güldürüen ama keyiften, sinirden değil
ikizler kadını hatunların içinde en zor olanı,en çetrefilli olanıdır.en belirgin özelliği artık herkesin vakıf olduğu üzere müthiş dengesiz ve tutarsız olmasıdır.öyle ki sürekli karar değiştiren ve ansal ruh devinimlerinin etrafındaki insanları çıldırtmasını umursamayacak kadar da küstah şahsiyetler hep bu burca mensup olmuştur.
manik depresif bir eda ile bir anda kahkahalar atıp gülerken birden hiçbir şey olmamışcasına ağlayıp,somurtabilir.hele aşk hayatına hiç bulaşmaması gerekir.zira her daim bir mantık-duygu kavgasının ortasında bulacaktır kendini.ama yine de burçların içinde en güzel ve özel olanıdır.karşı cinsi sürekli kapsama alanı içine alabilmek, sürekli istenilen kız olabilmek yetisine de sahiptirler..yok yani kendimden biliyorum....
manik depresif bir eda ile bir anda kahkahalar atıp gülerken birden hiçbir şey olmamışcasına ağlayıp,somurtabilir.hele aşk hayatına hiç bulaşmaması gerekir.zira her daim bir mantık-duygu kavgasının ortasında bulacaktır kendini.ama yine de burçların içinde en güzel ve özel olanıdır.karşı cinsi sürekli kapsama alanı içine alabilmek, sürekli istenilen kız olabilmek yetisine de sahiptirler..yok yani kendimden biliyorum....
ikizler kadını hatunların içinde en zor olanı,en çetrefilli olanıdır.en belirgin özelliği artık herkesin vakıf olduğu üzere müthiş dengesiz ve tutarsız olmasıdır.öyle ki sürekli karar değiştiren ve ansal ruh devinimlerinin etrafındaki insanları çıldırtmasını umursamayacak kadar da küstah şahsiyetler hep bu burca mensup olmuştur.
manik depresif bir eda ile bir anda kahkahalar atıp gülerken birden hiçbir şey olmamışcasına ağlayıp,somurtabilir.hele aşk hayatına hiç bulaşmaması gerekir.zira her daim bir mantık-duygu kavgasının ortasında bulacaktır kendini.ama yine de burçların içinde en güzel ve özel olanıdır.karşı cinsi sürekli kapsama alanı içine alabilmek,sürekli istenilen kız olabilmek yetisine de sahiptirler..yok yani kendimden biliyorum....
manik depresif bir eda ile bir anda kahkahalar atıp gülerken birden hiçbir şey olmamışcasına ağlayıp,somurtabilir.hele aşk hayatına hiç bulaşmaması gerekir.zira her daim bir mantık-duygu kavgasının ortasında bulacaktır kendini.ama yine de burçların içinde en güzel ve özel olanıdır.karşı cinsi sürekli kapsama alanı içine alabilmek,sürekli istenilen kız olabilmek yetisine de sahiptirler..yok yani kendimden biliyorum....
markasının kesinlikle toshiba olması gereken vazgeçilmezim..
1982 anayasasına göre bağımsız idari otorite statüsündeki devlet kurumu
bu ada mensuplar genelde sekreter olur
bu böyle bir mide bulantısı ile başlar,bir hareret,bir titreme.başta hafif bir yoğunluk ile devam eder.içinin kıpırdanması,aklınan allak bullak olması,sürekli görme,dokunma isteği beraberinde..ona giderken en iyi olma çabası,en güzel, en etkileyici.akabinde tüketmek tüm duyguları,üzmek,üzülmek,değersiz görmek,değer bilmemek,heyecanı yitirmek,geçmişe bakıp derinden bi iç çekmek sahildeki banka oturup ...
sözlerini türkan şorayın yazdığı, türk filmlerinde sıkça rastlanan 60lı yıllar şarkısı
ağır ceza mahkemesi stajımın ilk gününde sultanahmet adliyesinde vakı olduğum hadise.
salt eğitimsizlik,ilgisizlik ve birinci derecede devletimizin sosyal devlet vasıflarını ifa edememesinin basit bir görünümü sadece.
iki gün boyunca sokakta aç kaldığı ve içten içe adaletsizliğin görünümü olmaları dolayısı ile zengin insanlara derin bir nefret besleyen, bıyıkları yeni terlemiş bir yeniyetmenin bir anlık infial ile inönü stadyumu önünde sevgilisi ile yürüyen zengin itülünün 120-ytl değerindeki gümüş kolyesini, bilemem kaç ytl lik cep teleonununu ve cebindeki 190-ytl yi zorla alıp kız arkadaşını da darp etmesi ile 7 ay süren bir yargılama süreci sonucunda verilen bir cezadır bu..
