" tamamen özenti kokan hareket " tarzı cümle kuran insanların da yorum yaptığı bir konudur. başlığın " dolmuşçuların " yerine " dolmuşcucların " yazılması bu tarz insanları çok etkilemektedir. işte sorun kürtlerde değil zaten. asıl sorun işte burda. yanı başımızda. bizden biri. ben farklı dillerin anlaşılmazlığından, diğerleri ise aynı dillerden konuşup anlaşılamamazlıktan bahsediyor. ne kadar saçma ?
ve hala artistlik olsun, karizma olsun diye, ya şurda iki üç entry var bari burda artsitliğim olsun diye yazılmış ve yapılmış yorumlar hiçbir zaman bu düşüncemi sildirmeyecektir. hayatlarında sadece kelime olarak bildikleri ve fakat anlam derinliğini bilmedikleri " faşizm " kelimesinin büyülü cazibesini kullanarak bir yere gelmeye çalışan birkaç arkadaş ( isterseniz ordu olun lan )oldukları yerde sayacaklardır. 1 1 1 1 1 1 1 1 , 2 olmayacak.
o her zaman pink floyd, metallica, guns n roses dinleyen adamdan biraz uzaklaşarak, cengiz kurtoğlu, arif susam, ümit besen dinleyen adamın, msn de kendini kamufle etmesi ve rock müzik dinleyen imajını koruması hadisesidir.
basit bir eylemdir. kılıçla açılan kapı görmedim.
özlenen sitcom dizisi.
birçok sözlükte tartıştığım, çoğunun düşman kesildiği ve aralarından beni anlayan sağlam, akıllı adamların çıktığı, türkiyenin deren yaralar beslediği bir konudur. başlığa aldanıp da direk " aa bak kürtlere küfür ediyor, kesin ırkçı bu " diye yaklaşırsan orda külahları değişiriz. önce gel, bir soğuklan hele. kimse burda ırkçılık yapmayacak hiç merak etme.
yarasına basmak istediğim konu ise başlıktan da anlaşılacağı gibi " dolmuşçuların müşteri yanında kürtçe " konuşmasıdır. ben bundan hiç haz etmiyorum ve hemen bir örnekle pekiştirmek istiyorum.
beyoğlundan evime gitmek üzere, meşhur lale işkembecisinin oradaki dolmış duraklarının oraya arkadaşımla beraber yürümeye başladım. daha sokaktan girer girmez, alkolik şoför tipleri görmeye ve yüksek volümlü kürtçe konuşmalar duymaya başladım. " sakin ol ali dedim, burası için çok normal bir şey " dedim, kendi kendime. yavaş yavaş dolmuşlara gittim ve müşterilere sinirli sinlirli " hadi artık biniyorsan bin, bak kalkıyo dolmuş almam seni ", diğer şoför arkadaşının yanlış yönlendirmesiyle yanlış dolmuşa binen yolcuların, dolmuş şoföründen haksız yere azar yemesi ve en önemlisi hemen arkasından gelen, ağzından salyalar akarcasına kürtçe konuşmalar. evet şimdi soruyorum. nedir bu deşifre edemediğimiz konuşmlar ?
hadi bu önemsiz diyelim. peki ya benim başıma gelen. yanımdaki bayan ücretini uzattığı zaman, dikiz aynasından yanımdaki bayana sert bir bakış gelir " bozuk yok mu " diye.. e bayan da bozuk olsa verecek. " yok maalesef " dedi. hemen arkasından yanındaki durakta bekleyen arkadaşıyla sinirli sinirli kürtçe konuşmaya ve sürekli dikiz aynasından yanımdaki bayana bakmaya devam etti. aradan 10-15 dakika geçtikten sonra, bol trafikli bir akşamda araba sağlayan sollayan, yolların fatihi kesilen ve araba arkasındaki yolcuları unutan bu şoföre arkadan " biraz yavaş olur musunuz " dediğim de aynı bakışın bana da atıldığını fark ettim. he şimdi gel sen buraya bir.
bak canım. burası türkiye. kürtiye değil ! kafana kazı. benim ülkemde yaşıyorsan, bana ters bakışlar atamazsın. senin aklını öyle bir alırlar ki, duraktaki arkadaşlarınla, ortaklaşa aldığınız telefondaki bas konuş düğmesine basacak vaktin kalmaz. bir kere hatayı baştan, türk vatandaşların yanında kürtçe konuşmakla yaptın. ben nerden bilicem senin ne dediğini ? aynı şeyi avrupa da yapsalar, adamı içeri alırlar, tercüman oturttururlar yanına.
bu yazıdan sonra hala ve hala " ulan bakkala girdim, gofret istedim, bakkal söylenmeye başladı, acaba bana küfür mü etti " tarzı entryler girilecekse ben o entry i girenlerin beyni olmadığını kabullenirim.
yarasına basmak istediğim konu ise başlıktan da anlaşılacağı gibi " dolmuşçuların müşteri yanında kürtçe " konuşmasıdır. ben bundan hiç haz etmiyorum ve hemen bir örnekle pekiştirmek istiyorum.
beyoğlundan evime gitmek üzere, meşhur lale işkembecisinin oradaki dolmış duraklarının oraya arkadaşımla beraber yürümeye başladım. daha sokaktan girer girmez, alkolik şoför tipleri görmeye ve yüksek volümlü kürtçe konuşmalar duymaya başladım. " sakin ol ali dedim, burası için çok normal bir şey " dedim, kendi kendime. yavaş yavaş dolmuşlara gittim ve müşterilere sinirli sinlirli " hadi artık biniyorsan bin, bak kalkıyo dolmuş almam seni ", diğer şoför arkadaşının yanlış yönlendirmesiyle yanlış dolmuşa binen yolcuların, dolmuş şoföründen haksız yere azar yemesi ve en önemlisi hemen arkasından gelen, ağzından salyalar akarcasına kürtçe konuşmalar. evet şimdi soruyorum. nedir bu deşifre edemediğimiz konuşmlar ?
hadi bu önemsiz diyelim. peki ya benim başıma gelen. yanımdaki bayan ücretini uzattığı zaman, dikiz aynasından yanımdaki bayana sert bir bakış gelir " bozuk yok mu " diye.. e bayan da bozuk olsa verecek. " yok maalesef " dedi. hemen arkasından yanındaki durakta bekleyen arkadaşıyla sinirli sinirli kürtçe konuşmaya ve sürekli dikiz aynasından yanımdaki bayana bakmaya devam etti. aradan 10-15 dakika geçtikten sonra, bol trafikli bir akşamda araba sağlayan sollayan, yolların fatihi kesilen ve araba arkasındaki yolcuları unutan bu şoföre arkadan " biraz yavaş olur musunuz " dediğim de aynı bakışın bana da atıldığını fark ettim. he şimdi gel sen buraya bir.
bak canım. burası türkiye. kürtiye değil ! kafana kazı. benim ülkemde yaşıyorsan, bana ters bakışlar atamazsın. senin aklını öyle bir alırlar ki, duraktaki arkadaşlarınla, ortaklaşa aldığınız telefondaki bas konuş düğmesine basacak vaktin kalmaz. bir kere hatayı baştan, türk vatandaşların yanında kürtçe konuşmakla yaptın. ben nerden bilicem senin ne dediğini ? aynı şeyi avrupa da yapsalar, adamı içeri alırlar, tercüman oturttururlar yanına.
bu yazıdan sonra hala ve hala " ulan bakkala girdim, gofret istedim, bakkal söylenmeye başladı, acaba bana küfür mü etti " tarzı entryler girilecekse ben o entry i girenlerin beyni olmadığını kabullenirim.
