(bkz: pazartesi de sana bayılıyor)
diyet yapmaya karar verilme aşamasında, çoğu zaman kişinin kendi kendine sıraladığı nedenlerdir. en başında birkaç ay önce aldığınız cici kıyafetlere girememek gelir.
söz konususu sözcükler, cümleler elbetteki geline sarf edilir.
iki türlüdür, birinci tür direkt olarak yüzünüze söylenir.
(bkz: kilo almissin)
ikinci tür tehlikelidir. sanırsınız ki size sevgisini ifade ediyor. yanılıyorsunuz. gülümseyen bir suratla inceden inceye size laf sokuyordur o.
(bkz: yumak)
(bkz: diyete başlama sebepleri)
iki türlüdür, birinci tür direkt olarak yüzünüze söylenir.
(bkz: kilo almissin)
ikinci tür tehlikelidir. sanırsınız ki size sevgisini ifade ediyor. yanılıyorsunuz. gülümseyen bir suratla inceden inceye size laf sokuyordur o.
(bkz: yumak)
(bkz: diyete başlama sebepleri)
rıdvan dilmenin maç sonu dediği gibi "bu maçı seyretmeyen şanslıdır, ben şansızım çünkü seyrettim. seyretmez olaydım". bu olaylar hiçbir insan evladının takdir etmeyeceği boyutta utanç verici olmasına rağmen, gerek medya da gerekse bazı taraftarlar arasında yapılanların arkasında durulması düşündürücüdür.
ayrıca 1 gece önce dansözlerle kutlama yapmış, kampa girmemiş, alex ve appiah gibi 2 önemli oyuncusundan eksik sahaya çıkmış fenerbahçeyi yenemiyorsan, ya neyse ben bişey demiyorum.
not : geçen sezon sonu denizli de benzer olaylar yaşanmıştı, federasyon onlara ne ceza verdi ki galatasaraya ceza versin.
ayrıca 1 gece önce dansözlerle kutlama yapmış, kampa girmemiş, alex ve appiah gibi 2 önemli oyuncusundan eksik sahaya çıkmış fenerbahçeyi yenemiyorsan, ya neyse ben bişey demiyorum.
not : geçen sezon sonu denizli de benzer olaylar yaşanmıştı, federasyon onlara ne ceza verdi ki galatasaraya ceza versin.
fenerbahçe’nin 69-64 kazanıp durumu 3-0 yaptığı ve finale adını yazdığı karşılaşma olmuştur.
maç sonu taraftarlar ellerine geçirdikleri herşeyi sahaya atmış ve yönetici fatih gökşen’in üzerine yürümüşlerdir.
detaylar için;
http://www.hurriyet.com.tr/spor/basketbol/6541582.asp?gid=143&srid=3561&oid=2&l=1
maç sonu taraftarlar ellerine geçirdikleri herşeyi sahaya atmış ve yönetici fatih gökşen’in üzerine yürümüşlerdir.
detaylar için;
http://www.hurriyet.com.tr/spor/basketbol/6541582.asp?gid=143&srid=3561&oid=2&l=1
bende hastalık haline gelmiş oyun. gece uyumadan önce oynamışsam eğer gözümü kapattığımda şekiller gözümün önünden gitmiyor. cumartesi sabahı uyumak yerine yataktan kalkıp tetris oynuyorum. tabii hal böyle olunca rekor kırmak da kaçınılmaz. aşağıdaki adreste sülalece oynayıp yarışıyoruz. ayıptır söylemesi ben 346.587 yaptım.
http://www.benimsayfam.com/oyun/tetris.asp
(bkz: sozluk bana doktor bul)
http://www.benimsayfam.com/oyun/tetris.asp
(bkz: sozluk bana doktor bul)
(bkz: ihbar tazminatı)
iş kanununa göre, belirli bir süre için çalışılması hususunda anlaşılmamış kişiler için geçerli olan ve en az 6 ay itibariyle çalışmış personelin, işveren tarafından ansızın işine son verilmesi halinde en az 2 hafta karşılığı ücretin ödenmesini gerektiren durumda verilen tazminat şeklidir. yıllar itibariyle bu süre artmaktadır.
aynı şekilde personel de ansızın ayrılmak isterse, işveren bu bedeli talep edebilir.
aynı şekilde personel de ansızın ayrılmak isterse, işveren bu bedeli talep edebilir.
