(bkz: zevzek)
zaman bölünme degil birlik vaktidir... ama inanin bana dün de öyleydi daha önceki günlerde öyledi de biz farkinda degildik.
en dogrusu... 50-60 senedir küçük amerika olmak için çabaliyoruz. bence bush babanin sözünü dinleyerek bu idealimize yaklasmamiz mümkün. ama sanki sular kaynayacakta biz yolumuzdan sapacagiz gibi. onca yil çabala dur, kismet degilmis, napalim kader iste... bizde küçük çin oluruz... ne biliyim belki küçük kurbaga oluruz...
ancak soru, öneri veya tenkitle gelesebilecegine inandigim düsünce veya düsünceler bütünü. sadece savundugu fikirlerin yazarlarini okumak fikri gelistirmez en fazla zenginlstirebilir. fikrin zenginlesmesi de fikrin gelistigi anlamina gelmez.
insanin fikirlerini gelistirebilmesi için mutlaka bir antitez’e ihtiyaci vardir. aksi halde slogandan öteye geçebilecegini pek zannetmiyorum. bu yüzden her insanin yakin çevresinde, en az kendisi kadar bilgili, ayni hayat görüsünü ve idealleri paylasmayan dostlara, dostluklara ihtiyaci vardir.
suna da eminim ki bu arkadasliklar, antitez ve antitez savunucularinin tamamina düsmanligi ortadan yok edecegi gibi, ister istemez benimsensin veya benimsenmesin bir sentezi ortaya çikaracaktir
eger kisi içine kapanik biriyse fikirlerini antitez niteligindeki eserleri okuyarak da gelistirebilir. aslinda bu daha verimli bir tercihtir. su unutulmamali ki bunu yaparken illa sentez’i savunacagim hedefiyle okunmamali. bence sentez her zaman dogru olan degildir. sadece tez’in dogru olabilecegi gibi, sadece antitez’de dogru olabilir.
bunun disinda, antitez niteligindeki bir eseri okumak günü geldiginde antitez’e karsi tezinizi savunmaya da yarayabilir. antitez niteligindeki bir eserin okunmasinin tek olumsuz tarafi, sentez arayisinin kisinin sadece kendisine birakmasidir. bir insan eseri okumaya basladiginda önyargilarina yenik düsüyor ve eserin tamamini antitez’in antitezi’ni yani kendi tez’ini sayikliyor, tezleriyle tenkit ediyorsa, bu okumanin da pek faydasi olmayacaktir. en dogru sonuca ulasmak için önce sentez’in ne oldugunu bilmek, onu ortaya çikarmak sarttir.
en dogrusu süphesiz hem arkadaslik kurmak hem okumaktir.
açikçasi etrafinda antitez’den eser olmayan insanlari ayirt etmek pekte zor olmuyor. kim ne derse desin bir fikri sentezlemese bile, antitezler ile hasir nesir olmus insanlar çok daha yapici oluyor.
insanin fikirlerini gelistirebilmesi için mutlaka bir antitez’e ihtiyaci vardir. aksi halde slogandan öteye geçebilecegini pek zannetmiyorum. bu yüzden her insanin yakin çevresinde, en az kendisi kadar bilgili, ayni hayat görüsünü ve idealleri paylasmayan dostlara, dostluklara ihtiyaci vardir.
suna da eminim ki bu arkadasliklar, antitez ve antitez savunucularinin tamamina düsmanligi ortadan yok edecegi gibi, ister istemez benimsensin veya benimsenmesin bir sentezi ortaya çikaracaktir
eger kisi içine kapanik biriyse fikirlerini antitez niteligindeki eserleri okuyarak da gelistirebilir. aslinda bu daha verimli bir tercihtir. su unutulmamali ki bunu yaparken illa sentez’i savunacagim hedefiyle okunmamali. bence sentez her zaman dogru olan degildir. sadece tez’in dogru olabilecegi gibi, sadece antitez’de dogru olabilir.