üzünülmesi gereken belki de sanığın mahkemedeki sözleridir.verilen cezanın mahiyetinin umursamazcasına mahkeme heyetine dönüp benim zaten yaşanılası bir hayatım olmadı ki hiç, ha içerde, ha dışarda çok şey değişmeyecek demesidir..
fazla söze gerek yok kanımca..
sadece amiyane bir tespit olarak ; bu ülkenin insanları doğuştan suçlu değil
salt eğitimsizlik,ilgisizlik ve birinci derecede devletimizin sosyal devlet vasıflarını ifa edememesinin basit bir görünümü sadece.
iki gün boyunca sokakta aç kaldığı ve içten içe adaletsizliğin görünümü olmaları dolayısı ile zengin insanlara derin bir nefret besleyen, bıyıkları yeni terlemiş bir yeniyetmenin bir anlık infial ile inönü stadyumu önünde sevgilisi ile yürüyen zengin itülünün 120-ytl değerindeki gümüş kolyesini, bilemem kaç ytl lik cep teleonununu ve cebindeki 190-ytl yi zorla alıp kız arkadaşını da darp etmesi ile 7 ay süren bir yargılama süreci sonucunda verilen bir cezadır bu..
üzünülmesi gereken belki de sanığın mahkemedeki sözleridir.verilen cezanın mahiyetinin umursamazcasına mahkeme heyetine dönüp benim zaten yaşanılası bir hayatım olmadı ki hiç, ha içerde, ha dışarda çok şey değişmeyecek demesidir..
fazla söze gerek yok kanımca..
sadece amiyane bir tespit olarak ; bu ülkenin insanları doğuştan suçlu değil
istabulun en nezih semtlerinden biri olup,özellikle konum itibariyle istanbulun en elverişli mahallerinden biridir.
hukuk fakülltesindeki öğrencilerin büyük bir istekle marmara ve istanbula geçtiği üniversite..
c +
üniversite ikinci sınıfın yaz tatilinde sırf teorik bilgimi ameliye dönüştürmek, uygulamadan bihaber olmamak adına teyzemin c.savcısı olarak görev yaptığı m. ilçesine gittim.
gerek basından takip ettiğim, gerekse fakültede hocalarımızın anlattığı kadarıyla türkiyede adalet(sizlik)uygulamaları konusunda kafamda belirli bir şekil oluşmuştu.nitekim adliyede de ilk üç-dört gün karşılaştığım muhtelif sorgulama,iddianame tanzimi,olay yeri inceleme hadiseleri kafamdaki şekil ile büyük oranda örtüşmüştü.
ancak bir kaç gün sonra beni uzun süre şok edecek o otopsi hadisesi yaşandı.savcılık kaleminde otururken teyzemin odasına büyük bir hırs ile giren polis memuru kapıyı aralıklı bırakıp, telaşla birşeyler anlattı.bunun üzerine teyzem de yanıma gelip gaip bir ölüm olayını olduğunu korkmayacak isem gelebileceğimi söyledi.başta biraz tereddüt etmekle birlikte damarlarımdaki hukuk aşkı ile gitmek istedim.
olay yerine ekip otosu ile gittiğimizde bir kamyona rastladık.maktül zonguldaktan m.ya saman taşıyan bir kamyon şoförüydü.yanında yardımcısı olduğunu söyleyen gencin ifadesine göre ; yolda başı ağrımış ve bir eczaneden vermidon ilaç alarak içmiş ve mya geldiğinde kamyonda uyumak istemiş, ve bir daha uyanamamıştı.
bunun üzerine panikleyen genç polise haber vermişti.maktül, şöför mahallinde öylece uyuyordu.ben böyle cansız, uyuyan bir adam görünce önce biraz üzüldüm,keşke daha kanlı,hasarlı bir naaş olsaydı dedim .
