(bkz: laytime)
geminin tüm gerekleriyle kiraya verilmesidir. üzerindeki gemiadamlarının maaşları, tüm yakıt ve kumanya paraları, geminin halat, boya gibi ihtiyaçları, tüm kanal ve geçiş ücretleri kiracıya aittir. hatta aynı gemiyi 15 yıl boyunca bu yöntemle kiralayan kişi geminin sahibi olur.
ing: kira sözleşmesi demektir. denizcilik terminolojisine dahildir.
bare boat charter, demise charter, time charter, trip charter, gibi çeşitleri vardır.
bare boat charter, demise charter, time charter, trip charter, gibi çeşitleri vardır.
tekne, genel donatım, makine, kazan gibi esas kısımları bakımından yapacağı yolculuğun (tamamiyle anormal tehlikeler hariç) deniz tehlikelerine karşı koyabilecek durumda ise denize elverişli sayılır. geminin kontrol edilmesinden sonra yetkililer tarafından verilen ve geminin sefer yapabilecek durumda olduğunu belirten sertifikadır. ticaret gemileri yıllık kontrolden sonra gerekli teknik şartlara uygun bulundukları takdirde bu sertifikayı alırlar. geçerlilik süresi bir yıldır.
ayrıca geminin herhangi bir kazaya dahil olması, karaya oturması vs. gibi durumlarda geçerliliğini yitirir ve geminin tekrar denetimden geçmesi ve belgenin yenilenmesi gerekir. denize elverişlilik belgesi olmayan gemi seyir yapamaz, limanlara yanaşmak için izin alamaz, kısaca ticaret yapamaz .
ayrıca geminin herhangi bir kazaya dahil olması, karaya oturması vs. gibi durumlarda geçerliliğini yitirir ve geminin tekrar denetimden geçmesi ve belgenin yenilenmesi gerekir. denize elverişlilik belgesi olmayan gemi seyir yapamaz, limanlara yanaşmak için izin alamaz, kısaca ticaret yapamaz .
geminin, olağanüstü tehlikeler haricinde tüm tekne, genel donatım, makine, kazan gibi esas kısımları bakımından yapacağı yolculuğun deniz tehlikelerine karşı koyabilecek durumda olmasıdır.
(bkz: denize elverişlilik belgesi)
(bkz: denize elverişlilik belgesi)
sekmek eylemi. tek veya iki ayak üzerinde zıplamak.
4 ya da 5 ağustosta olursa kesin katılacağım zirvedir.
(bkz: it is a pencil)
marka ayırt etmeksizin tümü adsl bağlantısının kopmasına ve modemin sürekli kendine reset atmasına sebep olmaktadır.
anti tobacco kokusu iğrenç derecede ağır olan oda parfümü. illa alacaksanız da tavsiyem: glade anti tobacco.
aslında çok şeydir, türk olmak. türk olmak, osmanlı’nın borcunu ödemektir. hovarda babanın borçla yaşayan evladı gibi. kosova’da ve bosna’da, batı trakya’da ve makedonya’da bilmem kaç asır geçmişte kalan meselelerin hesabını vermektir.
türk olmak kıbrıs’ta, hocalı’da, anadolu’da ve balkanlar’da soykırıma uğrayıp, yapmadığın soykırımla suçlanmaktır. türk olmak faşist olmaktır, vatanına, yurduna, tarihine sahip çıktığınca. türk olmak demokrat ve çağdaş olmaktır, vatanına, yurduna, tarihine sahip çıkmadığınca.
türk olmak lisanının avrupa’da yasaklanmasıdır ve yine türk olmak kendini anlatamamaktır.
avrupa’da hor görülmek türk olmaktır, ataların bir sürü asır önce viyana’yı kuşattığı için ve hoş görülmemektir, sadece kuşatıp; napolyon gibi bütün viyana’yı yakmadığın için.
türk olmak selanik’te pontus anıtı’nın, viyana’da çiğnenen yeniçeri minberinin ve malta’da papazın üzerine bastığı türk bayrağı heykelinin önünden geçmektir.