bunun disinda, antitez niteligindeki bir eseri okumak günü geldiginde antitez’e karsi tezinizi savunmaya da yarayabilir. antitez niteligindeki bir eserin okunmasinin tek olumsuz tarafi, sentez arayisinin kisinin sadece kendisine birakmasidir. bir insan eseri okumaya basladiginda önyargilarina yenik düsüyor ve eserin tamamini antitez’in antitezi’ni yani kendi tez’ini sayikliyor, tezleriyle tenkit ediyorsa, bu okumanin da pek faydasi olmayacaktir. en dogru sonuca ulasmak için önce sentez’in ne oldugunu bilmek, onu ortaya çikarmak sarttir.
en dogrusu süphesiz hem arkadaslik kurmak hem okumaktir.
açikçasi etrafinda antitez’den eser olmayan insanlari ayirt etmek pekte zor olmuyor. kim ne derse desin bir fikri sentezlemese bile, antitezler ile hasir nesir olmus insanlar çok daha yapici oluyor.
herkesin terörün dagda adam kovalamakla bitmeyecegini gayet iyi bildigi, lanet olasi düzenin kurbani 12 can daha.
çözüm ekonomik kalkinma mi? bence çok sey degisitirebilir bu. ama bunun için bölgenin huzurlu ve güvenli olmasi lazim degil mi? diyelim biz, silah ile huzur saglamaya tamamiyle karsiyiz...
o zaman silahsiz çözüm ne? kürtçe yayin? teröristler ile ayni tabani paylasan dtpnin mecliste olmasi? pkkya terör örgütü denmemesi? inkar edilmemeleri? eeemm, bunlarin pek tuttugu sayilmaz...
ne peki? federasyon? özerklik? yoksa ver kurtul mu? ne??? yoksa safça pkk ile masaya oturmayi temenni mi? diyelim biz, normal bir insanin olamaycagi kadar hümanistiz, melegiz... peki ya pkk? pkk ile hümanist çerçevede bulusabilinir mi? korkumuz mu buna mani? peki pkk ile mücadelede nice evladini yitirmis halkin vicdani, gönlü ne olacak? onlarin gönül yarasinin hümanizmde bir yeri yok mu? yoksa bu hümanizm sadece terörist eziklerin feryadini mi duyuyor? evet kardesim ben hümanist degil, melek hiç degilim... degilim, ben günahkar bir insanim. insan oldugum için belkide, bu olaya da duygusal bakmadan edemiyorum... onlarca sehidin anasini aglayip, sizlarken görürken bu duruma gözümü yumup, agizla söylerken, klavyeyle yazarken kolay, dünyada gerçeklesitilmesi imkansiz bos hümanist sözler edemiyorum... ah bir bilseydin, ne kadar bu palavralari demek istedigimi, savunmak istedigimi sende sasirirdin... inan bana, bilseydin bunlari nasil içtenlikle benimsemek istedigimi, gözünde melek olurdum belkide... ama ben senin yaninda kelegim iste...
yok melegim yok... biz insaniz. dünya da ne yazik ki insanin kurdugu hayat ve düzen üzerine isliyor. meleklerin düzeni ile degil... düsündümde, ben hayatta dünyanin acimasizliginin farkinda olan bir kelek olmayi, yine dünyada olup dünyanin acimasizligini inkar eden, görmezden gelen saf bir melek olmaya tercih ederim... her ne kadar saf bir bebe karakterli biri olsamda...
tüm dünya kelektir, evet... meleklerin istedigi düzen ancak melekler ile saglanir... oysa ortada melek yok... öyle ki melekleri ve melekligi kötüye kullanan bir çok kelek var...
ah benim hümanist melegim, git bakalim bulgaristana, git bakalim sirbistana... bir sirp veya bulgar mahallesine... önce türk oldugunu söyle, sonra hümanist... nasil da seveceklerdir seni, bir bilsen. orada da dene melek numaralarini...
seninki kadar büyük ve yüce olmasada bende, belkide imkansiz olan hayalin pesinde oldugum için, seni dünyaya davet etmiyorum... hayallerinle toz, pembe yasa ve kimsenin buna mani olmasina izin verme... ama gözlerini yumma... bir seyi gözlerini yumupta savunma... arada bir ne olur, gözlerini aç azicik insan ol... melekliginden bie sey kaybedecegini zannetmiyorum...