her neyse teyzem aracın hemen ilçe sağlık ocağının önüne çekilmesi gerektiğini ihtar etti.maktül öyle kımıldatılmadan araç sağlık ocağının önüne getirildi.daha sonra çağırılan fotoğrafçı aracın resimlerini çekti.zabıt katibi ve doktorun da gelmesi ile maktül sağlık ocağına alındı ve otopsi başladı.öncelikle oda morg sıcaklığına hai olmadığı için cesedin ağır kokusu tüm odaya yayıldı.daha sonra adeta bir hayvan gibi yere, beton zeminin üzerine yatırılarak elbisleri çıkarıldı.beden muayenesi yapılarak, zapta geçirildi.o esnada odada olayda ilgisiz bir çok kişi vardı.herkes her ne kadar hayatı sona erse de maktülün vücut bütünlüğünü ve mahrumiyetini ihlal edercesine vücudunu izledi ve kendince muhtelif yorumlar yaptı.özellikle polisler teyzemin duymaması için sessizce konuşarak adamın üreme organı ile dalga geçtiler.insan haklarına aykırılığın had saffaya vardığı bu esnada adam itilip kakılarak ters çevrildi ve hırpalandı.kimse onun bir insan olduğunu düşünmüyor, bir hayvan gibi muamele yapılıyordu.etrafa yayılan ağır kokuya dayanamayarak ben dışarı çıktım.bir kaç dakika sonra dışarı çıkan teyzem kesin ölüm nedeni için istanbul adli tıp kurumuna sevk ettiğini söyledi.telefon ile aranan yakınlar buna izin vermese de yazılı bir beyanları dahi alınmayarak,aynı kamyona bindirilerek yanındaki genç ve bir polis memuru tarafından istanbula gönderildi.
insan hakları ,her insanın insan olması dolayısı ile sahip olduğu haklar olup, vücut bütünlüğünün masuniyeti en temelini teşkil etmektedir.kişinin yaşamının sona ermesi bu hakların ipso jure ortadan kalkmasına yol açamayacağı gibi, ceset üzerinde tahribat yaratacak, saygısızca davranışlar ceza kanunlarında ayrıca yaptırıma tabi tutulmuştur.
evinden kilometrelerce uzakta nedensiz bir şekilde yaşamını yitiren bu insanın maruz kaldığı bu muamele bu ülkede insan haklarının her alanda olduğu gibi öldükten sonra da uygulanmadığının en güzel göstergelerinden biridir.
gerek basından takip ettiğim, gerekse fakültede hocalarımızın anlattığı kadarıyla türkiyede adalet(sizlik)uygulamaları konusunda kafamda belirli bir şekil oluşmuştu.nitekim adliyede de ilk üç-dört gün karşılaştığım muhtelif sorgulama,iddianame tanzimi,olay yeri inceleme hadiseleri kafamdaki şekil ile büyük oranda örtüşmüştü.
ancak bir kaç gün sonra beni uzun süre şok edecek o otopsi hadisesi yaşandı.savcılık kaleminde otururken teyzemin odasına büyük bir hırs ile giren polis memuru kapıyı aralıklı bırakıp, telaşla birşeyler anlattı.bunun üzerine teyzem de yanıma gelip gaip bir ölüm olayını olduğunu korkmayacak isem gelebileceğimi söyledi.başta biraz tereddüt etmekle birlikte damarlarımdaki hukuk aşkı ile gitmek istedim.
olay yerine ekip otosu ile gittiğimizde bir kamyona rastladık.maktül zonguldaktan m.ya saman taşıyan bir kamyon şoförüydü.yanında yardımcısı olduğunu söyleyen gencin ifadesine göre ; yolda başı ağrımış ve bir eczaneden vermidon ilaç alarak içmiş ve mya geldiğinde kamyonda uyumak istemiş, ve bir daha uyanamamıştı.
bunun üzerine panikleyen genç polise haber vermişti.maktül, şöför mahallinde öylece uyuyordu.ben böyle cansız, uyuyan bir adam görünce önce biraz üzüldüm,keşke daha kanlı,hasarlı bir naaş olsaydı dedim .
