filmden öğrendim. zira başta görünmeyen karşı kalenin koştukça görünmesi dünya'nın yuvarlaklığını kanıtlar gibiydi adeta. nankatsu takımı taro misaki ve genzo wakabayashi'nin ayrılmasına rağmen tsubasa'nın önderliğinde 3 yıl daha üst üste ulusal şampiyon oldu. ardından japonya'nın en iyi oyuncularından bir japonya genç takımı kuruldu ve bu takım 16 yaş altındaki oyuncular dünya şampiyonluğunu kazandı. hikayenin sonunda tsubasa mezun oldu ve futbol hayatını brezilya'da devam ettirme kararı aldı.
128. bölüm/son
*il etait une fois la vie/vücudumuzu tanıyalım
insan vücudunda geçen çok ilginçli bi' çizgi filmdi. ben çok izlerdim bunu da doktor olacam sandılardı. neyse. nerede olay çıksa koşarak giden akyuvarlar vardı. çirkin suratlı mikroplar vardı. vücudun içinde ufolarla gezen bağışıklık sistemi vardı. neler döndüğünü anlatan sakallı bi' dede vardı. son bölümde büyükbaba ölüyordu. :(
26. bölüm/son
*heidi
annesi babası olmayan heidi'yi teyzesi dedesinin yanına bırakır. dedesi önce heidi'yi istemez. tüm olumsuzluklara rağmen sürekli gülen heidi'yi sonrasında felçli clara'nın yanına frankfurt'a götürürler. clara'nın mürebbiyesi fräulein rottenmeier'in kediyi evden atması, alpler'den söz etmeyi yasaklaması, oyuncaklarını alması üzerine heidi çok üzülür ve hastalanır. onu iyileşmesi için büyükbabasının yanına götürürler. daha sonra clara dağlara onu ziyarete gelir ve orada yürümeye başlar falan. bu heidi dağlarda koşardı, eteği kafasına geçerdi, biz de öyle beyaz donunu izlerdik. kendi donumu bu kızınki kadar görmedim ben.
52. bölüm/son
*the flintstones/taş devri
fred ve wilma püfür püfür sigara içerdi. ama zaten bu çizgi film 3. sezonuna kadar çocuklar için yapılmamıştı. ailenin havlayan dinozoru dino sürekli olarak renk değiştirdi ama en çok mor olurdu. barni'nin oğlu bambam'la, fred'in kızı çakıl evleniyordu ve ikiz bebekleri oluyordu. nasıl taş devriyse uçak bile vardı.
166. bölüm/son
*sylvester ve tweety
sürekli "bi' kedi gördüm sanki" paranoyasıyla yaşayan bi' kuşla onu tuzlayıp yemeye çalışan aptal bi' kediyi anlatan çizgi film. tweety bir bölümde dr. jekyll'nin iksirini içince semih erden'e dönüşmüştü. son bölümde de klasik biz aslında dostuz mesajı vermişler: sylvester kabus görüyor. tweety'nin kaybolduğunu düşünüyor. uyanıyor, öpüşüp barışıyorlar falan.
52. bölüm/son
*wile e. coyote ve road runner
beep beep dışında diyalog olmayan bu çizgi film en favori çizgi filmim benim. fizik kanunlarına aykırı bi' şekilde coyote boşlukta olduğunu fark edene kadar asla düşmez. gönül isterdi ki coyote, road runner'ı yakalasaydı. başına gelmeyen şey kalmamasına rağmen onun da öldüğü bir bölüm yok. bence coyote güneybatı amerika çöllerinde hâlâ road runner kovalıyor. ayrıca, ah o acme ürünlerinin gözü kör olsun.
48. bölüm/yayınlanmış son bölüm
*winnie the pooh
şizofren bi' çocuğun hayali arkadaşları; bağımlı bir ayı, depresyonda bir eşek, hiperaktif bir kaplan, obsesif bir tavşan, endişeli bir armadillo ve narsist bir baykuş hakkındaydı. pek sevmezdim ama benim favori karakterim tigger'dı. ekşınsız bitmiş.
50. bölüm/son
*laff-a-lympics
scooby doobyler, yogiler ve gerçek kötüler her hafta dünya'nın farklı bir şehrinde yarışırlardı. ben hep gerçek kötüler'i tutardım, hep kaybederlerdi. şaibe, şike, doping gibi her türlü hilenin hurdanın döndüğü bu olimpiyatlarda toplamda scooby doobyler 14, yogiler 7, gerçek kötüler 2 kez kazanmış ve son bölümde bütün takımlar eşit puan almıştı. güzel çizgi filmdi.
24. bölüm/son
scooby's all-star laff-a-lympics - swiss alps...
*teenage mutant ninja turtles
kim ne derse desin çocukların pizza aşkının nedeni budur. ayrıca çok eğiticiydi. hepsinin çok şahane silahları varken donatello'nun bo adı verilen dandik uzun sopayla kavgaya dalması bize hayatın adil olmadığını öğretmişti.* shredder maskesini çıkarmıştı bi' kere. resmen hayal kırıklığıydı. sonunda da işte beyni başka bi' boyuta gönderiyorlardı bitiyordu. 10 sezon sürmüş. vay anasını.
