bulutdm

Nedense hep Nutella'da, sarelle'de, çikolata türevlerinde bulunduğunu düşünmüştüm ve yalnızca onların içinde aramıştım Palm yağını. Sıvı yağlarda da bulunabileceği aklıma gelmemişti.

Az önce babamın "kızartma yağıymış" diyerek aldığı "yudum kızartma ustası" isimli ürünün de içinde bulunduğunu gördüğüm yağ çeşidi. Bu tip ürünleri bu aralar kampanyalarla satmaya çalışıyorlar çünkü başka türlü kimse tercih etmiyor. bir dalgınlıkla almayın diye bunu buraya koyuyorum.

Not: ürün bitkisel yağ karışımı olarak satılıyor.

Diş fırçası hakkında yaptığım amme hizmetini diş macunu için de yapmaya karar verdim. Buyrun efendim.

Diş macunu; fırçanın yaptığı temizleme işinin etkinliğini arttırması amacıyla üretilen, flor içeriğiyle diş yapısını güçlendiren, ülkemizde ise daha çok verdiği hoş koku sebebiyle tercih edilen bir üründür.

Piyasada onlarca macun var. Peki hangisini tercih etmek gerek?

Öncelikle bazı genel özelliklerin dışında macun seçimi ihtiyaca yöneliktir. Şimdi bu genel özelliklere bir değinelim.

Flor düzeyi: flor konusu çok tartışmalı olmasına rağmen yetişkin diş macunlarında olmasını istediğimiz doz 1450ppm'dir. Macun almadan önce arkasında yazan flor miktarına göz atmakta fayda var. Piyasada bildiğim kadarıyla 500, 750, 1000, 1200, 1450ppm düzeyinde flor bulunduran macunlar mevcut. Sırası gelmişken söyleyeyim. Flor çok aktif bir maddedir. Dişinize macunu sürüp beklettiğinizde flordan yeterince faydalanamazsınız. Macunların çoğunda sodyum florür olarak bulunan flordan faydalanmanın yolu dişi fırçalamaktır. Bu fiziksel etkiyle birlikte normalde hidroksi apatit yapısında olan dişimizi flor apatit yapısına kısa süreli olarak döndürebiliyoruz.
(bkz: köpek balığı dişi)
Flor apatit yapısında olan diş daha güçlü, çözünmeye daha az elverişli olur. Çürüğe karşı dirençli hale gelir. Flor, diş yüzeyinin yüzey enerjisini değiştirerek bakterilerin dişe tutunmasını zorlaştırır.

Köpüren diş macunu: piyasadaki macunların neredeyse tamamı köpüren diş macunu formundadır. Ancak macunların köpürme dereceleri farklıdır. Bu konuda, Çok köpüren diş macununun daha iyi temizlediğine dair yanlış bir kanı mevcut. Unutmayalım, dişi macun değil fırça temizler. Macunun çok köpürmesi ancak kişiyi yanlış yönlendirerek fırçalama işinin kısa sürmesine neden olabilir. Mümkün olduğunca az köpüren macunları tercih etmek gereklidir.

Macunun kokusu, tadı, meyve içeriği: bu konuda söyleyebileceğim tek şey size tadı güzel gelen macunları tercih etmeniz. Fırçalama süresini uzatmanızı hangi tat hangi koku sağlıyorsa lütfen o seçeneklere yönelin. Macunun içerdiği meyve, sebze zaten genelde yalnızca aroma seviyesinde kaldığı için size bir faydası dokunmayacaktır. Yani Elmalı macun ve naneli macun arasında pek bir fark yoktur.

Macunun rengi: bir süredir "mavi ışık teknolojisi" ile beyazlatma yaptığını iddia eden macunlar ortaya çıktı. Bu macunlardaki beyazlık etkisi geçicidir. Macunun renginden ötürü dişlerinizi bir süre çok beyazlamış gibi görürsünüz ancak bu etki geçtikten sonra diş beyazlığınız da koşarak sizden uzaklaşır.