her neyse teyzem aracın hemen ilçe sağlık ocağının önüne çekilmesi gerektiğini ihtar etti.maktül öyle kımıldatılmadan araç sağlık ocağının önüne getirildi.daha sonra çağırılan fotoğrafçı aracın resimlerini çekti.zabıt katibi ve doktorun da gelmesi ile maktül sağlık ocağına alındı ve otopsi başladı.öncelikle oda morg sıcaklığına hai olmadığı için cesedin ağır kokusu tüm odaya yayıldı.daha sonra adeta bir hayvan gibi yere, beton zeminin üzerine yatırılarak elbisleri çıkarıldı.beden muayenesi yapılarak, zapta geçirildi.o esnada odada olayda ilgisiz bir çok kişi vardı.herkes her ne kadar hayatı sona erse de maktülün vücut bütünlüğünü ve mahrumiyetini ihlal edercesine vücudunu izledi ve kendince muhtelif yorumlar yaptı.özellikle polisler teyzemin duymaması için sessizce konuşarak adamın üreme organı ile dalga geçtiler.insan haklarına aykırılığın had saffaya vardığı bu esnada adam itilip kakılarak ters çevrildi ve hırpalandı.kimse onun bir insan olduğunu düşünmüyor, bir hayvan gibi muamele yapılıyordu.etrafa yayılan ağır kokuya dayanamayarak ben dışarı çıktım.bir kaç dakika sonra dışarı çıkan teyzem kesin ölüm nedeni için istanbul adli tıp kurumuna sevk ettiğini söyledi.telefon ile aranan yakınlar buna izin vermese de yazılı bir beyanları dahi alınmayarak,aynı kamyona bindirilerek yanındaki genç ve bir polis memuru tarafından istanbula gönderildi.
insan hakları ,her insanın insan olması dolayısı ile sahip olduğu haklar olup, vücut bütünlüğünün masuniyeti en temelini teşkil etmektedir.kişinin yaşamının sona ermesi bu hakların ipso jure ortadan kalkmasına yol açamayacağı gibi, ceset üzerinde tahribat yaratacak, saygısızca davranışlar ceza kanunlarında ayrıca yaptırıma tabi tutulmuştur.
evinden kilometrelerce uzakta nedensiz bir şekilde yaşamını yitiren bu insanın maruz kaldığı bu muamele bu ülkede insan haklarının her alanda olduğu gibi öldükten sonra da uygulanmadığının en güzel göstergelerinden biridir.
ilkokula 6, ortaokula 11, liseye 14, üniversiteye 17 yaşında giren birinin 21 yaşında sene kaybı olmadan mezun olması dolayısı ile özellikle staj bilgilerini gören hakimlerin ve biliumum adliye personelinin sırıtarak her daim sorduğu aptal soru..
nedense insanlar avukat, hakim,d oktor gibi karizmatik mesleklere sahip insanların erkek versiyonun şöyle 190 boyunda, iri kıyım, pala bıyıklı, bayan versiyonun ise kalın çerçeve gözlüklü,şirret tipli,kumaş etekli biri olduğunu tahayyul ediyor.
iş bu sebeple de bu sorunun akabinde direkt şu soru gelir : bu kadar güler yüzlü avukat olunuyor mu???
cevap : yok olunmuyor, o bilgilerin hepsi aldatmaca zaten, ben daha lise 2’ ye gidiyorum..
nedense insanlar avukat, hakim,d oktor gibi karizmatik mesleklere sahip insanların erkek versiyonun şöyle 190 boyunda, iri kıyım, pala bıyıklı, bayan versiyonun ise kalın çerçeve gözlüklü,şirret tipli,kumaş etekli biri olduğunu tahayyul ediyor.
iş bu sebeple de bu sorunun akabinde direkt şu soru gelir : bu kadar güler yüzlü avukat olunuyor mu???
cevap : yok olunmuyor, o bilgilerin hepsi aldatmaca zaten, ben daha lise 2’ ye gidiyorum..
bunlara söylenecek hiç bir şey yok..2 alternatif geliyor akıl baliğ bir adem evladının aklına.şöyle ki ;
1-üniversiteye kadar uganda’da okumuş olması,türkçe ile yakında uzaktan ilgisi olmaması,tatil için geldiği ülkemizi beğenip burada ikamete karar vermesi,ve dilimize iki yılda ancak bu kadar hakim olabilmesi
2-herşeyin,tüm panoların,reklamların,okulların,eğitimin yabancı dil istilasına uğraması hasebiyle türkçe’yi önemsememesi.öyle ya bir ’de-da’ nın birleşik yazılmasını ne önemi var ki..boşluk tuşuna basarak boşuna enerji kaybetmekten başka...
dilbilgisi kurallarını sadece edebi metinler dersinden geçmek için kullanmış olması,dahil durumunda de-da nın ayrı yazılması ile ilişkisinin de liseyi bitirmesinden ötürü sona ermesi de düşünülebilir tabi..