çözüm ekonomik kalkinma mi? bence çok sey degisitirebilir bu. ama bunun için bölgenin huzurlu ve güvenli olmasi lazim degil mi? diyelim biz, silah ile huzur saglamaya tamamiyle karsiyiz...
o zaman silahsiz çözüm ne? kürtçe yayin? teröristler ile ayni tabani paylasan dtpnin mecliste olmasi? pkkya terör örgütü denmemesi? inkar edilmemeleri? eeemm, bunlarin pek tuttugu sayilmaz...
ne peki? federasyon? özerklik? yoksa ver kurtul mu? ne??? yoksa safça pkk ile masaya oturmayi temenni mi? diyelim biz, normal bir insanin olamaycagi kadar hümanistiz, melegiz... peki ya pkk? pkk ile hümanist çerçevede bulusabilinir mi? korkumuz mu buna mani? peki pkk ile mücadelede nice evladini yitirmis halkin vicdani, gönlü ne olacak? onlarin gönül yarasinin hümanizmde bir yeri yok mu? yoksa bu hümanizm sadece terörist eziklerin feryadini mi duyuyor? evet kardesim ben hümanist degil, melek hiç degilim... degilim, ben günahkar bir insanim. insan oldugum için belkide, bu olaya da duygusal bakmadan edemiyorum... onlarca sehidin anasini aglayip, sizlarken görürken bu duruma gözümü yumup, agizla söylerken, klavyeyle yazarken kolay, dünyada gerçeklesitilmesi imkansiz bos hümanist sözler edemiyorum... ah bir bilseydin, ne kadar bu palavralari demek istedigimi, savunmak istedigimi sende sasirirdin... inan bana, bilseydin bunlari nasil içtenlikle benimsemek istedigimi, gözünde melek olurdum belkide... ama ben senin yaninda kelegim iste...
yok melegim yok... biz insaniz. dünya da ne yazik ki insanin kurdugu hayat ve düzen üzerine isliyor. meleklerin düzeni ile degil... düsündümde, ben hayatta dünyanin acimasizliginin farkinda olan bir kelek olmayi, yine dünyada olup dünyanin acimasizligini inkar eden, görmezden gelen saf bir melek olmaya tercih ederim... her ne kadar saf bir bebe karakterli biri olsamda...
tüm dünya kelektir, evet... meleklerin istedigi düzen ancak melekler ile saglanir... oysa ortada melek yok... öyle ki melekleri ve melekligi kötüye kullanan bir çok kelek var...
ah benim hümanist melegim, git bakalim bulgaristana, git bakalim sirbistana... bir sirp veya bulgar mahallesine... önce türk oldugunu söyle, sonra hümanist... nasil da seveceklerdir seni, bir bilsen. orada da dene melek numaralarini...
seninki kadar büyük ve yüce olmasada bende, belkide imkansiz olan hayalin pesinde oldugum için, seni dünyaya davet etmiyorum... hayallerinle toz, pembe yasa ve kimsenin buna mani olmasina izin verme... ama gözlerini yumma... bir seyi gözlerini yumupta savunma... arada bir ne olur, gözlerini aç azicik insan ol... melekliginden bie sey kaybedecegini zannetmiyorum...
bush efendi, türk ordusunun kuzey iraka girmesi konusunda konusmadan önce bir tek söz söyleyememis sahin lider.
fatih terimin ders(ler) verdigi maçtan biridir.