Misvak ve misvaklı macunlar: misvak; hz. Muhammed'in, 6.-7. Yüzyıl zamanında temizliğe verdiği önem sayesinde kullandığı bir ağaç ürünüdür. Bu konuda özellikle yapılan iş dikkate alınmalıdır. Ben burada yalnızca misvağa takılınmasını çok garip buluyorum. Asıl diş fırçalama eylemi örnek alınacağına misvak ön plana çıkarılmış durumda. Elbette ki misvak kullanılmasında bir sakınca yok. Fırça ve macunla dişinizi fırçaladıktan sonra misvakla da diş fırçalayabilirsiniz. Ancak normal fırçalamayı bırakıp yalnızca misvağa yönelmek temizlenemeyen alanların kalmasına neden olabilir. Misvak içeren diş macunlarının ise
-yukarıda bahsettiğim meyve içerikleri gibi- genelde söz konusu doğal maddeyi eser miktarda ihtiva ettiklerinden etkili olacağını düşünmüyorum. Bu tip misvağa yönelik üretilen ürünlerin, insanların dini duygularından faydalanarak satış yapma politikası olduğunu düşünüyorum.

Macun seçiminin genel özellikler haricinde ihtiyaca yönelik olduğunu söylemiştim. Burada işin içine markalar biraz girecek maalesef. Hadi başlayalım.

Beyazlık ihtiyacı: tabi ki dişlerinizden beklentiniz daha beyaz olmalarıysa beyazlatma vadeden macunları kullanmanız gerekir. Macunlar, içerdikleri parçacıklarla diş üzerindeki lekeleri dişten kazıyarak kahve ve sigara gibi renkli maddelerden oluşan lekeleri kaldırırlar. Bu konuda şahsen İpana'yı çok başarılı buluyorum. Özellikle üç boyutlu beyazlık lüks serisi denenebilir.

Hassasiyet sorunu: hassasiyet sorunu birden çok mekanizmayla çözülüyor. Her macun farklı bir yöntem deniyor. Hassasiyetten şikayetçi hastalar için üretilmiş diş macunları kullanılmalı, abraziv özelliği yüksek diş macunlarından kaçınılmalıdır. Çünkü hassasiyet sorunu genelde diş Etinin çekilmesi sonucu dentin yüzeyinin açığa çıkmasıyla oluşur. Dentin yüzeyi aşınmaya elverişlidir. Bu yüzden beyazlatma etkinliği yüksek, iri taneli macunlardan uzak durulmalıdır. Yumuşak diş fırçaları kullanılmalıdır. Bu konuda colgate çok iyi olduğunu iddia etse de, benim gözlemime göre kullanıcılar sensodyne'den oldukça memnunlar.

Diş Eti problemleri: diş Eti sorunları; diş etlerinde kanama, şişme, acı, kızarıklık gibi belirtilerle seyreder. genelde düzenli fırçalama ve bakımla düzelebilecek problemlerdir. Ancak diş eti sağlığı için özel üretilen macunlar da mevcut. Bu konuda da paradontax oldukça başarılı. Sabah oluşan fizyolojik ağız kokusunu da engelliyor. Colgate'in diş eti sağlığıyla ilgili macunları da işe yarayan, başarılı ürünler.

Çürük sorunu: çürüklerle ilgili olarak üretilen macunlar piyasada mevcut. Ancak çürüğü engellemede en etkin maddelerden biri flordur. Flor düzeyi yüksek bir macun kullanmak çürükleri engellemede yeterlidir. Çürük için macun almak yerine istediğiniz başka bir özellik için macun alın. O macun sizi çürükten de korur zaten.