*red kit
gölgesinden hızlı silah çeken yalnız kovboy. tabancası 7 kurşunluydu, kurşunu bitti sanan haydutları gafil avlardı. son bölümde de düldül'ü günbatımına doğru sürmüştür kesin. izlemedim.
74. bölüm/son
*the jetsons/jetgiller
ben bu çizgi filmdeki o düğmesine basınca katlanıp çanta olan arabalardan yapmak için mühendis oldum. büyüyene kadar uçan araba olayını hallederler sanıyordum ama daha uçan kaykay bile yapamadılar. 75. bölümleri son bölümleri diye geçiyor ama sonrasında çakmaktaşlarla tanıştıkları bi' bölüm yapılıp öyle bitmiş.
*sailor moon/ay savaşçısı
tüm gezegen savaşçıları gezegen savaşlarında ölüyordu. son bölümde ay savaşçısı kaos'un ele geçirdiği galaxia'yı savaşmadan sevginin gücü, umudun ışığı gibi romantik bi'şeylerle öldürüyordu. dünya kurtuluyordu. bu çizgi film yüzünden 30 yaşında hâlâ mamoru bekleyen kızlar tanıyorum.
200. bölüm son
*tom ve jerry
tom jerry'yi hiç yakalayamazdı. jerry delikli peynirlerin içine saklanırdı tom delikleri parmak(?)larıyla tıkardı sonra parmakları yetmezdi jerry kaçardı. bi' keresinde mutfağı suyla doldurup dondurmuş ve buz pateni yapmışlardı. son bölümde ikisinin de aşık olduğu hatunlar başkalarına yar olunca tren yoluna oturup intihar etmişlerdi.
103. bölüm/son
*şeker kız candy
ana babayı kaybetmek, yetimhaneye düşmek, dost kazığı yemek, yalnız kalmak, fakirlik, açlık, dayak, ceza, dışlanma gibi çekilebilecek bütün kederlerin ve acıların sınırlarını zorlamış bi' kıza ne amaçla şeker dendiğini bu yaşımda hâlâ anlamış değilim. üstelik bir de candy'nin sevgilisi anthony attan düşüp ölüyordu. sonrasında candy terry'yle birlikte oluyordu ama terry onu aldatıp, başkasıyla evleniyordu. candy de anthony'nin dayısı albert ile evleniyordu. çocuklara uygun mu diye tartışılan gta'da adam ezmek çocuklara bu çizgi filmden daha uygunmuş resmen.
115. bölüm/son
*bugs bunny
havuç sevme sebebim. bu çizgi filmle ilgili aklıma gelen ilk şey: super-rabbit bölümündeki "buraların en büyüğü o bir başka, bugs bunny bugs bunny çok yaşa." tezahüratı. araştırdım, 174 bölüm listeliyor internet. ölmemiş hiçbir bölümde, bi' yerlerde hâlâ naber cınım diyerek havuç yiyor.
174. bölüm
*pokemon
güzel sayılabilecek bi' çocukluğum oldu. çocukların hâlâ sokakta oynadığı son yıllardı. ayrıca en çok tasoya ben sahiptim. ütmece oynarken şapkamı ash gibi yan çevirirdim. pokemonculuk oynarken de tabii ki charmander/charizard'dım. bu çizgi film hâlâ devam ettiği için final bölümü diye bi'şey yok ama türkiye'de yayınlanan son bölümü hatırlıyorum. sonrasında internetten 2. sezonu izlemeye devam etmiştim: ash 4 rozeti toplayıp portakal ligi şampiyonu drake'le karşılaşıyordu. pikachu, drake'in dragonite'ını şimşek saldırısıyla nakavt ediyordu.
*captain tsubasa/küçük golcü
dünya'nın yuvarlak olduğunu ben bu çizgi filmden öğrendim. zira başta görünmeyen karşı kalenin koştukça görünmesi dünya'nın yuvarlaklığını kanıtlar gibiydi adeta. nankatsu takımı taro misaki ve genzo wakabayashi'nin ayrılmasına rağmen tsubasa'nın önderliğinde 3 yıl daha üst üste ulusal şampiyon oldu. ardından japonya'nın en iyi oyuncularından bir japonya genç takımı kuruldu ve bu takım 16 yaş altındaki oyuncular dünya şampiyonluğunu kazandı. hikayenin sonunda tsubasa mezun oldu ve futbol hayatını brezilya'da devam ettirme kararı aldı.