5-6 derste avantaji harcayip, hersey kontrol altinda izlenimi verme dersi verdi. mükemmel bir hoca olurdu bu hususta eminim.
5-6 derste avantaji harcayip, hersey kontrol altinda izlenimi verme dersi verdi. mükemmel bir hoca olurdu bu hususta eminim.
ratko mladic ile destansi! bir bulusmayi gerçeklestirmis dutchbat kumandani.
http://tinyurl.com/2xxjxs
hikayenin devami söyledir; ertesi gün karremans’in emriyle çocuk ve kadinlar, erkeklerden ayrilir. ne olacak bunlar diye de kurcalamamistir. bu jestin üzerine mladic, karremans’in esine bir lamba hediye eder. karremans buna’is this for my wife? is this for my wife?’ diye mutlulukla tepki verir.
http://tinyurl.com/2v45jk
bir kaç gün sonra zagreb’de ise, mladic’e hayran kaldigi bir stratejist, tanimini yapmistir. ’bu savasta iyi adamlar ve kötü adamlar yoktur’ demistir...
günler ilerledikçe ayni tarihlerde yasananlar gün yüzüne çikmaya baslamistir...
(not: dutchbat’in basina konulmadan önce almanya’daki egitim ve çalismalarda srebrenica’da hakkiyla görev yapabileceginden kendi ve karar mercilerinin tereddütte olmasina ragmen, o görevlendirmesidir.)
http://tinyurl.com/2xxjxs
hikayenin devami söyledir; ertesi gün karremans’in emriyle çocuk ve kadinlar, erkeklerden ayrilir. ne olacak bunlar diye de kurcalamamistir. bu jestin üzerine mladic, karremans’in esine bir lamba hediye eder. karremans buna’is this for my wife? is this for my wife?’ diye mutlulukla tepki verir.
http://tinyurl.com/2v45jk
bir kaç gün sonra zagreb’de ise, mladic’e hayran kaldigi bir stratejist, tanimini yapmistir. ’bu savasta iyi adamlar ve kötü adamlar yoktur’ demistir...
günler ilerledikçe ayni tarihlerde yasananlar gün yüzüne çikmaya baslamistir...
(not: dutchbat’in basina konulmadan önce almanya’daki egitim ve çalismalarda srebrenica’da hakkiyla görev yapabileceginden kendi ve karar mercilerinin tereddütte olmasina ragmen, o görevlendirmesidir.)
bir çok hollandalinin sahip çiktigi ve bosnaklari nankörlükle suçlamalarinin nedeni olan birliktir. muazzam hizmet etiller ya o bakimdan...
bir programda srebrenica’da ölen insanlarin akrabalarinin, dutchbat askerlerine sert sorular sormalarina bir hayli içerlemislerdir. neymis hollanda askerleri yapabileceklerinin en iyisini yapmis. bir de bu birlikten asker çikip ben oralari gördüm çok zordu diye zirvalar, olayi kapatmaya çalisir. hatta, hatta neden dutchbat askerlerine tesekkür etmiyorlar, bu ne nankörlüktür diye kizanlar bile var... ölenlerin müslüman olmasi olaya bakis açilarini nasil da degistiriyor bir bilseniz, bir gözlemleyebilseniz...
ama bu dutcbat denen serefsizler toplulugu olaydan sonra zagreb de çilginca eglenmeyi biliyor. gerçi hollandalilarin ne mal oldugu ikinci dünya savasi ve öncesinde, yahudi katliamlari sirasinda, nazilere ettikleri yavsaklikla da görülmüstü. alisiklar yani güçlüyle beraber mazlumu ezmeye...
eglenceden iki gün sonra da dutchbat’in basi, thom karremans, ratko mladic’i hayran oldugu bir stratejist olarak tanimladi zaten. ama terk edilenler konusunda agzi açilmadi...