Marka önermeyi pek sevmiyorum. Yazdıklarım kendi deneyimlerim ve gözlemlerim sonucu beğendiğim markalar. Benim denemediğim bir üründen çok memnun da kalabilirsiniz. Sevdiğim bir ürünü beğenmeyebilirsiniz de. Bir macun için önemli olan yukarıda bahsettiğim temel özelliklerdir.

Kendisinin sıvı olduğundan şüpheleniyoruz.

Elimize mi yapışacak? Tıklayalım gitsin diyorum.

Görüyorum ve arttırıyorum!

Videoyu da gördüm, çok soğukkanlı ve canice bir hareket. Nasıl bir kafayla bu davranışları sergiliyorlar anlamış değilim. Bu gibi bir davranışın olası sonuçlarını kim kaldırabilir?! Çocuğa çok üzüldüm. Arkadaşlarına da çok üzüldüm. Bir daha aynı güven hissiyle asla orda dolaşamayacaklar. Şu anda hayatta kaldığına seviniyoruz mecburen. Oysa tepki vermemiz için illa yerden söktüğü kaldırım taşıyla bir çocuğun kafasına vurması gerekmiyor. Toplum olarak çocuklara uygulanan şiddete karşı çok mu hoşgörülüyüz diye düşünüyorum bazen. Haydi taş olmasın, hayati tehlike ihtimali olmasın, yaralanma ihtimali de olmasın diyelim. Kimin bir çocuğun mutlu bir anını bozmaya hakkı var?

Samsun'da bu kadar şiddet içerikli olmasa da böyle abuk subuk bir olay benim de başıma gelmişti. 14 yaşındaydım, yolda yürürken bir anda başımda ani bir acı duydum. Bir de çınlama şeklinde bir ses. Ne olduğunu anlamaya çalışırken arkamda 40 yaşlarındaki bir adamı ve sağ elinde salladığı cam (veya onun gibi ışık geçiren ağırımsı bir madde) boncuklu tespihini gördüm. Kahkaha atıp gitti. Hala o ses ve o iğrenç gülüş hatırımda. Neden yolda yürüyen bir kız çocuğunun başına tespihle vurursun? Şimdi bu adam anormal midir, değil midir? Bu insanları neden aramızda barındırıyoruz? Ben hukuk kısmını da geçtim artık işin. Bu adamı serbest bırakan bir ülkede adalet konuşmak garip oluyor. Ben artık işin başka bir kısmındayım. Neden bu insanların arkadaşları var? O adam kahvehaneye gittiğinde neden okey oynayacak insan bulabiliyor? Niçin selamını alan insanlar var? Hadi şikayet etmiyoruz, tamam. Millet olarak sorunları bildirmeme gibi bir huyumuz var. Madem bu insanları ötekileştirelim. Kimse yüzüne bakmasın bunların. Toplum da bilsin ki bu adam tehlikelidir. Herkes de çoluğunu çocuğunu uzak tutsun. Bir ders almamız için illa birinin canından mı olması gerek?

garip karşılanmaması gereken durumdur. herkes tüm insanları kendisi gibi zannediyor maalesef. sırf mesaj atan kişi iyi niyetli ve kibar biri diye o kadının hep sizin gibi insanlarla karşılaştığını düşünemezsiniz ki! elbette bunu bir ego yarışına dönüştürmüş kadınlar da olabilir. ben o kadınlardan değil, diğer kadınların yaşadıklarından söz etmek istiyorum. bu ülkede çok kibar bir mesajla konuşmayı başlatıp nazik bir "hayır" cevabıyla çılgına dönen, gururuna yediremeyip tehditler savuran kaç kişi var biliyor musunuz? dahası; karşıdan gelen olumsuz cevabı "aslında onun da gönlü var" olarak algılayan ve kadını ardı arkası kesilmeyen mesajlara boğan, sonrasında "sen bana ümit vermiştin" sözleriyle kadını yıpratan onlarca insan var. yüzüne ve hesabındaki fotoğraflara bakarak bu durum anlaşılamıyor. belki de iyi insanların da şansı olmalı, evet. fakat hemcinslerinizi düzeltmeden bu sorunu çözemezsiniz diye düşünüyorum. bundan üç sene kadar önce bir kadın, "saat kaç" sorusuna cevap vermesinin ardından "bu saatten sonra benimsin" cevabıyla karşılaşabiliyordu türkiye'de. evet bu yaşanmış bir olay ve ankara'nın göbeğinde gerçekleşti. şimdi sizce kadın asık suratlı olduğu için suçlu mudur? kadın sorulara ve mesajlara cevap vermediği için burnu havada biri midir? yoksa kadın yalnızca korkuyor mudur? ne zaman ikili ilişkilerde olumsuz cevabı kabul eden medeni bir topluma dönüşürüz, o zaman kadınların yüzü güler.