(bkz: laz hatuna aşık olmak)
kesinlikle derse ve diğer öğrencilere yansımaması gereken hadisedir. zira başıma çok gelmiştir. aşık olunan öğrencinin sınıfta ayrı bir yerde tutulması, ona zarar gelmemesi akıllı öğrencilerin hiçbir zaman gözünden kaçmaz. sınıf içinde ayrımcılığın başlaması, adam kayırmanın önde gitmesi işte bu tip hadiselerden sonra başlar. önceden öğretmenle arası iyi olan bir öğrencinin, öğretmenin hoşlandığını kız ile arasının iyi olmaması, öğrenci için eksi puandır. çünkü öğretmen aşık olduğu öğrenciye zarar gelmesini istemeyecek ve doğal olarak önceden çok iyi geçindiği öğrencileriyle bile aralarına çit koyacaktır.
sınıf ortamında haksızlığa uğramak, bir öğrencinin yaşayabileceği en kötü olaylardan biridir.
sınıf ortamında haksızlığa uğramak, bir öğrencinin yaşayabileceği en kötü olaylardan biridir.
(bkz: kız gayi)
burundaki kütük gibi olmuş sümüğü baş parmak vasıtası ile alıp, kimse görmeden koltuk altına sürmek.
insanın içinde tüm küfür etme sistemini çalıştıran büyük etkidir. açık parfüm o kadar ağırdır ki, insanın burnundan içeri girdiği zaman koku alma organlarının hepsi zedelenmeye başlar. açık parfüm sıkmış birisinin, açık parfüm sıkmamış ve günlük hayatta parası olunca orjinal parfüm, olmayınca da parfüm kullanmayan birinin yanından geçtiği zaman, bir bayılma etkisi yaratır. bu geçici ama çok az kalıcı olan kokunun, karşı tarafın suçsuz da olsa küfür yemesini sağlar. açık parfüm, yani gizli adıyla sahte parfüm, insan sağlığını derinden etkiler. fakat benim anlamadığım, ısrarla anlamak istediğim bir konu var. bu parfümü sıkan insanın bünyesi, bu kokuyu parasızlıktan mı yoksa gerçekten zevkten mi kaldırıyor. biri bunu lütfen açıklasın.
oğlu: baba
baba: efendim ?
oğlu: napıyosun ?
baba: müzik dinliyorum.
oğlu: bok müzik dinliyosun. kişisel iletiyi kapatmayı unutmuşsun canım.iletide " pussy.org hardcore.mgp " yazıyor.
baba: ( çevrimdışı )
baba: efendim ?
oğlu: napıyosun ?
baba: müzik dinliyorum.
oğlu: bok müzik dinliyosun. kişisel iletiyi kapatmayı unutmuşsun canım.iletide " pussy.org hardcore.mgp " yazıyor.
baba: ( çevrimdışı )
(bkz: lerzan mutlu)
bir kişinin de çıkıp " hayır amına koyayım, ben tatmayacağım. " diye itiraz edemediği gerçek dolu cümle.
türk hatuna, kürt hatuna, çerkez hatuna, alman hatuna aşık olmakla uzaktan yakından alakası yoktur. sen yeşil elmadan aldığın tadı, kırmızı elmadan da alıyorsan o zaman sorun sendedir arkadaş.
bir erkeğin hayatı boyunca yaşayacağı talihsizlikler listesinin başını çeken olaylardan birisidir. erkek o kadar şanssızdır ki, o an sex için kuduran kızların mekanında olmak yerine, bırak sex için kudurmayı, sex’ten bir haber kızların mekanında bulunmaktadır. bir nevi şans faktörü olarak gösterilebilir.
arasındaki 5-6 cmlik burun farkına rağmen, olması çok yüksek, hamsi kokan aşktır.
(bkz: uğursuz ayak)
" hayali sıçıyorum " ifadesidir. pörtlemiş gözler ve birazdan patladı patlayacak damarlar sayesinde çok net gözükebilir.