türk olmak zordur, çetindir ve eziyetlidir. üç kıtadan dönüp, bir küçük yarımadada misafir muamelesi görmektir. sayısız imparatorluk kurmak türk olmaktır, aynı zamanda sayısız imparatorluk yıkmak da türk olmaktır.
arabaya koşulan ilk atın vatanında, ilk yazılı antlaşmanın imzalandığı yurtta, yazının bulunduğu, paranın icad edildiği her metrekaresinden bereket fışkıran bu yurtta, kalkınmak için yabancı sermaye beklemektir.
türk olmak; troya’dan bu yana, sümer’den bu yana serpilerek gelse de, tarihten eski bu topraklarda, bütün zamandan damıtılarak gelen yüksek değerlerine rağmen, bir haftalık hafıza ile yaşamaktır.
doğu roma’yı da batı roma’yı da yıkıp, yeni roma olan ab’ye girmeye çalışmaktır türk olmak. türk olmak, mostar’da köprüdür, kerkük’te kaledir, istanbul’da kızkulesi’dir, anadolu’da buğdaydır, çukurova’da pamuktur, ege’de tütün, karadeniz’de fındık, trakya’da ayçiçeğidir.
türk olmak çanakkale’de ölmektir. çanakkale’de ölmeden önce düşmana su vermektir, onun yaralısını sırtında kendi hastanene taşımaktır.
düşmanın ardından rahmet okumak, kanlından helallik almaktır. sabahları odana rahmet dolsun diye, camı açmaktır. kar yağdığında kayak yapmayı değil, evsizleri düşünmektir. balkon köşesine kuşlar için, kışın ekmek kırıntısı, yazın su koymaktır. yağmura rahmet, kara bereket diye bakmaktır.
türk olmak, harap bir ülkede, zengin ülkelerin müstemlekesini reddedip, tahtadan kılıç ve ipten üzengi ile, paylaşacak ve sahiplenecek tek varlığı fakirlik olmasına rağmen, yedi düvele meydan okumaktır.
türk olmak askere davul-zurna ile uğurlanmaktır, belki de dönmeyeceğini bilerek. türk olmak, annenin ardından “bir oğlum daha olsun, onu da göndereceğim” demesidir. babanın gözyaşlarını tutarak, tabutuna son kez dokunurken “vatan sağ olsun” demesidir.
türk olmak “türk çayında radyasyon olmaz” yalanları ile, “gusül abdesti alana aids bulaşmaz” dolanları ile yaşamaktır. her hükümetin enkaz devraldığı, ama asla ardında enkaz bırakmadığı ülkede olmaktır.
türk olmak, ecdadın yaşadığı kıtlıktan dolayı, çayın yanında gelen şekerden fazla olanı garsona geri vermektir. aynı nedenle türk olmak, yemeği ziyan etmekten korkmaktır. göz hakkına, diş kirasına saygıdır türk olmak. evindeki bir kap aşın yarısını tanrı misafirine vermektir. kendi yerde, misafiri döşekte yatırmaktır türk olmak.
türk olmak, milli maçta ağlamaktır. ayhan işık’a, belgin doruk’a aşık olmaktır. türk olmak, aşkını ölesiye sevmektir. aşkı için ölmektir, öldürmektir. sevdiceğinin elini bir tez tutamadan, toprağa girmektir.
en güzel aşk şiirlerini yüreğinde hissetmektir. eşkıyaya türkü yakmaktır, türk olmak. milletine sövmektir, ama başkasına sövdürmemektir, türk olmak. türk olmak yunus’u bilmektir, aşık veysel’i sevmektir. mevlana’yı, hacı bektaş-ı veli’yi ve hoca yesevî –tek bir satırını okumasa da- yüreğinde taşımaktır.
türk olmak, saz çaldığında, ney üflendiğinde, kös dövüldüğünde ve kaval çaldığında, yüreğinin derinlerinde bir sızı sezmektir, bir de yemen türküsü’nde...