bir üstte yazdıklarıma (bkz: #1142024) ek olarak;
elektrikli diş fırçaları hangi durumlarda tercih edilmeli?
elektrikli diş fırçaları temizleme olarak etkindir, evet. ancak hepimiz elektrikli diş fırçası kullanmak zorunda değiliz. eğer kullanıcının manipülasyon yeteneği düşükse ve/veya fırçayı iyi kullanamadığını düşünüyorsa bu fırçalara yönelinmesi doğru olacaktır. aynı şekilde engelli bireylerde de bu fırça tipi çok kullanışlıdır. kişi diş fırçalamak için motivasyona ihtiyaç duyuyorsa verilen paradan ve değişik bir şey gibi gelmesinden ötürü işe yarayabilir. öğürme refleksi yüzünden diş fırçalamakta zorlanan kimselerde de başlığının küçük olması sayesinde faydalı olabilir. fırçanın yaptığı titreşimlerin bir derecede bakteri ölümüne sebep olduğuna dair çalışmalar da var.

onun dışında elektrikli diş fırçası;
diş fırçalama sürenizi kısaltmaz, kısaltıyorsa kullanmamalısınız.
çapraşık dişlerde normal bir fırçayla etkili bir fırçalamanın yerini tutmaz.
basınç uyaranlı olanlar hariç, aşırı bastırarak kullanılırsa diş eti çekilmesi yapma ihtimali daha yüksektir.

sonuç: normal bir diş fırçasıyla özenerek dişlerinizi temizleyin, sorun yaşamazsınız. ilk kısımda bahsettiğim durumlara sahipseniz elektrikli diş fırçalarına bir şans verebilirsiniz. o haller dışında, doğru fırçalama tekniğiyle kullanıldığı takdirde normal diş fırçaları yeterlidir.

Annem yıllardır yoğurt mayalar ama ben kıymetini bilememişim. Bağırsak florasının ne kadar değerli olduğu alerjilerin ardından kafama dank edince hem mayalamayı öğrendim hem de afiyetle yiyorum.

Tarif her yerde var ama yazmamak olmaz. Buyurun;

Geçende satışının yasaklanmasıyla ilgili konuşmaların sonucu ne oldu bilemiyorum ama işte o sütü temin edin, temiz bir tülbentle süzün ve kaynatın. Serçe parmağınızı ısıracak sıcaklığa gelene kadar da soğutun. Ardından maya için ayırdığınız yoğurdun içine sütten biraz koyup mayanın ısınmasını sağlayın. Ilıyan mayayı yavaş yavaş süte ekleyerek birkaç kez karıştırın. Güzelce ağzını kapatıp sarıp sarmalayın. Yoğurdu bıraktığınız oda bir yaz günü sıcağı diyebileceğimiz ısıda olursa çok daha iyi oluyor. 5-6 saat kadar sonra mucizeniz karşınızda olacak.

Ev yoğurdu yapmak zor değil hatta çok çok kolay bir şey. Bir şans verin.