#692461
http://tinyurl.com/2v45jk
bir programda srebrenica’da ölen insanlarin akrabalarinin, dutchbat askerlerine sert sorular sormalarina bir hayli içerlemislerdir. neymis hollanda askerleri yapabileceklerinin en iyisini yapmis. bir de bu birlikten asker çikip ben oralari gördüm çok zordu diye zirvalar, olayi kapatmaya çalisir. hatta, hatta neden dutchbat askerlerine tesekkür etmiyorlar, bu ne nankörlüktür diye kizanlar bile var... ölenlerin müslüman olmasi olaya bakis açilarini nasil da degistiriyor bir bilseniz, bir gözlemleyebilseniz...
ama bu dutcbat denen serefsizler toplulugu olaydan sonra zagreb de çilginca eglenmeyi biliyor. gerçi hollandalilarin ne mal oldugu ikinci dünya savasi ve öncesinde, yahudi katliamlari sirasinda, nazilere ettikleri yavsaklikla da görülmüstü. alisiklar yani güçlüyle beraber mazlumu ezmeye...
eglenceden iki gün sonra da dutchbat’in basi, thom karremans, ratko mladic’i hayran oldugu bir stratejist olarak tanimladi zaten. ama terk edilenler konusunda agzi açilmadi...
#692461
http://tinyurl.com/2v45jk
kendilerine sorulan iki klasik soru vardir. birincisi küçüklükten beri sorulur. ikincisi ise büyüdükten sonra.
birinci sual su sekildedir; ’ora mi iyi bura mi?’
bu suale verilecek cevaba soranin verecegi olumlu veya olumsuz tepki, onun alamancilar ile arasindaki sicaklik ile ilintilidir.
adam sevmiyorsa cevap olarak ne derseniz diyin olumsuz tepki verecektir. ’ora’ cevabini verdiginizde vatan, millet sakarya edebiyatiyla sizi küçümseyecek, vatan haini demesede lafi oraya getirecektir. ’bura’ dediginizde ise, ’hadi canim oradaki imkanlar burada var mi? yalan söylüyorsun’ diye tepki verecektir. kurnazlik edip, ki aslinda en dogru cevaptir, ’ikisininde iyi ve kötü oldugu taraflar var’ dediginizde ’birak simdi onu, bunu dürüstçe cevap ver’ diye zorlayacaklardir.
fakat tam tersi adamin alamancilara sempatisi de olabilir. iste o zaman da cevap olarak ne derseniz diyin sizi destekleyici bir açiklama yapacaklardir.
gelelim ikinci soruya. bu soruya bir hayli gicik oldugumu ve saçma bir soru buldugumu iletmek isterim açikçasi. soru su; ’türkiye disardan nasil görünüyor?’ veya ’türkiye yurt disindan nasil görünüyor?’
ulan düdük, türkiye, nasil ve nereye bakiyorsan öyle görünüyor. bunun içi, disi yok. sen nasil bakarsan öyle görürsün. inan iyi görmek istersen iyi, kötü görmek istersen kötü görürsün. sen içtesin ama senin gibi iç’te olan herkes senin gibi mi görüyor? hayir... dis’ta olanlarin hepsi de ayni sekilde mi görüyor? hayir... demek ki neymis, önemli olan kimin, nasil ve nereye baktigiymis.
birinci sual su sekildedir; ’ora mi iyi bura mi?’
bu suale verilecek cevaba soranin verecegi olumlu veya olumsuz tepki, onun alamancilar ile arasindaki sicaklik ile ilintilidir.
adam sevmiyorsa cevap olarak ne derseniz diyin olumsuz tepki verecektir. ’ora’ cevabini verdiginizde vatan, millet sakarya edebiyatiyla sizi küçümseyecek, vatan haini demesede lafi oraya getirecektir. ’bura’ dediginizde ise, ’hadi canim oradaki imkanlar burada var mi? yalan söylüyorsun’ diye tepki verecektir. kurnazlik edip, ki aslinda en dogru cevaptir, ’ikisininde iyi ve kötü oldugu taraflar var’ dediginizde ’birak simdi onu, bunu dürüstçe cevap ver’ diye zorlayacaklardir.
