confessions

akhillius

- Yazar -

  1. toplam entry 2349
  2. takipçi 2
  3. puan 49028

redcrow bizi diskoya götür

akhillius
böyle ortamın ağır abisidir, sevdikleri arkadaşları aslına onun marabalarıdır, bu abimiz aslında cebi kabarık bir abidir, böyle eğlenmesini eğlendirmesini seven bir abidir, ee çocuklarda istemiş şimdi kırmakta ayıp olur demi sonra delikanlılık çizilmesin falan diye bir götürür yani ne var bunda canim ya da tamamen bunların dışında bir şeydir sadece arabası vardır diskoya kadar götürüp gelir yanı nabalım.

seçmek

akhillius
ustalarin çiraklarina sadece edindikleri mesleği, zanaati değil hayati da
öğrettikleri, en geniş ve gerçek anlamiyla öğretmen olduklari dönemde
hintli bir ahsap ustasi yasiyordu.
bu ustanin çiraği büyüdü, ahsap işlemeyi ve hayati öğrendi, kendi işini
kurup başlatti. bir süre sonra dostlarindan biri oğlunu getirdi, ustadan
onu yanina çirak almasini istedi.
fakat bu çirak sürekli yakinip duran, her şeye bozulan bir çocuk çikti.
tahta getirmeye gidiyor, döndügünde ellerine kıymık battiğindan uzun uzun
yakiniyordu. bir iş teslim etmeye gidiyor, döndügünde yoldan, sicaktan,
müşterinin tavrindan yakiniyordu.
usta çocuğa bir şeyler anlatmaya çalişiyordu ama sözlerinin hiçbir etkisi
olmuyordu.
bir gün usta çirağini köye tuz almaya gönderdi.
çirak ustasinin söylediği gibi, tuzu alip döndu. usta bir bardak su getirmesini söyledi. çirak bir bardak suyu da getirdi.
usta, şimdi o tuzu suyun içine at’ dedi. çirak ustasinin söyledigini yapti.
sonra usta ’şimdi o suyu iç’ dedi. çirak suyu içti ve tabii ki içer içmez de tukurdu. öfkeyle ustasina bakarken, usta ’nasildi tadi’ diye sordu. çirak nefretle, ’cok aci’ dedi.
usta çocuğa ’tuzu yanina al gel, gidiyoruz’ dedi. çirak ustasinin peşine takildi. bir süre sonra civardaki gölün kiyisina geldiler.
usta çirağa ’bütün tuzu göle dök’ dedi. çirak söyleneni yapti.
usta ’simdi gölun suyundan iç’ dedi. çirak içti.
’suyun tadi nasildi’ diye sordu usta. cirak, ’cok guzeldi’ dedi.
’peki tüzün acisini hissettin mi’ diye sordu bu kez de.
cirak ’hayir’ dedi.
usta ciragi karsisina oturtup anlatti:
hayattaki bütün olumsuzluklar iste bu bir avuç tuz gibidir. eğer sen küçük bir bardak su isen, nasil tuzun bütün acisini tattiysan, hayatin bütün olumsuzluklarindan da öyle etkilenirsin. eğer sen kişiliğinle ve gönlünle bu önümüzdeki göl gibi isen, hayatta karşılaşabileceğin bütün olumsuzluklar seni, o bir avuç tuz gölün suyunu nasil etkilediyse öyle etkiler, bir bardak suda tattigin aciyi vermez sana.

secim senindir :

ya bardak olacaksin ya da göl...’

chang ying yue

akhillius
(insan) = (yemek) + (uyumak ) + (para kazanmak için çalışmak) + (eğlenmek)
(eşek) = (yemek) + (uyumak)

olduğuna göre ilk denklemde (yemek) + (uyumak ) yerine (eşek) koyabiliriz...