özel sektör de çalışmanın bazen avantajı bazen dezavantajıdır.
dezavantajı; iş bitene kadar bırakıp gidemezsiniz, bugün git yarın gel diyemezsiniz, parayı ödeyen, işi bekleyen patrondur çünkü. bu durumda "esnek mesai saatlerine" uygun olarak iş bitene kadar eşşek gibi çalışırsınız. çoğu zaman fazla mesai de alamazsınız. çünkü işi mesai saatlerinde bitirmeyen sizsinizdir.
avantajı ise patronların zaman zaman personeline kıyak yapma durumudur. sabah bir işiniz çıkar, haber verip geç gelir mesaiye geç başlarsınız, kimse size "mesaiye 15 dk. geç başladın ona göre geç çıkacaksın" demez. ayrıca bazı özel firmalarda cuma günleri mesai saati 16:00a çekilir. böylece çalışan kişi cuma günleri erken çıkmanın keyfini yaşarken, patronlarına minnettar olur. tabii bu dezavantaj durumlarında geçerli değildir. iş varsa kalırsınız, mesai parası alamazsınız.
dezavantajı; iş bitene kadar bırakıp gidemezsiniz, bugün git yarın gel diyemezsiniz, parayı ödeyen, işi bekleyen patrondur çünkü. bu durumda "esnek mesai saatlerine" uygun olarak iş bitene kadar eşşek gibi çalışırsınız. çoğu zaman fazla mesai de alamazsınız. çünkü işi mesai saatlerinde bitirmeyen sizsinizdir.
avantajı ise patronların zaman zaman personeline kıyak yapma durumudur. sabah bir işiniz çıkar, haber verip geç gelir mesaiye geç başlarsınız, kimse size "mesaiye 15 dk. geç başladın ona göre geç çıkacaksın" demez. ayrıca bazı özel firmalarda cuma günleri mesai saati 16:00a çekilir. böylece çalışan kişi cuma günleri erken çıkmanın keyfini yaşarken, patronlarına minnettar olur. tabii bu dezavantaj durumlarında geçerli değildir. iş varsa kalırsınız, mesai parası alamazsınız.
monk dizisinin başrol karakteri. kahramanimiz adrian hem obsesif-kompalsif hem dedektif. takıntılarına zaman zaman güler, zaman zaman ise acayip sinir olabilirsiniz.
dizimax kanalinda yayinlanan, polisiye dizi.
adrian monk, güçlü görsel hafızası, en ince detayları yakalaması ve ufacık ipuçlarını birleştirmedeki şaşırtıcı kabiliyetiyle her türlü esrarı çözen ünlü bir dedektiftir. karısının trajik bir cinayete kurban gitmesi, monk´un obsesif-kompalsif rahatsızlığını tetikler. dedektif, kariyerinde hâlâ çözemediği tek dava olan bu cinayetin ardından mikroplara, kalabalıklara ve neredeyse her şeye karşı olağandışı bir korku geliştirir. kahramanımız, rahatsızlığı yüzünden çalıştığı san francisco polis teşkilatı´ndan da ayrılmak zorunda kalır. özel dedektiflik yapmaya başlayan monk, eski mevkisine dönmesine yardımcı olması için hemşire sharona´yı (schram) işe alır.
adrian monk, güçlü görsel hafızası, en ince detayları yakalaması ve ufacık ipuçlarını birleştirmedeki şaşırtıcı kabiliyetiyle her türlü esrarı çözen ünlü bir dedektiftir. karısının trajik bir cinayete kurban gitmesi, monk´un obsesif-kompalsif rahatsızlığını tetikler. dedektif, kariyerinde hâlâ çözemediği tek dava olan bu cinayetin ardından mikroplara, kalabalıklara ve neredeyse her şeye karşı olağandışı bir korku geliştirir. kahramanımız, rahatsızlığı yüzünden çalıştığı san francisco polis teşkilatı´ndan da ayrılmak zorunda kalır. özel dedektiflik yapmaya başlayan monk, eski mevkisine dönmesine yardımcı olması için hemşire sharona´yı (schram) işe alır.
nedendir bilinmez pek çok bebek konuşmaya başlama aşamalarında "su" yerine "bu" hatta "buuuuu" demektedir.
gerçi, butun genellemeler yanlistir.
gerçi, butun genellemeler yanlistir.
(bkz: bu)
esası şudur ki; işe başladıktan sonra 6 ay boyunca yıllık izin hakkınız yoktur. 6 aydan sonra, yıllık izin olarak adlandırılan 14 günün sadece yarısını yani 7 günlük izin hakkınızı, 1 yıllık izin hakkınızdan düşülmek kaydıyla kullanabiliyorsunuz.
gizli operasyon varmış. ayrıntılar için;
http://www.antu.com/antuhaberoku.aspx?id=7286
http://www.antu.com/antuhaberoku.aspx?id=7286
sanırsam ki maliyecinin tüm çabalarına rağmen yazarlar tarafından sıklıkla fire verilen, ilgisiz bırakılan e-dergi.
(bkz: yıllık izin)
ssk güvencesi ile çalışan kişilerin, 1. yıllarını doldurdukları günden itibaren hak etmeye başladıkları, kıdem-yıllar itibariyle artış gösteren ücretli çalışmama zamanıdır. 5 yıla kadar 14, 5 yıldan sonra 20 vs. diye artarak gider.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?