fakat tam tersi adamin alamancilara sempatisi de olabilir. iste o zaman da cevap olarak ne derseniz diyin sizi destekleyici bir açiklama yapacaklardir.
gelelim ikinci soruya. bu soruya bir hayli gicik oldugumu ve saçma bir soru buldugumu iletmek isterim açikçasi. soru su; ’türkiye disardan nasil görünüyor?’ veya ’türkiye yurt disindan nasil görünüyor?’
ulan düdük, türkiye, nasil ve nereye bakiyorsan öyle görünüyor. bunun içi, disi yok. sen nasil bakarsan öyle görürsün. inan iyi görmek istersen iyi, kötü görmek istersen kötü görürsün. sen içtesin ama senin gibi iç’te olan herkes senin gibi mi görüyor? hayir... dis’ta olanlarin hepsi de ayni sekilde mi görüyor? hayir... demek ki neymis, önemli olan kimin, nasil ve nereye baktigiymis.
hollanda’nin overijssel bölgesinde bulunan 70 000 nüfuslu sehir.
ayrica azra akin’in dogdugu sehirdir. yakin gelecekte, bu sehirle degilse bile, bölgeyle içli, disli olacagim için bizzat burayi ve civarindaki sehirleri gördüm ve sunu rahatlikla söylebilirim; burada azra akin’dan daha güzel olan bir hayli fazla türk kizi var, evet.
(bkz: heracles almelo)
ayrica azra akin’in dogdugu sehirdir. yakin gelecekte, bu sehirle degilse bile, bölgeyle içli, disli olacagim için bizzat burayi ve civarindaki sehirleri gördüm ve sunu rahatlikla söylebilirim; burada azra akin’dan daha güzel olan bir hayli fazla türk kizi var, evet.
(bkz: heracles almelo)
almelo sehrinin siyah-beyaz renkli futbol kulubu. afonso alves’in bir macta 7 gol attigi takimdir ayrica.
lige kötü baslamis, uefa kupasinda 5-3 yendigi helsingborga 5-1 yenilerek elenmis, sc heerenveenin kötü gidisatini bir dur demis ve bir macta attigi 7 gol ile gol kralliginda ikinci siraya oturmustur.
sezon basinda az alkmaara gitmek icin cabalamis, bu yuzden bir muddet ortadan kaybolmus, genc takima surulmus ve bunu acikcasi haketmis oyuncudur. hatta sahaya ciktigi ilk macta who the fuck is alves diye bagrilmis oyuncudur. ama kendini heracles almeloa 7 gol atarak affetirmistir...
sezon basinda az alkmaara gitmek icin cabalamis, bu yuzden bir muddet ortadan kaybolmus, genc takima surulmus ve bunu acikcasi haketmis oyuncudur. hatta sahaya ciktigi ilk macta who the fuck is alves diye bagrilmis oyuncudur. ama kendini heracles almeloa 7 gol atarak affetirmistir...
vakti zamaninda, bir kampanya nedeniyle, hollandanin liselerini, azicik farkli da olsa süslemis olan sözdür.
ordumuzun son zamanlarda verdigi en büyük kayiptir.
yok silah, savas çözüm olmazmis falan, filan diyenler, demokratik yollardan halledilmeli diye geberenler, kardeslik diyip gizlice bu piçlere sempati besleyen itler, bakin bakalim tüm teröristlerin kiçina silah sokuldumu olay çözülüyor mu, çözülmuyor mu? pkk mecliste temsil edilmiyor mu? ediliyor... eee sonuç? 13 sehit...
buna benzer kayiplari önlemek için zamaninda pkk ile mücadele etmis, fakat emekliye ayrilmis subaylarin pkk ile mücadelede tekrar devreye sokulmasi düsünülmelidir.