Not: Hazır yoğurtların bakterisi eksik olduğu için onlardan güzel maya olmuyor. Elinizde maya yapılacak yoğurt yoksa nohuttan maya yapabilirsiniz. Anneannem Hıdırellez sabahı düşen çiyden de maya yaparmış. Bununla uğraşır mısınız bilemiyorum tabi.

Bir de sorum var. Bazen aynı tekniği kullanmama rağmen yoğurt uzuyor. Sebebini bilen varsa duymak isterim.

Hala fotoğrafını her gördüğümde gözlerim doluyor. İstedikleri kadar uğraşabilirler. Bu bilinç okulda verilmezse ailede verilir. Belki o vermez, öbürü vermez; ama sen verirsin, ben veririm. Biz umudumuzu kaybedersek yenilgiyi de kabul etmiş oluruz. Bir de şu var; bakanlık çalışmalarıyla bilmem neyle Atatürk'ü unutan insan zaten yeterince sevmemiş, onunla yeterince gururlanmamış demektir.

Burda da gündemde tutulursa daha çok kişiye haber ulaştırılabilir. Birlikte yaşadığınız hayvanlar sizin canınızdan bir parça gibi oluyor. Kedimi sadece birkaç saatliğine kaybettim ama nasıl korktuğumu, neler düşündüğümü çok iyi hatırlıyorum. Umarım bulunur. Yeter ki bulunsun.

Çalışanlarına şöyle bir yazı gönderildiği söylenen şirket.



Buram buram hoşgörü, saygı ve medeniyet kokuyor. Takdir etmekten kendimi alamıyorum.

Kaynak:

http://www.sozcu.com.tr/2017/ekonomi/hyundai-assanin-ceosu-yoon-mong-hyun-oruc-tutuyor-1893459/

düzenleme: kaynak eklendi.

Her izlediğimde aynı hissi vermeyi nasıl başardığını anlayamadığım muhteşem dizi.



***spoiler***



bihter: nihal'i terk etmek istemediğin için beni terk ediyorsun. o ölmesin diye beni öldürüyorsun. niye ben?

behlül: bihter, bırak o silahı.

bihter: nihal bir nefeste sönüverecek bir çiçek, peki ya bihter?

behlül: yalvarırım bırak o silahı.

adnan: aç kapıyı!

bihter: bu kapı açılınca senin için de bitmeyecek mi her şey? ben o kapı açıldığında da öleceğim behlül.

bihter: benim ölmemi istiyor musun? beni kaybetmeyi göze alabiliyor musun?

behlül: bihter...

bihter: beni kaybetmeyi. beni. beni. beni, beni... bihter'ini...



***spoiler***

Tekkeli üreter.

Evet.

Edit: gerçekten.

Bu dava bir canın davası olacak. O yavru böyle doğmayı hak etmedi. Hiçbir anne baba da bunu yaşamayı hak etmiyor. Allah sabır versin ve yanlarında olsun. Artık bu vakitten sonra bu korkunç tavırları kimse unutmaz diye düşünüyorum.

Torbalara, kutulara ve sıkışma hissedecekleri her yere karşı olan düşkünlükleridir. Uyurken özellikle sırtlarından desteklenmeyi çok seviyor bu lanetler. Kağıt torbaların içine torbayı yırta yırta yatıp çok da mutlu oluyorlar. Oturma simidi favori uyku yerleri olabiliyor. Bir sürü yatağı, yorganı, oyuncağı varken gidip onda uyuyor benimki. Deneyin derim.

hanniballecter'ın sorusuna cevaben;
Ege'de olması şart değilse sinop'u öneriyorum. Denizi tertemizdir. Kuzey dalgalıysa güney durgun, Güney dalgalıysa kuzey durgun olur. Böylece her gün denize girebilirsiniz. Şehir pahalı değildir. Otellerin fiyatlarını bilemiyorum ama deniz kenarında bir sürü günlük kiralık ev var.

Kişilerin kafa olarak birbirine uyduklarını hissetmeleridir. Muhtemelen muhteşem bir arkadaşlık ve/veya harika bir ilişki doğurur.