(bkz: farklı kaydetmek)
bazı sözlük yazarlarının bir numaralı yöntemlerinden biridir " ilgi çekmek ".ama her yazar " ilgi çekme " konusunda maalesef başarılı olamıyor.yani ilgi çekeyim derken sıçıp batıranlar çok.bunun önüne geçmek istemiyorum.ki insanlar iyi ve kötüyü çok net bir şekilde ayırt edebilsinler.
son zamanlarda birçok yazarın, oturup kasarak " ulan benim yaşadığım fakat herkesin yaşayabileceği bir hikâye bulup, onun üzerine uzun yazılar yazmak istiyorum " düşüncesi işi bok kokar raddesine getiriyor. hayır, bir de romani bir dille anlatmıyor mu? deli oluyorum. siz olmuyor musunuz sayın okurlar, sayın yazarlar. ya ne gerek var kasmana. biri yapıyor diye senin de mi yapman lazım. ekşi sözlük sayfasını açan her kişinin " hassiktir, ulan benim de başıma gelmişti küçükken, anaa daha dün başımdan geçti! " dediğine acayip inanıyorum. tamam, güzel bir oluşum aslında. bir nevi, sol framee baktığı zaman insanlar, geçmişini görebiliyor. bu ödüllendirilmesi gereken bir hadise. benim başıma birçok kez geldi. yaşadığım ve aslında kimsenin bilmediğini zannettiğim, kimsenin başına gelmez diye düşündüğüm birçok şey aslında birkaç kişinin başına da gelmiş. bu insanı mutlu ediyor.
peki, insanı mutlu etmeyen tarafı ne bu işin?
cevap : " samimiyetsizlik "
samimiyetsizlik bir yazarın başına gelebilecek en kötü şeydir. yazdığı yazılardaki samimiyetsizlik ve ilgi çekme taktiği, yazarlık sıfatını piç edebilir. ekşi sözlükü açtığımda birkaç yazarın bu samimiyetsiz davranışları ve yazıları ile karşılaşıyorum. o yüzden hemen, yeni güncellenen başlıklara göz gezdirmeye başlıyorum. bu samimiyetsizlik insanı o kadar boğuyor ki, sitenin sahibi olsam atacağım bu herifleri.
amacı sadece ilgi çekmekten ibaret olan bu ideolojiden yoksun insanlar, ilgi çekmek yerine başka bir şey çekmek zorunda kalsınlar inşallah! kimse okurları salak yerine koyamaz.
son zamanlarda birçok yazarın, oturup kasarak " ulan benim yaşadığım fakat herkesin yaşayabileceği bir hikâye bulup, onun üzerine uzun yazılar yazmak istiyorum " düşüncesi işi bok kokar raddesine getiriyor. hayır, bir de romani bir dille anlatmıyor mu? deli oluyorum. siz olmuyor musunuz sayın okurlar, sayın yazarlar. ya ne gerek var kasmana. biri yapıyor diye senin de mi yapman lazım. ekşi sözlük sayfasını açan her kişinin " hassiktir, ulan benim de başıma gelmişti küçükken, anaa daha dün başımdan geçti! " dediğine acayip inanıyorum. tamam, güzel bir oluşum aslında. bir nevi, sol framee baktığı zaman insanlar, geçmişini görebiliyor. bu ödüllendirilmesi gereken bir hadise. benim başıma birçok kez geldi. yaşadığım ve aslında kimsenin bilmediğini zannettiğim, kimsenin başına gelmez diye düşündüğüm birçok şey aslında birkaç kişinin başına da gelmiş. bu insanı mutlu ediyor.
peki, insanı mutlu etmeyen tarafı ne bu işin?
cevap : " samimiyetsizlik "
samimiyetsizlik bir yazarın başına gelebilecek en kötü şeydir. yazdığı yazılardaki samimiyetsizlik ve ilgi çekme taktiği, yazarlık sıfatını piç edebilir. ekşi sözlükü açtığımda birkaç yazarın bu samimiyetsiz davranışları ve yazıları ile karşılaşıyorum. o yüzden hemen, yeni güncellenen başlıklara göz gezdirmeye başlıyorum. bu samimiyetsizlik insanı o kadar boğuyor ki, sitenin sahibi olsam atacağım bu herifleri.
amacı sadece ilgi çekmekten ibaret olan bu ideolojiden yoksun insanlar, ilgi çekmek yerine başka bir şey çekmek zorunda kalsınlar inşallah! kimse okurları salak yerine koyamaz.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?