128. bölüm/son
*il etait une fois la vie/vücudumuzu tanıyalım
insan vücudunda geçen çok ilginçli bi' çizgi filmdi. ben çok izlerdim bunu da doktor olacam sandılardı. neyse. nerede olay çıksa koşarak giden akyuvarlar vardı. çirkin suratlı mikroplar vardı. vücudun içinde ufolarla gezen bağışıklık sistemi vardı. neler döndüğünü anlatan sakallı bi' dede vardı. son bölümde büyükbaba ölüyordu. :(
26. bölüm/son
*heidi
annesi babası olmayan heidi'yi teyzesi dedesinin yanına bırakır. dedesi önce heidi'yi istemez. tüm olumsuzluklara rağmen sürekli gülen heidi'yi sonrasında felçli clara'nın yanına frankfurt'a götürürler. clara'nın mürebbiyesi fräulein rottenmeier'in kediyi evden atması, alpler'den söz etmeyi yasaklaması, oyuncaklarını alması üzerine heidi çok üzülür ve hastalanır. onu iyileşmesi için büyükbabasının yanına götürürler. daha sonra clara dağlara onu ziyarete gelir ve orada yürümeye başlar falan. bu heidi dağlarda koşardı, eteği kafasına geçerdi, biz de öyle beyaz donunu izlerdik. kendi donumu bu kızınki kadar görmedim ben.
52. bölüm/son
*the flintstones/taş devri
fred ve wilma püfür püfür sigara içerdi. ama zaten bu çizgi film 3. sezonuna kadar çocuklar için yapılmamıştı. ailenin havlayan dinozoru dino sürekli olarak renk değiştirdi ama en çok mor olurdu. barni'nin oğlu bambam'la, fred'in kızı çakıl evleniyordu ve ikiz bebekleri oluyordu. nasıl taş devriyse uçak bile vardı.
166. bölüm/son
*sylvester ve tweety
sürekli "bi' kedi gördüm sanki" paranoyasıyla yaşayan bi' kuşla onu tuzlayıp yemeye çalışan aptal bi' kediyi anlatan çizgi film. tweety bir bölümde dr. jekyll'nin iksirini içince semih erden'e dönüşmüştü. son bölümde de klasik biz aslında dostuz mesajı vermişler: sylvester kabus görüyor. tweety'nin kaybolduğunu düşünüyor. uyanıyor, öpüşüp barışıyorlar falan.
52. bölüm/son
*wile e. coyote ve road runner
beep beep dışında diyalog olmayan bu çizgi film en favori çizgi filmim benim. fizik kanunlarına aykırı bi' şekilde coyote boşlukta olduğunu fark edene kadar asla düşmez. gönül isterdi ki coyote, road runner'ı yakalasaydı. başına gelmeyen şey kalmamasına rağmen onun da öldüğü bir bölüm yok. bence coyote güneybatı amerika çöllerinde hâlâ road runner kovalıyor. ayrıca, ah o acme ürünlerinin gözü kör olsun.
48. bölüm/yayınlanmış son bölüm
*winnie the pooh
şizofren bi' çocuğun hayali arkadaşları; bağımlı bir ayı, depresyonda bir eşek, hiperaktif bir kaplan, obsesif bir tavşan, endişeli bir armadillo ve narsist bir baykuş hakkındaydı. pek sevmezdim ama benim favori karakterim tigger'dı. ekşınsız bitmiş.
50. bölüm/son
*laff-a-lympics
scooby doobyler, yogiler ve gerçek kötüler her hafta dünya'nın farklı bir şehrinde yarışırlardı. ben hep gerçek kötüler'i tutardım, hep kaybederlerdi. şaibe, şike, doping gibi her türlü hilenin hurdanın döndüğü bu olimpiyatlarda toplamda scooby doobyler 14, yogiler 7, gerçek kötüler 2 kez kazanmış ve son bölümde bütün takımlar eşit puan almıştı. güzel çizgi filmdi.
24. bölüm/son
scooby's all-star laff-a-lympics - swiss alps...
*teenage mutant ninja turtles
kim ne derse desin çocukların pizza aşkının nedeni budur. ayrıca çok eğiticiydi. hepsinin çok şahane silahları varken donatello'nun bo adı verilen dandik uzun sopayla kavgaya dalması bize hayatın adil olmadığını öğretmişti.* shredder maskesini çıkarmıştı bi' kere. resmen hayal kırıklığıydı. sonunda da işte beyni başka bi' boyuta gönderiyorlardı bitiyordu. 10 sezon sürmüş. vay anasını.
*red kit
gölgesinden hızlı silah çeken yalnız kovboy. tabancası 7 kurşunluydu, kurşunu bitti sanan haydutları gafil avlardı. son bölümde de düldül'ü günbatımına doğru sürmüştür kesin. izlemedim.
74. bölüm/son
*the jetsons/jetgiller
ben bu çizgi filmdeki o düğmesine basınca katlanıp çanta olan arabalardan yapmak için mühendis oldum. büyüyene kadar uçan araba olayını hallederler sanıyordum ama daha uçan kaykay bile yapamadılar. 75. bölümleri son bölümleri diye geçiyor ama sonrasında çakmaktaşlarla tanıştıkları bi' bölüm yapılıp öyle bitmiş.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?