ayrica, irak ile anlasma imzalandi, sicak takip maddesi olmamasina ragmen!, o yüzden devlet kendi yapmistir diye(bile)cek yüzsüz serefsizlere pesinen selamlarimi iletmek isterim.
yine türkiyenin dört bir yanina cenazeler gidecek... dagdaki ibnelerin yüzünden binlerce. milyonlarca insanin içi yanacak... be hey serefsizler, düz ovaya da indiniz daha ne istiyorsunuz? yok yok sizin ne istediginiz bellide... bizim siyasilerin ne istedigi belli degil...
kisa süre önce bir 13 kisiyi, hepsi sivil, daha kaybetmistik... izmirdeki patlama kadar basinda fazla yer almadi o olay... sebebini merak etmiyor degilim...
yok silah, savas çözüm olmazmis falan, filan diyenler, demokratik yollardan halledilmeli diye geberenler, kardeslik diyip gizlice bu piçlere sempati besleyen itler, bakin bakalim tüm teröristlerin kiçina silah sokuldumu olay çözülüyor mu, çözülmuyor mu? pkk mecliste temsil edilmiyor mu? ediliyor... eee sonuç? 13 sehit...
buna benzer kayiplari önlemek için zamaninda pkk ile mücadele etmis, fakat emekliye ayrilmis subaylarin pkk ile mücadelede tekrar devreye sokulmasi düsünülmelidir.
ayrica, irak ile anlasma imzalandi, sicak takip maddesi olmamasina ragmen!, o yüzden devlet kendi yapmistir diye(bile)cek yüzsüz serefsizlere pesinen selamlarimi iletmek isterim.
yine türkiyenin dört bir yanina cenazeler gidecek... dagdaki ibnelerin yüzünden binlerce. milyonlarca insanin içi yanacak... be hey serefsizler, düz ovaya da indiniz daha ne istiyorsunuz? yok yok sizin ne istediginiz bellide... bizim siyasilerin ne istedigi belli degil...
kisa süre önce bir 13 kisiyi, hepsi sivil, daha kaybetmistik... izmirdeki patlama kadar basinda fazla yer almadi o olay... sebebini merak etmiyor degilim...
naim suleymanoglu, halil mutlu, reyhan arabacioglu ve ekrem celil gibi milli haltercilerimizin yanlis bilmiyorsam zeki murenin de dahil oldugu gocmen toplulugudur.
#185474
pim fortuyn, ayaan hirsi ali ve geert wilders’in actigi yoldan ilerleyerek populer olma pesinde olan ezik bir insan. daha dogru durust cumle kurmayi bilmeyen, bir cocugun dahi yapmayacagi aptalca benzetmeler yapan, karsisinda adam akilli biri olunca cahilligi ortaya cikan, islam’dan bihaber insan...
kendi ifadesiyle ateist bir baba ile hristiyan bir annenin evladi olmasina ragmen kendine eski-musluman diyor. nasil ne etti de musluman oldu, sonra dondu bilen yok... eskiden musluman oldugunu dahi bilen yok.
2008’de, danimarka’daki karikatur krizinden cok daha ses getirecek, tum islam alemini soke edecek bir film cekecekmis. hatta karikatur krizi bunun getirecegi sesin yaninda hic kalacakmis.
filmi cekme nedeninin tek sebebi bu! baska bir neden iletmedi yaptigi aciklamalarda...
bu haberin olumlu tarafi ise hollandalilarin, 11 eylul’den sonra ilk defa bu kadar islam ve muslumanlari savunmus olmaliridir. ehsan jami’nin neyin pesinde oldugunun herkes farkinda. ve ayrica hemen su soruyu soruyor kendine, neden cekecek bu filmi? peki sonuclari ne olacak? ortam gereksiz yere gerilecek ve belkide ehsan’da ayaan hirsi gibi abd’ye siktirip gidecek. olan son bir kac yilda bir hayli bozulmus olan hollanda’nin huzuruna olacak.