hayatın sana verdiklerine “nasip”, vermediklerine “kısmet” demektir. her işin “hayırlısına” inanmaktır ve “feleğe” küfretmektir ve ağlamamak için çok gülmekten çekinmektir.
türk olmak, asya’da batılı, avrupa’da doğulu diye tepki görmektir. irk sözünü bilmeden yaşamak, yaradılanı yaradandan ötürü sevmektir.
magazin programları ile dizilerin arasına sıkışsa da, silkinip üzerindeki ölü toprağını atabilmektir. türk olmak, mahalle maçı için aynı saatte, on kişi buluşamazken, milyon kişinin bir araya gelmesidir. tavla oynarken bile kavga ederken, milyon kişinin kavga etmeden gösteri yapabilmesidir.
türk olmak, buhran zamanında arjantin’de de mağazalar yağmalanırken, daha ağır buhranda sorumlusuna en ağır cezayı tek bir cam kırmadan sandıkta kesmektir.
türk olmak en zayıf gününde bile dünyaya meydan okumak, en dertli gününde bile her ufunetin bir şafakta biteceğini bilerek tevekkül göstermektir.
zor iştir türk olmak. türk olmak anadolu’da her düşen yağmur damlasına hamdetmek, her çıkan başak için şükretmektir. türk olmak, medeniyetler mezarlığı anadolu’da dik durabilmektir.
http://www.diplomatikgozlem.com/haber_oku.asp?id=3138
türk olmak kıbrıs’ta, hocalı’da, anadolu’da ve balkanlar’da soykırıma uğrayıp, yapmadığın soykırımla suçlanmaktır. türk olmak faşist olmaktır, vatanına, yurduna, tarihine sahip çıktığınca. türk olmak demokrat ve çağdaş olmaktır, vatanına, yurduna, tarihine sahip çıkmadığınca.
türk olmak lisanının avrupa’da yasaklanmasıdır ve yine türk olmak kendini anlatamamaktır.
avrupa’da hor görülmek türk olmaktır, ataların bir sürü asır önce viyana’yı kuşattığı için ve hoş görülmemektir, sadece kuşatıp; napolyon gibi bütün viyana’yı yakmadığın için.
türk olmak selanik’te pontus anıtı’nın, viyana’da çiğnenen yeniçeri minberinin ve malta’da papazın üzerine bastığı türk bayrağı heykelinin önünden geçmektir.
türk olmak zordur, çetindir ve eziyetlidir. üç kıtadan dönüp, bir küçük yarımadada misafir muamelesi görmektir. sayısız imparatorluk kurmak türk olmaktır, aynı zamanda sayısız imparatorluk yıkmak da türk olmaktır.
arabaya koşulan ilk atın vatanında, ilk yazılı antlaşmanın imzalandığı yurtta, yazının bulunduğu, paranın icad edildiği her metrekaresinden bereket fışkıran bu yurtta, kalkınmak için yabancı sermaye beklemektir.
türk olmak; troya’dan bu yana, sümer’den bu yana serpilerek gelse de, tarihten eski bu topraklarda, bütün zamandan damıtılarak gelen yüksek değerlerine rağmen, bir haftalık hafıza ile yaşamaktır.
doğu roma’yı da batı roma’yı da yıkıp, yeni roma olan ab’ye girmeye çalışmaktır türk olmak. türk olmak, mostar’da köprüdür, kerkük’te kaledir, istanbul’da kızkulesi’dir, anadolu’da buğdaydır, çukurova’da pamuktur, ege’de tütün, karadeniz’de fındık, trakya’da ayçiçeğidir.
türk olmak çanakkale’de ölmektir. çanakkale’de ölmeden önce düşmana su vermektir, onun yaralısını sırtında kendi hastanene taşımaktır.
düşmanın ardından rahmet okumak, kanlından helallik almaktır. sabahları odana rahmet dolsun diye, camı açmaktır. kar yağdığında kayak yapmayı değil, evsizleri düşünmektir. balkon köşesine kuşlar için, kışın ekmek kırıntısı, yazın su koymaktır. yağmura rahmet, kara bereket diye bakmaktır.