1-üniversiteye kadar uganda’da okumuş olması,türkçe ile yakında uzaktan ilgisi olmaması,tatil için geldiği ülkemizi beğenip burada ikamete karar vermesi,ve dilimize iki yılda ancak bu kadar hakim olabilmesi
2-herşeyin,tüm panoların,reklamların,okulların,eğitimin yabancı dil istilasına uğraması hasebiyle türkçe’yi önemsememesi.öyle ya bir ’de-da’ nın birleşik yazılmasını ne önemi var ki..boşluk tuşuna basarak boşuna enerji kaybetmekten başka...
dilbilgisi kurallarını sadece edebi metinler dersinden geçmek için kullanmış olması,dahil durumunda de-da nın ayrı yazılması ile ilişkisinin de liseyi bitirmesinden ötürü sona ermesi de düşünülebilir tabi..
yürekten destekleyeceğim kampanya
bonuspaterfamilias->redemption: (#315538
hukukçu bir anneden sizin bir gibi bir evlat nasıl doğmuş hayret..ona da inanmıyorum ya zaten..insanları tanımadan haklarında niteleme yapmak, gayri ahlaki tabirlerde bulunmak ne derece legal sorarım size..salt bana değil okuluma ve hukuki donanıma da hakaret edemezsiniz..ben o okulu 2. ile bitirdim..sırf sizin gibilerle mücadele etmek adına..bu dünyada bana hakaret eden herkes dava edilecektir..kaybederim veya kazanırım o benim sorunum.şimdi biraz cesur isenizi adınızı soyadınız verin bana, mahkemede görüşelim..anneniz de esaslı bir savunma yazar ne de olsa size..tabii hukukla olan tek ilginiz web ortamında insanlara hakaret etmek seviyesinde değil ise...
eğitim sistemimizin nasıl olduğunu da size mahkemede ispatlamak adına sayın melankomik siz de verin isminizi dürüstçe..
(11.07.2006 16:53:39)
hukukçu bir anneden sizin bir gibi bir evlat nasıl doğmuş hayret..ona da inanmıyorum ya zaten..insanları tanımadan haklarında niteleme yapmak, gayri ahlaki tabirlerde bulunmak ne derece legal sorarım size..salt bana değil okuluma ve hukuki donanıma da hakaret edemezsiniz..ben o okulu 2. ile bitirdim..sırf sizin gibilerle mücadele etmek adına..bu dünyada bana hakaret eden herkes dava edilecektir..kaybederim veya kazanırım o benim sorunum.şimdi biraz cesur isenizi adınızı soyadınız verin bana, mahkemede görüşelim..anneniz de esaslı bir savunma yazar ne de olsa size..tabii hukukla olan tek ilginiz web ortamında insanlara hakaret etmek seviyesinde değil ise...
eğitim sistemimizin nasıl olduğunu da size mahkemede ispatlamak adına sayın melankomik siz de verin isminizi dürüstçe..
(11.07.2006 16:53:39)
#312174
eksisözlük gibi kaliteli,seviyeli kayda değer bir yer sanarak üye olan, amma velakin terbiyesizliğin, saygısızlığın ve hukuksuzluğun diz boyu olduğunu görerek uzun bir siteye girmeyi düşünmeyen yazar..
tamamen erkek hegamonyasında, kurucuların, yöneticilerin dahi hiç bir şeyi önemsemeyip, radyo denilen o basit chat ortamında dedikodu yaptığı,eksiksözlükte hakkında yapılan yorumların ne denli doğru olduğunu bir kez daha gözlemleyerek, uzunca bir süre mahkeme kapılarını aşındıracak, birilerinin canıın sıkacak olan yazar.
tamamen erkek hegamonyasında, kurucuların, yöneticilerin dahi hiç bir şeyi önemsemeyip, radyo denilen o basit chat ortamında dedikodu yaptığı,eksiksözlükte hakkında yapılan yorumların ne denli doğru olduğunu bir kez daha gözlemleyerek, uzunca bir süre mahkeme kapılarını aşındıracak, birilerinin canıın sıkacak olan yazar.
şanlıurfa doğumlu olduğunu, ve makina mühendisi olduğunu az önce öğrendiğim, ben yaşlardaki insanlar için ezici işverenin tv ortamındaki ilk görünümü.babannemle izlerken az beddua etmezdik bu muhtereme..
kabiliyetli oyuncuya allahtan rahmet diliyoruz..
kabiliyetli oyuncuya allahtan rahmet diliyoruz..
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?