ve yine bu olay nedeniyle ilk defa bu kadar cok hollandalinin birden, ifade ozgurlugnun bir siniri olmasi gerektigini, bunun bilhassa hassas konularda belirli bir uslubunun olmasi gerektigini iletmesini okumak beni mutlu etti. ki bunu diyenlerin cogu baska zaman islam’a laf sokmaya calisanlardir. ilk defa boyle fikir ilettiler sasirdim acikcasi.
hollanda’da 11 eylul’den beri huzur yok. oysa o tarihe kadar hollanda’da ne islam problemdi ne de muslumanlar. birde bu islamofoblar her turlu hakareti edip, ki ehsan jami ile geert wilders daha bir, iki hafta once bilikte yazdiklari makalede dokturduler yine, biz muslumanlara yol gostermek istiyoruz demezler mi... sen her turlu hakareti et ondan sonra kimse diyaloga felan girmiyor de. oysa bir cok musluman diyaloga girmeye hazirda ortada konusabilecek adam yok... karsida sadece hakaret eden birileri var, sen bu adam ile neyi oturup da tartisacaksin? hangi konuda fikirlerine basvuracaksin? diger siyasilerde zaten oy’u dusunerek bu konulara fazla deginmiyor, eee?
ah 11 eylul ah... oturdugum yerde terorist ettin ya beni... edenlerin allah belasini versin, ne diyim...
kendi ifadesiyle ateist bir baba ile hristiyan bir annenin evladi olmasina ragmen kendine eski-musluman diyor. nasil ne etti de musluman oldu, sonra dondu bilen yok... eskiden musluman oldugunu dahi bilen yok.
2008’de, danimarka’daki karikatur krizinden cok daha ses getirecek, tum islam alemini soke edecek bir film cekecekmis. hatta karikatur krizi bunun getirecegi sesin yaninda hic kalacakmis.
filmi cekme nedeninin tek sebebi bu! baska bir neden iletmedi yaptigi aciklamalarda...
bu haberin olumlu tarafi ise hollandalilarin, 11 eylul’den sonra ilk defa bu kadar islam ve muslumanlari savunmus olmaliridir. ehsan jami’nin neyin pesinde oldugunun herkes farkinda. ve ayrica hemen su soruyu soruyor kendine, neden cekecek bu filmi? peki sonuclari ne olacak? ortam gereksiz yere gerilecek ve belkide ehsan’da ayaan hirsi gibi abd’ye siktirip gidecek. olan son bir kac yilda bir hayli bozulmus olan hollanda’nin huzuruna olacak.
ve yine bu olay nedeniyle ilk defa bu kadar cok hollandalinin birden, ifade ozgurlugnun bir siniri olmasi gerektigini, bunun bilhassa hassas konularda belirli bir uslubunun olmasi gerektigini iletmesini okumak beni mutlu etti. ki bunu diyenlerin cogu baska zaman islam’a laf sokmaya calisanlardir. ilk defa boyle fikir ilettiler sasirdim acikcasi.
hollanda’da 11 eylul’den beri huzur yok. oysa o tarihe kadar hollanda’da ne islam problemdi ne de muslumanlar. birde bu islamofoblar her turlu hakareti edip, ki ehsan jami ile geert wilders daha bir, iki hafta once bilikte yazdiklari makalede dokturduler yine, biz muslumanlara yol gostermek istiyoruz demezler mi... sen her turlu hakareti et ondan sonra kimse diyaloga felan girmiyor de. oysa bir cok musluman diyaloga girmeye hazirda ortada konusabilecek adam yok... karsida sadece hakaret eden birileri var, sen bu adam ile neyi oturup da tartisacaksin? hangi konuda fikirlerine basvuracaksin? diger siyasilerde zaten oy’u dusunerek bu konulara fazla deginmiyor, eee?
ah 11 eylul ah... oturdugum yerde terorist ettin ya beni... edenlerin allah belasini versin, ne diyim...
(bkz: tosun pasa)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?