türk olmak, harap bir ülkede, zengin ülkelerin müstemlekesini reddedip, tahtadan kılıç ve ipten üzengi ile, paylaşacak ve sahiplenecek tek varlığı fakirlik olmasına rağmen, yedi düvele meydan okumaktır.
türk olmak askere davul-zurna ile uğurlanmaktır, belki de dönmeyeceğini bilerek. türk olmak, annenin ardından “bir oğlum daha olsun, onu da göndereceğim” demesidir. babanın gözyaşlarını tutarak, tabutuna son kez dokunurken “vatan sağ olsun” demesidir.
türk olmak “türk çayında radyasyon olmaz” yalanları ile, “gusül abdesti alana aids bulaşmaz” dolanları ile yaşamaktır. her hükümetin enkaz devraldığı, ama asla ardında enkaz bırakmadığı ülkede olmaktır.
türk olmak, ecdadın yaşadığı kıtlıktan dolayı, çayın yanında gelen şekerden fazla olanı garsona geri vermektir. aynı nedenle türk olmak, yemeği ziyan etmekten korkmaktır. göz hakkına, diş kirasına saygıdır türk olmak. evindeki bir kap aşın yarısını tanrı misafirine vermektir. kendi yerde, misafiri döşekte yatırmaktır türk olmak.
türk olmak, milli maçta ağlamaktır. ayhan işık’a, belgin doruk’a aşık olmaktır. türk olmak, aşkını ölesiye sevmektir. aşkı için ölmektir, öldürmektir. sevdiceğinin elini bir tez tutamadan, toprağa girmektir.
en güzel aşk şiirlerini yüreğinde hissetmektir. eşkıyaya türkü yakmaktır, türk olmak. milletine sövmektir, ama başkasına sövdürmemektir, türk olmak. türk olmak yunus’u bilmektir, aşık veysel’i sevmektir. mevlana’yı, hacı bektaş-ı veli’yi ve hoca yesevî –tek bir satırını okumasa da- yüreğinde taşımaktır.
türk olmak, saz çaldığında, ney üflendiğinde, kös dövüldüğünde ve kaval çaldığında, yüreğinin derinlerinde bir sızı sezmektir, bir de yemen türküsü’nde...
hayatın sana verdiklerine “nasip”, vermediklerine “kısmet” demektir. her işin “hayırlısına” inanmaktır ve “feleğe” küfretmektir ve ağlamamak için çok gülmekten çekinmektir.
türk olmak, asya’da batılı, avrupa’da doğulu diye tepki görmektir. irk sözünü bilmeden yaşamak, yaradılanı yaradandan ötürü sevmektir.
magazin programları ile dizilerin arasına sıkışsa da, silkinip üzerindeki ölü toprağını atabilmektir. türk olmak, mahalle maçı için aynı saatte, on kişi buluşamazken, milyon kişinin bir araya gelmesidir. tavla oynarken bile kavga ederken, milyon kişinin kavga etmeden gösteri yapabilmesidir.
türk olmak, buhran zamanında arjantin’de de mağazalar yağmalanırken, daha ağır buhranda sorumlusuna en ağır cezayı tek bir cam kırmadan sandıkta kesmektir.
türk olmak en zayıf gününde bile dünyaya meydan okumak, en dertli gününde bile her ufunetin bir şafakta biteceğini bilerek tevekkül göstermektir.
zor iştir türk olmak. türk olmak anadolu’da her düşen yağmur damlasına hamdetmek, her çıkan başak için şükretmektir. türk olmak, medeniyetler mezarlığı anadolu’da dik durabilmektir.
http://www.diplomatikgozlem.com/haber_oku.asp?id=3138
bb bireyinin de bir arkadaşıyla katılacağı, hatta katılmak ne kelime koşa koşa gideceği konserdir.
what ile başlayan cümlelerde what yerine kullanılır ve cümleye cuk diye oturur.
bir hatun kişi ismi olup ana kraliçe anlamına gelir.
(bkz: burte)
(bkz: ss kuralı)
peugeot nun bir modeli .
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?