fikret hakan kişisinin gerçek adı olup,fikret hakan isminden daha karizmatik olduğu muhakkaktır...
(bkz: bumin gaffar çıtanak)
pentagramın ilk albümünde yeralmış bir şarkıdır..daha sonraki albümlerinden birinde tekrar yorumlanmıştır diye de hatırlamaktayım..
annelik ,bazen ,hiçbirimiz ağaç kovuğunda yetişmediğimize ve hepimizin bir annesi olduğuna göre,odamızın kapısını tıklatıp,"hadi yat artık,yazık gözlerine,akıttığın nuruna değmez" demektir..annelik kutsaldır bu doğrudur.bunu anne olmadan da anlayabiliriz..ama bazen kendi yavrusu için sağduyusunu yitirtecek kadar güçlü bir kavram olmaktadır ki,bunun pek çok insan için anne olunca bile anlaşılması mümkün değildir..bu durum için: (bkz: büyük türk yalanları )
halk hikayelerindeki saf amaç zaten ayar vermektir..ancak halk hikayeleri,yüzlerce yılın birikimiyle halkın arasında kalıplaşmış hikayeler olduğundan kimse kendi kültür kapasitesine göre yontup budup,işine gelen mesleklerle süsleyemez..insanlar halk edebiyatı araştırmalarında yıllarını harcarlarken bunu sırf kişisel dokundurmalar için yapmak ayıptır günahtır...demek ki neymiş,hangi gerekçeyle yapılırsa yapılsın,yanlış yanlışmış..
tahminimizden daha eski zamanlara ait hikayeler olduklarından pek çoğunun orijinalinde yoğun bakım ünitesi ve doktorluk gibi meslekler yerine,köylüler,paşa olan ama adam olamayan oğullar falan bulunur..hepimiz bir anne,bir baba,bir babaanneye sahip olduğumuzdan,pek çoğumuzun repertuarında bu tip ibret nüshası hikâye mevcuttur...
(bkz: analık)
(bkz: giderim)
allaha insanî sıfatlar atfederek onu anmak,ona saygısızlıktır..allah doğurmamış,doğrulmamış,eş,çocuk edinmemiştir..bu tür batıl sözler bizim kültürümüze bilinçli olarak tepiştirilmiş,küçükken pekçoğumuzun allaha seslenişinde hitap olarak kullanmamıza sebep olunmuştur...artık yeterince büyüyenler için,hâşâdır,tövbedir..
edebî anlamıyla,halk arasında yüzyıllardır,tecrübelerin sonucunda varılmış olan sonuçların kısa ve kalıplaşmış cümleler halinde halkın ve aydın kesimin eserlerinde ve konuşmasında yerleşmiş olması olarak özetlenebilecek olan,halk edebiyatı ürünüdür...
kendi işini kendi yapan kurdun ensesiyle ilgili bir değerlendirme..."kurda ensen niye kalın diye sormuşlar,kendi işimi kendim görürüm demiş" şeklinde bir mesel-atasözü karışımı halk söyleyişine de konu olmuş olan deyim...
kemânî serkîs efendinin nihavend şarkısı...
"kimseye etmem şikâyet, ağlarım ben hâlime
titrerim mücrim gibi baktıkça istikbâlime
perde-i zulmet çekilmiş, korkarım ikbâlime
titrerim mücrim gibi baktıkça istikbâlime"
"kimseye etmem şikâyet, ağlarım ben hâlime
titrerim mücrim gibi baktıkça istikbâlime
perde-i zulmet çekilmiş, korkarım ikbâlime
titrerim mücrim gibi baktıkça istikbâlime"
(bkz: umuda)
bu cümle daha önce, kadının en büyük vazifesi analıktır başlığının altına bakınız olarak verilerek,kadın erkek arasındaki ayrıma ve çifte standartçılığa gönderme yapılma amacına hizmet etmek için de kullanılmıştır..kadının en büyük vazifesi analık olmadığı gibi,erkeğin de en büyük vazifesi babalık değildir..kutsal,önemli,büyük gibi kelimelerin arasındaki nüanslara dikkat etmek gerekir...
üst komşunun tepemizde sürekli zıp zıp zıplayıp,manyak gibi çığlıklar atan çocuğunun yeni doğmuş kardeşi...
(bkz: tövbe estağfirullah)
"nerelerde bu arkadaşımız acaba?" diye düşünürken,askere gitmiş olduğunu şu anda öğrendiğim,hayırlı tezkereler dileklerine içtenlikle iştirak ettiğim,"inşaallah çarşı izinlerinde sözlüğü ziyaret etmeyi unutmaz" diye de eklemeden duramadığım sözlük yazarı..
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?