Fal baktırmanın rahatlatıcı etkisini hiçbir zaman hissedemedim hatta benim için bakılan ortamda durmak bile çocukluğumdan beri gerginlik sebebi olmuştur. Bir travmam mı var acaba?

Ve üzgünüm ama bir nevi Allah'a ortak koşmaktır. En azından ben şu ayetten bunu anlıyorum:

De ki; "Göklerde ve yerde Allah'tan başka kimse gaybı bilmez. Ne zaman dirileceklerini de bilmezler."
Neml suresi, 65. ayet

Diş fırçalarıyla ilgili olarak piyasada çok seçenek var. Peki işe yarayanı hangisi?

Diş fırçalarında olması gereken bazı temel özellikler var. Bu temel özellikler "fdi" tarafından belirleniyor.

İlki, hepimizin bildiği sertlik derecesi. Bu konuda tercih biraz kullanıcıya kalmış. Orta sert diş fırçası öneren hekimleri de görsem de yumuşak diş fırçasının bizim milletimize daha uygun olduğuna inanıyorum. Eğer yoldan asfalt kazır gibi diş fırçalıyorsanız yumuşak diş fırçası kullanmak zorundasınız diyebilirim. Yumuşak diş fırçalarının temizleme etkinliğinin düşük olduğunu düşünebilirsiniz. Bu aslında sizi daha çok uğraştıracağı için iyi bir özellik. Çünkü ne kadar uzun süre fırça ağız içinde kalırsa o kadar iyi temizlik sağlanıyor.

İkincisi, fırça başının boyutu. Fırça başı her zaman için mümkün olduğunca küçük olmalıdır. İki kez sürttüğünüzde bütün ağzınızı temizlediğini düşündüğünüz boyutta fırçaları kullanmayı lütfen bırakın. Mümkünse çocuklar için olan fırçaları kullanmayı deneyin. Sertlik derecesinde olduğu gibi fırça başı küçüldükçe fırçalama süreniz artar.

Üçüncüsü, diş fırçasının kıllarının sıklığı. Seyrek kıllı fırçalar temizlediğinizi düşündüğünüz diş yüzeylerinde es geçilmiş alanlar bırakabilir. Fırça kıllarının sık olması istenen bir özelliktir.

Dördüncüsü, fırça sapı dizaynı. Fırça sapı kalınlığı özellikle çocuklarda ve engelli bireylerde büyük önem teşkil eder. Sap, manipülasyonu kolaylaştıracak kadar kalın olmalıdır. Böylece kullanıcı rahatlıkla fırçayı kullanabilir, ağız içinde yönlendirirken zorlanmaz.

Beşincisi, fırça kılı yerleşimi. En güzelini sona sakladım evet. Fırça kılları eğimli olabiliyor, düz olabiliyor, kenarında süsü püsü inciği boncuğu olabiliyor. Hangisi en doğru? Bu konuda firmaların değişik tasarımlarının aksine tavsiye edilen dümdüz ve dik fırça kılları. Yandan baktığınızda tüm kıllar aynı boyutta olmalı. Kılların tamamı fırça başına dik uzanmalı.

Tüm bunları bir araya getirdiğimizde genel olarak çocuk diş fırçaları kullanılmaya en uygun olanlarıdır. Fakat tabi ki yetişkinler için üretilen ve bu özellikleri taşıyan fırçalar da mevcut. Ve bingo! Çoğu diş fırçasından daha uygun fiyatlılar. Sırf satmak için üretilen, etkinliği düşük, süslü püslü fırçalara vermeyin paranızı.

İnsan vücudunda günlük üretilen enerjinin %40'ı; sodyum iyonunu hücreden çıkarmaya, potasyum iyonunu ise hücre içine sokmaya yarayan bir pompa tarafından kullanılır. (bkz: na+/k+ atp'az pompası)