(insan) = (eşek) + (para kazanmak için çalışmak) + (eğlenmek)

bu yeni denklemde her iki taraftan (eğlenmek) çıkartılırsa:

(insan ) - (eğlenmek) = (eşek) + (para kazanmak için çalışmak)

sonuç:



eğlenmesini bilmeyen insan, sadece para kazanmak için çalışan eşekten başka bir şey değildir.



çinli filozof chang ying yue’dan:

her kim gün boyunca arı kadar aktif, bir boğa kadar güçlü, bir at kadar çalışkan olduğu halde, akşam olunca bir köpek kadar bitkin eve dönüyorsa; bir veterinere görünmelidir. çünkü eşek olması, kuvvetle muhtemeldir.

huni delisi

akhillius
evet daha önce dediğim gibi hiçte öyle deli gözükmektedir. evet bir hunisi vardır ama bilmem tam olarak nerde kullanmaktadır. müzik ile uğraşlarını güzel bir olayla taçlandırmak üzere olan yazarımızdır.zira gayette duyarlı adamdır. daha fazla bilgi için;

http://tinyurl.com/2ezsj6

uyan nolursun uyan

akhillius
emrahsar & eren türkmen kişilerinin söylediği farklı bir versiyonuda vardır ki kendileri şöyle bir şeydir;
şiir kısmı:
seni benden alan rüzgarlar
çok mu tekin sanırsın
evet gittin
gittin ve beni yapayalnız bıraktın
bunu düşünür de ağlar mısın
bakar mısın bana gökyüzünden
bekler misin benim seni beklediğim gibi
inan inan seneler çok çabuk geçti
ve senin yollarını gözlerken haberin geldi
bu şehir de hüzünlendi benim hüzünlendiğim gibi
yağmur yağmaz rüzgar esmez oldu
işıklar eskisi gibi yanmaz oldu artık
sen gözlerimi yaşlarla bırakmış olsan da ardında
sana hiç kırılmayacağım
ve gözyaşlarımı dindireceğim
inan dostum
inan bana

şarkı kısmı:
söyle hangi rüzgar aldı seni
söyle hangi yağmur
içimde bir fırtına koptu sanki
dön özledim seni

oğlum sen gidemezsin uzaklara
gel bırakma gözleri yaşlarla
anlamadım ben bu ne yalan dünya
uyan ne olursun uyan

seneler bu ne çabuk geldi geçti
seni bekliyorken haberin geldi
o an bu şehir de hüzünlendi
dön özledim seni

bekle dostum geleceğim yanına
yeter ki sen
rahat uyu

uyan nolursun uyan

akhillius
melon sapka (eren - okan)şarkısıdır efenim kendileri. aslında başka isimlerde geçmektedir lakin kesin bir şey söyleyemicem bu şarkıyı seslendirenler için fakat şöyle sözleri vardır;

söyle hangi rüzgar aldı seni
söyle hangi yağmur
içimde bir fırtına koptu sanki
dön özledim seni...

oğlum sen gidemezsin uzaklara
gel bırakma gözleri yaşlarla
anlamadım ben bu ne yalan dünya
uyan nolursun uyan...

seneler bu ne çabuk geldi geçti
seni bekliyorken haberin geldi
o an bu şehir de hüzünlendi
dön özledim seni...

doğum günü

akhillius
böyle çılgınlarca eğlence istersiniz, herkesle konuşmak isterseniz, herkesin sizinle ilgilinmesini istersiniz, yaptığınız her şeyin hoş karşılanmasını ve en sevdiklerinizin yanınızda olmasını isterseniz.kocaman bir topluluk olup bu mutlu anınızı paylaşmak isterseniz. ya da hayatın acı gerçekleri ile karşılaşır doğum gününüzü sadece ailenizin hatırladığı bilgisayarın karşısında pinekliyerek normal bir gün gibi geçirirsiniz.

osurmak

akhillius
*osuruğun en fazla tahribat yaptığı yer asker koğuşlarıdır.
- tertip bi nbc alarmı mı versek diyorum.
- ne alarmı lan!
zooorrrtttt!!!
- oha oha boşaltın lan koğuşu.
88 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol